Geçtiğimiz günlerde, Filipinler’in başkenti Manila’nın güneyindeki Taal Yanardağı’nın harekete geçmesiyle, ülkede hayat adeta durdu. Okullar ve iş yerleri tatil edilirken, uçuş trafiği de bu durumdan ciddi şekilde etkilendi. Türk Hava Yolları da İstanbul-Manila uçuşlarını iptal etmek zorunda kaldı. Gündemi bu kadar meşgul etmişken, uçakların ve hava trafiğinin volkanik patlamalarıyla olan ilişkisine biraz daha yakından bakmaya ne dersiniz…
VOLKANİK KÜLLER UÇAKLAR İÇİN NEDEN TEHLİKELİ?
Dünyanın en yoğun hava trafik koridorları, altlarında tehlikeli patlamalar yaşama riski bulunan yüzlerce yanardağı barındırıyor. Volkanik faaliyetler, havacılık için risk faktörü yüksek durumlar arasında. Bu yüzden sektör için ciddi bir endişe kaynağı durumunda. Çünkü uçaklar ve volkanik küllerin birbirleriyle iyi geçindiklerini söylemek zor.
Volkanik patlamaların ardından büyük bir basınçla atmosfere yayılan ve 55 bin feet irtifaya kadar çıkabilen küller, hakim rüzgarlar aracılığıyla geniş mesafelere dağılabiliyor ve uçaklar için ciddi bir tehlike haline geliyor. Üstelik, volkanik patlamalarla oluşan kül ve aerosol bulutları, haftalar boyunca uçakların seyir yüksekliklerinde kalabiliyor olmaları nedeniyle mücadele etmesi iyice zorlaşıyor. Volkanik küllerin oluşturduğu, nem oranı düşük, kuru toz bulutlarını, görsel olarak bulutlardan ayırt etmek neredeyse imkansız olduğu gibi, uçakların radarları tarafından da ayırt edilemiyor olması, tehlikeyi çok farklı boyutlara taşıyor.
VOLKANİK KÜLLERİN UÇAKLARA ZARARI NE?
Volkanik toz bulutlarına maruz kalan uçaklarda meydana gelebilecek olumsuz etkilere yakından bakalım:
Yüksek konsantrasyonlu kül bulutları, kokpit ekibinin görüş mesafesini azaltıp, uçuş kontrol sistemlerine zarar verebilir, jet motorlarının durmasına neden olabilir. Patlamalar sırasında atmosfere yüksek hızda püskürtülen, volkanik küller, 2 mm’den küçük katı, keskin kenarlara sahip, hızlı soğuyan volkanik cam ve minerallerden oluşuyor. Aşındırıcı özelliğe sahip bu küller, modern jet motorlarının yüksek çalışma sıcaklıklarında erir. Motorunun içine giren volkanik küller türbin kanatlarını aşındırır ve erimiş kül, kritik parçalara yapışarak motorda patlamalara neden olabilir.
Meksika’daki Popocatepetl Yanardağı’nda meydana gelen patlamalar, @Aeromexico’nun Boeing 737’si ile uçan bir yolcu tarafından kaydedildi. Volkanik küllerin uçaklar üzerindeki olumsuz etkileri ve çok daha fazlası için tıklayın: https://t.co/0MoXuvNZsx pic.twitter.com/RS7l2Jinmq
— BoardingInfo (@boardinginfo) May 23, 2023
Uçağın sıcak parçaları üzerinde kül ve toz bulutlarının bir tabaka yaratması, yakıt ve soğutma sistemlerinde tıkanıklık oluşturması, kokpit camları ve iniş ışıklarını kullanılmaz hale getirmesi, elektronik sistemlerin çalışma sistemlerini bozması, anten yüzeylerini aşındırması, pito statik tüpleri tıkaması ve buna bağlı olarak uçağın sürat saatini bozması akla gelen olumsuz senaryolardan bazıları.
Hassas uçak elektronik sistemlerine nüfuz eden volkanik küller, navigasyon ve diğer yerleşik sistemlere müdahale edebilir. Kül bulutundaki elektriksel bozuklukların sonucu olarak, uçuş ekibi yerle temas kurabileceği tüm iletişim sistemlerini kaybedebilir.
Volkanik kül bulutlarının içinden geçen uçaklarda, kabin içinde duman veya ince toz bulutu oluşumu gözlenir. Kabinde elektriksel bir yanmaya benzer keskin sülfür kokusu oluşur. Kargo kompartmanında küllerin tetiklemesi sonucu yangın alarmı aktif hale gelebilir. Kokpit camları ve kanatlarda St. Elmo Ateşi olarak adlandırılan, gök gürültülü fırtınalarda genellikle parlak mavimsi bir ışık halinde beliren atmosfer elektriği olayındakine benzer ışık huzmeleri görülür. Yolcuların dışarıyı seyrettiği camlar ise küllerden çizilerek opak hale gelir. Stabilizatörde statik elektrik boşalmaları, motor girişlerinde beyaz parıltılar, kompresör stall durumu gibi pek çok problem daha meydana gelebilir.
VOLKANİK KÜLLERİN HAVALİMANLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ NE?
Volkanik küller havalimanlarında ise pistlerin, taksi yollarının, apronun, binaların, yer hizmetlerinin, elektrik ve haberleşme ünitelerinin, park halinde olan uçakların olumsuz etkilenmesine neden oluyor. İnce kül parçacıkları, pahalı ve zor bir yüzey işlemiyle pist yüzeyinden temizlenebiliyor ve bu esnada operasyonlarda aksamalar yaşanıyor. Özellikle ıslak küllerin kaygan olmaları nedeniyle pist üzerindeki frenleme katsayısını düşürmesi, yerde biriken küllerin uçak motorlarının çalışma etkisiyle görüşü azaltacak şekilde yükselmesi ve görüşü azaltması, küllerin park halindeki uçaklar üzerinde birikmesi sonucu uçakların ağırlığının artması da olumsuz etkiler arasında sayılabilir.
İtalya’da Vezüv Yanardağı’nın 22 Mart 1944’te patlamasıyla, Napoli ve çevresindeki havalimanlarında, park halindeki uçaklar, üzerlerinde biriken küller yüzünden kuyrukları üzerine devrilerek ciddi şekilde hasarlanmıştı.
YANARDAĞLARDAN ETKİLENEN UÇAKLAR
Bugüne kadar dünya genelinde, 100’den fazla olayda, uçakların volkanik küllerden etkilenerek yüz milyonlarca dolar hasara uğradığı raporlandı. Havacılık tarihine damga vuran iki dramatik olayda ise 747 jumbo jetler volkanik patlamalar sebebiyle büyük tehlikeler atlattı:
British Airways’in 24 Haziran 1982 tarihli Londra Heathrow – Auckland uçuşu için Londra’dan 248 yolcu ve 15 mürettebatıyla havalanan Boeing 747, Cakarta’nın 180 km güneydoğusunda 36 bin feet irtifada sorunsuz bir şekilde yoluna devam ederken, Galunggung Yanardağı’nın püskürttüğü kül bulutunun içine girdi. Çok hızlı şekilde gelişen olaylar, gelmiş geçmiş en önemli havacılık mucizelerinden birine dönüştü.
Uçağın kokpit camında parlamalar meydana geldi ve kısa süre sonra 747’nin dört motoru birden durdu. Aynı anda uçağın içi de dumanla dolmaya başladı. Uçağın hava durumu radarında sıra dışı hiçbir durum görmeyen pilotlar bir kül bulutunun içinden geçtiklerinin farkında bile değildi. Motorları duran uçak süzülmeye başladı. Zorlu görüş şartları altında Endonezya’nın Halim Perdanakusuma Havalimanı’na başarılı bir acil iniş gerçekleştirildi. Bu sıra dışı olayı kimsenin burnu bile kanamadan atlatıldı.
15 Aralık 1989’da 231 yolcu ve 14 mürettebatla Amsterdam’dan Tokyo’ya uçan KLM’e ait 747 de Redoubt Yanardağı’nın patlamasıyla ortaya çıkan kül bulutunun içinden geçip 4 motorunu birden kaybetti. Kokpit ekibi uçağı Alaska Anchorage Havalimanı’na indirmeyi başardı.
Volkanik patlamalar nedeniyle bir havaalanı kapatıldığında veya operasyonlar kısıtlandığında, uçuş planlarındaki alternatif meydanların kaybı da dahil olmak üzere ciddi sorunlar baş gösterebiliyor. Bu durum özellikle, okyanus üzerinde ETOPS kuralları altında operasyon yapan uçaklar için ciddi bir endişe kaynağı haline gelebiliyor.
AVRUPA’DA YANARDAĞ KRİZİ!
Avrupa havacılık endüstrisi, yakın geçmişte volkanik patlama nedeniyle ciddi bir zarara uğradı. 2010 yılında İzlanda’da faaliyete geçen Eyjafjallajokull Yanardağı neredeyse tüm Avrupa hava sahasının günlerce kapanmasına yol açtı. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük hava sahası kapanışı olarak kayıtlara geçen süreç, Avrupalı havayollarını, finansal olarak 11 Eylül’den çok daha olumsuz etkiledi. 10 milyona yakın yolcu ulaşımda gecikmelerle karşılaşırken; bazı hava yolları günde 20 milyon pound civarında kayıplar yaşadı.
VOLKANİK ETKİLERE ÖNLEM ALMAK MÜMKÜN MÜ?
Bilim insanları havacılık sektörünün yanardağ patlamalarından daha az etkilenebilmesi adına çeşitli çalışmalar da yapıyor.
Bu konuda farklı teknikler geliştirildi. Yanardağlara yakın infrason cihazları yerleştirerek basınç farklılıkları anlık olarak ölçülüp kayıt altına alınıyor. Patlamaların ne zaman olabileceği ve patlama sonrası ne kadar külün yayılabileceği ölçülmeye çalışılıyor. Bu şekilde olası krize zamanında müdahale imkanı oluşurken; hava sahalarının ve dolayısıyla uçuş güvenliğinin artırılması sağlanmaya çalışılıyor. Uçak motoru imalatçıları da yeni nesil motorlarında volkanik kül etkilerini en aza indirecek çeşitli teknolojiler üzerinde çalışıyor.
Volkanik küllerin oluşturduğu tehlikelerden korunmak amacıyla Dünya Meteoroloji Teşkilatı’nın (WMO-World Meteorological Organization) tavsiyesiyle Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO-International Civil Aviation Organization) tarafından görevlendirilmek üzere Bölgesel Volkanik Kül Meteoroloji Merkezleri’nin kurulması da volkanik patlamalarla mücadele için atılan adımlar arasında yer alıyor. Kendi görev bölgelerindeki tüm volkanik faaliyetleri 7/24 gözlemleyen bu merkezler, uçakların volkanik küllerle karşılaşmasını önlemek için, patlamalar meydana geldiği an ivedilikle hava trafik kontrolörleri, pilotlar ve dispetcherları bilgilendiriyor.