Air France Uçurumun Kenarında

Dünyanın en büyük havayolu şirketlerinden olan Air France-KLM, son günlerde çok büyük bir sıkıntı içinde. Çalışanlar grevde. CEO geçtiğimiz cuma günü istifa etti. Şirketin hisseleri müthiş bir hızla dibe doğru gidiyor. En önemlisi de yolcular, seyahatleri ile ilgili önemli sorunlar yaşamaya başladı. Sular kısa vadede durulacak gibi görünmüyor.

Air France-KLM, 2017’de 98.7 milyon yolcuya hizmet verdi. 116 ülkede 314 noktaya uçuyor. 34 bin yer hizmetleri, 13 bin kabin ve uçuş hizmetleri ve 4 bin 500 pilot olmak üzere 50 binden fazla çalışanı bulunan şirket, havacılık endüstrisinin bugüne kadar belki de hiç karşılaşmadığı kadar büyük bir endüstriyel eylemin başrol oyuncusu durumunda. İşte Air France’de yaşanan grev ve karışıklığa dair bilmeniz gerekenler…

Olaylar Ne Zaman Başladı?

Yaklaşık 14 yıl önce Fransız ve Hollandalı ulusal taşıyıcıların birleşmesine dayanan Air France-KLM, aslında uzun zamandır Fransız sendikaları ile sorun yaşıyordu. Ancak son yıllarda, pilot sendikası SNPL, pilotların sürekli yer değiştirmek zorunda kalıyor olmaları, genel çalışma koşulları ve elbette ücret ödemeleri konusunda çeşitli grevler gerçekleştirilmesine önayak oldu.

Şubat ayında başlayan bugün hala devam eden grevler, maaş konusu ile ilgili yani sebebi ekonomik. Sendika çalışanlar için yaklaşık yüzde 5,1’lik bir zam isterken, yönetim bu yıl yüzde 1 oranında bir zam ve ek olarak dört yıl içinde yüzde 7’yi bulan bir zam paketi teklif etti.

Yönetim, yaptığı teklifi çalışanların oylamasına sundu. Personelin yüzde 55,4’ü öneriyi reddetti. Bu sonucun ardından CEO Jean-Marc Janaillac görevi bıraktığını açıkladı.

Daha Sonra Ne Oldu?

İstifa kararının ardından şirketin hisselerinde müthiş bir düşüş yaşanmaya başladı. Pazartesi günü sabah saatlerinde gerileme yüzde 13 seviyelerindeydi. Ardından bir miktar iyileşme yaşansa da şu anda yüzde 11.6 değer kaybetmiş durumda.

 

Durumu “rakiplerimizin yüzünü güldürecek muazzam bir karmaşa” olarak nitelendiren Janaillac, çarşamba günü istifasını vermeye hazırlanıyor.

Bu arada Pazartesi ve salı yani dün ve bugün gerçekleşmesi gereken onlarca seferde gecikmeler ve iptaller yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Elbette bunların da şirket için ciddi maddi karşılıkları var.

Peki Olayın Perde Arkasında Ne Var?

Bu sadece yönetime karşı tavır alan çalışanların yaptığı basit bir eylem gibi görünmüyor. Air France grevlerini, çok daha büyük bir pencereden incelemek ve analiz etmek gerek. Bunun Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Fransız işgücü piyasasını “modernize etme” girişimine karşı gittikçe artan toplumsal tepkinin önemli bir parçası olarak yorumlamak gerek.

Macron’un profesyonel iş etiği anlayışı ve hırslı yükseliş tarzı, Fransa’nın işçilerin haklarını korumak isteyen güçlü işçi sendikalarını oldukça kışkırtmış görünüyor.

Macron’un canını Fransız Ulusal Demiryolu İdaresi (SNCF) çalışanlarının bağlı olduğu sendikanın, hükümetin planladığı demiryolları reformunu protesto için sürekli yaptığı grevler de sıkıyor. Ayrıca belediyede çalışan temizlik görevlileri de grevde.

Yüzbinlece kişi çeşitli sektörlerde Macron’un emekçi haklarını tahrip eden neoliberal politikalarını protesto ediyor.

Air France Batar mı?

Söz konusu Air France olduğunda, Macron hükümetinin tavrı biraz daha farklı. Zira Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, havacılık endüstrisinin iç dengelerini de hesap ederek böylesi bir eylemin sonunda çok büyük bir markanın ortadan kalkabileceğini söyleyerek sendikaları uyarıyor.

Air France-KLM’nin yalnızca yüzde 14.3 hissesine devlet sahip. Ancak 14. gününe girilen grevde, havayolunun her gün en az 25 Milyon Euro kayıp yaşadığı ve bir süre sonra bunun telafisi mümkün olmayacak noktalara ulaşarak şirketin kurtarılamayacağı düşünülüyor.

SNPL Sendikası pazar günü yaptığı açıklama ile Air France-KLM’nin ekonomik açıdan mükemmel bir durumda oluşunu, bahsedilen maddi kayıplar ile rahatlıkla başa çıkabiliyor olmasının nedeni olarak gösterdi. Her halükarda tüm bu olanlardan hükümetin sorumlu olduğunun altını güçlü bir şekilde çizdi. Sendika açıklamasında ayrıca, bu çatışmanın başlangıcından itibaren gerçek karar verici olanın devlet olduğu vurgusunu yaptı.

Muhammed YILMAZ

adbanner