Havacılık Bülteni-180

AN-225 ARTIK YOK!

Ukrayna Savunma Bakanlığı, Dünyanın en büyük kargo uçağı AN-225’in, Rusya’nın saldırıları sırasında kullanılamaz hale geldiğini açıkladı.

Ukrayna dilinde “Rüya” anlamına gelen “Mriya” isimli An-225, saldırı esnasında Antonov’un merkezi olan Gostomel Havalimanı’nda, hangar içinde rutin bakımdaydı. Uçağın motorlarından birinin tamir için sökülmüş durumda olması nedeniyle, saldırı ihtimali bilinmesine rağmen uçağı havalandırmak mümkün olamadı.

Havaalanının kontrolünün Ruslarda olması nedeniyle, uçağa uzun süre erişim sağlanamadı. Ancak hafta sonuna doğru korkunç görüntüler kamuoyu ile paylaşıldı.

Ukrayna’nın resmi Twitter hesabından, uçağın yeniden inşa edileceğine dair kararlılık dolu mesajlar paylaşıldı. Savunma bakanlığı, uçağı restore etmenin 3 milyar Dolar’dan fazlaya mal olacağını ve projenin beş yıldan uzun süreceğini duyurdu.

Antonov AN-225, 1980’lerde Sovyetler Birliği’nin uzay çalışmaları kapsamında Buran uzay mekiği ve parçalarını taşımak için geliştirilmişti. Piyasaya çıkışından sonra dünya çapında çeşitli hava gösterilerinde sergilenen uçak, gittiği her yerde büyük bir heyecan yarattı. Geçtiğimiz Ekim ayında yakıt ikmali için ilk kez İstanbul Havalimanı’na inen AN-225’in tüm öyküsünü detaylı şekilde bu linkte bulabilirsiniz.

AIRBUS VE BOEING RUS HAVAYOLLARINA DESTEĞİ KESTİ!

Avrupa Birliği ülkeleri, Kanada ve ABD’nin hava sahalarını Rusya’ya tamamen kapatmasının ardından iki dev imalatçı Boeing ve Airbus da Rusya’ya yaptırım konusunda güçlerini birleştirdi. Her iki şirket Rus havayollarına yedek parça, bakım ve teknik destek hizmetlerini askıya aldığını duyurdu.

Airbus ayrıca 200 Rus mühendisin çalıştığı Moskova’daki mühendislik merkezinin, bu yaptırımlar altında yerel müşterilere hizmet sunmaya devam edip edemeyeceğini analiz ettiğini açıkladı.

Motor üreticilerinden CFM International, Rusya’ya motor tedarikini belirsiz bir süre için dondururken, Rusya Federasyonu’nda kayıtlı uçaklara servis ve sigorta yapmayacağını açıkladı. Rus havayolları yaklaşık 800 adet CFM motor kullanıyor. Airbus A320 ve Boeing 737 gibi uçaklarda genellikle CFM motorlar tercih ediliyor. Diğer önemli motor tedarikçileri Kanadalı Pratt & Whitney ve İngiliz Rolls-Royce ile yerleşik elektronik sistemler üreten Collins de yaptırımlara katıldı. Batılı tedarikçilerin en önemli endişelerinden biri, Rusya’nın uluslararası ödeme sistemi SWIFT’ten çıkarılmasından sonra ortaya çıkacak olası ödeme zorlukları.

Ortaya çıkan bu yaptırımlar, son yıllarda Batılı tedarikçilere büyük ölçüde bağımlı olan Rusya’nın havacılık endüstrisini durma noktasına getirebilir. Rusya 2021’de küresel hava trafiği kapasitesinin yaklaşık %6’sını oluşturuyordu.

RUS HAVACILIĞI İFLASTAN NASIL KURTULUR?

Bakım eksikliği ve yedek parça sıkıntısı, uzun vadede uçak kazalarına davetiye çıkarmak anlama geliyor. Rus havacılığının durma noktasına gelme hızı, havayollarının elindeki stokların boyutuna ve aktif olarak kullanılan uçakların bakım döngülerinin ne kadar uzak olduğuna bağlı.

Şu an için, iç hat uçuşları, parça tedariği olduğu sürece devam edebilecek. Rus havayollarını kabul eden ülkelerin listesi giderek küçüldükçe, uluslararası uçuş yapmak daha zor olacak. Bu sorun, birçok Rus bankası için SWIFT ödeme hizmetlerinin geri çekilmesiyle daha da kötüleşecek.

Uzun vadede, Rus havayollarının, uçmaya devam etmek için, daha fazla kendi kendine yeterli hale gelmelerinden başka seçeneği kalmayacak. Rusya’daki ticari uçak filosunun yaklaşık üçte ikisi Rus olmayan üreticiler tarafından üretilen uçaklardan oluşuyor. Bu uçakları havada tutmanın tek yolu mevcut filoyu küçülterek, uçaklar arasında parça transferi yapmak olabilir.

Bu durum Rusya’daki ticari uçak filosunun yavaş yavaş küçülmesine, uçakların zamanla daha da eskimesi ve güvenilmez hale gelmesine neden olacak. Rusya’nın yaptırımları durdurmak için bir şey yapmaması durumunda, geçmiş yıllarda İran’da gördüğümüz sorunlar kaçınılmaz olarak Rusya’da bir kez daha sahneye çıkacak gibi görünüyor.

RUSYA’DA KİRALIK UÇAK DEPREMİ!

Dünyanın dört bir yanındaki çok sayıda uçak kiralama şirketi, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar kapsamında, Rus havayolu şirketlerinin filosunda uçan yüzlerce kiralık uçağın sözleşmesini sonlandırma kararı aldı. Rusya’daki kiralık uçakların çoğunun 28 Mart’a kadar sözleşmesi feshedilmiş olacak.

Rus havayolu şirketlerinin filosunda, 777’si kiralık toplam 980 yolcu uçağı var. Bu uçaklardan 515’i İrlanda merkezli şirketlerden kiralanmış durumda. Kiralık uçakların toplam değerinin 12 milyar Dolar’ın üzerinde olduğu sanılıyor.

152 uçağıyla Rusya ve Ukrayna’da en büyük risk altındaki kiralama şirketi AerCap, 31 Aralık itibarıyla filosundaki uçakların %5’ini Rusya’daki şirketlere kiralamıştı. Şirketin Rus havayollarının filosunda uçan kiralık uçaklarının toplam değerinin 3 milyar Dolar’a yakın olduğu söyleniyor.

Rus havacılık yetkilileri ve havayollarının, kiralama şirketleri ile işbirliği yapmaması durumunda, kiralanan uçakların geri dönüş sürecinin zor olabileceği söyleniyor. Ayrıca, hava sahası yasakları nedeniyle personelin Rusya’ya seyahat etmesi ve uçakların teslim alınması zaman alabilir.

SWIFT aracılığıyla yapılan uluslararası ödeme transferlerine yönelik yaptırımların kesintiye uğraması nedeniyle de havayollarının faturalarını ödemesi zorlaşacağı için kiralama şirketleri oldukça endişeli.

QATAR AIRBUS REKABETİNDE MAHKEMEDEN İLGİNÇ KARAR!

Qatar Airways geçtiğimiz yıl A350 uçaklarından birine, Dünya Kupası’na özel bir boyama yapmak için harekete geçtiğinde, uçağın yüzeyinde bir sorun keşfetti. Konuyla ilgili yapılan detaylı analizlerin ardından A350 uçaklarının bir kısmında yüzey hasarları tespit edildi. Şirket 21 adet uçağını acil olarak yere indirirken; Airbus ve havayolu arasında büyük bir kriz oluştu. 1 yıldan uzun süredir devam eden tartışma sürecinde, iki taraf da ilginç hamleler yaptı.

Havayolu, Londra’da açtığı dava ile Airbus’tan 700 milyon Dolar’ın üzerinde tazminat talep ederken, sorun tamamen çözülene kadar başka A350 uçağı teslim almayacağını açıklarken; mahkemenin de A350’nin teslimatlarını tamamen durdurmasını talep etti.

Airbus bu hamleye karşılık olarak, havayolunun daha önce verdiği 50 adetlik A321neo uçak siparişini iptal etti. Ayrıca Qatar Airways adına üretilen ve teslim edilmeyi bekleyen 2 adet A350-1000 uçağının da teslim edilmeyeceğini duyurdu.

Hafta içinde Airbus, Londra Yüksek Mahkemesi yargıcından, Qatar Airways’in teslim almadığı iki adet A350 uçağı için 220 milyon Dolar tazminat ödemesini talep etti. Havayolu yasal argümanlarla, sözleşmenin ihlali gibi bir durum olmadığını savunuyor. Airbus’ın hem A350 hem de A321neo anlaşmalarını iptal etmek gibi bir hakkı olmadığını iddia ediyor.

Geçtiğimiz hafta, İngiliz yargıç, Airbus’ın Qatar Airways’in A321 uçakları için 6 milyar dolarlık siparişini iptal etme kararını ertelemesini emretti. Avrupalı üreticinin aldığı bu kararın birkaç hafta ertelenmesi istenirken, Nisan ayındaki duruşmadan önce, Qatar’a ait A321’lerin başka havayollarına teslimat edilmesi de engellendi. Böylece Airbus dava sürecindeki ilk olumsuz gelişmeyi yaşadı.

Katarlılar, mahkemenin verdiği kararı memnuniyetle karşılarken, durumu daha dostane bir şekilde çözmeye çalışırken; Airbus’ın herhangi bir çaba göstermediğini iddia ediyor. Uzmanlara göre, düşük seyahat talebi nedeniyle uçakları yerde tutmak ve Airbus’tan tazminat istemek gibi hamleler, havayolunun çıkarına görünüyor. Ancak Katar, bu yıl FIFA Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor ve oluşacak seyahat yoğunluğuna karşılık verebilmek için geniş gövdeli uçaklara ihtiyaç duyulacak. Bu yüzden sorunun da bir an önce çözülmesi isteniyor.

Öte yandan hafta içinde Qatar Airways, filosunda aktif olarak uçan A350 uçaklarından birinde daha yüzey sorunu tespit edildi ve uçuşa elverişlilik sertifikası iptal edildi. Havayolunun kozmetik boya kusuru nedeniyle yere indirdiği uçak sayısı 22 oldu.

QANTAS’IN SUNRISE PROJESİ YENİDEN GÜNDEMDE!

Avustralyalı Qantas, yaklaşık 2 yıl aradan sonra, “Project Sunrise” adını verdiği kesintisiz uzun mesafeli uçuşları yeniden masaya yatırma kararı aldı. Bu amaçla havayolu, Doğu Avustralya’dan Avrupa ve ABD’nin Batı Yakası’na aktarmasız uçuşlar yapabilmek için 12 adet Airbus A350-1000ULR sipariş etmeyi planlıyor. Siparişlerin 2022’nin ortalarına kadar kesinleşmesi bekleniyor.

Havayolu tarafından yapılan çalışmalar, bu tip uçuşlara olan talebin COVID öncesine göre daha da güçlü olduğunu ortaya koydu. Bu nedenle Sydney ve Melbourne’den New York JFK ve Londra Heathrow’a uçuşların başlatılması yeniden gündeme alındı. Her şey planlandığı gibi giderse, Avustralya’nın ulusal havayolu, 2025’te Doğu Avustralya’dan ilk kıtalararası aktarmasız uçuşları başlatmayı hedefliyor.

Qantas şu anda Batı Avustralya’daki Darwin şehrinden Londra’ya, 17,5 saatlik direkt uçuşlar yapabiliyor. Ancak 2019’da Sunrise projesi kapsamında Perth – Londra ve New York – Sydney arasında çeşitli deneme uçuşları yapılmıştı. Az sayıda yolcunun ve uzmanın yer aldığı uçuşlara katılan yolcu ve mürettebatın fizyolojik durumları takip edilmişti.

Bu uçuşların ardından “Sunrise Projesi” için A350-1000 ULR uçaklarının satın alınmasına karar verildi. Ancak havayolu endüstrisi pandeminin etkileriyle bocalarken bu süreç defalarca ertelendi.

İLKER AYCI’NIN AIR INDIA MACERASI BAŞLAMADAN BİTTİ!

2015’ten bu yana sürdürdüğü Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanlığı görevinden Ocak ayında istifa edeen İlker Aycı’nın, Hindistanlı havayolu Air India CEO’su olarak 1 Nisan’da göreve başlayacağı açıklanmıştı. Ancak ülkedeki çeşitli siyasi ve mesleki gruplardan gelen tepkiler üzerine durum değişti. Aycı, göreve daha başlamadan istifa etti.

Aycı, Tata Group bünyesindeki Air India CEO’luk görevini, Hindistan kamuoyunda bazı çevrelerce farklı bir zemine çekilme çabası nedeniyle kabul etmediğini açıkladı.

Aycı’nın göreve getirileceği haberinin ardından Hindistan’da iktidara yakın Hindu milliyetçileri duruma ciddi şekilde itiraz etmişti. Ayrıca Hindistan pilotlar sendikası da Aycı’nın THY’de aldığı kararlara benzer kararlar alma ihtimali nedeniyle bu karara itiraz etmişti.

Aycı’nın görevinin başlamadan bitmesi ile ilgili Türkiye’de siyaset ile aşırı içli dışlı olması, havacılık sektörünün içinden gelmiyor olması, medyadaki ağır eleştiriler ve daha pek çok faktörün daha olduğu iddia ediliyor.

adbanner