İlk motorlu uçak gökyüzü ile buluştuktan 7 yıl sonra, 1910 yılında uçaklar, askeri amaçlarla etkin bir taarruz silahı olarak kullanılmaya başlandı.
Dünyadaki bu gelişmeyi yakından izleyen Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın direktifiyle, 1911 yılında, Türk askeri havacılığının temelleri atıldı.
Çanakkale Muharebeleri başladığı zaman, dünya askeri havacılığı mütevazı ve geliştirilmeye muhtaç bir durumdayken; Türk askeri havacılığı ise adeta emekleme dönemindeydi. Tüm bu gerçeklere rağmen, Çanakkale Savaşı sırasında, özellikle bilgi toplama ve strateji belirleme misyonu edinen hava kuvvetlerimiz, keşif uçuşları ile düşmanın elindeki silah ve asker sayısını, olası saldırı rotalarını birliklerimize ileterek kısıtlı imkânlara rağmen önemli görevler başardı.
Alman Hava Kuvvetleri’ne bağlı pilotların Çanakkale’de müttefiklerin 10 uçağını düşürüp 4 uçağı da inmeye zorlamasından çok daha önemli olan ise Türk Hava Kuvvetleri’nin ilk hava zaferini Çanakkale’de kazanmış olması.
Üsteğmen Ali Rıza Bey, 30 Kasım’da Kabatepe üzerinde bir Fransız uçağını makineli tüfek ateşiyle düşürmeyi başararak, düşman uçağı düşüren ilk Türk pilot olarak tarihe geçti.
Türk milletinin özgürlük ve vatanı için gerektiğinde neleri feda edebileceğini kanıtlayan Çanakkale zaferi, Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur” sözlerinde ifade buluyor adeta.
Türk vatanının ve milletinin ebedî varlığı ile devletimizin bölünmez bütünlüğü uğruna gözlerini kırpmadan canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, 18 Mart münasebetiyle şükran ve rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun…?
