Havacılık Bülteni-68

HAMBURG HAVALİMANI’NDA BOMBA PANİĞİ

Hafta içinde Hamburg Havalimanı’nda bir bomba paniği yaşadı ve uçuşlar yaklaşık 3 saat durduruldu. Ancak paniğe neden olan bomba yeni değil; İkinci Dünya Savaşı’ndan kalmıştı. Hamburg için inişe geçen uçaklar Bremen, Hannover ve diğer havaalanlarına yönlendirildi. Türk Hava Yolları’nın TK1667 sefer sayılı İstanbul-Hamburg uçağı da bu gelişme üzerine bir müddet Hamburg hava sahasında tur attıktan sonra Bremen’e mecburi iniş yaptı. Yolcular kara yolu ile Hamburg’a gönderildi. Dönüş seferi olan Hamburg-İstanbul uçuşu ise iptal edildi.

Olay Hamburg’un Niendorf bölgesinde patlamamış olan bir bombanın keşfedilmesiyle başladı. Bombanın bulunduğu alan Hamburg Havaalanı’na oldukça yakındı. Polis tedbir amaçlı olarak havaalanının kapatılması yönünde karar aldı. Bütün uçuşlar durduruldu.

Tarihçiler İkinci Dünya Savaşı sırasında tüm Almanya’ya yaklaşık 1.5 milyon bomba atıldığını söylüyor. Bunların yaklaşık yüzde 10’unun ise düştüğü zaman patlamadığı tahmin ediliyor. Bu yüzden zaman zaman Almanya’nın çeşitli bölgelerinde bu tip bomba panikleri yaşanıyor. Örneğin, Nisan ayında Frankfurt’un bazı bölgele nehirde keşfedilen patlamamış bir bomba nedeniyle tahliye edilmek zorunda kalırken. Kontrollü bir şekilde imha edilen bomba ortaya bu görüntülerin çıkmasına neden oldu.

1943 yılında, Hamburg’un bombalanmasını da içeren Gomorrah Operasyonu sırasında, şehirde 34.000 ila 43.000 kişi yaşamını yitirmişti. İkinci Dünya Savaşı dönemindeki bir bombanın, savaşın bitmesinden yaklaşık 75 yıl sonra Hamburg’u tehdit edişi de ilk değil. Geçtiğimiz Mayıs ayında kentte 450 kilogramlık Amerikan yapımı bir bomba bulunmuş ve Heimfeld semtindeki 6.000 kişi tahliye edilmişti. 

Geçtiğimiz yıl, İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan London City Havaalanı pistinin yakınındaki Thames Nehri’nde İkinci Dünya Savaşı’ndan kalan bir patlamamış bomba keşfedildikten sonra, havalimanı geçici olarak kapatılmış ve havalimanı çevresinde yapılan arama çalışmaları sırasında 500kg mühimmat bulunmuştu.

EMIRATES’E İLGİNÇ TAZMİNAT DAVASI!

Havayolu şirketlerinin son yıllarda karıştığı en ilginç davalarından biri Avustralya’da görülmeye başlandı. Emirates Havayolları ile Dubai’den Melbourne’e uçan 54 yaşındaki Lina Di Falco, uçakta düşmüş ve bu durumu kendisine uçakta su verilmediğine bağlayarak havayoluna yüzbinlerce dolarlık tazminat davası açmıştı.

Di Falco Avustralya’daki Victoria Yüksek Mahkemesi’ne açtığı davada 2015 yılı mart ayında yaptığı 14 saat süren uçuş sırasında kabin ekibinden dört kez su istediğini, hizmet alamayınca tuvalete yöneldiğini, bu sırada baygınlık geçirerek düşüp ayak bileğini kırdığını iddia ediyor.

Kaza nedeniyle ameliyat geçiren ve iki ay işe gidemeyen Di Falco, bu süre içinde ekonomik zorluklar yaşadığını, gündelik hayatını yürütmekte zorlandığını, boşandığını ve arkadaşlarından da uzaklaştığını ileri sürüyor.

Emirates’in hukuk ekibi mahkemeye yaptığı savunmada uçak içinde yolcuların kullanımına açık bir su sebili bulunduğunu vurguladı. Emirates’in avukatı konunun mahkemeye taşınmadan önce, taraflar arasında çözülmesi için davacıya bir öneride bulunduklarını ancak Di Falco’nun bu öneriyi kabul etmediğini belirtti. Emirates’in konuyla ilgili bir yükümlülüğünün bulunmadığını bildiren hakim, taraflardan bir sonraki duruşmada maliyet belgelerini sunmalarını istedi.

ÇELEBİ DAVASINDA SONUÇ AÇIKLANDI!

Hafta içinde ülkemizde de bir dava karara bağlandı. 25 Nisan’da Atlasglobal Havayolları ile İstanbul Havalimanı’ndan Bodrum’a uçmak üzere havalimanına gelen Fatma Funda Esenç isimli yolcu, uçuşun rötar yapması üzerine Çelebi yer hizmetlerinde görevli Tuğçe Sevi’ye hakaretler yağdırmıştı. Sevi’nin şikayetçi olmasıyla olay mahkemeye taşınmış ve Esenç, o gün babasının ameliyatı nedeniyle stresli olduğunu ve yaşanan olay için pişmanlık duyduğunu söylemişti. Hafta içinde hakim Esenç’in hakaret nedeniyle 1740 TL adli para cezasına çarptırılmasına karar verdi.

HÜRKUŞ BOLİVYA’DA GÖSTERİ UÇUŞU YAPTI!

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), Bolivya’da düzenlediği Roadshow’da, Türk Başlangıç ve Temel Eğitim Uçağı Projesi HÜRKUŞ’un, tanıtımını gerçekleştirdi. Bolivya Hava Kuvvetleri’nin kuruluş yıl dönümü şerefine başkent La Paz’da, HÜRKUŞ bir gösteri uçuşu da yaptı. HÜRKUŞ, Türk Hava Kuvvetleri’ne ait Airbus A400M uçağı ile Bolivya’ya götürüldü.

Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales’in ve Bolivya Hava Kuvvetleri Komutanı General Gonzalo Terceros Lara’nın katılımıyla icra edilen törende, Bolivya Hava Kuvvetleri’nden önde gelen askeri heyetlere HÜRKUŞ’un teknik özellikleri aktarıldı. TUSAŞ, Bolivya ile iş birliği geliştirmeye yönelik sözleşme imzaladı. 

Bolivya Hava Kuvvetleri’nin ihalesine de girmesi planlana HÜRKUŞ, aynı zamanda Bolivya’da yüksek irtifa testlerinden de geçti. Deniz seviyesinden 4 bin 50 metre yükseklikte yer alan El Alto Havalimanı’na pilot Murat Özpala yönetiminde uçan HÜRKUŞ, tüm yüksek irtifa testlerini başarıyla tamamladı. 

AIR FRANCE BAŞ ÜSTÜ DOLAPLARINI BÜYÜTÜYOR!

Air France, değişen yolcu alışkanlıkları desteklemek ve yolcu deneyimini geliştirmek için önemli bir karar aldı. Havayolu, Airbus A320 ve A321 uçaklarında daha büyük baş üstü dolaplarının kullanılacağını duyurdu. Safran’ın, geliştirdiği Etkin Verimli Kabin Açık Alan sisteminde, baş üstü dolaplarında kullanılan tekerlekli sistem sayesinde bagaj kapasitesi yüzde 60’a kadar artırılabiliyor.

A320 uçaklarının baş üstü dolapları şu anda tamamı kabin bagajı ölçülerine sahip 104 valiz alırken yeni sistemle kapasite166’ya çıkarılabiliyor. A321 uçakları için ise 113 olan kapasite 192’ye yükseliyor. Air France, filosundaki 40 adet A320 ve 11 adet A321’i kademeli olarak yeni baş üstü dolaplarıyla donatmayı planlıyor. Böylece Air France filosundaki dar gövde uçaklar, Eylül 2020 ile Eylül 2022 arasında 1.342 tane fazladan kabin bagajı alabilecek. 

Havayolları, yolcuların alan kısıtlamaları nedeniyle el bagajlarını yerleştirmek konusunda bir hayli zorlandıklarının farkında. ECOS sistemi, yükleme kolaylığı ve görünürlük için daha düşük raf yüksekliği sağlayan yeni bölmeleri sayesinde büyük avantaj yaratacak gibi görünüyor.

Safran, yeni sistemi “sağlam, hafif ve bakımı kolay” olarak özetliyor. Yeni başüstü dolapların, uçaklara ekstra modifikasyon gerektirmeden basit ve hızlı şekilde entegre olabilmesi havayollarının işini en çok kolaylaştıran durum. Yeni sistem uçakta kapasite iyileştirmelerinin yanı sıra, uçakların operasyon ve yerde kalma sürelerini de kısaltacak. Yolcuların kabin içinde bagaj koyabilecek alan aramaları için harcanan zamanı ciddi oranda artıran sistem sayesinde yolcular daha kısa sürede boarding işlemini tamamlayabilecek. Bu da uçuş sürelerinin, verimliliğinin ve zamanında kalkış performanslarının artacağı anlamına geliyor.

Endüstri analistleri, Air France’ın bu yenilikçi projeyi yolcularına sunan “ilk” havayolu olduğu iddiasına itiraz ediyor. Boeing, 2015 yılında Alaska Havayolları’nın 737’lerinde yeni ‘Space Bin’ konseptini tanıttı. Space Bin, Boeing’in Sky Interior Pivot Bin konseptinin daha derin bir versiyonuydu. Derin olması nedeniyle, çantalar ECOS sistemine olduğu gibi dikey olarak baş üstü dolaplarına yerleştirilebiliyordu. Bu şekilde dört yerine altı çanta sığdırılabildiği için kapasitede yüzde 50’lik bir artış sağlanmıştı.

NASA ELEKTRİKLİ SES ÜSTÜ UÇAĞINI AÇIKLADI!

14 Ekim 1947’de, Bell X-1, orijinal adıyla XS-1, genellikle gizli tutulan X-serisi uçakların ilki ve ses hızını aşan ilk insanlı uçak olarak kayıtlara geçti. 

O özel günün 72. Yıldönümünde, NASA tarihi X uçakları serisine bir yenisinin daha eklendiğini açıkladı. Tamamen elektrikli XA 57 Maxwell’in ilk prototipi, NASA’nın Kaliforniya’daki Armstrong Uçuş Araştırma Merkezi’ne, test sürecinin başlaması için teslim edildi. XA 57 Maxwell, temelde İtalyan yüksek kanatlı, çift motorlu, tamamen metal hafif bir uçak olan Tecnam P2006T uçağı. Bu projede onu özel kılan şey geleneksel içten yanmalı motorların yerine elektrikli seyir motorlarının kullanılmış olması.

Teslimat, NASA mühendislerinin uçağın yer testlerine başlamasını sağlarken, sürecin devamında önce taksi testleri ve ardından uçuş testleri onu takip edecek. Bu açıdan ilk teslimat proje için önemli bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor.

X-57 projesinin temel amacı gelecekte çıkacak elektrikli hava araçları için sertifikasyon standartlarını geliştirilmesine yardımcı olmak. Bu araçlar içinde şehir içinde hava ulaşımını sağlayacak olan elektrikli hava araçları da bulunuyor. 

NASA, uçağın elektrik tahrik odaklı tasarımını ve uçuşa elverişlilik sürecini otoriteler ve endüstri ile paylaşacak; elektrik tahriki kullanılan uçaklar için sertifikalandırma yaklaşımları geliştirecek.

adbanner