5 Motorlu Yolcu Uçağı Olur mu?

Hiç motoru olmayan planörler; tek motorlu eğitim uçakları, seyahatlerimizin çoğunu gerçekleştirdiğimiz çift motorlu metal kuşlar, birçoğu tarihin tozlu sayfalarına gömülen üç motorlu trijetler, A380 ve 747 gibi dört motorlu süperjumbolar ve dünyanın en büyük kargo uçağı, havacılığın efsanesi, türünün tek örneği 6 motorlu Antonov An-225…

Bunların hepsine bir şekilde aşinasınız veya en azından ben sayarken gözünüzün önüne getirebildiniz. Ama size beş motorla uçan bir Boeing 747 gördünüz mü diye sorsam, muhtemelen böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söylersiniz. Ama hemen itiraz etmeyin. Çünkü aralarında gökyüzünün kraliçesi 747’nin de yer aldığı 5 motorlu uçaklar var. Nasıl olduğunu merak ediyorsanız, hadi başlayalım…

GÜNEY AFRİKA’DA MAHSUR KALAN BOEING 747

2016 yılında, Johannesburg’ta motor arızası yaşayan ve evinden çok uzaklarda mahsur kalan Avustralyalı Qantas’ın 747’sine acilen bir yedek motor götürmek gerekiyordu. Normalde uçak parçaları kargo uçaklarında taşınıyor olsa da Avustralyalı havayolu, yedek motoru Güney Afrika’ya ulaştırmak için farklı bir yöntem denemeye karar verdi. Motoru götürmenin en hızlı ve en ucuz yolu, başka bir Boeing 747’nin kanadının altında taşımaktı.

Havacılıkta birçok önemli yeniliği hayata geçiren öncü bir model olan Boeing 747, 1960’lı yıllarda daha tasarım aşamasında, kanatlarının altında ekstra bir motor taşıyabilecek şekilde kurgulandı. Taşınacak motor, kanat altına yerleştirilen sabitleme noktalarından asılabilecekti. Bu yedek motor, uçağın sistemlerine bağlı olmadığı için, uçağa ekstra güç sağlamak için kullanılmayacaktı.

747’lere 5. motorun eklenmesi yaklaşık yarım günlük bir çalışmanın ürünü. Fakat uçağın orijinal tasarımında olmayan ve sonradan eklenen bu motor uçak için ciddi değişimleri de beraberinde getiriyor. Elbette ekstra motor asıldığında, bir kanadında 2, diğerinde 3 motor bulunan uçak dengesiz hale geliyor. Bu nedenle, pilotlar böyle bir uçakta uçmak için ekstra bazı eğitimler alıyor ve uçağın ağırlığındaki dengesiz dağılımı, uçuş boyunca aktif olarak çalışan motorlardaki güç dengesi üzerinden yönetiyor.

Ekstra motorun, uçakta 10 ton civarında ağırlaşmaya neden olması ve maksimum kalkış ağırlığının da sabit olması sebebiyle, uçağın alacağı yük, yolcu ve yakıt miktarı da doğrudan etkileniyor. Ayrıca uçak bu yeni konfigürasyonunda havada daha fazla sürtünmeye yani geri sürükleme kuvvetine (drag) maruz kaldığı için normal hızının da altında bir hızla seyredebiliyor.

5 MOTORLU BOEING 747 UÇURAN HAVAYOLLARI

5 motorla 747 uçuran tek havayolu Qantas değil. Havayolunun 2016’daki operasyonu, hafızamızdaki en taze örnek olsa da 2011’de de benzer bir durum yaşanmıştı. Hatta daha geriye gidersek, onlarca yıldır kanatlarının altında ekstra motor taşıyan çeşitli havayollarının renklerine boyanmış 747’lere rastlamak mümkün.

İngiliz British Airways’in selefi British Overseas Airways Corporation, Singapur Havayolları, South African Airways, Aer Lingus ve TWA, geçmişte 747’nin bu ilginç özelliğinden faydalanmış.

Peki Boeing onlarca yıl önce bu ilginç yeteneği jumbo jete neden entegre etti dersiniz? O dönemler 747’nin motorları, diğer uçaklarda taşınamayacak kadar büyüktü. Kara ve deniz yoluyla ulaşım çok uzun süreceği için çeşitli lojistik zorlukları da beraberinde getirecekti. Kanat altına 5. motor için bağlantı elemanı yerleştirmek, 747’lerin ana üssünden uzakta motor sorunu yaşadığı durumlarda, soruna en hızlı şekilde müdahale etmenin en akılcı yoluydu.

5 MOTOR MODASI BOEING 707 İLE BAŞLADI!

Ancak beşinci motoru kanat altında taşımaya olanak veren ilk uçak modeli Boeing 747 değil Boeing 707’ydi. Avustralyalı Qantas 707’nin de bu özelliğini kullanan ilk ve belki de tek havayolu olarak kayıtlara geçti.

Havayolunun kendi web sitesinde, nakliye maliyetlerinden tasarruf etmek için Boeing 707 ile beşinci motorun taşınmasına öncülük ettikleri bilgisi yer alıyor.

VICKERS VC-10’A DA 5 MOTOR TAKILABİLİYORDU!

Vickers VC10’un da kanatlarının altında fazladan bir motor taşıma yeteneği vardı. Uçak, gücünü gövdenin arka kısmına monte edilen dört motordan alıyordu. Bu durum yedek bir motoru taşımak için kanat altında geniş bir alan sağlıyordu. Vickers VC10’un, sağ kanat köküne yedek bir Rolls-Royce Conway motorunu tutabilen aparatlar eklenmişti.

VC10’un kullanıldığı yıllarda motor arızası yaşama olasılığının bugünkünden daha yüksek olduğu düşünüldüğünde, yedek motor taşıyabilme şansı, operasyonların güvenilirliği ve sürdürülebilirliğine önemli bir katkı sunuyordu.

YEDEK MOTOR TAŞIYABİLEN DİĞER MODELLER

McDonnell Douglas DC-10 ve Lockheed L1011 gibi üç motorlu yani trijet tipi uçaklar da gerektiğinde ekstra bir motor taşıyabilecek şekilde tasarlandı.

DC-10’un taşıyacağı ekstra motor, ön kısımdaki hava alığı da dahil olmak üzere tamamen, özel bir burun konisi ile kaplanıyordu. Bu durum motora yumurta benzeri bir şekil veriyordu. Bu tip senaryolarda, kanatların ön kısmında bulunan slatların açılma menzili azaltılarak yedek motora çarpma ihtimali önleniyor ve uçağın dengesiniz sağlayabilmek için de yatay stabilizesinin kalkış uyarı menzili değiştiriliyordu.

AIRBUS’IN 5 MOTORLU UÇAĞI VAR MI?

Boeing 707 ve 747’nin kanatlarının altına ekstra bir motor monte edilme fikrinden yola çıkarak benzer bir durumun Airbus uçakları için de geçerli olup olmadığı sorusu aklınıza gelmiş olabilir. Avrupalı ​​uçak üreticisinin bugüne kadar ürettiği 4 motorlu modelleri A340 ve A380’in hiçbir zaman böyle bir yetenekleri olmadı.

747’ye ekstra motoru taşıma yeteneği verilmesinin ana nedenlerinden biri, o dönemlerde büyük kargo uçaklarının olmamasıydı. 747’nin kendisi, ticari bir yolcu uçağının ne kadar büyük olabileceğinin sınırlarını zorlamakla maşguldü. Bu nedenle, Boeing 747’nin kargo varyantı hizmete başlayana kadar, devasa boyuttaki yolcu uçağı motorlarının, başka bir uçağın kargo bölümünde taşınabilmesi mümkün değildi.

O günden bu yana, kargo uçakları, 737’den 747-8’e ve hatta efsanevi Antonov An225’e kadar değişen kargo alanları ile çok daha yaygın hale geldi. Böylece üretilen yeni yolcu uçaklarının, çok daha büyük motorları, kargo uçakları ile istenilen yere ulaştırılmaya başladı. Bu sebeple Airbus’ın da geliştirdiği uçaklara böyle bir yetenek kazandırması gerekmedi.

adbanner