Yolcu Uçağını Düşman Uçağı Sanmak Mümkün mü?

İran Devrim Muhafızları komutanı Kasım Süleymani’nin 3 Ocak’ta ABD’nin Bağdat Havalimanı’na gerçekleştirdiği bombalı saldırıda öldürülmesinin ardından; tüm dünya İran’ın vereceği cevaba odaklanmıştı.

8 Ocak Çarşamba sabahına uyandığımızda, İran Devrim Muhafızları’nın Irak’taki bazı ABD üslerini vurduğu ve yaklaşık 20 dakika sonra Tahran’dan Kiev’e gitmek üzere havalanan Ukrayna Havayolları’na ait Boeing 737-800’ün düştüğü haberleriyle karşılaştık. Ortada son derece karmaşık bir durum vardı.

Dünya basınında yer alan ilk bilgileri okuyup parçaları birleştirmeye başladığımda tablo netleşmeye başlamıştı. İranlı yetkililer dünyanın en kısa kaza inceleme çalışmasını tamamlayıp uçağın teknik bir arıza nedeniyle düştüğünü iddia ediyor; hatta daha da ileri gidip teknik arızanın ne olduğunu da açıklıyordu. İranlı yetkililere göre uçağın motorlarından biri alev almış ve pilotlar kontrolü kaybedip uçağı düşürmüştü.

Bu acele açıklamalar, bir şeylerin üzerini kapatmak istediklerini net bir şekilde ortaya koyuyordu. Enkaz alanından gelen görüntüler; paramparça olan uçağa dair bazı işaretler veriyordu. Üstelik uçağın parçaları üzerindeki şarapnel izleri; cinayet mahallinde parmak izini bırakan bir katili işaret ediyor gibiydi.

Birkaç saat sonra İranlı yetkililerin uçağın kara kutusunun Boeing ile paylaşılmayacağı gibi komik ve gereksiz çıkışları iyiden iyiye şüpheleri artırırken; uçağın düşüşüne dair başka görüntülerin de sosyal medyada dolaşıma girmesi durumu apaçık ortaya koyuyordu.

İRAN İTİRAF ETTİ!

Nitekim 11 Ocak sabahı İran Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan yazılı bir açıklamayla; uçağın “hassas askeri bir noktanın” üzerinden geçerken “insani hata” sonucu hava savunma sistemi tarafından yanlışlıkla düşürüldüğü itiraf edildi. Dışişleri Bakanı özür dilerken; Cumhurbaşkanı Ruhani ve dini lider Hamaney tarafından, durumun affedilemez olduğu ve yanlışın sorumluları hakkında gerekenin yapılması gerektiği ile ilgili açıklamalar peşi sıra geldi.

Ben de kazanın üzerinden sadece birkaç saat geçtikten sonra henüz olayın üzerindeki sis perdesi bile dağılmadan hazırladığım videoda, senaryonun üç aşağı beş yukarı bu şekilde olabileceğini anlatmaya çalışıp; havacılık tarihinde çeşitli haklı gerekçeler veya yanlış anlaşılmalar sonucu füzeyle düşürülen ve yüzlerce masum insanın hayatını kaybettiği ticari yolcu uçaklarından bahsetmiştim.

İlgili Haber | Füzeyle Düşürülen Yolcu Uçakları

Şimdi olay açığa kavuştuğuna göre işin nasıl gerçekleşmiş olabileceğini inceleme zamanı. Bir füze ateşlenmeden önce, sivil bir yolcu uçağını, düşman bir askeri uçakla karıştırmak ne kadar kolay? Bu gerçekten mümkün mü? Sistem gerekli kontrolleri nasıl yapıyor; aksiyon almadan önce nelere dikkat edilmesi gerekiyor biraz buna yakından bakalım…

HAVA SAVUNMA SİSTEMİ NASIL ÇALIŞIR?

Hava savunma sistemlerinin genel prensibi, radar gibi erken uyarı sistemleri aracılığıyla düşman uçaklarını tespit etmek ve karadan havaya füzeler veya savaş uçakları aracılığıyla onları imha etmektir.

Ancak bir uçağı düşman olarak tanımlamak için birkaç adımdan oluşan bir süreci izlemeniz gerekiyor. NATO bu süreci; detection, identification, interception and destruction olarak özetliyor. Yani tespit, teşhis, müdahale ve imha…

UÇAĞIN RADARDAKİ KONUMUNA BAKILIR!

Tanımlama için ilk kriter, uçağın radar ekranlarında göründüğü konumudur. Eğer bir uçak sizin hava sahanızdaysa, büyük olasılıkla dosttur. Tahran İmam Humeyni Uluslararası Havalimanı’ndan kalkışını gerçekleştiren Ukrayna Havayollarına ait Boeing 737 de ticari bir yolcu uçağı olması sebebiyle dost uçaklar kategorisinde. Aksi bir durum olmuş olsa İran savunma birimlerinin bunu kaçırmamış olması beklenirdi.

TRANSPONDER KONTROLÜ!

İkinci adım, uçağın squawk kontrolünde saklı. Tüm askeri ve sivil uçaklar squawk kodu yayınlayan transponder adı verilen bir sisteme sahip. Radyo frekansı ile sorgulandığında bir yanıt üreten ve yayınlayan bu elektronik cihaz, yerdeki ikincil radarlarla ve diğer uçaklardaki sistemlerle çeşitli sinyaller vasıtasıyla haberleşiyor. Hava savunma sistemleri de uçakların dost ya da düşman kategorisine oluşunu squawk kontrolü ile check ediyor.

Uçaklardan alınan kodlar, sisteme daha önce tanımlanmış transponder kodları ile örtüşürse dost olarak kabul ediliyor.

Sivil ticari uçaklar Mod Charlie adı verilen transponder kodları ile tanımlanırken, askeri uçaklar Mod 2 adı verilen farklı bir transponder sistemi ile donatılıyor.

Ukrayna Havayolları’na ait uçağın sivil yolcu uçağı olması nedeniyle bir Mod C kodu yayınlamış olması gerekir ki bu da onun sistemde dost olarak tanımlanması için yeterli.

ROTADAN ÇIKAN UÇAK TEHLİKELİ OLABİLİR!

Diğer kriter uçağın davranışlarının anormalliği. Uçak, uçuş planında belirttiği rotayı terk edip stratejik bir hedefe doğru uçmaya başlarsa; uçağın rotadan çıktığı ve ivedilikle rotaya dönmesi konusunda kokpit ekibine uyarı yapılır. Olumlu bir cevap alınamazsa, kokpitte herhangi bir sorun olup olmadığını kontrol etmek için savaş uçakları havalanır ve uçağın koluna girerek kokpit dışardan gözetlenir. Buna göre alınacak aksiyon belirlenir.

ALÇAK İRTİFA ÖNEMLİ!

Bir uçağın düşman olarak algılanması için son neden ise herhangi bir açıklama yapılmaksızın alçak irtifada seyretmesidir. Bu durumda, uçak sadece askeri radar ekranlarında net bir şekilde görünür. Ukrayna Havayolları uçağının sivil bir uçak olması ve sivil hava trafik biriminin rehberliği altında yapılan tüm kontrollerden sonra sivil bir havaalanından kalkış yapması nedeniyle bu senaryo da geçerli görünmüyor.

Görüldüğü üzere, İran hava savunma sistemleri, hangi koşulların oluştuğu gerekçesiyle, uçağı düşman olarak algıladı ve füzenin ateşlenmesi tetiklendi bunu henüz bilmiyoruz. Yapılacak derinlemesine incelemelerin ardından bu ortaya çıkacak. Ama gördüğünüz gibi bu uçağın düşman bir uçakla karıştırılmış olma ihtimali aslında o kadar da basit bir şey gibi görünmüyor.

Muhammed YILMAZ

adbanner