Dijital Çağın İnsanları Nasıl Seyahat İstiyor?

Havacılık endüstrisi dijital çağa hızlı bir şekilde entegre oluyor. Demografik dönüşüm ve dijital çağın hayatımızı ele geçirmesinin sonuçlarından, havalimanları ve tüm seyahat endüstrisi de nasibini alacak gibi görünüyor.

SITA’nin Passenger IT 2019 tahminleri raporuna göre, havacılık endüstrisinde yaşanan mevcut dijital dönüşüm ile yolcuların havalimanları ile etkileşime girme şekilleri değişiyor ve bunun önümüzdeki 6 yıl içerisinde sektördeki yatırımları etkileyeceği belirtiliyor.

Araştırmaya göre, yolculuğun her aşamasında teknolojinin imkanlarını kullanan yolcuların memnuniyeti daha üst seviyede. Seyahatlerin bekleme süresi başta olmak üzere, uçak içi ve bagaj alımı aşamalarında teknolojinin kullanımı daha da artıyor ve zaten yolcuların neredeyse %55’i seyahatlerinin planlama aşamasından itibaren, tüm süreçlerde web, online uygulamalar ve kiosk cihazları gibi teknolojik imkanları kullanıyor ki bu oranın gelecek yıllarda çok daha artacağı öngörülüyor.

Çalışmalar gösteriyor ki 2025 yılına kadar, seyahat edenlerin %68’ini yaşamlarını teknolojiyle yönlendirerek büyüyen dijital çağın ötesindeki insanlar oluşturacak. Bunun bir sonucu olarak; dijital çağın başlangıcındaki %32’lik kısma kıyasla bu insanlar; yapay zeka, IoT ve chatbotlar gibi teknolojik imkanları havayolu seyahatlerine daha uyumlu bir biçimde kullanabilecek.

Gelecekte yolcuların, havayolları, havalimanları, pasaport güvenliği ya da diğer benzer paydaşlar arasındaki bürokrasi trafiğinin oluşmadığı bir seyahat deneyimini isteyecek olmaları nedeniyle, havayolu seyahatlerinde pek çok şeyin değişeceği düşünülüyor.

İlgili Haber | Havacılığın Geleceğinde Bizi Neler Bekliyor?

SITA CEO’su Barbara Dalibard, havacılık endüstrisinin dijitalleşmesiyle ilgili olarak; yolcuların, bekleme ve engeller olmaksızın, her aşamasının bir sonrakiyle titiz bir biçimde
uyumlu hale getirildiği bir seyahat deneyimi beklentisi içinde olacağını bildiklerini söylüyor. Bu taleplerin karşılanabilmesi için, daha verimli operasyonlara; dolayısıyla havayolları, havalimanları ve diğer paydaşlar arasında işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu düşünüyor. Bütün bunlar olmadan dijital seyahat deneyimi sunmanın mümkün olmadığını da ekliyor.

Bunu sunmak için gereken kilit teknolojik inovasyonlardan birisi ise dijital kimliklerin kullanımı olacak. Yapılan araştırmalar, seyahat edenlerin %59’unun şu anda bile
seyahat boyunca kimlik doğrulama işlemleri için mobil cihazlarını kullanmaya çok istekli olduğunu ve %33’ünün de bu fikire açık olduğunu gösteriyor.

Havalimanlarındaki pasaport kontrol kapılarındaki self-scan sistemini kullanan yolcu memnuniyetinin, kimlik kontrolü görevli tarafından yapılan yolculara nazaran
%3.85 daha yüksek olduğu anketlerde görülüyor.

KÜRESEL KİMLİK KAVRAMI GELİYOR!

Rapor, 2021 yılına kadar, havayollarının % 70’inin biyometrik kimlik çözümleri için yatırım planlamasına sahip olduğunu ve gelecekte havayolu şirketlerinin, biyometrik
doğrulama teknolojisini, belirli havalimanlarından ziyade; tüm havalimanları ve sınırlar boyunca kesintisiz bir deneyim haline getirmeye odaklanacağı tahmin ediliyor. Ayrıca hedeflenen şeyin güvenli ve tek bir küresel kimlik yaratarak, yolcunun bu kimlik üzerinden kontrolünü gerçekleştirmeyi mümkün kılmak olduğu söyleniyor.

Bunların yanı sıra dijital kimliklerin havalimanı güvenliğine büyük katkısı olacağının da altı çiziliyor. Mobil çözümler ve yapay zeka ile birlikte biyometrik teknolojinin, yolcudan görevlilere kadar herkesin güvenebileceği güvenilir bir kimilk doğrulama sistemi için kritik olacağı belirtiliyor. Eğer bu sistem geliştirilebilirse, havalimanlarında mükemmel bir deneyim sunacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Kontroller için kullanımının yanı sıra, gelecekte havalimanları bu dijital kimliklerin vasıtasıyla talep edilen hizmetler için sorunsuz mobil ödeme çözümleri sunabilecek.

Gelecekte yolculara sunulacak araç ve hizmetleri şekillendirecek olan kilit teknolojilerin, bulut hizmetleri, 5G, biyometrik ve güvenli seyahat jetonları, otomasyon, chatbotlar ve yapay zeka ya da bunların kombinasyonları gibi yenilikleri içereceği sonucuna ulaşılıyor.

Dijital yolcuların talep ettiği kesintisiz seyahat deneyimlerini sunabilmek için havayolları, havalimanları, hükumetler, yer hizmetleri ve havalimanı dışındaki hizmet
sağlayıcıları gibi kuruluşlar arasında kurumsal işbirliğinin gerekeceği söyleniyor.

İlgili verilerin güvenli ve zamanında paylaşımı ve aynı zamanda paydaşlar arasında standartlar ve prosedürler konusunda yapılacak anlaşmaların, istenen yolcu
hizmetlerinin sunulması açısından kritik öneme sahip olacağı ve bu tür girişimlerin havayolu taşımacılığı yapan işletmelerin; iş hacmi, kâr artışı ve operasyonel maliyetleri düşürme potansiyellerini farketmesine olanacak sağlayacağı tahmin ediliyor.

Mehmet Zeki Demirdelen / Gaziantep

adbanner