Havacılık Endüstrisi İzlanda’nın Volkanik Patlamalarına Hazır mı?

Son günlerde İzlanda’nın başkenti ve Keflavik Uluslararası Havalimanı’na (KEF) yakın olan Reykjanes Yarımadası bölgesini etkileyen yüzlerce küçük deprem, sismik faaliyetleri ciddi şekilde artırdı. Artan sismik aktivite, istikrarsızlık belirtileri gösteren Fagradalsfjall Yanardağı için büyük bir endişe oluşturdu. İzlanda Meteoroloji Ofisi, bir yanardağ patlamasının neredeyse kaçınılmaz olduğunu duyurdu. Bunun üzerine 11 Kasım 2023’te İzlandalı yetkililer, olağanüstü hal ilan etti.

Tedbir amacıyla yanardağın yakınındaki kasabadan yaklaşık 4 bin kişi tahliye edildi. Volkanik patlama riskinin artışına bağlı olarak İzlanda havacılığı için de turuncu alarm verildi.

Potansiyel patlama bölgesine yakın olmasına rağmen, Keflavik Uluslararası Havalimanı şu anda aktif olarak hizmet vermeye devam ediyor. Uçuşlar planlandığı şekilde gerçekleştiriliyor.

Küresel Havacılık İçin Felaket: Eyjafjallajokull

14 Nisan 2010’da Eyjafjallajökull Yanardağı’nın patlaması küresel hava yolu seyahatlerini ciddi şekilde etkilemişti. Atmosferde 9 kilometre irtifaya ulaşan siyah bir kül bulutu püskürten büyük patlamanın korkunç anıları son günlerde herkesin zihninde yeniden canlanmaya başladı.

Altı günlük sürede 100.000’den fazla uçuş iptal edilmiş ve dünya genelinde yaklaşık 10 milyon yolcu, yanardağ patlamasından etkilenmişti. Havayolu sektörü, yaklaşık 1,7 milyar Dolar olduğu tahmin edilen çok ciddi bir finansal kayıp yaşamıştı. Patlamanın daha geniş ekonomik etkileri de oldukça önemliydi. Turizm, yük taşımacılığı ve uluslararası ticarette ciddi aksamalar yaşandı.

Yanardağda meydana gelen bu etkinlik, doğal afetlere yönelik hazırlık stratejilerinin küresel olarak yeniden değerlendirilmesine yol açtı.

Havacılık sektörü emniyet protokollerini yeniledi

2010 Eyjafjallajokull patlamasına yanıt olarak havacılık endüstrisi, uluslararası düzenleyici kurumlarla birlikte, volkanik olaylarla mücadelede emniyeti ve verimliliği artırmak için bir dizi yeni kılavuz ve protokol oluşturdu.

  • Volkanik Kül Danışma Merkezleri (VAAC) gibi daha gelişmiş uydu sistemlerinin kullanımı yoğunlaştırıldı. Örneğin, dokuz küresel merkezden biri olan Londra VAAC, kül bulutu hareketleri hakkında daha doğru ve zamanında bilgi sağlamak için uydu verilerinin ve bilgisayar modellemesinin kullanımını genişletti.
  • Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) patlamanın ardından hava sahası yönetimine yeni bir yaklaşım getirdi. Yaygın hava sahası kapatmaları yerine, ‘kül konsantrasyonu eşikleri’ kavramı geliştirildi. Bu, hava sahasının değişen kül yoğunluğu seviyelerine göre sınıflandırılmasına olanak tanıdı ve bazı uçuşların daha düşük riskli bölgelerde devam etmesine olanak sağladı.
  • Boeing ve Rolls-Royce, yanardağ küllerinin motorlar üzerindeki etkilerini anlamak için kapsamlı araştırmalar yaptı. Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre, operasyonel kurallarını revize ederek, jet motorları için güvenli olduğu düşünülen yeni kül yutma eşikleri belirlendi.
  • Aralarında British Airways, Heathrow (LHR), Lufthansa, Frankfurt Havalimanı (FRA), Air France, Charles de Gaulle Havalimanı (CDG), KLM, Amsterdam Schiphol Havalimanı (AMS), Delta Havayolları, Atlanta Hartsfield–Jackson Uluslararası Havalimanı (ATL), Singapur Havayolları ve Changi Havalimanı’nın (SIN) da bulunduğu bazı havayolları ve havalimanları, daha sağlam acil durum planları geliştirdi. Bu planlar, uçuşların yeniden yönlendirilmesi, mahsur kalan yolcuların barındırılması ve kapsamlı gecikmelerin veya iptallerin yönetilmesine yönelik stratejileri içeriyordu.
  • Havayolları, pilotları volkanik koşullarda uçmaya hazırlamak amacıyla eğitim programlarını güncelledi. Simülatörlere, kül bulutları arasında uçma deneyimini içeren senaryolar entegre edildi. Pilotlara bu tür durumlarla baş etme konusunda pratik deneyimler kazandırıldı.

Fagradalsfjall Patlaması Uçuşları Eyjafjallajokull Kadar Etkilemez!

Genel olarak, 2010’daki patlamanın bir sonucu olarak, havacılık sektöründe artan hazırlık ve müdahale yetenekleri, volkanik faaliyetler karşısında hava yolculuğunu daha emniyetli hale getirdi. Bu önlemler yalnızca uçakları ve yolcuları korumakla kalmıyor. Aynı zamanda volkanik patlamaların küresel hava yolculuğu üzerindeki ekonomik ve lojistik etkilerini de azaltıyor.

Bir stratovolkan olan Eyjafjallajokull, dev patlamalarıyla tanınıyor. Buz örtüsü yaklaşık 100 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor ve sıcak magmanın buzularla etkileşimi, patlayıcılığını daha da artırıyor.

Buna karşılık, Fagradalsfjall, tipik olarak geniş kül bulutları yerine lav akıntıları üreten, daha az patlayıcı, kalkan (shield) volkanik sisteminin bir parçasıdır.

Eyjafjallajokull’un patlaması, hava yolculuğunu etkileyen potansiyel kül dağılımı nedeniyle daha geniş bir tehlike oluştururken, Fagradalsfjall’ın etkisi daha yerel olabilir.

Bununla birlikte, özellikle lav akışları, yakınlardaki toplulukları veya Fagradalsfjall’dan yaklaşık 25 kilometre  uzaklıkta bulunan Keflavik Uluslararası Havalimanı gibi kritik altyapıları etkiliyorsa, bu durum çok dikkatle takip edilmesi gereken önemli sonuçlar doğurabilir.

Özetle, Fagradalsfjall patlaması, İzlanda’daki yerel bölgeleri ve hava yolculuğunu etkileyebilecek olsa da, 2010 Eyjafjallajokull patlamasıyla aynı ölçekte kapsamlı küresel sonuçlara yol açması pek olası görünmüyor.

adbanner