Havacılık Bülteni-265

EN GENÇ UÇAK FİLOSU HANGİ HAVAYOLUNDA?

Küresel havacılık sektörüne yönelik analiz ve araştırmalar hazırlayan ch-aviation tarafından, 2024 yılında en genç filoya sahip havayolları açıklandı.

Filosunu yeni nesil uçaklarla genişletmeye ve gençleştirmeye devam eden Pegasus Hava Yolları; modern bir filoyu sürdürme, yakıt verimliliği ve sürdürülebilirliğe katkı sağlama yönündeki çabalarıyla, iki ödüle birden layık görüldü. “100’den fazla uçağa sahip havayolları” kategorisinde “Dünyanın 4. En Genç Uçak Filosu” ödülünü alan Pegasus, aynı zamanda “Avrupa’nın 4. En Genç Uçak Filosu” ödülünün de sahibi oldu.

Pegasus Hava Yolları’nın Ekim 2023’te 100 uçak sınırını aşan filosunda; Aralık 2023 itibarıyla 16 adet Boeing 737-800, 7 adet eski nesil Airbus A320ceo, 46 ​​adet Airbus A320neo ve 41 adet Airbus A321neo olmak üzere toplam 110 uçak bulunuyor. Bu uçakların yaş ortalaması ise 4,6 olarak açıklandı.

2024’te Dünyanın En Genç Uçak Filosuna Sahip Havayolları listenin zirvesinde, Starlux Havayolları yer aldı. İkinci kez üst üste bu listenin zirvesinde yer alan Tayvanlı havayolu, 2017’de kuruldu. Filosundaki 21 Airbus uçağının yaş ortalaması 2.04 olan Starlux, 9 ülkedeki 23 farklı destinasyona, 22 rota üzerinden hizmet veriyor. Listenin devamında sırasıyla, Lynx Air, Arajet, Vistara ve JetSMART yer aldı.

2024’te, 100’den fazla uçağı olan havayolları arsında en genç filoya sahip olanlar listesinin zirvesinde ise IndıGo bulunuyor. Hindistanlı havayolunun filosundaki 344 uçağın yaş ortalaması, 3.94. Düşük maliyetli havayolu, ana merkezi olan Delhi Indira Gandhi Uluslararası Havalimanı’ndan 23 ülkedeki 114 destinasyona 620 rotada hizmet veriyor.

Listenin ikinci sırasındaki ABD’li Frontier Havayolları’nın filosundaki 136 uçağının yaş ortalaması 4.38.

Üçüncü sırada bulunan Budapeşte merkezli Wizz Air’in filosundaki uçak sayısı 198. Bu uçakların yaş ortalaması ise 4.42.

Listenin dördüncü sırasındaki Pegasus’u; filosundaki toplam 129 uçağın yaş ortalaması 5.82 olan Volaris takip ediyor.

2024’te Avrupa’nın en genç uçak fiilosuna sahip havayolları listesinin zirvesinde ise PLAY var. İzlandalı havayolunun filosundaki 10 Airbus uçağının yaş ortalaması 3.51.

İkinci sıradaki Letonyalı airBaltic’in ise filosundaki 46 uçağın yaş ortalaması 3.54

Wizz Air’in 3’üncü; Pegasus’un 4’üncü sırada yer aldığı listenin 5’inci sırasında French Bee Havayolları var. 2018’de kurulan ve filosundaki 6 uçağın yaş ortalaması 4.59 olan havayolu, Paris Orly Havaliman merkezli olarak, 7 farklı rotada 7 farklı destinasyona uçuş yapıyor.

2024’te Afrika’nın en genç uçak filosuna sahip havayolu Uganda Airlines; Asya’nın zirvesinde Starlux Airlines; Kuzey Amerika’da Lynx Air; Okyanusya’da Fiji Airways ve Güney Amerika’da JetSMART yer aldı.

İGA İSTANBUL HAVALİMANI İÇİN YATIRIMLAR YILI

İGA İstanbul Havalimanı CEO Vekili Selahattin Bilgen, hafta içinde düzenlenen bir etkinlikte, 2023 yılını değerlendirdi ve 2024 yılı planlarını açıkladı. Dünyanın en önemli küresel aktarma merkezlerinden biri olan İGA İstanbul Havalimanı için 2024’ün ‘Yatırımlar Yılı’ olacağını ilan etti.

5 yıl önce resmi olarak hizmete başlayan ve son 4 yıl üst üste “Avrupa’nın En Yoğun Havalimanı” unvanını kazanan İGA İstanbul Havalimanı, uluslararası küresel aktarma merkezi olarak etki alanını her geçen gün daha da artırıyor.

Bilgen: “2024 yılında yolcu sayısını yaklaşık 85 milyona, uçuş sayısını ise 532 binlere ulaştırmayı hedeflediklerini söyledi. Bu rakamlar yüzde 11,43’lük bir büyüme anlamına geliyor. 2024 yılı içinde 11 yeni hava yolu şirketinin daha İstanbul Havalimanı’na operasyonlara başlamasıyla, İGA, dünyanın en fazla havayoluna hizmet veren havalimanı ünvanını da eline geçirecek.

2023 yılında 160,1 milyon Euro yatırım yapan İGA’nın 2024 için 656,5 milyon Euro yatırım hedefi bulunuyor. Eskişehir’de İGA Havalimanı İşletmesi A.Ş. tarafından 3 milyon metrekare alanda kurulacak olan Güneş Enerji Santrali ile İGA, kendi elektriğinin tamamını, yenilebilir enerjiyle karşılayan dünyadaki ilk havalimanı olacak. Proje için 146.4 milyon Euro yatırım bedeli ayrılırken; projenin 2024 sonunda tamamlanması hedefleniyor.

2024 için ayrılan yatırım bütçesi, güneş enerji santrali dışında, bu yıl sonunda hizmete başlaması beklenen Genel Havacılık Terminali; 2025 yılının ilk çeyreğinde tamamlanması planlanan Hilton Istanbul Airport Hotel; Doğu-Batı pist inşası ve Kuzey-Güney yedek pisti için kullanılacak.

İGA’nın 2024 için en kritik hedeflerinden biri de, üçlü bağımsız paralel pist operasyonlarıyla, Avrupa’da bir ilki başarmak. Bu sayede, Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra, en yüksek verim ve kapasiteyle gerçekleşecek operasyonlara İGA İstanbul Havalimanı’nda imza atılacak. Bu yöntemle saatlik hava trafik kapasitesi 120’den 148’in üzerine çıkacak. Böylece ek pist yatırımı yapılmaksızın yıllık 200 milyon yolcu hedefine ulaşılması için kritik bir adım atılacak.

14 tarifeli kargo hava yolu şirketinin operasyon yaptığı İstanbul Havalimanı, dünya kargo taşımacılığı açısından da çok önemli bir merkez durumunda. 5,5 milyon ton kapasiteye çıkabilecek bir alt yapıya sahip olan havalimanının toplam kargo alanı 1,4 milyon metrekare seviyesinde. Bu da dünyanın en önemli kargo havalimanı olan Hong Kong’un neredeyse üç katı.

Öte yandan İstanbul Havalimanı, dünyanın en büyük ekspres taşımacılık şirketi FedEx Express ve Trendyol ile iş birliği yaptı. FedEx Express, İstanbul Havalimanı Kargo Bölgesi’ne 23 bin metrekarelik bir tesis kurulumu için düğmeye bastı. 26 milyon Euro yatırım yapılan bu tesisin, Asya ve Afrika arasındaki stratejik bağlantıyı sağlayarak, üç kıtadaki operasyonları birbirine entegre edecek bir merkez olması hedefleniyor.

12 bin metrekare alanda, günlük 150 bin ürün çıkışı kapasitesine sahip olacak Trendyol projesinin ise 2025 yılının ilk çeyreğinde faaliyete geçmesi planlanıyor. Bu proje için ise 36 milyon Euro yatırım yapıldı.

İGA İstanbul Havalimanı “Odağımız Dünya, Hedefimiz Gelecek” misyonuyla “Net Sıfır CO2 emisyonu” taahhüdü veren havalimanları arasında yer alıyor. Bu kapsamda yapılan çalışmalarla, 2023 yılını, hedeflenenden yüzde 14 daha az emisyon ile tamamlayan İGA İstanbul Havalimanı’nın hedefi, 2050 yılında sıfır emisyon hedefine ulaşmak. Atık dönüşümü sistemleri ve araç filosunun elektrikli modellerle değiştirilmesi, bu süreçte en büyük faydayı sağladı.

Havalimanına gelen yolcuların memnuniyeti, üç yıldır bağımsız bir şirket tarafından ölçülüyor. İstanbul Havalimanı’nın beğenilme oranı sürekli artarak, 2023 yılında yüzde 89’a ulaştı. Gayrettepe-İstanbul Havalimanı metrosunun açılmasıyla bu oranın daha da yükselmesi bekleniyor.

UÇAKLARA LAZER SALDIRISI VAKALARI REKOR KIRIYOR!

ABD Federal Havacılık İdaresi – FAA, 2023 yılında uçaklara yönelik tehlikeli lazer saldırı vakalarının sayısının, önceki tüm rekorları geride bıraktığını açıkladı ve kamuoyuna bir çağrıda bulundu.

FAA kayıtlarına göre, 2023’te uçaklara lazer saldırısı yapıldığına ilişkin toplam 13.304 rapor tutuldu. Bu sayı, 2022’de tutulan rapor sayısına kıyasla %41’lik endişe verici bir artışı işaret ediyor.

FAA yönetimi, yüksek güçlü lazerlerin, yüzlerce yolcu taşıyan uçaklara tutulmasının tehlikelerine dikkat çekti. Kokpite yöneltilen lazer gibi dikkat dağıtıcı ve zarar verecek ışıkların, pilotların görüş kapasitesine doğrudan etki ettiği ve uçuş emniyetini riske attığı belirtildi. Bu ışıkların körlüğe sebep olmanın yanı sıra, pilotların kritik kararlar öncesi dikkat dağınıklığı yaşamasına neden olabileceği de belirtildi.

FAA, uçaklara lazer tutulması vakalarını kaydetmeye 2010 yılında başladı. O tarihten bu yana pilotlar 313 yaralanma vakası bildirdi.

FAA’nin resmi X hesabı üzerinden yapılan bir paylaşımda, Amerika Birleşik Devletleri’nde federal bir suç olarak kabul edilen uçaklara yönelik lazer saldırılarının raporlanması konusunda halka yardım çağrısında bulunuldu.

Uçaklara lazer tutan kişilerin, yaptıkları ihlal başına 11.000 Dolar, birden fazla lazer olayı için ise 30.800 Dolar’a kadar para cezasıyla karşı karşıya kalacakları; bu suçu işleyenlerin ayrıca federal, eyalet ve yerel kolluk kuvvetleri tarafından cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceğine vurgu yapıldı.

FAA’nin dünyadaki en güvenli hava ulaşım sistemini sürdürmeye kararlı olduğunu vurgulayan Başkan Michael Whitaker, lazeri bir uçağa doğrultmanın, uçaktaki ve yerdeki herkesi riske sokan ciddi bir emniyet tehlikesi oluşturduğunu söyledi.

Konuyla ilgili farkındalık oluşturmak için FAA, 2010 ile 2023 arasında lazer vakalarının raporlandığı olayların verilerini içeren bir grafik de paylaştı. Grafik, ABD’nin coğrafi bölgeleri, kişi başına düşen vaka sayısı, günün ve yılın hangi zamanlarında bu tip olayların daha fazla yaşandığı gibi detayları içeriyor.

Öte yandan ABD Hava Kuvvetleri de, lazer işaretleyicilerin savaş uçaklarına nişan alınması vakalarının arttığını ve bu durumun ne gibi potansiyel tehlikeli sonuçları olabileceğini aktaran bir uyarı metni yayınladı.

Türkiye’de de uçağa lazer tutma olayları yaşanabiliyor. Son olarak 6 Ocak’ta Türk Hava Yolları’nın TK-2443 sefer sayılı İzmir – İstanbul seferini yapan uçağına kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından İstanbul’a iniş için alçaldığı sırada lazer tutuldu. O anlar, uçakta bulunan bir yolcu tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedildi.

Türkiye Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen idari para cezalarına göre, uçuş emniyetini riske atacak şekilde hava araçlarına lazer tutulması, uçak haberleşmesine müdahale edilmesi veya benzer ihlallerde bulunulması halinde 91 bin 139 lira idari para cezası kesiliyor.

BOEING 737 MAX-7 İÇİN MUAFİYET TALEBİNİ GERİ ÇEKTİ!

ABD’li imalatçı Boeing, son dönemde üst üste yaşadığı krizlerin bir sonucu olarak, FAA’ye daha önce ilettiği, 737 MAX 7’nin sertifikasyon sürecini hızlandıracak önemli bir emniyet muafiyeti talebini geri çekti.

Dar gövde uçak ailesinin en küçük üyesi olan MAX-7 için daha önce yapılan muafiyet talebi, motor hava alığının iç kısmında ciddi hasar veya arızaya yol açabilecek aşırı ısınmaları önlemek için, motor kaportası ve motor buzlanma önleyici sisteminde tasarım değişiklikleri yapılmasına gerek kalmadan, MAX 7’nin uçuşa elverişlilik sertifikası almasına olanak tanıyacaktı.

ABD Senatosu Ticaret Komitesi’nin havacılık emniyeti kuruluna başkanlık eden Senatör Tammy Duckworth, buzlanma önleyici sistemin aşırı ısınarak motor kaportasının “parçalanıp düşmesine” neden olabileceğini iddia etti ve Boeing CEO’su Dave Calhoun’dan muafiyet talebini geri çekmesini istedi. Buzlanmanın, gövdeye nüfuz eden kalıntılar oluşturabileceği ve bunun da kanadın arkasındaki pencere koltuklarında oturan yolcuları tehlikeye atabileceğini söyledi.

Duckworth, çekilme kararını, Boeing hissedarları için kötü; bu uçaklarla yolcu olarak uçacak kişiler için ise doğru karar olarak nitelendirdi.

Boeing, Mayıs 2026’da piyasaya sürülmeye hazır kalıcı bir düzeltme için çalışırken, geçici emniyet muafiyetinin 737 MAX 7’nin sertifikasyon sürecini hızlandıracağını umuyordu. Talep yapıldıktan sonra FAA ile Boeing, aynı buzlanma önleyici sistem sorunlarını yaşayan MAX-8 ve MAX-9 modellerinde de kullanılabilecek geçici bir çözüm üzerinde anlaşmaya varmıştı.

Hafta içinde Boeing tarafından yapılan açıklamada, bu sistem için teklif edilen zaman sınırlı muafiyetin iptal edilmesinin ardından, bunun yerine sertifikasyon süreci sırasında tamamlanacak yeni bir mühendislik çözümünün sisteme dahil edileceği bilgisi paylaşıldı.

Boeing’in kalite kontrol prosedürleri üzerindeki baskı, birkaç hafta önce kalkıştan kısa bir süre sonra havada acil çıkış kapısı patlayan Alaska Havayolları’na ait 737 MAX 9 uçağında yaşananların ardından yoğunlaştı. Olay sonrası FAA, Boeing’in prosedürleri üzerindeki denetimini artırdı ve sektör genelinde Boeing’in emniyet konusundaki itibarı sorgulanır duruma geldi.

Yaşanan bu son gelişmelerin, 737 MAX 7 ve daha büyük, daha çok satan MAX 10 modelinin sertifikasyon süreci için belirlenen zaman çizelgesini daha da çıkmaza sokması bekleniyor. Muafiyet talebinin geri çekilmesi Boeing’i planlanan tasarım değişikliklerini daha hızlı yapmaya zorlayabilir.

Normalde Boeing, 2022’nin sonuna kadar MAX 7 ve 10 için onay almayı hedefliyordu. FAA Başkanı defalarca bu iki uçak için herhangi bir takvimi onaylamayacaklarını belirtti. Takvimde yaşanan gecikme ve Boeing’in muafiyet talebini geri çekme kararı, MAX 7 ve MAX 10’un en büyük müşterileri olan Southwest ve United’ın filo genişleme planlarını sekteye uğrattı.

Uzmanlar, özellikle MAX 10 modelinin sertifikasyon sürecindeki gecikmenin daha da uzamasının, müşterilerin Avrupalı Airbus’a yönelmesine neden olabileceği ve Boeing’in dar gövde uçak segmentindeki %40’lık pazar payını daha da düşürebileceği görüşünde.

United CEO’su Scott Kirby’nin MAX 10 sipariş slotlarının yerine A321neo satın alıp alamayacağını konuşmak üzere kısa süre önce Toulouse’ye uçtuğu biliniyor.

Boeing daha önce 737 üretiminin ayda 50 adede ulaşmasını hedeflediğini açıklamıştı. Ancak FAA, 737 MAX için üretim sayısına yönelik artış talebinin kesinlikle onaylanmayacağını duyurdu.

UYDU TABANLI HAVA TRAFİK KONTROL SİSTEMİNİN İLK PARTNERİ: EASYJET!

İngiltere merkezli düşük maliyetli havayolu easyJet, önümüzdeki yıllarda sektörde hava sahasının modernizasyonunu kolaylaştırmada önemli bir rol oynaması beklenen, uydu tabanlı hava sahası kontrol programı Iris’e kaydolan ilk havayolu oldu.

Avrupa’da hava trafik iletişimini geliştirmeyi amaçlayan yeni uydu tabanlı veri bağlantı sistemi Iris programı, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve küresel iletişim organizasyonu Viasat tarafından yürütülen bir girişim. Iris, hava trafik yönetiminde (ATM) devrim yaratmak için en son uydu teknolojisini kullanmayı amaçlıyor.

Avrupa’daki mevcut altyapı, kapasite sıkıntısı çeken VHF veri bağlantısı Mod 2 teknolojisine dayanıyor. Iris’in, sürekli uçuş planı güncellemesi gibi özelliklerle, uçak rotalarının gerçek zamanlı optimizasyonunu mümkün kılmak için yüksek bant genişliğine sahip dijital uydu iletişim teknolojisine olan ihtiyacı karşılaması amaçlanıyor.

ESA’nın Avrupa Uydu Hizmetleri Sağlayıcısı (ESSP), 2024 yılında Iris kullanılarak Avrupa çapında ilk ticari uçuşları başlatmak için, 15 önemli Hava Seyrüsefer Hizmet Sağlayıcısından (ANSP) destek aldı. Şimdi easyJet’e ait 11 adet Airbus A320neo uçağı da programın bir parçası olacak.

Iris, Avrupa hava trafik yönetimi için uydu tabanlı iletişimi desteklemek amacıyla 2008 yılında ESA ARTES 10 programının bir parçası olarak ortaya çıktı. ESA, yoğun kıtasal hava sahasındaki hava trafiğinin taleplerini karşılayabilecek yükseltilmiş geniş bant sağlamak amacıyla birden fazla havacılık ortağını içeren ‘Iris Precursor’ girişimi için 2014 yılında Inmarsat ile bir sözleşme imzaladı. İlk Iris Precursor test uçuşu, Şubat 2016’da Toulouse ve Balear Adaları arasında bir Airbus A330-200 ile gerçekleştirildi ve ilk 4D yörünge kontrolü ve kontrolör-pilot veri bağlantısı gerçekleştirildi.

İlk uçtan uca sistem testi, Temmuz 2018’de, Amsterdam’dan uçan programın gerçek aviyonikleriyle donatılmış bir Cessna Citation II iş jeti ile yapıldı. Iris, geçen yıl Inmarsat’ı devralan Viasat’ın SwiftBroadband-Safety bağlantı platformunu kullanıyor.

Iris, uçak ve yer kontrol merkezi arasındaki uydu iletişimini geliştiriyor. Bu yenilik, optimum uçuş rotaları ve seyir irtifalarını hesaplayarak, sürekli tırmanma ve alçalma yolları kullanarak operasyonel verimlilik elde etmek konusunda hava trafik kontrolörleri ve pilotları desteklemeyi amaçlıyor.

easyJet, Iris programının sunduğu avantajlardan yararlanarak uçaklarını maksimum verimlilikle uçurmayı ve bunun sonucunda yakıt tüketimi ve emisyon azaltımı açısından daha fazla iyileştirme sağlamayı hedefliyor.

Hava sahası modernizasyonu, havayolu endüstrisinin net sıfır emisyon arayışında kritik bir bileşen olarak öne çıkıyor. easyJet, 2035’e kadar karbon emisyon yoğunluğunu %35 azaltmayı; 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmayı planlıyor.

Hava sahasının verimli kullanımı, havacılıkta emisyonların azaltılması açısından çok önemli ve anında karbon azaltımı için en uygun yol olarak görünüyor. Doğrudan uçuş yolları, daha kısa uçuş sürelerine yol açarak daha az yakıt tüketimi ve daha az emisyon sağlayacak. Bu düzeyde bir verimliliğe ulaşmak, Avrupa havacılık sektöründen kaynaklanan karbon emisyonlarında %10’luk azalma hedefine ulaşmak için oldukça kritik görülüyor.

Airbus, Iris’i hem A320 hem de A330 ailesi uçaklarında tam gelişmiş ve sertifikalı bir yetenek olarak sunuyor. Iris, yörünge ve amaca dayalı operasyonel bilgileri yer istasyonlarıyla paylaşarak, havayollarının beklemelerden kaçınmasına, en uygun rotaları ve irtifaları hesaplamasına ve genel olarak daha fazla yakıt tüketen kademeli irtifa değişiklikleri yerine sürekli tırmanma ve alçalma güzergahlarından faydalanmasına olanak tanıyacak.

Bir sonraki adım, Iris Global üzerinden Iris’in erişim alanını genişletmek ve bu kapasiteyi Asya, Orta Doğu ve ABD dahil olmak üzere diğer bölgelere genişletmek olacak.

adbanner