Cep telefonlarımızı, kalkışta ve inişte tamamen kapatıyor; düz uçuş esnasında ise yalnızca uçuş modunda kullanabiliyoruz. Bunu neden yaptığımızı hiç düşündünüz mü?
Dünya genelinde her gün 100 binden fazla insan, uçakla seyahat ediyor ve nedenini tam olarak bilmediği; ama uyması gereken bu talimatla yüzleşiyor. Havayolu endüstrisi, sürekli gelişen teknolojiye ayak uydururken, telefonlarımızı hala uçuş modunda kullanabiliyor olmamız biraz ironik. Yani bunu yapmazsak ne olur sorusunun cevabı ne yazık ki, hala net değil.
Genel varsayım şu: cep telefonlarımızın sinyalleri elektronik sistemlerine müdahale ederek, uçağın kontrolden çıkıp düşmesine neden olabilir. Bu gerçekten doğru mu? Bunun gerçekleşme ihtimali var mı? Eğer bu kadar büyük bir endişe varsa, uygulamanın çok daha sert, yaptırım gücü yüksek uygulanması gerekmez mi? Cep telefonu sinyalleri bu kadar etkiliyse uçaktaki wi-fi sinyalleri neden uçağı düşürmüyor? Gibi soruların sayısı artırılabilir.
Uçakların elektronik sistemleri, parazit ve dış etkilerin zarar vermesini engelleyecek önlemler düşünülerek tasarlanıyor. Bugüne kadar sadece, 2000 yılında İsviçre’de düşen Crossair’in RJ’si ve 2003’te Yeni Zelanda’da düşen Piper PA-31 kazalarında cep telefonu etkisinden şüphelenildi. Ancak henüz uçuşu olumsuz etkilediği kanıtlanmış bir telefon vakası yok.
Her uçuşun başlangıcında alenen duyurulmasına rağmen, uçaktaki bir çok yolcunun telefonlarını bilerek, yanlışlıkla veya tembellik sebebiyle uçuş esnasında açık bıraktığı düşünülüyor. Uluslararası otoriteler ise sonradan “pardon, üzgünüm” dememek için regülasyonlar içinde bu kuralı bir önlem olarak bulundurmaya devam ediyor.
Kabindeki telefonlarla pilotların kullandığı radyo sinyalleri arasında elbette bir korelasyon var. Uçaktaki 50 kişinin telefonunu kapatmayacak kadar düşüncesiz olduklarını varsayalım; bu durumda maksimum güçle sürekli sinyal arayışı içine giren 50 telefon ciddi bir parazit yaratarak kokpit ekipmanlarını etkileyebilir. Böylesi durumlarda, cep telefonu sinyalleri, uçağın telsizlerinde bir kaç saniyeliğine parazite yol açabiliyor. Pilotlar bunu, eskiden televizyonun yanında duran cep telefonlarının çalmadan önce yarattığı etkileşime benzetiyor. Yani durum sadece güvenlik açısından kritik değil, aynı zamanda sinir bozucu. Yeni nesil uçaklar, akıllı telefonlar ve teknolojinin geldiği son nokta itibariyle bu durumun azalarak biteceği düşünülüyor.
Yani özetle, teknik anlamda, telefonların uçağın aletlerine müdahale etme potansiyeli var, ama bu düşük bir ihtimal. Bugün pek çok havayolu AeroMobile ve On Air gibi yerleşik hücresel ağ şirketleri üzerinden uçak içi görüşmeler yapılmasına izin vermeye başladı.
İşin bir de sosyal boyutu var. Önümüzdeki günlerde, şüphenin ötesine geçilip, telefonların uçak güvenliği için hiç bir zararı olmadığı kanıtlanabilirse, bu iyi mi olacak kötü mü , orası tartışılır. Çünkü yolcuların bir kısmı telefonlarını uçakta kullanmaya başlama hakkı talep ederken, bir kısmı ise buna izin verilmemesi gerektiğini savunacak. Yolcular arasında tartışmalar çıkacak; havayolları da ikilemde kalacak.
Uçak kabinleri şuanda göreli sessizliğin son adresi durumunda. Telefonların kullanımı serbest olursa; tüm uçuş boyunca yanınızdaki kişinin telefon görüşmesine şahit olmak zorunda kalabilirsiniz. Sanki böylesi daha iyi gibi ne dersiniz?