Havacılık Neden En Emniyetli Ulaşım Şekli?

Almanların ulusal havayolu Lufthansa, aralarında yaklaşık 1 saatlik uçuş süresi bulunan Münih-Frankfurt arasında, 6 saat 16 dakikalık unutulmaz bir uçuş yaptı. Ancak bu uçuş, havacılığın neden en emniyetli ulaşım yöntemi olduğunu bize bir kez daha hatırlatacak detaylarla doluydu…

LH434 sayılı Münih-Chicago uçuşu için D-AIXX tescilli Karlsruhe isimli A350-900, 26L pistinden kalkışını gerçekleştirdi. Yolcular ve mürettebat yaklaşık 9 buçuk saat sonra Chicago O’Hare Havalimanı’na teker koymanın hesaplarını yapıyordu. Ancak durum hiç de bekledikleri gibi olmadı. Kalkıştan bir süre sonra, görevliler Münih Havalimanı pistinde lastik parçaları tespit etti. Yapılan analizlerin ardından parçaların Lufthansa uçağına ait olduğu anlaşıldı. Ancak pilotların bu esnada lastiklerinin patladığından veya hasarlandığından haberleri yoktu.

Bunun üzerine kokpitle irtibata geçildi ve pilotlar, İskoçya’nın Glassgow şehri üzerinden geri dönüş kararı aldı.

Lastiklerdeki hasarın durumunun gözle kontrol edilebilmesi için Köln Havalimanı’nda alçak geçiş yapılmasına karar verildi. Köln’de görev yapan hava trafik kontrolörleri, sorun olmadığı bilgisini pilotlara iletti ve kokpit ekibi yeniden Münih’e yönlenerek tırmanışa geçti.

Münih’in kuzeyine ulaşan pilotlar, bu kez de uçağın ağırlığını düşürmek için havada turlamaya başladı. Amaç yakıt tüketmek ve uçağı inişe hazır hale getirmekti. Ancak bu esnada Münih’te hava koşulları inişi zora sokacak bir duruma geldi ve uçağın Frankfurt’a gitmesi istendi.

A350, Münih’ten kalkışından tam 6 saat 15 dk sonra Frankfurt Am Main Havalimanı’nın 25C pistine indi. Yolcular otele yerleştirildi. Ertesi gün Frankfurt’tan Chicago’ya uçuruldu…Uçak ise hala Fraknfurt’taki Lufthansa hangarında bulunuyor.

NEDENLER VE SONUÇLAR

Havacılık uzmanları, normal şartlarda patlayan bir lastiğin, uçağın geri dönmesini gerektirmiyor olması nedeniyle, pilotların neden Chicago’ya devam etmediğini sorguluyor. Lufthansa’nın, eğer uçakta bir sorun varsa ve bakıma alınması gerekirse, Chicago’daki anlaşmalı bakım şirketi yerine, Almanya’da kendi bakım tesislerini ve personelini kullanmayı tercih etmiş olabileceği düşünülüyor.

Bir başka detay ise pilotların ağırlık azaltmak için dump sistemini kullanarak yakıtı boşaltmak yerine; neden havada turlayarak yakıt harcama kararı verdikleri. Bu kararın arkasında ise çevresel hassasiyetlerin yatıyor olabileceği akla en yatkın senaryo gibi görünüyor. Bir başka grup ise A350-900’ün gerektiğinde fazla ağırlıkla iniş yapabilme özelliğine sahip olduğunu söylüyor. Ancak bu noktada patlamış bir lastik, fazla ağırlıkla iniş prosedürünü daha karmaşık bir hale getirmiş olabilir.

Bu olayın detaylarını okurken bu kadar da olmaz demiş olabilirsiniz. Kendinizi uçaktaki yolcuların yerine koyup Lufthansa’ya kızmış olabilirsiniz. Gereksiz evham yapıldığını ve bu kadar abartmaya gerek olmadığını düşünmüş olabilirsiniz.

Ancak yaşanan bu olaylı uçuş, havacılıkta en küçük detaylar üzerine bile ne kadar ciddi şekilde düşünüldüğünü göstermesi açısından önemli. Gökyüzünde hiç bir şeyi ihmal etmemek ve hataya ihtimal yaratmamak felsefesi geçerli olduğu için; bugün dünyada en güvenli ulaşım şekli uçaklar haline gelmiş durumda.

Yapılan en ufak bir hatanın bile yüzlerce can kaybı ve milyon Dolar seviyesinde ekonomik etkileri olabileceği düşüncesi, hataya sıfır tolerans politikasını doğuruyor ve bizler de bu sayede gönül rahatlığıyla uçaklarla seyahat edebiliyoruz.

adbanner