Uçakların Arkasındaki Beyaz İzlerin Küresel Isınmaya Sürpriz Katkısı!

Yapılan bilimsel çalışmalar, jet motorlarının egzozundan çıkan buharın gökyüzünde oluşturduğu ince bulutumsu yapıların, gezegenimizin sıcaklığını artışına katkıda bulunduğu ortaya konuldu. Ancak irtifada yaşanan küçük değişikliklerle bu olumsuz etki azaltabilir.

Uçakların arkasında bıraktığı beyaz izler, motordan aşırı yüksek sıcaklıkta püskürtülen su buharının, egzozdan çıktığı an seyir irtifasındaki aşırı soğuk hava ile karşılaşması sonucunda aniden donması nedeniyle ortaya çıkan ince uzun bulut oluşumlarıdır. Yani olayın son derece açık ve net bilimsel bir açıklaması var.

Ancak bu beyaz izlerle ilgili uzun yıllardır çok çeşitli komplo teorileri üretiliyor. Bu teoriler arasında en çok rağbet gören ve en fazla savunucusu bulunanı; bu izlerin çeşitli devletlerin kontrolünde iklim değişikliği ile savaşmak gibi paravan bir amaçla, uçaklar aracılığıyla gökyüzüne salınan kimyasallar olduğu. Bu teorinin ateşli savunucuları, kimyasalların tüm insanlık için zararlı olduğu detayı ile bazı egemen güçlerin bu sayede insanları kontrol altında tuttuğu ve yavaş yavaş öldürdüğünü iddia ediyor.

İlgili Haber | Uçakların Arkasındaki Beyaz İzlerin Sırrı!

Ancak az önce de açıkladığım üzere bu izler, fiziksel bir reaksiyon sonucu gaz halindeki bir maddenin katı hale geçmesiyle ortaya çıkan masum bulut oluşumları. Hükümetlerin ve devletlerin bu izlerle hiçbir ilgisi yok. En önemlisi de bu izler iklim değişikliğiyle mücadele etmiyor hatta bilakis yeni yapılan bilimsel çalışmalara göre, iklim değişikliğini hızlandırıyor. Evet bugünkü konumuz yoğunlaşma izlerinin iklim değişikliği ve küresel ısınmaya nasıl katkı yaptığı…

KÜRESEL ISINMAYA HAVACILIK ETKİSİ!

Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği IATA, dünya genelindeki tüm CO2 emisyonlarının sadece % 2’sini küresel havacılık sektörünün ürettiğini iddia ediyor. Bu kısmen doğru bir bilgi. Havacılık, antropojenik iklim zorlamasına önemli bir katkıda bulunuyor. Bu katkıyı da uçakların yüksek irtifalarda seyrederken atmosferi ekstra ısıtan sera gazları, aerosoller, azot oksit emisyonları ve geçici de olsa üst troposferde yarattığı bulut oluşumları üzerinden yapıyor.

Bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde, havacılığın iklim değişikliğine katkısı % 5’i buluyor. Uçaklarda yakıt tüketimine bağlı olarak üretilen CO2’nin 100 yılı aşkın ömre sahip olması sebebiyle atmosferde biriktiği ve çevreyi kirlettiğini biliyoruz. Bunun yanında üretilen azot oksitler de ozon oluşturup havadaki metanı yok ediyor ve atmosfer için bir ısıtıcıya dönüşüyor.

Bilim insanlarının yaptığı son çalışmalar ise uçakların arkasında bıraktığı yoğunlaşma izlerinin de gezegenimizin giderek ısınmasına katkı sağladığını ortaya koydu. Gökyüzündeki küçük masum çizgiler olduğunu düşündüğümüz bu izler; belirli koşullarda sandığımızdan çok daha fazlası haline geliyor.

Beyaz izler, onlarca mil uzunluğunda gökyüzünü kaplayabiliyor; rüzgarlar tarafından etrafa yayabiliyor ve gökyüzünde saatlerce asılı kalabiliyorlar. Uçaklar genelde aynı rotaları kullandığı için, bazen de yeni ve eski beyaz izler birikip birbirine karışıyor ve gökyüzünü adeta bir palete dönüştürebiliyorlar.

Bilim adamları yüzlerce kilometrekareye yayılabilen bu “cirrus izlerine” yüksek irtifa bulutları diyor. Ve anlaşılan bu bulutlar, muhtemelen önümüzdeki yıllarda hepimiz için daha büyük bir sorun haline gelecek… Öyle ki, kısa ömürlü de olsa bu izler, gezegenimizi 1940’lardan beri atmosferde biriken havacılık kaynaklı tüm CO2’den daha fazla ısıtacak kadar güçlü olabilir.

BEYAZ İZLERİN ISI KAPANI ETKİSİ KEŞFEDİLDİ!

Yapılan çeşitli bilimsel çalışmalar, hava trafiğinin küresel ölçekte büyümesinin aynı şekilde devam etmesi durumunda, 2050’de yoğunlaşma izlerinin ısı kapanı etkisinin 2006’dakine göre üç kat daha fazla olabileceğini ortaya çıkardı. NASA’ya göre, bu beyaz bulutlar yeryüzünden uzaya yönelen ısıyı tutuyor. Bu durum yoğunlaşma izlerini, gezegenin sıcaklığının artışı ve iklim değişikliği konularında en büyük değişkenlerden biri haline getiriyor.

Yapılan çalışmalarda beyaz bulut bilmecesi ile ilgili iki anahtar noktaya ulaşıldı. Birincisi, dünya genelinde yapılan tüm uçuşların sadece yüzde 2.2’sinin; beyaz izler tarafından oluşturulan küresel ısınma etkisinin yüzde 80’ini oluşturduğu. Environmental Science & Technology Dergisi Ocak sayısında yayımlanan bir makaleye göre, öğleden sonranın son ve akşamın ilk saatlerinde yapılan uçuşlarda ısı kapanı etkisi çok daha yüksek.

İyi haber ise uçakların küçük irtifa değişiklikleriyle gezegenimiz için oluşturduğu olumsuz etkiden kaçınabilecekleri. Yoğunlaşma izleri daha çok havada nem oranının yüksek olduğu durumlarda ortaya çıkıyor ve havada daha uzun süre asılı kalıyor. Bununla birlikte, havanın neme aşırı doygun olduğu alanlar dar bir irtifa bandıyla sınırlı. Bu yüzden uçaklar bulundukları irtifayı artırmak veya azaltmak yönünde bir karar alarak nispeten daha kuru alanlarda uçmayı tercih ederse bu sorundan kurtulabiliriz.

BEYAZ İZLERİN ZARARLI ETKİSİNİ AZALTMAK MÜMKÜN!

Yapılan hesaplamalara göre, uçuşların yüzde 2’sinden daha azında, irtifayı 2000 fit veya daha az saptırmak, oluşan beyaz izlerin iklim üzerindeki etkisini yüzde 59 oranında azaltabilir. Ve böylece yoğunlaşma izleri, nem oranı düşük havada daha az kalıcı olacağı için kısa ömürleri boyunca gezegene çok daha az zarar verir.

Havacılık endüstrisinin iklim üzerindeki etkisini ele almanın en hızlı yöntemlerinden biri olan bu araştırmalardaki bulgular, 2012’de Japonya üzerindeki uçuşlardan elde edildi. Bilim insanları bu verilerin, küresel ölçekteki tüm uçuş trafiği ile gerçek anlamda karşılaştırma yapabilecek en iyi verilere sahip olduğu görüşünde birleşiyor. Yapılan ölçümler, hava durumu verileriyle eşleştirildi ve hangi uçuşların gezegenimize en fazla hasar vereceğini görebilmek için uçakların ne zaman yoğunlaşma izleri oluşturacağını tahmin eden bir yazılım da kullanıldı.

Çalışmalar için bir sonraki adım, bu sonuçların dünyanın diğer bölgelerinde de geçerli olup olmadığını doğrulamak ve havayolu şirketlerinin uçuş rotalarını değiştirmesinin makul olup olmadığını ortaya çıkarmak. Çalışmayı gerçekleştiren bilim insanları uçakta dikiz aynası olmaması nedeniyle, pilotların yoğunlaşma izleri oluşturup oluşturmadığını daha rahat tespit edebilmesi adına uçaklarda bir tür sensör kullanımını öneriyor. Ayrıca seyir halindeki pilotların, başka bir uçağın arkasında yoğunlaşma izleri oluşturduğunu gördüğünde; birbirlerini uyarmaları da diğer öneriler arasında.

Toplam giderlerinin yaklaşık üçte birini oluşturan yakıt tüketimini en aza indirecek şekilde tasarlanmış yeni uçuş rotaları oluşturmak, havayollarının en çok ilgilendiği konuların başında geliyor. Daha ​​verimli uçaklar, hava trafik yönetimi stratejileri ve geleneksel jet yakıtının sürdürülebilir havacılık yakıtıyla ikame edilmesi yoluyla olası çelişki etkilerini ele almak için çalışmalar sürdürülüyor. Önerilen irtifa değişimlerinin uçuşlarda yakıt tüketimi ve karbon emisyonlarını sadece yüzde 0,27 oranında artırabileceği tahmin ediliyor. Ancak tüm insanlık ve gezegenimiz adına elde edilebilecek potansiyel sonuçlar düşünüldüğünde bu farkın ihmal edilebileceği aşikar. Yapılan testler, Airbus A330 gibi uzun menzilli uçakların hız ve seyir yüksekliğini optimize ederek % 5 civarında bir maliyet artışı ile havacılığın iklime zararlı etkisinin % 30 oranında azaltılabileceğini gösteriyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE HAVAYOLLARI

Havayolları, son dönemde iklim değişikliği konusunda her zamankinden daha bilinçli. Pek çok havayolu, hayata geçirdiği farklı projelerle uçuşlarını karbon nötr hale getirmek ve çevreye verdikleri zararlı gaz emisyonlarını sıfıra indirmek için ciddi adımlar atıyor.

İlgili Haber | Uçuşlarda Çevreye Verdiğimiz Zararı Nasıl Telafi Edebiliriz?

Havayollarının iklim optimizasyonlu rota uygulamasını hayata geçirmesi için şu an için herhangi bir teşvik veya düzenleme yok. Operasyonlar, doğrudan işletme maliyetleri ve yakıt tüketimini en aza indirecek formüller üzerinden gerçekleştiriliyor.

Yoğunlaşma izlerini ortadan kaldırabilecek irtifa ayarı, havayollarının insanlığa ve gezegenimize yardım edebileceği yeni bir alan olabilir. Hatta bu projeyi sahiplenip hayata geçirecek ilk havayolu için ben sloganı bile çoktan buldum. Havada uçup iz bırakmayan havayolu. Bakalım ilk kim dikkate alacak…

adbanner