Temiz ve sağlıklı bir uçuş deneyimi sunmak, havayolları için yolcuların beklentilerini karşılamaktan öte, güvenlik taahhütlerinin de bir parçası. Bu yüzden havayolu şirketleri, içinde bulunduğumuz normalleşme sürecinde, uçuşların insan sağlığı için güvenli olduğuna dair ikna çalışmalarını büyük bir kararlılıkla sürdürüyor. Uçak kabinlerindeki havanın HEPA filtrelerinden geçirilmesiyle virüslerden arındırıldığını anlatmak için uzun süredir büyük çaba sarf eden havayolları, uçuş ekibinin ve yolcuların maske takma zorunluluğu, yolculara uçuş öncesi çeşitli hijyen kitlerinin dağıtılması gibi hamlelerle, insanları pandemi öncesindeki kadar rahat ve endişesiz şekilde uçmaya davet ediyor.
Yolcuların kafasındaki soru işaretlerini gidermek için üzerine düşünülen konulardan biri de uçakların nasıl dezenfekte edildiği. Birçok havayolu, uçaklarını dezenfekte etmek için elektrostatik püskürtme yöntemini uyguluyor. Havayollarının kullanmaktan gurur duyduğu ve yolcularına aşılamaya çalıştığı güvenin önemli bir parçası olarak addettiği bu modern teknoloji nasıl çalışıyor ve uçakta bizi virüs ve hastalıklardan koruyabilmek için kendisine nasıl bir misyon ediniyor?
Elektrostatik Püskürtme Nedir?
Elektrostatik püskürtme teknolojisi, uçakların temizlik ve dezenfeksiyon işlemlerinde kullanım konusunda yeni olmasına rağmen, ziraat, otomotiv, inşaat başta olmak üzere, pek çok farklı endüstride 60 yılı aşkın süredir kullanılıyor.
Elektrostatik püskürtücüler, hava ile birleştiğinde içindeki bir elektrot tarafından atomize olan özel bir çözelti ile kullanılıyor. Bir kimyasal reaksiyon sonucunda, birbirini iten ve her tarafı kaplayabilmek için yapıştıkları ve hatta etrafına sarıldıkları çevresel yüzeyleri aktif olarak arayan yüklü damlacıklar üretilmiş oluyor. Sonuç olarak, manuel temizleme ile gözden kaçabilen zor alanlar da dahil olmak üzere, püskürtülen nesneler ve yüzeyler üzerinde dezenfektan özelliğine sahip sıvı kaplanmış oluyor. Bu teknoloji aynı zamanda herhangi bir yüzeyde sıvı birikmesini önlemeye yardımcı olması açısından da önemli.
Bir hastane odasının standart yöntemlerle temizlenerek dezenfekte edilmesi 30-45 dakika sürerken; elektrostatik püskürtücüler, süreyi yüzde 40’ kadar azaltabiliyor.
Farklı yüzey ve ortama uyumlu olmaları, geniş bir kullanım alanı yaratmakla birlikte, bu teknoloji, geniş iç mekanların hızlı bir şekilde temizlenmesi gerektiğinde oldukça kullanışlı bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Çok sayıda insanın toplu olarak bir arada bulunmak zorunda olduğu alanlarda da en uygun dezenfeksiyon yöntemi yine elektrostatik püskürtme gibi görünüyor.
Birkaç dakika içinde tuvaletler, derslikler, cafe ve mutfaklar, ekipman odaları, ofisler, bekleme salonları ve elbette uçak kabinleri dezenfekte edilebiliyor. Ayrıca, püskürtülen malzeme, alanı veya yüzeyleri eşit olarak kapladığı için sonrasında bir kez daha silme ihtiyacını da ortadan kaldırıyor.
Uçaklarda Elektrostatik Püskürtme
COVID-19’un tüm dünyayı tehdit eden küresel bir salgın haline gelmesiyle birlikte havayolları, güvenlik önlemlerini artırmanın yollarını aramaya başladı. ABD’li Delta, Şubat ayında Asya’dan ABD’ye yapılan uçuşlarında kabinde elektrostatik püskürtme uygulamasını hayata geçiren ilk havayolu oldu ve o günden bu yana bu teknolojinin kullanımını diğer uçuş rotalarında da genişletti.
Havayolu yöneticileri, kabinde tabandan tavana kadar geniş kapsamlı bir dezenfeksiyon işleminin en etkili ve en güvenli yönteminin bu olduğu konusunda oldukça iddialı ve hem mürettebat hem de yolcuların sıkça temas ettiği bölge ve yüzeylerin sürekli temiz tutulabilmesi için bu teknolojinin şart olduğu görüşünde.
Püskürtücüler, dezenfektanı yüzeylere yapışan ince bir sis içinde dağıtıyor. Koltuklar, koltuk arkası ekranlar, kolçaklar, servis masaları, kapılar ve kapı kolları, tuvalet ve galleylerin bu yöntemle tamamen temizlendiğine inanılıyor.
Yüksek koruma gücüne sahip dezenfektan, uçaklarda koronavirüs de dahil olmak üzere çeşitli bulaşıcı hastalıklarla mücadelenin en etkili yöntemlerinden olarak lanse edilmesinin yanı sıra püskürtme işlemi uyguladıktan hemen sonra yüzeylere dokunmanın da güvenli olduğu iddia ediliyor. Bu nedenle, yolcuların dezenfeksiyon işlemi sonrası uçağa binmek için uzun süre beklemeleri gerekmiyor. Havayolları için sefer aralarında bu işlemin uygulanması, uçağın yerde kaldığı süreyi de aşırı uzatmadığı için potansiyel bir ekonomik kaybın da önüne geçiliyor.
Yakın Gelecekte Önemi Artacak!
Önümüzdeki birkaç ay içinde, gökyüzüne geri dönen yolcu sayısının artışı havayollarının yolcularına sağlayacağı güven ile tamamen doğru orantılı. Havayolları için uçak kabinlerinde COVID-19 ile etkin mücadele kabiliyetlerini artırmak için elektrostatik püskürtme makinelerinden oluşan silah gücünü daha fazla artırmaları gerektiği de aşikar görünüyor. Yani önümüzdeki günlerde şirketlerin yolcu güvenlik programlarının önemli bir parçası olacakları için elektrostatik püskürtme teknolojisini çok daha fazla konuşacağımızdan şüpheniz olmasın.
Ancak bu teknoloji, uçuş sırasında size başka yolculardan virüs bulaşma riskini azaltmaya yardımcı olsa da, sizlerin üzerinize düşen diğer sorumlulukları harfiyen yerine getiriyor olmanız hayati bir önem taşıyor. Elektrostatik püskürtme, herhangi bir yüzeydeki virüs ve patojenleri öldürüyor olabilir ama ancak koruyucu bir kalkan görevi yok. Bu yüzden, maske takmak, el dezenfektanlarının kullanımı ve genel hijyen uygulamalarına ayak uydurmak hala zorunlu ve geçerli. Hangi teknoloji gelirse gelsin; uçuşlarınızda hasta olmamak veya hastalıktan korunabilmek hala sizin elinizde olacak.