Havacılık Bülteni-46

TÜRKİYE’NİN İLK TURBOJET MOTORU KTJ3200!

1987 yılında Stinger Füze Sistemleri Projesi’ne 22 farklı parça üretimiyle savunma ve havacılık sektörüne adım atan ve 2012 yılında Turbojet motor geliştirme çalışmalarına başlayan Kale Havacılık, Türkiye’nin ilk yerli ve milli turbo jet motorunu üretmeyi başardı.

Milli seyir füzesi ihtiyaçlarına yönelik olarak Eski adıyla Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile imzalanan Ar-Ge Projesi kapsamında başlayan çalışmalar ilk somut meyvesini verdi.

İleri teknoloji bir Turbojet Motor üretmek üzere yola çıkan; geliştirme ve test çalışmaları için bir altyapı kurmaya yoğunlaşan şirket, özellikle gelişmiş bir irtifa test sistemi üzerine çalıştı. Turbomakine geliştirebilecek uzmanlaşmış bir mühendislik kadrosu oluşturularak; turbomakine tasarım ve geliştirme çalışmalarında faydalanılacak bir endüstriyel ekosistem yaratıldı.

Üretilen Turbojet motoru tüm kontrol ve aksesuarları yerli ve milli olarak Kale Arge tarafından geliştirildi. Bu ürünler 2018 yılında tamamıyla kalifiye edildi.

Tamamen özgün olarak geliştirilen KTJ-3200, özellikle seyir füzelerinin yanında hedef uçak vb. insansız platformlara yönelik kullanım için optimize edilmiş bir Turbojet Motor.

Kompakt tasarımı ile yüksek itki, düşük yakıt tüketimi ve farklı irtifa/hız şartlarında başlatılabilme özelliklerine sahip olan motor, Türkiye’nin ilk milli Turbojet motoru olma özelliğine sahip. Farklı irtifa/hız şartlarında yüksek performansını gösteren KTJ-3200, ayrıca mukavemet, su alımı, bozuntu, çevresel testler gibi birçok farklı testten geçerek kalifiye edildi. Testlerin tamamı da yine Türkiye’de yapıldı.

KTJ-3200, 2019 yılı içinde kalifikasyon sürecini tamamlayarak, TSK envanterindeki yerini alacak. TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen ve ROKETSAN tarafından üretilen SOM füzesi üzerinde kullanılacak olan KTJ-3200 üstün özellikleri sayesinde, ihtiyaca yönelik yapılacak modifikasyonlarla yerli ve yabancı farklı platformlara hızlı bir şekilde adapte olabilecek.

Kale grubunun bundan sonraki diğer önemli hedefi ise bu projede kazanılan tecrübe ve oluşturulan alt yapıyı kullanarak uçakların harici güç ünitesi APU; Çevresel İklimlendirme Sistemleri ECS gibi yepyeni ürünlerin geliştirilmesi ve millileştirilmesini sağlamak.

HAVACILIK VE SAVUNMA DEVLERİ IDEF 2019’DA BULUŞTU!

Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı IDEF, 14’üncü kez kapılarını ziyaretçilerine açtı. Fuara 71 ülke ve 4 uluslararası kuruluştan 151 heyet ile 481 yerli ve 580 yabancı olmak üzere toplam 1061 firma katıldı. Bu rakamlar, 1993 yılından beri düzenlenen IDEF fuarları arasındaki en yüksek katılım rakamları anlamına geliyor. Ulusal savunma sanayinin dünyaya tanıtılması amacıyla düzenlenmeye başlayan IDEF, katılımcı firma sayısı itibarıyla dünyanın ilk beş savunma sanayi fuarı arasında yerini aldı.

Açılışını Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı fuarda savunma ve havacılık alanındaki en yeni ürünler ve yeni nesil teknolojiler sergilendi. Ayrıca fuarda ziyaretçiler bir çok askeri teknolojiyi test etme imkanı buldu.

Fuarda her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye’de üretilen hava araçları çok büyük ilgi gördü. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii / TUSAŞ tarafından geliştirilen ağır taarruz helikopteri ATAK-2 ve çift motorlu insansız hava aracı Aksungur fuarda ilk kez görücüye çıktı.

Başkanlık düzeyinde 49 üst düzey resmi heyet ve ikili iş birliği görüşmesi yapılan fuarda; iyi niyet anlaşması, mutabakat metni, iş birliği anlaşması şeklinde 75 imza töreni gerçekleştirildi.

İhracat anlamında Türk savunma sanayi şirketi FNSS Endonezyalı PT Pindad ile Orta Ağırlıkta Tank Seri Üretim sözleşmesi; ASELSAN Ukraynalı STE ile SKIFT Anti-Tank Füze sistemi için termal kamera tedarik sözleşmesi ve Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin haberleşme ihtiyacına yönelik yazılım tabanlı askeri telsiz tedarik sözleşmesi imzalarken; Türkiye ve Gine ülkeleri arasında Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşması imzalandı.

SICHUAN AIRLINES CHENGDU-İSTANBUL SEFERLERİNE BAŞLADI!

Türkiye’ye gelen Çinli turist sayısı son 5 yılda 100 binlerden 400 binlere ulaştığı; kısa vadede 1 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Buna bağlı olarak China Southern Havayolları’nın Pekin-İstanbul uçuşlarına başlamasının ardından; Çinli havayollarından biri daha Türkiye pazarına adım attı. Çin’in en önemli havayolu şirketlerinden biri olan Sichuan Havayolları, pandaların ana vatanı olarak da bilinen ve ülkenin en büyük dördüncü şehri olan Chengdu’dan İstanbul’a ilk seferini hafta içinde gerçekleştirdi. Haftada 3 gün karşılıklı gerçekleştirildiği seferlerin önümüzdeki aylarda artırılması planlanıyor.

Airbus A330 ile gerçekleştirilen ilk uçuşta 254 yolcu yer aldı. Yolcuların büyük oranda Kapadokya’yı görmek istediğini belirttiği ilk uçuşta aynı zamanda eğlenceli anlar da yaşandı. Uçak Türk hava sahasına girdikten sonra kabin ışıkları kapatıldı ve Türk müzikleri yükselmeye başladı. Bu esnada Çinli havayolunun kabin memurları peçe takıp, dans etmeye başladı. Elbette yolcular da bu anları cep telefonları kameraları ile ölümsüzleştirmeyi ihmal etmedi. Uçak İstanbul Havalimanı’nda bir havacılık geleneği olan su takı ile karşılandı. Önümüzdeki günlerde başka Çinli havayollarının da ülkenin çeşitli şehirlerinden İstanbul’a uçuşlara başlaması bekleniyor.

QATAR AIRWAYS SURİYE HAVA SAHASINDAN UÇUYOR!

Katar’ın milli havayolu Qatar Airways, uzun süre sonra uçuşlarında Suriye hava sahasını kullanan ilk yabancı havayolu oldu. Suriye hükümetiyle yapılan görüşmeler neticesinde Katar Havayolları, yaklaşık 10 yıl sonra Lübnan’ın başkenti Beyrut ve Güney Kıbrıs’ın Larnaka şehirlerine yaptığı uçuşlarda Suriye hava sahasını kullanmaya başladı. Son 10 yıl içinde Suriye hava sahasını sadece bir kaç uçuşunda Lübnan’ın milli havayolu Middle East Airlines kullanmıştı.

Qatar Airways’in Doha’dan Beyrut ve Larnaka’ya yaptığı uçuşlar, 2017’de Suudi Arabistan’ın hava sahasını Qatar Airways uçuşlarına kapatma kararı almasının ardından çok daha uzun bir rota üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılıyordu. Bu yüzden uçuş süresi uzuyor ve havayolu yakıt tüketimi kaynaklı olarak ciddi bir ekonomik kayıp yaşıyordu.

Qatar Airways, Boeing 787 ile Şam üzerinden gerçekleştirdiği Beyrut-Doha uçuşunu 2 saat 26 dakikada tamamlayarak; Suriye hava sahasından kaçınarak yapılan ve 3 saat 26 dakika süren uçuşa göre uçuş süresini 1 saat kısaltmayı başardı. Qatar’ın Suriye hava sahasını yeniden kullanmaya başlaması, ekonomisini toparlamaya çalışan Suriye için de iyi bir ek gelir olacak gibi görünüyor.

Avrupalı taşıyıcıların çoğu için Suriye, önemli bir Orta Doğu pazarıydı. Tarih ve kültür açısından zengin; coğrafi olarak dünyanın merkezinde yer alan bu ülkeye çoğu havayolu uçuyordu. Suriye’nin başkenti Şam, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri. Aeroflot, Air France, Air Malta, Alitalia, Avusturya, Çek Havayolları ve Iberia, Suriye’ye uçan ve çatışmalar nedeniyle operasyonlarını durdurmak zorunda kalan büyük taşıyıcılardan sadece bir kaçıydı.

Tüm Suriye havaalanları arasında en belirgin ülke pazarları Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’dı. Türkiye, Kuveyt, Katar, Bahreyn, Mısır, Ürdün ve İran toplam pazar payının geri kalanını oluşturuyordu. Şam, Halep ve Lazkiye’ye çeşitli frekanslarda sık sık uçuluyordu.

2010 yılında, Şam Havaalanı’na 50’nin üzerinde uluslararası varış noktasından haftada 400’e yakın uçuş yapılıyordu. İç savaş başlamadan önce, havalimanının yıllık yolcu kapasitesi 4.5 milyon civarındaydı. Bakalım Suriye’de havacılık yeniden eski günlerine kavuşabilecek mi merakla bekliyoruz.

PİLOTLARIN GREVİ SAS HAVAYOLLARINA PAHALIYA PATLADI!

İsveç, Norveç ve Danimarka’nın bayrak taşıyıcısı olan İskandinav Havayolları pilotlarının yaklaşık yedi gün süren grevi sona erdi. Havayolu ile 1.400’den fazla pilot, 2019 için yüzde 3.5’lik bir maaş zammı konusunda karşılıklı olarak anlaştı. Havayolu iki gün süren yoğun arabuluculuk dönemin sonunda pilotların maaş zammı konusunda 2019 için yüzde 3,5’in yanı sıra; 2020’de yüzde 3 ve 2021’de yüzde 4’lük artışı da kabul etti.

Pilotların altı günlük grev sürecinde iptal edilen 4015 seferde 360 bin yolcu durumdan etkilendi. Bu süreçte yaşanan olumsuzlukların finansal açıdan havayoluna 50 milyon dolardan fazlaya mal olacağı tahmin ediliyor.

Maddi kısmı haricinde, havayolunun yolcular üzerinde kaybettiği itibarının maddi değeri ise ölçülemiyor.

Daha iyi ücret ve çalışma koşulları isteyen pilotlar sendikaları aracılığıyla grev kararı almıştı Sendika, havayolundan pilotlar için yüzde 13 maaş artışı istemiş ve bu talebi reddedilmişti. 2012 yılında iflasın eşiğinden dönen havayolu o günden sonra işgücü maliyetlerini büyük ölçüde azaltma kararı almıştı. Artan yakıt fiyatları ve Avrupalı taşıyıcılar ile artan pazardaki rekabet havayolu üzerindeki baskıyı daha da artırmıştı. Bakalım bu grev ve yarattığı maddi manevi zararların altından İskandinav havayolu nasıl kalkacak?

adbanner