Havacılık Bülteni-47

KULLANILMAYAN UÇAK PARÇALARI MOBİLYA OLUYOR!

Karbon fiber kompozitlerden alüminyum ve tekstil ürünlerine kadar çeşitli uçak malzeme ve parçalarının geri dönüşümü, havacılık endüstrisinde yeni bir kavram değil. Eski uçaklardan sökülen yeniden kullanılabilir malzemeler, genellikle devre kartları, bilgisayar ve televizyonların üretiminde kullanılıyor. Bazı uçak parçaları ise yeni uçaklarda tekrar kullanılmak üzere geri dönüştürülüyor veya yenileniyor. Uçak Filosu Geri Dönüşüm Birliği’ne göre bir uçağın yaklaşık yüzde 85’i geri dönüştürülebiliyor. Ancak, uçak parçalarının mobilyaya dönüştürülmesi bugüne kadar hiç yapılmamıştı.

2017 yılında Airbus Leadership University’de düzenlenen bir inovasyon eğitiminin katılımcılardan Anaïs Mazaleyrat ve Jérémy Brousseau bir fikir ortaya koydu. İki girişimci fikirlerini Airbus desteğiyle hayata geçirdi. Onlar artık kullanılmayan uçak parçalarını dekoratif ürünlere dönüştürüp internetten satıyor.

“Yaratıcı yeniden kullanım” olarak da bilinen Upcycling fikrini hayata geçiren girişimci ikili; geri dönüşümü güç olan bazı parçaları, yeniden kullanılabilir, orijinal ve çevre dostu ürünler haline getirerek; aslında atıklarla başa çıkmanın alternatif, pozitif yollarını gösteriyor. Yaptıkları iş geleneksel atık imhası için uygun bir alternatif gibi görünüyor. Üreticiler, tüketiciler ve hükümetler de eski ürünleri çöplüklerden uzak tutup onları yeni bir şeye dönüştürme konusunda oldukça ciddi bir eğilim gösteriyor.

Girişimcilerin fikirlerini hayata geçirmesi için hayata geçirilen bir kuluçka merkezi olan Airbus BizLab tarafından desteklenen ve fikirlerini hızlı bir şekilde somutlaştırmak isteyen ikili, 2018 yılı boyunca, endüstriyel tasarımcılar, sanatçılar, zanaatkarlar, tasarım danışmanları ve üreticiler dahil olmak üzere 11 tasarım uzmanından oluşan bir grupla mobilya prototipleri geliştirmek için çalıştı. Koltuklardan sehpalara kadar yirmi iki prototip üretildi. Ocak 2019’da, ise ikinci sezon mobilya ve iç tasarım koleksiyonu için tasarımcılara yeni talepler gönderildi. Hepsi birbirinden özel ürünler ortaya çıkarıldı. “Gökyüzünden bir parça” anlamına gelen piece of sky mağazası online satışlara başladı. Meraklıları için duyurulur.

BOEING 737 MAX’İN SORUNUNU BİLİYOR MUYDU?

Tüm dünyada yere indirilip uçuşlardan çekilen Boeing 737 MAX uçakları ile gelişmeler sürüyor. Hafta içinde Boeing tarafından yapılan bir açıklama, imalatçının 29 Ekim 2018’de yaşanan Lion Air kazasından çok önce uçakla ilgili bir sorun olduğunu bildiklerini; ancak konuyla ilgili herhangi bir aksiyon almadıklarını gösteriyor.

Boeing daha önce tüm MAX uçaklarında standart bir özellik olarak bulunması gereken uyarı sisteminin tüm uçaklarda kullanılamadığını kabul etmişti. Ancak geçtiğimiz pazar günü yapılan yeni bir açıklama, şirketin harekete geçmeye karar vermeden önce sorunun farkında olduğunu gösteren sıkıntılı bir zaman çizelgesi ortaya koyuyor.

Açıklamada Boeing, yazılım sorununun “uçak güvenliği veya operasyonlar üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını belirtiyor. Uyarı işlevi eksikliğinin, toplam 346 kişinin canına mal olan Lion Air ve Etiyopya Havayolları kazalarında rol oynayıp oynamadığı henüz bilinmiyor.

Uyarı sistemi uçağın kontrol altında tutmak için mücadele eden pilotlara bir sensörün arızalı olduğunu bildirmiş olabilir. Yaşanan her iki kaza için yapılan ön araştırmalar, hücum açısı sensöründen gelen hatalı verilerin, uçakların burnunu otomatik olarak aşağı bastıran MCAS olarak bilinen, stall önleme yazılımını tetiklediğini gösteriyor.

Boeing, hücum açısı sensörlerinden gelen veriler arasında tutarsızlık olması durumunda uyarı verecek sistemi, havayollarının isteğe bağlı olarak satın alabileceği bir özellik olarak piyasaya sürdü. Bu gösterge, pilotların sensörlerden birinin çalışıp çalışmadığını bilmesini sağlarken gelen verilerin birbiriyle çelişip çelişmediğini de gösteriyor.

Boeing, uçağın güvenli çalışması için uyarı işlevinin gerekli olmadığını ileri sürüyor. Ancak havacılık analistleri, Boeing’in orijinal yazılım tasarımını tek bir sensörden gelen verilere dayalı olarak tasarlandığı için eleştirerek; uçağın verilerin tutarsızlığı durumuna karşı savunmasız olduğunu iddia ediyor.

Boeing ayrıca, hücum açısı sensörlerinden birinin arızalanması durumunda, MCAS sisteminin nasıl bir reaksiyon vereceğini test etmediği biliniyor.

2017 yılında, 737 MAX uçaklarının teslimatı başladıktan sonra, Boeing mühendisleri “737 Max uyarı görüntüleme yazılımının hücum açısı sensörlerinden gelen verilerin tutarsızlığı durumundaki gerekliliklerini doğru şekilde karşılamadığı şeklinde bir hata tanımladı.

Ancak yapılan incelemeden sonra, Boeing mühendisleri sorunu derhal düzeltmek yönünde bir karar almak yerine “mevcut fonksiyonelliğin bir sonraki planlı sistem yazılım güncellemesine bırakılmasına karar verildi.

Ardından, 29 Ekim’deki Lion Air kazasından bir hafta sonra Boeing, yayımladığı FAA uçuşa elverişlilik direktifinde, tutarsızlık durumunda devreye girecek uyarı sisteminin opsiyonel olduğunu belirten bir satır ekledi. Boeing’in uçağı satın alan havayollarını bu konuda uyarıp uyarmadığı tam olarak net değil.

Ayrıca, 737 MAX uçaklarında bu uyarı sisteminin bulunmamasının bir güvenlik sorunu oluşturup oluşturmadığını değerlendirmek için bir Güvenlik İnceleme Kurulu topladı.

Boeing, MAX uçakları hizmete döndüğünde, tüm uçaklarda aktif ve çalıştırılabilir bir uyarı sistemi ve hücum açısı sensörü kontrol göstergesi bulunacağını açıkladı. Uçaklarını daha önce teslim alan havayolları da bu sistemi uçaklarında etkin hale getirecek. Maalesef havacılıkta kurallar kanla yazılmaya devam ediyor.

HAFTANIN UÇAK KAZALARI RAPORU!

Geçtiğimiz haftanın en büyük kaza haberi Aeroflot filosunda uçan Sukhoi Superjet 100 tipi bölgesel jetin Moskova’da kalkışından kısa bir süre sonra acil iniş yapıp adeta alev topuna dönmesi ve 41 kişinin yaşamını yitirmesiydi. Pazartesi günü yayımladığımız bu videoda kazaya dair tüm detayları paylaşmıştık.

Hafta boyunca ayrıca dünyanın çeşitli yerlerinden başka kaza haberleri de geldi. Küba’nın Guantanamo Körfezi’nden 136 yolcusu ve 7 mürettebatı ile Florida Havalimanı’na gitmek üzere havalanan Miami Air şirketine ait Boeing 737-800, inişin ardından pistten çıkarak St Johns Nehri’ne sürüklendi. Olay anında şiddetli fırtına ve sağanak yağışın etkili olduğu ve görüş mesafesinin çok düşük olduğu biliniyor. Can kaybının yaşanmadığı kazada 21 kişi yaralandı. Uçağın 2001 yılında fabrikadan çıkıp ilk sahibi olan Miami Air’e teslim edildiği biliniyor.

Hazrat Shahjalal Havalimanı’ndan 29 yolcu ve 4 mürettebatı ile havalanan Biman Bangladesh Havayolları’na ait Bombardier Dash8 Q400 tipi bölgesel yolcu uçağı, Myanmar’ın Yangon Havalimanı’na iniş sırasında; zeminin kaygan olması nedeniyle pistten çıktı. Pistin yanındaki toprak alanda durabilen uçağın gövdesi üç parçaya bölündü. Kanatları da ciddi zarar gördü. Uçak alev almadığı için yolcuların hızlıca tahliye edildiği olayda; 15 kişi yaralandı.

Las Vegas’tan Meksika’nın Monterrey şehrine gitmek üzere havalanan Amerikan TVPX şirketine ait Challenger 601 tipi iş jetinin havada radar bağlantısı kesildi. Uçağın enkazı Coahuila bölgesinde dağlık alanda tespit edildi. Uçakta bulunan 11 yolcu ve 3 mürettebattan kurtulan olmadı. Pilotların uçuş esnasında herhangi bir acil durum bilgisi vermediği biliniyor. Kazaya havada bilinmeyen bir sebeple kokpit ekibinin uçağın kontrolünü kaybetmesinin neden olduğu tahmin ediliyor. Uçaktaki yolcularının Las Vegas’a bir boks maçını izlemek için geldikleri biliniyor. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

LUFTHANSA’NIN CONDOR İLGİSİ!

1955 yılında kurulan bir Alman eğlence havayolu olan Condor, Airbus A320, Boeing 757 ve 767’lerden oluşan filosundaki 41 uçağıyla Avrupa, Afrika ve Kuzey Amerika’da pek çok tatil destinasyonuna uçuyor.

Lufthansa, 1955’te kurulduğu ilk günden itibaren Condor’un bir hissedarı durumundaydı. 2000 yılında Lufthansa, Condor’daki hisselerini, aslında seyahat acentası olmasına rağmen, havayolu şirketleri ve otelleri de olan İngiliz seyahat şirketi Thomas Cook’a satmaya başladı.

2007 itibariyle Lufthansa’nın Condor’da herhangi bir hissesi bulunmasa da, iki havayolunun partnerliği devam etti. İki havayolu da, Condor’un yolcu sadakat programı Miles & More kullanıyor ve premium Condor yolcuları Lufthansa’nın özel yolcu salonlarını kullanabiliyor.

Thomas Cook Havayolları oldukça iyi bir performans sergilemesine rağmen Condor’daki hisselerini satmaya karar verdi. Şirket farklılaşma stratejisini hızlandırmak için daha fazla finansal esnekliğe ve kaynağa ihtiyaç duyulması sebebiyle; kendi markası olan otel portföyünü güçlendirmeye yatırım yapmak, satış kanallarını daha dijital hale getirmek ve işletmelerde daha fazla verimlilik sağlamak gibi gerekçelerle Condor Havayolları’ndaki hisselerini satışa çıkardı. Lufthansa da bununla ilgilendiğini resmi olarak açıkladı. Lufthansa CEO’su Carsten Spohr, Avrupa havayolu endüstrisinde daha fazla konsolidasyon olacağını ve Lufthansa Grubunun bunun bir parçası olmasını beklediğini defalarca belirtmişti.

Peki Lufthansa, Condor ile neler yapabilir? Condor’un kendine ait oldukça iyi giden uçuş rotaları ve Lufthansa’nın uçuş ağını oldukça iyi tamamlayan rotaları var. Bu büyük bir avantaj. Ancak Condor’un filosu bir hayli yaşlı. Şirketin sadece uzun menzilli uçak filosu, ortalama yaşı 23’ün üzerinde olan Boeing 767’lerden oluşuyor. Bu da uçakların kısa süre içinde yenilenmesi gerktiği anlamına geliyor. Condor’un şu an için bu konuda uygulanabilecek bir planı bulunmuyor. Bu da Lufthansa için dezavantajlı bir durum.

Lufthansa’nın Condor hisselerini alma konusundaki bir diğer önemli motivasyonu da havayolunu başka bir havayolu grubunun elinden uzak tutmak olduğu düşünülüyor. Lufthansa’nın Condor’u devralması halinde, bağımsız olarak mı tutacağı yoksa düşük maliyetli alt markası Eurowings ile mi birleştireceği de merak konusu. Hem Lufthansa hem de Hintli Indigo’nun ortaklarının Condor hisselerine ilgi duyması önümüzdeki günlerde sektörde önemli gelişmelerin yaşanabileceğinin göstergesi. Son yıllarda önce Brüksel Havayolları ile ardından da Air Berlin ile ilgilenen ve ikisinde de başarısız olan Lufthansa’nın Condor hisseleri konusunda başarılı olup olamayacağı merak konusu. Hep birlikte neler olacağını göreceğiz.

İLK SİVİL TİLT ROTORLU UÇAK!

Daha önce hiç karşılaşmadığımız bir hava aracı yakında gökyüzü ile buluşabilir. Uzun süredir askeri amaçlarla kullanılan Tilt-rotor uçaklarının ticari amaçla kullanılacak versiyonları, kısa süre içinde üretime girebilir. Bu uçakların toplantılara daha hızlı ulaşmak isteyen iş adamları, arama kurtarma ekipleri veya hastaları ya da organları daha hızlı bir şekilde nakletmek amaçlı olarak hayat kurtarmak için kullanılabilir.

Bir helikopter gibi havada asılı kalabilen, ancak bir uçak gibi daha da hızlı ve uzaklara uçabilen bu hava aracı biri yatay diğeri dikey yönde konumlanmış olan iki motora sahip olacak. Ve en önemlisi de yolcuların bu hava aracıyla uçmak için havalimanlarına gitmeleri gerekmeyecek. Çünkü helikopter pistlerinden rahatlıkla havalanacak.

AW609 olarak bilinen bu ilk sivil deneme tilt rotor uçağı, şu anda İtalyan havacılık şirketi Leonardo tarafından ABD’de üretiliyor.

AW609, kuzeni olarak adlandırılan Pentagon’un V-22 Osprey’inden farklı olarak, basınçlı bir kabine sahip olacak ve 25.000 fit yüksekliğe kadar uçabilecek. Bu da onun her türlü kötü hava koşulunda rahatça uçabilmesini sağlayacak.

AW609’dan bu yılın sonuna kadar Federal Havacılık Dairesi FAA sertifikası alması ve 2020’de hizmete girmesi planlanıyor. Dokuz yolcu ve iki mürettebatı taşıyan hava aracının 2015 yılında yapılan test uçuşu sırasında bir kaza yaşandığı ve iki pilotun da hayatını kaybettiği biliniyor. Şimdiden birkaç sipariş almayı başaran, uçak ve helikopter karışımı hibrit hava aracının ilk müşterisi Texas merkezli Era Group olacak. Tilt rotor uçağın satış fiyatının 25 milyon Dolar olması planlanıyor. Şirket ayrıca projeyi daha da geliştirerek 25 yolcu kapasiteli daha büyük bir versiyonunu geliştirerek 2023’e kadar piyasaya sürmenin ve çok daha fazla sipariş alabilmenin planlarını yapıyor.

adbanner