Havacılıkta Sanal Gerçeklik Teknolojisi

Teknolojik gelişmeler hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Teknolojinin gelişimi ile ortaya konulan her yeni kazanımın en önemli kullanım alanlarından biri de havacılık sektörü. Yani havacılık ve teknoloji birbirlerinden ayrı düşünülemez iki kavram.

Görsel, işitsel ve hareket gibi hissedilen her türlü tepkinin, bilgisayarlar tarafından yaratıldığı; üç boyutlu yapay bir ortamı ifade eden virtual reality ya da bizim bildiğimiz şekliyle sanal gerçeklik de teknoloji dünyasının üzerinde en çok mesai harcadığı alanlardan biri.

Hal böyle olunca havacılık endüstrisinde sanal gerçeklik teknolojisiyle ilgili yenilikleri görmeye başlamak, hiçbirimiz için sürpriz değil. Kısa süre önce hayatımıza girse de bu teknoloji sayesinde uçak yolcuları gökyüzünde film izleyebiliyor; pilotlar uçağı daha iyi sürüyor; teknisyen uçağın bakımını daha iyi yapıyor. Sektörün tüm paydaşlarının hayatına birer birer dokunan ve tabiri caizse havacılık endüstrisini topyekün ele geçirmek için harekete geçen sanal gerçeklik teknolojisi temelli yeniliklere biraz daha yakından bakalım.

GARUDA YOLCULARININ SANAL GERÇEKLİK KEYFİ!

Önce yolcu diyelim. Endonezya’nın bayrak taşıyıcı havayolu Garuda Indonesia, uçak içi eğlence sisteminde sağlanan hizmetlerin yeni bir parçası olarak, business sınıfı yolcularına sanal gerçeklik deneyimi yaşatmaya başladı.

Havayolu, birkaç aydır bazı iç ve dış hat uçuşlarında sanal gerçeklik deneyimini test ediyor. Ocak ayında Jakarta-Manado hattında başlayan uygulama; ardından sırasıyla Jakarta-Denpasar, Jakarta-Singapur ve Jakarta-Tokyo Haneda hatlarında kullanılmaya başladı. Uygulama ayrıca havayolunun merkezi olan Jakarta Soekarno Hatta Havalimanı’nın Terminal 3’teki Garuda Indonesia Executive Lounge’ında da kullanılıyor.

Uygulama sayesinde yolcular Garuda Indonesia uçuşlarında gişe rekortmeni filmleri 180 ya da 360 derecelik geniş açılı bir ekranda seyredebiliyor. Hizmet başlatıldığından beri yolculardan alınan geri dönüşlere bakıldığında müşteri memnuniyetinin yüzde 85’lere ulaştığı görülüyor. Yolcular uçuş süresince ortalama 1 saat 20 dakika sanal gerçeklik teknolojisini kullanıp; uçuş boyunca geleneksel içeriklerden ziyade VR ve 3D içerikleri tercih etmiş.

Bu özel teknolojinin uçakta kullanılabilmesi öyle basit bir şey değil. Çünkü sanal gerçeklik deneyimine kabin içi duyuru sisteminin entegrasyonu oldukça büyük bir problem. Yani yolculara VR Deneyimi sırasında keyiflerini kaçırmadan kabin ekibi ve pilotların yaptığı duyuruları sorunsuz bir şekilde iletmek, bu teknolojinin uçağa girmesi konusunda aşılması gereken en büyük sorun.

Uluslararası havacılık otoriteleri tarafından belirlenen güvenlik regülasyonlarını aşmak için onay alan SkyLights’ın Allosky VR headset sistemi, böylece Garuda’yı uçak içinde sanal gerçeklik teknolojisini başlatabilen dünyadaki tek havayolu yaptı.

Garuda, bu teknolojiyi kullanan tek havayolu değil. Geçtiğimiz yıl, Amerikalı Alaska Havayolları, benzer bir sistemi uçaklarında test etmeye başladı. Uçuş sırasında yolcularına çeşitli VR deneyimleri sunmayı deneyen diğer havayolları arasında Lufthansa, Iberia ve Air France var. Star Alliance daha önce Paris ve Roma’daki yolcu salonlarında bu teknolojiyi test etmişti.

Avustralyalı Qantas ise uçuşlarında VR teknolojisini henüz hayata geçirmedi. Ancak, Avustralya’nın doğu kıyılarından; New York, Londra, Paris gibi destinasyonlara yapmayı planladığı ultra uzun mesafeli uçuşları için yaptırdığı araştırmalarda yolcuların talepleri listesinde “sanal gerçeklik deneyiminin” en üst sıralarda olduğunu açıkladı.

Madrid merkezli tasarım danışmanlık firması Mormedi ise havayollarının yolcu uçaklarında kullanılmayan kargo kompartmanlarını, yolcular için dijital deneyimler sunan bölgelere dönüştürmelerini sağlayacak yeni bir konsepti duyurdu.

Özetle yakın gelecekte uçak kabinlerinde sanal gerçeklik ile çok daha fazla haşır neşir olacağımız kesin. Bizim havayollarına da duyurulur!

TEKNİSYENLER SANAL GERÇEKLİK İLE TANIŞTI!

Sanal gerçeklik teknolojisi ve havacılık ilişkisi sadece yolcu deneyimi konusuyla sınırlı değil. Motor imalatçısı Rolls-Royce ve Qatar Airways sanal gerçekliği eğitim amacıyla kullanmak için bir araya geldi.

İlk VR eğitimi, Trent XWB motorlarının sökülmesi konusunda havayolunun mühendis ve teknisyenlerini eğitmek amacıyla hazırlandı. XWB motorunun boyutu gereği, bakım ve revizyon geçireceği merkeze taşınmadan önce parçalara ayrılması gerekiyor. Bu süreci öğrenmek pahalı ve gerçek bir motor üzerinde bu eğitimi yapmak son derece riskli. HTC’nin Vive ekipmanında kullanılan VR ara yüzü sayesinde, teknik ekibe bu deneyim rahatlıkla sunuluyor.

Sanal gerçeklik ortamı, motor indirme işleminin gerçekleştiği fiziksel dünyayı net bir şekilde simüle ediyor. Zamandan ve paradan ciddi tasarruf sağlayan bu gelişme, pratik konularda eğitim gerektiren pek çok konunun sanal ortama yerleştirilmesi için iyi bir fırsat olabilir.

Rolls-Royce, birkaç yıldır sanal gerçeklik VR ve artırılmış gerçeklik AR eğitimleri geliştiriyor. Şirket, yeni teknolojileri, özellikle somut olarak kaynaklara erişmenin zor olduğu veya her zaman gerekli olmadığı uygulamalarda, mevcut eğitime ideal bir destekleyici olarak görüyor.

Rolls Royce aynı zamanda pilotların simülatördeki eğitimlerinin tamamlayıcı unsurları olarak sanal gerçekliğin kullanılabileceği görüşünde.

Rolls Royce Katar eğitimi bir VR örneği. Ancak bunu geliştirerek Bir artırılmış gerçeklik AR uygulaması haline getirmek de mümkün. Bir teknisyenin önünde somut olarak duran komponenti sökerken konuyla ilgili teknik verilerin ve diyagramların, bu teknoloji sayesinde bir araya getirilmesiyle, teknisyenlere mühendisler tarafından referansların sağlanması yerine daha verimli bir bakım formülü ortaya çıkarılabilir.

Air France KLM de bakım personeli için Boeing 777 tipi sertifikasyon eğitiminde karma gerçeklik teknolojisini kullanıyor. Microsoft HoloLens headseti kullanan bakım teknisyenleri, bakım sırasında yapacakları eylemleri ve sonuçlarını gerçekçi bir şekilde önceden görebiliyor. Eylül 2018’de sistem için EASA onayını alan şirket bu teknolojinin eğitim süreci için harika olduğu görüşünde. Havayolunun bakım merkezi ayrıca Airbus A320 motor çalıştırma işlemlerini desteklemek için de sanal gerçeklik teknolojisini kullanıyor.

SANAL GERÇEKLİK VE PİLOTLAR

Gelelim pilotlara. Simülatörler, pilotların eğitim süreçlerinde en değerli araçlar. Gerçek bir kokpitin birebir oluşturulmaya çalışıldığı simülatörlerde pilot adayları her türlü uçuş şartına göre eğitiliyor. Simülatördeki bir düğmeyi çevirdiğinde uçağın tepkisinin ne olacağını bire bir yaşıyor. Sanal gerçeklik teknolojisiyle bu konuya da el atıldı.

Pilot adayları kokpit benzeri bir ortamda oturarak eğitim almak yerine bir gözlük ve kulaklık takıyor. Sanal gerçeklik temelli simülasyonun başlatılmasıyla birlikte eğitim başlıyor. Sanal gerçeklik temelli bu sistemler sadece birkaç bin dolara mal oluyor yani simülatörlere göre çok daha ekonomik. Üstelik yer kaplamıyor ve istenilen her yere götürülebiliyor.

Elbette bunun da kendine göre dezavantajları var ama uzmanlar bunun da üzerinde çalışıyor. Dokunsal geribildirimler üzerinde çalışıyor. Kullanıcının vücudunun farklı bölgelerine, özellikle de el ve parmak uçlarına yerleştirilen mekanik aktüatörler, bilgisayar tarafından üretilen bu dünyalara dokunma hissiyatı katıyor. Bir işlem yapmak istediğinizde basmanız gereken düğmeye bir bakış atmanız yeterli. Geri kalan her şey dokunma hissi ile onaylanıyor. Sanal anahtardan gelen ‘klik’ sesi işlerin yolunda gittiğini gösteriyor.

Evet teknoloji hayatımızı kolaylaştırmaya devam ediyor ve havacılık sektöründe birbirinden ilginç uygulama alanlarında kendine yer bulmayı sürdürüyor. Daha teknolojik bir dünyada ne gibi sürprizlerle karşılaşacağımızı ben de en az sizin kadar merak ediyorum. Hep birlikte bekleyip göreceğiz.

adbanner