Uçaklara Kuş Çarpması Nasıl Engellenebilir?

Günümüz modern uçakları, bizi istediğimiz her koşulda, dünyanın diğer ucuna uçurabilen birer mühendislik harikası olabilir. Ancak kusursuz bir tasarıma sahip olan metal kuşlarla yaptığımız uçuşlarda bir türlü aşamadığımız büyük bir kâbusumuz var. Yüz milyonlarca dolarlık uçaklar, gökyüzünün gerçek sahibi olan kuşlara karşı hala savunmasız ve çaresiz…

Raporlar, her yıl uçakların 10.000’den fazla kuş çarpması vakası yaşadığını gösteriyor. Özellikle son birkaç on yılda, küresel hava yolculuğundaki talep artışı üzerine, bu tip olayların raporlanması için geliştirilmiş prosedürler eklendiğinde, yaşanan vaka sayısında sıçrama ortaya çıkıyor. Elbette sosyal medyanın gücü sayesinde, bu tip olaylarda çekilen görüntüleri bizler de birbirimizle viral şekilde paylaşıyoruz. Böylece korkumuz da algımız da artıyor…

Tarihte İlk Kuş Çarpması Vakası

Modern havacılık tarihinde ilk kuş çarpması, 7 Eylül 1905’te ABD’nin Ohio Eyaleti’nin Dayton Bölgesi yakınlarında, bir mısır tarlası üzerinde Orville Wright’ın 4 dakika 45 saniye süren uçuşu sırasında yaşandı. Uçuş esnasında bir kuş sürüsü ile karşılaşan Orville, sürüyü kovaladı ve kuşlardan birini öldürdü. Uçağın üstüne düşen ölü kuş, keskin bir dönüş manevrasında aşağı düştü.

Kuş Çarpması Nasıl Gerçekleşiyor?

Kuş çarpmalarının çoğu, uçağın dış yüzeyinde küçük hasarlara neden olurken, uçakların bir kuş sürüsünün içinden geçmesi veya büyük bir kuşla çarpışma durumlarında, motorlarını kaybetmesi veya ciddi yapısal hasara uğraması gibi, uçuş emniyetini riske atan uçaktaki herkesin hayatını tehlikeye atabilecek durumlara neden olabiliyor.

Uçaklar kalkıştan kısa bir süre sonra veya inişten önce 5.000 feet altındaki irtifalarda kuşlarla karşılaşıyor. Hepimizin bildiği Sully filmine de konu olan, US Airways’in Hudson Nehri’nde sona eren uçuşunda, kalkıştan dört dakika sonra, 2.818 feet irtifada bir kaz sürüsüne girilmiş ve uçağın iki motoru da kaybedilmişti.

Kuş çarpmalarını önceden kestiremiyor olmak, durumu en tehlikeli hale getiren unsurların başında geliyor. Birçok olası kuş çarpması, kuşların son anda yön değiştirmeleri sayesinde önleniyor. Yüksek hızda meydana gelen kuş çarpması etkisi, uçağa atılan büyük bir taşın etkisi ile aynı. Kuş çarpması vakalarının %65’inde uçağın gövdesinde ve motor pallerinde küçük hasarlar meydana geliyor. Çoğu vakada kuş uçağın ön camına çarpıyor ya da motor tarafından emiliyor. Kuşun, motorun kabine hava alınan kompresör kademelerine kaçması durumunda kabinde kötü bir koku duyuluyor.

Çarpışma sırasında alınan darbenin şiddeti, çarpan hayvanın ağırlığına, darbe esnasındaki hız farkına ve yönüne bağlı. Darbe enerjisinin büyüklüğü uçak ve kuşun hızları arasındaki farkın karesi ile orantılı olarak artıyor. Kuş çarpması olaylarındaki etkiyi azaltmak için, uçakların 3000 metre altındaki irtifalarda saatteki hızı 450 km ile sınırlandırılmış durumda.

Kuş çarpması olaylarının büyük çoğunluğu, göçmen kuşların göç hareketlerinin başladığı dönemlere denk geliyor. Böyle zamanlarda Hava Trafik Kontrolörleri, pilotları muhtemel sürülere karşı uyarıyor. Bugüne kadar uçaklarla en çok çarpılan kuş türleri ise, kaz, ördek, martı ve avcı kuşlar.

Kuş Çarpmaları Engellenebilir mi?

1966 yılında kurulan Uluslararası Kuş Çarpması Komitesi (IBSC), bu tip olaylarının azaltılması için kuşlardan kaçınma prosedürlerini iyileştirmek başta olmak üzere birçok farklı yöntem ve araç geliştirdi. Her kuş çarpması olayı, içinde birçok değişkeni barındırıyor olsa da sorunun sıfırlanmasa bile azaltılabilmesi mümkün görünüyor.

Kuş çarpmaları vakalarının önlenmesi veya daha az tehlikeli hale getirilebilmesi için yoğunlaşılan iki temel alan var. Biri uçaklar için ne yapılacağı diğeri de havalimanları için ne yapılacağı. Bunun için de üç temel yöntem var: Kuşların yaşam alanlarını değiştirmek, kuşların davranışlarını kontrol altına almak veya uçuş programlarıyla oynamak.

Uçaklar Test Ediliyor

Önce uçakla ilgili kısma bakalım: Uçak motorları ve kokpit camları, kuş çarpmalarına dayanacak şekilde tasarlanıp defalarca test ediliyor. Test sürecinde uçak motorlarına ve kokpit pencerelerine, özel bir basınçlı sistem yardımıyla çeşitli hızlarda ölü tavuklar fırlatılarak, kuş çarpması vakaları simüle ediliyor. Motorlarla camların sağlamlığı ve performansı bu şekilde test ediliyor. Üstelik elimizdeki teknoloji, seyir esnasında, tek motorunu kaybeden uçakların sorunsuz bir şekilde acil iniş yapabilmesini sağlıyor. Uçakların üretildiği malzeme teknolojisindeki gelişmeler de çarpma etkisinden, uçağın daha az zarar görmesini sağlayacak konulara yoğunlaşmış durumda.

Havalimanlarında Kuş Çarpmalarını Engelleme Yöntemleri

Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO), havalimanı işletmecilerine, uçaklar için risk oluşturan kuşları gözlemlemeyi ve riski azaltmak amacıyla gerekli önlemler almayı şiddetle tavsiye ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki havalimanlarında kuş çarpmalarının önüne geçebilmek için kimi basit kimi düpedüz çılgınlık olarak adlandırabileceğimiz çok çeşitli çözümler uygulanıyor.

Havaalanlarında kuşlarla mücadele, genel olarak kısa ve uzun dönemli olmak üzere iki farklı bakış açısı ile ele alınıyor. Kısa dönemli önlemler, dev hoparlörler aracılığıyla, kuşları çeşitli stres çağrıları ve sesler ile korkutmak veya onları avlamak üzerine yoğunlaşmış durumda.

Uzun vadeli önlemler ise hava alanı ve çevresini kuşlar ve diğer yabani hayvanlar için cazip olmayan yerler haline getirmek için çeşitli çevresel düzenlemeler yapmak şeklinde.

Kısa vadeli önlemlerin bazı dezavantajları var. Kuşlar, onları korkutmak ya da strese sokmak amacıyla kullanılan seslere genellikle 4-6 hafta içinde alışıyor. Başlangıçta bu seslerden korkup kaçan kuşlar, sekizinci haftadan sonra eski sayılarına yeniden ulaşabiliyor. Ayrıca bu yöntem, havaalanı içinde ve çevresindeki kuşların varlığını değiştirmiyor. Yani kesin bir çözüm değil.

Habitat İle Değişiklikler

Kuş çarpmalarını azaltmak konusunda en çok tercih edilen yöntem, havalimanı ve çevresini, yuva yapmak veya yemek bulmak isteyen kuşlar için cazip bir yer olmaktan çıkarmak.

Havalimanlarının çevresindeki geniş alanlar ve gürültü kirliliği nedeniyle havalimanlarının suya yakın olmasının yararı gibi nedenlerle, havaalanları kuşlar için üreme ve doğal yaşam alanı durumunda. Koşulların kuşlar için çekici olması ve etrafta avcı tehlikesi bulunmaması, bu bölgeleri kuşlar için güvenli bir sığınak haline getiriyor. Kentlerin sürekli genişlemesi nedeniyle kendilerine uygun yaşam alanları giderek daralan kuşlar, havalimanları etrafına yönelmek zorunda kalıyor.

Hava alanının çevreleyen sınırlar içindeki otların ve çimlerin boyu kuşlarla mücadelede çok önemli bir kriter. Kuşların sığınmasını önlemek için havalimanı içindeki çimler ve otların boyu, 6-8 inç arasında tutuluyor. Kuşlar için görüş mesafesinin azalmış olması, hem onları avcılara karşı savunmasız hissettiriyor hem de toprağa erişimleri zorlaştığı için çimlerin arasındaki böceklerle beslenmekte zorlanıyorlar. Birçok kuş türü, bu sayede uzaklaşıyor.

Başvurulan diğer habitat yöntemleri arasında, kuşların yuva yapabileceği ve dinlenebileceği yerleri yok etmek, özellikle göç zamanlarında kuşlar için cazip olan üstü açık sulu alanların üzerini örtmek, kuşların gıda kaynaklarını azaltmak için böcek popülasyonlarını azaltmak üzere pist bölgelerinde çeşitli kimyasallar kullanmak, tohumlu bitkileri ortamdan uzaklaştırmak, çekici yuvalama alanları olan ağaç ve çalıları kaldırmak, kuşları havaalanlarından uzakta yuva yapmaya teşvik etmek için yaban hayatı yetkilileriyle birlikte çalışmak gibi adımlar atılıyor.

Habitat yöntemleri ile kuş çarpışmaları önlenmek istenirken, havalimanı çevresindeki biyolojik çeşitlilik alanını yönetmek, binlerce flora ve fauna türünün yaşam alanlarının korunmasını sağlamak da bu işin bir başka önemli detayını oluşturuyor. Bu yüzden havalimanlarında uygulanan tüm bu uygulamalar ve alınacak önlemler, çevre ve biyoloji uzmanlarının yardımıyla ve içinde bulunulan doğal çevreye zarar vermeden yapılmaya çalışılıyor.

Yaratıcı Önlemler

Kuş tehlikesini önlemek amacıyla bazı yaratıcı yöntemler de kullanılabiliyor. Örneğin, eğitilmiş çoban köpekleri ve özel eğitimli şahinler de kuşları hava alanlarından uzaklaştırmak için kullanılabiliyor. 2000 yılında Kanada Vancouver Havalimanı’nda bu yöntemlerle bir yıl içinde kuş sayısı % 40 azaltılabildi. Gece uçuşları ve olumsuz hava koşullarında bu yöntemler de etkisini yitiriyor.

Özellikle inatçı kuşların bulunduğu bazı havalimanları önlemler konusunda yaratıcılığı da zirveye taşıyor. Salt Lake City’nin Havalimanı’nda, martı yumurtalarını yemeleri için domuzlar kullanılıyor. Fransa’nın Lourdes-Tarbes-Pyrénées Havalimanında, çevredeki yırtıcı kuşları korkutmak için göz alıcı dev LED ekranlar kullanılıyor.

Gelişmiş Radar Sistemleri Var

Amsterdam-Schiphol, Chicago-O’Hare ve İstanbul Havalimanı gibi dünyanın en büyük ve en yoğun havalimanlarında, kuş çarpmalarının önlenmesi için gelişmiş radar sistemleri kullanılıyor. Bu sistemler, havalimanının sınırları içindeki kuş sürülerinin boyutu, konumu ve hareketlerini 24 saat boyunca takip ederek, hava trafik kontrolörleri ile sürekli bilgi paylaşımı yapıyor. Böylece uçakların iniş ve kalkışları ile meydandaki tüm trafik, bu anlık bilgiler ışığında yönetiliyor.

Uçuş güzergahları veya programlarını değiştirerek kuşlarla bir mutabakat yapmak da kuş çarpmalarını azaltmaya yardımcı olabilir. Bu yöntemler özellikle trafiğin aşırı yoğun olduğu dev havalimanlarında uygulanabilir olmasa da, daha küçük meydanlarda, havalimanının etrafını saran yaban hayatı ile uyum içinde yaşamanın mümkün olabileceğini göstermek için başvurulabilecek yöntemler arasında gösteriliyor.

Kuşları Öldürenler de Var!

Kuş çarpması ile mücadelede bazen acımasız yöntemler de tercih edilebiliyor. Yaşanabilecek çarpışmaların yaratacağı potansiyel risklerin çok büyük olduğu durumlarda, diğer habitat teknikleri fayda etmezse New York’taki JFK Havalimanı’nda olduğu gibi, kuşlar çeşitli yöntemlerle yakalanarak başka yere sevk ediliyor veya öldürülüyor.

Korkutucu cihazlar, yuva ve yumurta tahribatı, ateş etme, yakalama ve ötenazi kuşlarla mücadelenin adımlarını oluşturuyor. Havalimanının güney çevresi boyunca görev yapan 2-5 eğitimli uzman, havalimanı üzerinden uçmaya çalışan martıları vurmak için av tüfekleri ve zehirli olmayan mermiler kullanıyor.

Kuşlar Yerdeki Uçaklar İçin de Tehlikeli

Kuşlar sadece gökyüzündeki uçaklar için değil, yerde bekleyen, hangarda bakım yapılan uçaklar için de tehlike oluşturuyor. Kuşların dışkısı oldukça asidik olduğu için ve uçağın yüzeyinde aşınma problemleri yaratabiliyor. Bu yüzden kuşların tünemesi ve özellikle uçakların üzerine kaka yapmasını önlemek için görevliler tetikte. Hangarlardaki bazı alanlara gerçekçi baykuş figürleri yerleştirerek veya kuşları iten aromalar yayan sistemler gibi yüksek teknolojili alternatifler ile kuşlar uçaklardan uzak tutulmaya çalışılıyor. Örneğin güvercinlerin üzüm kokusundan nefret ettiğini biliyor muydunuz…

Özetle bu talihsiz çarpışmalar, insanoğlunun doğa ile verdiği savaşın bir neticesi. Gökyüzünün gerçek sahibi olan kuşlardan, insanların ürettiği uçaklara boyun eğmelerini istiyor olmamızın bir sonucu. Kuşlar, insanların havacılık faaliyetleri için tasarladığı alanlarda yuva kurmaya ve beslenmeye çalıştıkça, alınan bütün bu önlemlere rağmen, kuş çarpmaları, havacılığın ayrılmaz bir parçası olmaya devam edecek. Havalimanlarında kuş çarpmalarından kaynaklanan risklerin tamamen ortadan kaldırılması imkansız gibi görünüyor.

adbanner