Bezos ve Branson Gerçekten Uzaya Gitti mi?

Uzun süredir uzay turizmi için ciddi yatırımlar yapan ve kendi şirketleri tarafından tasarlanıp, üretilen uzay araçlarıyla bu yolculuğu gerçekleştirebilmeyi hedefleyen Sir Richard Branson ve Jeff Bezos rekabetinde ilk raunt tamamlandı. Son anda yaptığı hamle ile seyahatini 2 hafta geriye çekmeyi başaran Branson, rakibi Bezos’tan 9 gün önce uzaya giden ilk milyarder ünvanını ele geçirmeyi başardı.

Peki bu iki iş insanı, tüm Dünya’nın merakla takip ettiği bu uçuşlarda, gerçekten uzaya ulaştı mı? Uzay turizmi, hayata geçirilmesi muhtemel bir fikir mi ve bu projelerin geleceğinde bizi neler bekliyor?

Milyarder girişimci Richard Branson ve ekibi, 11 Temmuz’da Virgin Galactic şirketinin ürettiği VSS Unity isimli uzay aracının 22’nci insanlı uçuşunda “uzayın kenarına” kadar uçtu. Bu uçuş, Jeff Bezos ve şirketi Blue Origin tarafından 20 Temmuz’da gerçekleştirilen uzay uçuşunu az farkla geride bırakarak, uzay turizminin başlangıcı olarak kayıtlara geçti.

O günden bu yana devam eden tartışmalardan biri, Branson’un yaptığı uçuşta ulaştığı irtifa olan 85 kilometrenin gerçekten uzay olarak sayılıp sayılmayacağı.

Uzay Sınırı Nedir?

Uzayın başladığı yerin tanımı oldukça öznel. 1957’de belirlenen, Kármán çizgisi (Kármán Hattı) yeryüzünden 100 kilometre yüksekliği ifade ediyor. Bu çizgi, İsviçre Hava Sporları Federasyonu (Fédération Aéronautique Internationale) tarafından, herhangi bir faaliyetin havacılık mı yoksa uzayla mı ilgili olduğunu belirlemek için kabul edildi.

Buna bir alternatif olarak, ABD Hava Kuvvetleri ve NASA, uzay sınırlarını, askeri personelin “astronot apoleti” aldığı 80 kilometrelik bir irtifa olarak belirliyor. Bu irtifaya, X-15 ve özel olarak finanse edilen SpaceShipOne dahil olmak üzere bir dizi özel uçak tarafından ulaşıldı ve hatta 112 kilometre irtifaya da çıkıldı. Bu da Branson’un elde ettiği başarının oldukça üzerinde bir irtifaya zaten gidildiği anlamına geliyor. Bezos’un Blue Origin şirketine ait uzay aracı New Shepard ile gerçekleştirdiği uçuşta ise 106 kilometre irtifaya çıkıldı.

Bu yükseklikler, Dünya’nın bazı mükemmel görüntülerini sağlarken, yörünge olarak kabul edilemiyor. Yörünge altı uçuşlar olarak tarifleniyor. Bu irtifada, yörüngede dolaşmak için, yatay yönde minimum 7.85 km/s (28.260 km/h) hızla seyahat ediyor olmanız gerekiyor. VSS Unity ve New Shepard, sadece yukarı doğru bir hızlanma ve ardından kontrollü bir düşüş gerçekleştirdi. Ancak bunu bir yörünge uçuşuna dönüştürmek hem enerji hem de mühendislik açısından oldukça zor.

Yer Çekimsiz Ortam Doğru mu?

Uzayın kenarı tanımı önemsiz bir kavram değildir. Ancak uzay, ağırlıksız hissettiğiniz yer anlamına gelmiyor. Çünkü bu, özel iniş odalarında veya parabolik uçuşlarda kısa süreler için elde edilebiliyor. Virgin Galactic ve Blue Origin uçuşlarında yer alan mürettebatın sıfır yerçekimi deneyimi yaşadıklarını belirten açıklamalara rağmen, o esnada yerçekimi kuvveti saniyede yaklaşık 9,5 metre idi. Bu da yeryüzündekinin yaklaşık yüzde 3’ü seviyelerinde olduğu anlamına geliyor. Yaşanan ağırlıksızlık hissiyatı, tamamen uzun süreli bir serbest düşüş etkisinden kaynaklanıyordu.

Bezos ve Branson Astronot Oldu mu?

Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un, uzayın kenarına uçtuğu gün, ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA) tarafından, “astronot” kelimesinin tanımı değiştirildi.

FAA tarafından yeni getirilen kurallar, astronot adaylarının, uçuş ekibinin bir parçası olması ve uzay uçuş güvenliğine katkıda bulunması gerektiğini söylüyor. Bu değişiklik, Jeff Bezos ve Sir Richard Branson’ın, ABD hükümetinin gözünde astronot olarak kabul edilmeyebileceği anlamına geliyor.

FAA’nin Ticari Astronot Kanatlar Programı (Commercial Astronaut Wings) 2004’te başladığından  bu yana ilk kez tanımlamada değişiklik yapıldı.

Ticari astronot olabilmek için uzaya gidenlerin Dünya yüzeyinden 80 km irtifaya ulaşmış olmaları gerekiyor ki bunu hem Bezos hem de Branson zaten başardı.

Ancak FAA artık, irtifa dışında, astronot adaylarının, aynı zamanda “uçuş sırasında kamu güvenliği için gerekli olan veya insanların uzay uçuş güvenliğine katkıda bulunan faaliyetler göstermiş” olması gerektiğini söylüyor. Tam olarak ne gibi faaliyetlerin bu kapsamda değerlendirileceği ise FAA yetkilileri tarafından belirlenecek.

FAA tarafından yapılan açıklamada, bu değişikliklerin ardından, Ticari Astronot Kanatlar Programı’nın, ticari uzay uçuşları sırasında kamu güvenliğini koruma rolüyle daha uyumlu hale geldiği belirtildi.

Uzay Turizminin Geleceği

Uzaya çıkan ilk milyarder Branson, bir saatlik bir yolculuk için 250.000 Dolar ödeyebilen herkesin, bir gün Dünya’yı 85 kilometre yüksekten görebileceğini söylüyor. Şimdiden 600 kişinin uzay yolculuğu için bilet aldığını da anlatıyor. Jeff Bezos ise, uzay yolculuğu için insanların ne kadar ödemesi gerektiğini açıklamasa da şimdiden uzay turizmi için 100 milyon Dolar’lık bilet sattıklarını belirtiyor.

Dünya geneline birçok kişi, bu girişimler için harcanan paraların, Dünya’da yoksulluğu ortadan kaldırmak veya pandemi ile mücadele için harcanması gerektiğini düşünerek, uzay turizmi projelerine karşı çıkıyor. Yani Dünya kamuoyu, uzaya gitmek konusunda hemfikir değil.

Uzay Uçuşlarının Çevresel Etkisi

Virgin Galactic’e göre, VSS Unity ile gerçekleştirilen tek bir uçuş, 1.2 ton karbon emisyonuyla sonuçlanıyor. Bu, Londra’dan New York’a business class sınıfında uçan bir yolcunun oluşturduğu karbon emisyonuna eşdeğer. Havacılıkla karşılaştırıldığında, uzay yolculuğunun yarattığı çevresel etki oldukça küçük gibi görünüyor olsa da; uzay uçuşlarının düzenli hale getirilmesi ve çok sık gerçekleştirilmeye başlanması halinde, karbon emisyonları da buna bağlı olarak artacak.

Blue Origin’in geliştirdiği uzay aracının motorları ise sıvı hidrojenle çalışıyor. Bu nedenle emisyonlar minimum düzeyde. Ancak sıvı hidrojen üretimi ve malzemelerin taşınması üzerinden elde edilen karbon emisyonu ise çözülememiş bir sorun olarak karşımızda duruyor.

Uzay Turizminde SpaceX Çok Daha Önde

Virgin Galactic ve Blue Origin rekabetinde ilk raunt tamamlanmış olsa da SpaceX, özel uzay araştırmaları açısından her iki girişimin de oldukça önünde. SpaceX, Uluslararası Uzay İstasyonu’na uçuşlar ve kesinlikle uzaya gitmek olarak kabul edilebilecek olan Ay’a gidiş dönüş yolculukları gibi çok daha maceralı ve adrenalini yüksek uzay turizmi seçeneklerine odaklanmış durumda. Crew Dragon 2 de dahil olmak üzere SpaceX’in geliştirdiği projelerdeki başarı oranı, DearMoon projesinin başarılı olma şansının yüksek olduğu anlamına geliyor. SpaceX’in ana planı, ilk uzay turizmi girişimini başlatmak için, Starship olarak bilinen yeni bir roket geliştirmek.

Virgin Galactic ve Blue Origin’in Diğer Projeleri

Öte yandan Virgin Galactic, havacılığın efsanesi Concorde’un halefi olarak, Los Angeles’tan Sidney’e yedi saatten kısa sürede, 19 kişiyi uçurabilecek bir konsept süpersonik hava aracı üzerinde çalışıyor. Ayrıca, bu tip bir uçuşun potansiyel etkileri hakkında araştırma yapmak için NASA ile bir sözleşme de imzalandı.

Blue Origin de gelecekteki insanlı uzay uçuşu operasyonlarını desteklemek için konsept ve teknolojiler geliştirmek üzere NASA ile işbirliği yaptı. En bilinen proje, Ay’a kargo ve hatta mürettebat ulaştırabilen, Blue Moon adlı bir konsept robotik uzay aracı. Bu projeler, tamamlanmaktan ve hatta test edilmekten bile çok uzakta olsalar da, üzerinde çalışıldıkça, şirketler için ciddi deneyim ve bilgi birikimi sağlayacakları kesin.

Virgin Galactic’in düşük maliyetli, küçük bir uydu fırlatma platformu olan kardeş şirketi Virgin Orbit, çok daha etkileyici. Yükleri, düşük Dünya yörüngesine dağıttığı iki başarılı görevi çoktan tamamladı. Proje ile LauncherOne roketleri, Cosmic Girl isimli bir Boeing 747’ye bağlanarak, 10 kilometre irtifada fırlatılıyor. Bu haliyle Virgin Galactic’e benzer şekilde çalışıyor. Böylece, küçük, hafif uyduları, yaklaşık 500 kilometre irtifaya fırlatmak için iyi bir alternatif oluşturuluyor.

Uzaya Gitmek İnsanları Ne Zaman Heyecanlandırır?

Branson ve Bezos belki de en büyük hayallerini, 9 gün arayla gerçekleştirdi. Ancak böyle bir uçuşu, hayatları boyunca asla deneyimleyemeyecek insanların büyük çoğunluğu için bu gelişmelerin pek önemi yok. Bu uçuşlarda hiçbir yeni rekor kırılmadı ve hiçbir yeni teknoloji test edilmedi. Gerçek heyecan, bu şirketler yörüngeye ulaşabildiklerinde, yeni teknolojileri denemeye istekli olduklarında, bilimsel araştırmalara önemli ölçüde yardımcı olacak veriler elde ettiklerinde ve süper zengin olmayan daha fazla insana uzayın kapılarını açtıklarında yaşanmaya başlayacak…

adbanner