5G Teknolojisi ile Uçak Kazaları Artacak mı?

Cep telefonu, ABD’de ilk kez tanıtıldığında, elektrikli tekerlekli sandalye kullanıcıları ayaklandı. Cep telefonu sinyalleri, tekerlekli sandalyelerinin sinyallerine karışırsa, korkunç sonuçlar ortaya çıkabilirdi. Sinyaller arasında parazit oluşumunu engellemek için basit bir kalkanlama teknolojisi geliştirildi.

Cep telefonları, uluslararası GSM dijital standartlarını kullanmaya başladığında bu kez işitme cihazı kullananlar ayaklandı. Analog dünya için tasarlanan işitme cihazları, birdenbire yeni bir dijital gerçeklikle karşı karşıya kalmıştı. Çözüm, işitme cihazlarını günün teknolojisine uyarlayacak güncellemelerde saklıydı.

Dijital telefon çağının ilk yıllarında, kalp pili kullananlar da endişeliydi. Cep telefonu sinyali onları hayatta tutan kalp pili sinyallerine karışırsa ne olacaktı? Kısa vadeli çözüm olarak, doktorlar kalp pili kullanan hastalarına, cep telefonlarını kalplerine yakın ceplerinde taşımamalarını söyledi. Uzun vadede, yine bir sinyal kalkanlama teknolojisi geliştirildi ve sorun çözüldü.

Bugünlerde benzer başka bir tartışma söz konusu. ABD’de telekomünikasyon operatörleri, 5 Ocak’ta ülke genelinde 5G hizmetini hayata geçirmeye hazırlanırken, havacılık endüstrisi, bu teknolojinin uçak kazalarına neden olabileceği endişesini yüksek perdeden dillendiriyor. Peki gerçekten 5G teknolojisi hayatımıza girdiğinde, uçaklar teker teker düşmeye mi başlayacak?

5G TEKNOLOJİSİ NEDİR?

5G, akıllı cihazlar aracılığıyla, daha yüksek hızlarda ve daha az gecikmeyle iletişim hizmeti sağlayacak yeni nesil bir mobil veri hizmeti ve ağ bağlantılı iletişim olarak tanımlanıyor. Yani 5G ile çok büyük dosyaları çok hızlı şekilde iletebileceğiz. Görüşmelerimizin kalitesi de ciddi şekilde artacak. Mobil iletişimin şimdilik ulaştığı son nokta olan 5G, günümüz teknolojisinin en önemli kilometre taşlarından biri haline geldi. Ancak bugüne kadar pek çok komplo teorisinin hedefi oldu. Hava durumu tahmini frekanslarına karıştığı öne sürüldü; hatta bir dönem Covid-19 virüsünün bile arkasındaki neden olduğu iddia edildi.

Son olarak ABD Federal Havacılık İdaresi FAA, 5G sinyallerinin, uçakların yere olan mesafesini ölçen radyo altimetre cihazlarına müdahale edebileceği endişesiyle, pilotların düşük irtifalarda, otomatik iniş ve bazı uçuş sistemlerini kullanmasını yasaklayan yeni bir uçuş emniyeti kuralını hayata geçirdi.

Onlarca uçak üreticisi ve binlerce uçağı etkileyecek bu kuralın, pilotların emniyetli bir şekilde inmek için, radyo altimetreye güvenmeleri gereken düşük görüş koşullarına sahip bazı uçuş rotalarında aksamalara yol açabileceği düşünülüyor.

FAA, 5G sinyallerinin, bu koşullarda uçuşu emniyetsiz hale getirebilecek hatalı okumalara yol açabileceğine dair potansiyel bir risk oluştuğu görüşünde. Yani görüş mesafesinin düşük olduğu durumlarda yaklaşmanın imkansız olacağını düşünüyor. FAA, helikopterler için de benzer bir kuralı hayata geçirdi. Üstelik acil koduyla uygulamaya giren bu yeni kurallar için FAA, normal sürecin dışına çıktı ve sektör temsilcilerinden geri bildirim almadan, yeni kuralları doğrudan yürürlüğe koydu.

KAMU GÜVENLİĞİ VE ULUSAL GÜVENLİK KARŞI KARŞIYA

Ticari ve özel uçaklarda yolcuların emniyeti sorgulanamayacak kadar önemli bir konu. Ama bir yandan da Amerika Birleşik Devletleri, 5G teknolojisinin yaygınlaşmasının olumlu çıktılarını almaya başlayan Çin ile sürdürdüğü teknolojik rekabette geriye düşmek istemiyor. Bu sebeple 5G teknolojisinin havacılık emniyetinde yaratacağı potansiyel sorun, ABD’de kamu güvenliği ve ulusal güvenlik kavramlarını bir kez daha karşı karşıya getirdi.

Spektrum olarak adlandırılan hava dalgaları, değişen ve dönüşen teknolojilerin getirdiği yeniliklere tabi olan ortak bir ulusal kaynak. Teknolojiler değiştikçe, spektrum tabanlı ortamdaki varsayımlar da değişiyor. Tekerlekli sandalyeler, kalp pilleri ve işitme cihazları gibi ürünlerin gelişen teknoloji ile yeniden tasarlanması gerekliliği tam olarak bununla ilgili. Bu ürünler var olan gerçeklere göre tasarlanmıştı. Yeni spektrum kullanıcıları, bu cihazlara herhangi bir zarar verme niyeti olmaksızın yeni bir dünya inşa ettiler. Bu cihazların varlığını sürdürebilmeleri için yeniden tasarlanmaları gerekti.

5G İLE RADYO ALTİMETRE FREKANSLARI KARIŞIR MI?

Uluslararası kurallara göre tahsis edilen spektrum tahsis tablosunda, havacılık seyrüsefer sistemleri, 4,2 ile 4,4 gigahertz (GHz) frekans değerleri arasında çalışır. Havacılıktaki frekans tahsisinin temel kullanım amaçlarından biri, bilgisayar destekli inişleri kolaylaştırmak için, özellikle 2500 ft irtifa altında, uçak altimetreleri üzerinden bilgi aktarımı sağlamaktır.

ABD’de 5G teknolojisi için kullanılan C-Band spektrumunun kullanımına ise 3,7 ile 3,98 GHz arasında izin veriliyor.

Bu sebeple havacılık sektörünün otoriteleri, birbirine çok yakın frekanslarda çalışan 5G ağları ile radyo altimetreleri arasında zararlı parazit oluşma potansiyeli konusunda uyarıyor. Endişenin kaynağı ise altimetre için kullanılan radyo dalgalarının, sahte emisyonlar olarak adlandırılan spektrumun başka bir kısmından gelen sinyalleri filtreleyememesi.

Bu sebeple FAA, havayollarına ve pilotlara “5G vericilerinden ve diğer teknolojilerden kaynaklanan parazitlerin bazı uçuş emniyeti ekipmanlarının arızalanmasına neden olma olasılığına karşı hazırlıklı olmaları için Özel Uçuşa Elverişlilik Bülteni (SAIB) yayımladı. Bunun üzerine Kanada hükümeti, havalimanlarında C-bant kullanımını kısıtlama ve havalimanlarına yakın 5G baz istasyonlarının kurulumunu yasaklama kararı aldı. Avusturalya ve Fransa’dan da benzer adımlar geliyor.

İHTİMALLER VE BİLİMSEL GERÇEKLER

Havayolları ve FAA açıklamalarının merkezinde iki kelime var. Parazit oluşma “potansiyeli” ve sinyallerin birbirine müdahale etmesi “olasılığı”. Ancak hava trafiğinin emniyetli olup olmadığı kararı, sorunların “potansiyeli” veya “olasılığı” gibi varsayımlara değil, tüm ihtimallerin sıfırlandığı kesin durumlara dayandırılır.

Bu yüzden, Aerospace Vehicle Systems Institute (AVSI) tarafından en kötü durumdaki 5G sinyal emisyonu ve bunun uçaktaki aviyonik sistemler üzerindeki etkisini simüle eden bir çalışma yapıldı. Bu çalışmada, farklı üreticilere ait radyo altimetrelerin alıcı performansında büyük farklılıklar olabileceği sonucuna ulaşıldı. Yani bazı altimetreler, sahte emisyonlara karşı koruma sağlamak için iyi filtrelere sahip radyo alıcıları ile donatılırken, bazıları 4,2 ila 4,4 GHz frekansı dışından gelen sinyallerden etkilendi.

Bunun üzerine 5G spektrumu ile uçakların aviyonik sistemlerinin çalıştığı spektrum arasında bir koruma bandı oluşturuldu. Boeing’in de önerisi, 5G teknolojisinin kullanımını, 4.1-4.2 GHz frekans aralığında yasaklamaktı. Böylece parazit oluşumunu engellemek için geliştirilen koruma bandı, 5G’nin en üst frekans değeri olan 3.98 GHz ile 4.2 GHz arasındaki 220 MHz’lik bir tampon olarak belirlendi.

FAA, radyo altimetre ekipman üreticilerinin 5G parazitine duyarlılığı konusunda testlere devam etmesi ve parazitin etkilerini azaltabilecek tasarım değişikliklerini araştırması gerektiğini vurguluyor.

Ayrıca pilotların, uçuş sırasında 5G ile donatılmış tüm taşınabilir elektronik cihazların kapatılması veya uçak moduna alınması gerektiğini yolculara hatırlatması ısrarla tavsiye ediliyor. Bu bant aralığı, dünya genelinde 40 ülkede sorunsuz bir biçimde kullanılıyor. ABD’de farklı bir gelişmenin yaşanması beklemiyor. Şimdilik 5G’nin korkulduğu gibi arızalara yol açtığına dair ispatlanmış herhangi bir çalışma da bulunmuyor.

5G’NİN HAVACILIĞA POTANSİYEL FAYDALARI

Pilotlu sistemler için çeşitli sorunlar yaratma potansiyeline sahip olan 5G teknolojisinin, Alçak İrtifa Hava Sahası yani İnsansız trafik yönetimi (UTM) kullanımı için büyük olanaklar sağlayacağı kesin. 5G, sivil havacılık otoriteleri tarafından bölge bazında giderek daha fazla tanımlandıkça, yakın gelecekte hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmesi beklenen otonom insansız hava araçları veya elektrikli hava taksileri için çok büyük avantajlar sunacak.

Nesnelerin İnterneti (IoT) kavramı 5G ile tam anlamıyla devreye girdiğinde çok sayıda nesne veya cihaz birbiriyle iletişimde olacak. Havacılık sektörünün de her alanında bu çok önemli bir avantaj.

Havayolları, uçak bakım onarım hizmeti veren şirketler ve havaalanları başta olmak üzere, havacılık sektörünün hemen hemen tüm paydaşları, 5G teknolojisini kendi iş akış süreçlerine dahil edebilmek için çok çeşitli ortaklıklara imza atmaya başladı bile.

Havayolları uçak içi eğlence sisteminde yeni anlayışa geçecek. Uçakların eğlence sistemi kaynaklı ağırlıkları azalacak, yolculara her türlü imkân daha kolay ve hesaplı sunulacak. Film ve müzik platformlarına 5G sayesinde anlık ulaşım sayesinde havayolları müşterilerini memnun etmek için hizmet çeşitliliği sunabilecek. Uçak içinde mesajlaşma, iletişim kurma, gazete/dergi okuma, internetten faydalanma imkanları 5G ile sorunsuz bir hale dönüştürülecek. Check in işlemleri de hızlandırılacak.

Uçuş ekipleri, ellerindeki tabletler ile yolcuların yemek siparişlerinin yönetimi, uçuşla ilgili bilgilerin kontrolü, bağlantılı uçuşlar ve çok daha fazlasını kolaylıkla yapabilecek. Servis yapılan trolleylerin hangisinda kaç adet içecek kaldığını bile kontrol edebilecekler.

Örneğin Şubat ayında Lufthansa Technik ve Nokia, Hamburg’daki tesisleri için 5G özel kablosuz ağ hizmeti kurdu. Lufthansa Technik tarafından “Sanal Masa Denetimi” olarak adlandırılan bu proje, Hamburg’daki bakım mühendislerinin farklı konumlardaki müşterilere hizmet verebileceği sanal motor denetimlerini mümkün kılıyor. Yüksek çözünürlüklü videolar aracılığıyla dünyanın her yerindeki mühendisleri eğitmek de 5G ile mümkün olabilecek.

Havalimanlarında yolcu deneyimini üst düzeye çıkarmak için, otonom otobüsler geliştirmekten, güvenlik doğrulaması ve terminaldeki tüm hizmetlere, AI (Artificial Intelligence) kombinasyonunu kullanacak projeler geliştiriliyor. Minimum insan müdahalesi, yüksek hassasiyet ve mutlak güvenlikle, 5G’nin havacılıkta büyük dönüşümün anahtarlarından biri olmasına kesin gözüyle bakılıyor.


İlgili Haber | Uçakta radyasyon var mı?


 Uçağa binmek üzere bekleyen yolculardan kaç kişinin eksik olduğunu veya kimin gelmediğini IoT sayesinde anında öğrenmek mümkün. 5G teknolojisi ile her kilometre karede yaklaşık bir milyon cihaz yönetilebiliyor. Havalimanı operasyonları da 5G ile daha gerçek zamanlı yönetilebilecek. Havaalanları, havayolları, yer hizmetleri, hava trafik kontrolleri arasında iş birliği daha kolay ve etkili olacak.

Ayrıca 5G bağlantısı sayesinde yolcuların çantalarıyla biyometrik eşleştirilmesi basitleşecek. Valiz kayıpları azalacak. Havalimanlarında Wi-Fi ağlarıyla sorunsuz bir mobil deneyim oluşacak. Uçak verilerinin hızlı iletimi ve bu verilerin analizi, proaktif bakım, daha hızlı uçak dönüşü ve daha fazla zamanında kalkış imkânı sağlayacak. Uçaklar 5G ve uydu iletişiminin yakınsamasıyla tüm ilgili sistemlere bağlanabilecek. Uçuşun tüm aşamaları birden fazla merkezden aynı anda takip edilebilecek.

Bu modernize edilmiş operasyonlarla, havayolları ve havalimanları sadece maliyetleri düşürmekle kalmayacak; aynı zamanda daha sürdürülebilir bir havacılık endüstrisi yaratmak için karbon ayak izini de azaltmış olacaklar.

5G VE EMNİYETLİ HAVACILIK BİR ARADA OLABİLİR Mİ?

Özetle 5G’nin havacılık sektörü için yaratacağı potansiyel sorun, dünya genelinde bir spektrum planının olmamasından kaynaklanıyor. 21. Yüzyılın kablosuz yüzyıl olarak anılacağı kesin. Halihazırda 6G üzerinde çalışmalar devam ediyor. Çağın gerektirdiği iletişim ve teknolojik gereksinimlere ayak uydurmanın yolu, sağlam ve günü kurtarmaktan uzak bir politika ile kalıcı stratejileri benimsemekten geçiyor. Tüm dünyanın ortak beklentisi, 5G teknolojisi ile emniyetli havacılık faaliyetlerinin bir arada var olabileceği senaryonun bir an önce hayata geçirilmesi. Bunun için de herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor.

adbanner