Dünyanın en büyük küresel havacılık devlerinden yedisi, sürdürülebilir havacılık endüstrisinin gelişimini engelleyen “teknik prosedürleri” aşmak üzere bir araya geldi.
Boeing, Airbus, Dassault Aviation, GE Aviation, Rolls Royce, Safran ve Pratt & Whitney’in baş teknik sorumluları tarafından yapılan ortak bir açıklama ile 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefi için adımlar hızlandırıldı.
Mevcut düzenlemeler, yüzde 100 sürdürülebilir havacılık yakıtlarının (SAF) geleneksel jet yakıtları ile yalnızca yüzde 50’ye kadar karıştırılmasına izin veriyor. Uçaklarda tamamen sürdürülebilir havacılık yakıtlarının kullanılabilmesi için baskılar sürüyor.
7 dev şirket tarafından yapılan ortak açıklamada, Karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltan yakıt verimli teknolojilerin geliştirilmesi, hedefe ulaşmak için önemli bir kaldıraç olarak gösterilirken; bu konunun 50 yılı aşkın süredir havacılık endüstrisinin temel önceliği olduğu belirtildi. Açıklamanın sonunda yüzde 100 SAF’ın benimsenmesinin önündeki teknik engellerin kaldırılması için kararlılık vurgusu yer aldı.
Açıklamaya göre, yedi küresel şirket, işbirliği içinde gökyüzünü karbondan arındırmak için temel çalışma alanlarını da belirledi. Buna göre:
- endüstrinin emniyet ve kalite standartlarını korunurken, uçak ve motor tasarımında, net sıfır karbon emisyonunu mümkün kılacak yeni teknolojileri olgunlaştırmaya devam edilecek.
- Sürdürülebilir havacılık yakıtının artan kullanılabilirliği ve benimsenmesi desteklenirken; geleceğin yakıtı olarak Hidrojen için daha detaylı araştırmalar yapılacak.
- Fosil yakıtların kademeli olarak kullanımını sıfırlamak için yüzde 100 sentezlenmiş hidrokarbonlardan oluşan havacılık yakıtları için sertifikasyon gerekliliklerinin oluşturulması konusunda da aktif rol alınacak.
Havacılık devleri, karbondan arındırılmış bir endüstri elde etmek için, regülasyonlar ve sertifikasyon standartlarında “küresel olarak tutarlı bir yaklaşımının” gerekli olduğu konusunda hemfikir.
KÜRESEL EMİSYONLAR İÇİNDE HAVACILIĞIN PAYI NE?
İnsan kaynaklı karbon emisyonlarının yüzde 2,5’ini havacılık endüstrisi oluşturuyor. Havacılığın “küresel bağlantı” ve “uluslararası yardımlar” için hayati olması ve çevresel kirlilik üzerindeki etkisinin artma potansiyeli sektörü harekete geçirmiş durumda.
Havacılık endüstrisinde, daha yeşil teknolojilere yatırım için baskı giderek artıyor. Bu konuda tüketicilerin farkındalığının artması ve taleplerindeki değişim kritik bir rol oynuyor. Zira havayolları ve havalimanları, özellikle COVID-19 krizinden sonra müşterilerini geri kazanmak amacıyla sürdürülebilir havacılık yakıtları konusundaki taahhütlerini sürekli geliştiriyor.
İlgili Haber | Uçuşlarınızla Çevreye Verdiğiniz Zararı Nasıl Telafi Edebilirsiniz?
Tüm sektörün ilgisi artıyor olsa da SAF’nin maliyetinin yüksek oluşu, sektörde yaygınlaşmasının önündeki en büyük engel. Bu sebeple bir araya gelen 7 şirket, tedarik zincirinin geliştirilerek SAF’ın geniş ölçekte kullanılabilir hale gelmesini sağlamaya kararlı olduklarını ve bunun fiyatları düşürerek, daha fazla şirket için teşvik edici bir hale geleceği görüşünde.
Bir araya gelen 7 şirket, havacılığın sürdürülebilir bir geleceği olduğuna inanıyor. Ancak bunun gerçekleşmesi için endüstri çapında bir seferberlik gerektiğini belirtiyor. Açıklamaya imza atan yedi şirket, son beş yılda araştırma ve tasarım çalışmaları için 75 milyar Dolar’dan fazla bütçe ayırdı. Bu bütçenin çoğu, uçakların ve motorlarının yakıt verimliliğini artırmayı hedefleyen çalışmalarda kullanıldı.
ABD VE AB’DEN EMİSYON KONUSUNDA KRİTİK ADIMLAR!
7 şirketin ortak açıklamasında, “Sektörde, oldukça iddialı olduğu düşünülen personel hedeflerine ulaşabilmek için, personel artışını teşvik eden uygun bölgesel politik kararların ve olumlu teşviklerin uygulanmasını destekliyoruz” ifadeleri de yer aldı.
Biden yönetimi Eylül ayında sürdürülebilir havacılıktaki gelişmeleri duyurduktan birkaç hafta sonra, Amerika Birleşik Devletleri’nde sektör genelinde vergi, kredi düzenlemeleri ve yeni fonlar ile uygulamalar hayata geçirildi. Beyaz Saray, çeşitli devlet kurumları tarafından desteklenen bir hedef doğrultusunda, 2030 yılına kadar havacılık emisyonlarını yüzde 20 azaltma taahhütü verdi.
Beyaz Saray, Eylül ayında, sera gazı emisyonlarında en az yüzde 50’lik bir azalma gerektiren vergi kredileri önerdi. Bu durum daha büyük kesintiler için teşviklerin artışına yol açtı.
Temmuz ayında imzalanan Avrupa Birliği’nin Yeşil Anlaşması, daha temiz yakıtların 10 yıldan fazla bir süre için vergiden muaf tutulmasını da içeren bir vergilendirme çerçevesi öneriyor.
Bu durum kerosen fiyatlarını artıracak olsa da, endüstri liderleri, politikacıların vergilendirmeye başvurmak yerine SAF kullanımı için teşvikler verilmesi konusunda adım atması gerektiği düşüncesinde.
Açıklamada, şirketlerin uçak ve motorların yakıt verimliliğini artırarak sürdürülebilir üretimin gelişimini hızlandıracağı da iddia ediliyor.
Havacılık endüstrisinin, şirketleri, ekonomileri, aileleri ve ülkeleri birbirine bağlayan modern yaşamın çok önemli bir parçası olduğu da net bir şekilde ifade ediliyor.