MEKSİKA’DA UÇAK DÜŞTÜ! HERKES HAYATTA KALDI!
Meksika’nın Durango şehrindeki Guadalupe Victoria Havalimanı’ndan başkent Mexico City’ye gitmeyi planlayan AeroMexico Havayolları’na ait Embraer 190 bölgesel yolcu uçağı, 9’u çocuk, 2’si bebek toplam 99 yolcu ve 4 mürettebatıyla kalkış esnasında 2900 metrelik pistten havalanamak istedi. Yerden 300 metre kadar yükseldikten sonra ise havalimanı yakınındaki yeşil alana düştü. Mucizevi bir şekilde hiç kimsenin hayatını kaybetmediği olayda Brezilyalı imalatçı Embraer üretimi E190’ın ilk olarak yerle temas eden sol motoru pistten 250, sağ motoru da 320 metre açıkta bulundu. Uçak, pistin 380 metre açığında yandı. Kazaya olumsuz hava koşullarının neden olduğu düşünülüyor. Uçağın kalkışı sırasında bölgede fırtına geçişi olduğu doğrulandı.
Özellikle bulut seviyesinin çok düşük olduğu; gök gürültülü sağanak yağışlı ve fırtınalı havalarda uçakların kalkış yapması oldukça zor. Pistte kalkış için koşuya çıkan uçak; V1 olarak adlandırılan kalkış hızına ulaştığında rüzgarın yön değiştirmesi gibi sebepler durumu çok daha zorlu hale getiriyor. Aynı zamanda Aeromexico uçağının kalkışı sırasında dolu yağdığı da görülüyor. Bu tip durumlar, kalkış sırasında full performans ile çalışması gereken motorların çok daha fazla su alması nedeniyle kalkışı olumsuz etkileyen bir diğer önemli faktör.
İlgili Haber | Uçak Kazasından Sağ Çıkma Tüyoları
Yaşanan olay, havacılık endüstrisindeki kuralların, güvenlik standartlarının ve uçak tasarımlarının ne kadar iyi bir noktaya geldiğini göstermesi açısından önemli. Meksikadaki kaza, gerçekleşme ihtimali istatistiksel olarak giderek azalan uçak kazalarından insanların sağ kurtulma ihtimallerini de epey yukarı çekti. Olay, insanların hayatta kalabilmesini sağlayan tasarımların önemini de ortaya koydu. Havalimanı çevresindeki yeşil alanların öylesine boş bırakılmadığı; bu tarz kaza durumlarında insanların tahliyeden sonra uçaktan uzaklaşabilmesine olanak veren başta elektrik hattı olmak üzere her türlü engelden arındırılmış şekilde tasarlanmasının ne anlama geldiği görülmüş oldu. Yani akıllı havalimanı tasarımları uçak kazalarında hayatta kalma ihtimallerini güçlendirecek önemli bir faktör. Modern uçakların geçmişteki kazalardan ders alınarak artık çok daha güçlü olması; daha geç yanan ve zehirli duman çıkarmayan malzemelerin uçaklarda daha geniş kullanım alanına sahip olması; koltukların şiddet etkisine dayanacak kadar güçlü imal edilmesi, kargo bölümündeki yangın söndürme sistemlerinin zorunlu hale getirilmiş olması ve kazanın düşük bir hızda meydana gelmesi bu mucizevi sonucu açıklayan en önemli faktörler. Ayrıca yolcuların 90 saniye içinde tahliye edilebilmesi uygulamasının da ne kadar önemli olduğu bir kez daha bu kaza ile ortaya çıktı.
Yolcuların tahliye kaydırakları ile uçağı terk ettiği ve 49 kişinin çeşitli şekillerde yaralandığı olayda en ciddi hasarı omurilik yaralanması yaşayan kaptan Pilot Carlos Meyran yaşadı.
Uçağın çok büyük zarar gördüğü ama tüm yolcuların hayatta kaldığı uçak kazaları geçmişte de yaşandı. 2016’da, American Havayolları’na ait Boeing 767’nin Chicago O’Hare Havaalanı’ndan kalkışı sırasında motoru patladı. Uçakta büyük bir yangın çıkmasına rağmen tüm yolcular başarılı bir şekilde tahliye edildi. 2013’te Lion Air’in 737’sini kullanan pilotlar Endonezya’nın Bali Adası’na inişe geçti. Ancak pisti tam olarak hesaplayamadıkları için piste ulaşmadan uçağı denize indirdi. 101 yolcu ve 7 mürettebatın tamamı hayatta kaldı. 2009’da ise Hudson Mucizesi olarak bilinen olay yaşandı. US Airways’e ait A320, New York LaGuardia Havaalanı’ndan kalkış sırasında kaz sürüsüne girdi ve iki motorunu da kaybetti. Pilotlar Chesley Sullenberger ve Jeffrey Skiles, uçağı Hudson Nehri üzerine güvenli bir şekilde indirdi. 150 yolcu ve 5 mürettebat hayatta kalmayı başardı.
Meksika’nın milli havayolu AeroMexico, Orta Amerika’nın en güvenli havayollarından biri. Şirketin 30 yılı aşkın süredir ölümlü kazası bulunmuyor. Ağustos 1986’da Meksika’dan havalanan Aeromexico’ya ait DC-9, Los Angeles Havaalanı’na yaklaşma sırasında düştü. 15’i yerde toplam 82 kişi kazada hayatını kaybetti. 1981’de, yine Aeromexico’ya ait bir DC-9, kuzey Meksika’daki Chihuahua şehrine inerken düştü ve 36 kişi can verdi. Salı günü gerçekleşen kazada kullanılmaz hale gelen 2008 yılında fabrikadan çıkan XA-GAL tescilli E-190 AeroMexico filosuna 4 yıl önce katılmıştı.
İlgili Haber | Havacılık Tarihinde En Güvenli Yıl: 2017
E-190 uçaklarının geçmişini incelediğimizde de sadece iki ölümlü kazaya rastlıyoruz: Çin’in Yichun Lindu Havalimanı’nda 2010 yılında meydana gelen ve 44 kişinin can verdiği kaza, kokpit ekibinin sisli havalarda iniş kurallarını dikkate almaması nedeniyle meydana geldi. 2013’te ise Mozambik LAM Havayolları filosundaki E-190’ı Namibya yakınlarında, uçağın kaptan pilotu, yardımcı pilot tuvaletteyken kasten düşürmüştü. O kazada da 27 yolcu ve 6 mürettebat hayatını kaybetti.
THY GÜVENLİK DEMOSUNDA LEGOLARI OYNATTI!
Türk Hava Yolları uçak içi güvenlik demo filmini değiştirdi. Her seferinde birbirinden ilginç konseptlerle yolcuların ilgisinin çekilmeye çalışıldığı güvenlik demolarında bu kez dünyaca ünlü Lego figürleri rol aldı. Warner Bros. ve Lego girişilen iş birliği neticesinde ortaya çıkan güvenlik demosu, Şubat 2019’da vizyona girecek olan “LEGO Movie 2”nin montaj ekibi tarafından üretildi.
Bugüne kadar hiç denenmemiş olan Lego güvenlik filminde, yolcuların uymaları gereken emniyet prosedürleri unutulmaz şarkılar ve danslar eşliğinde eğlenceli ve esprili bir dille anlatılıyor.
Filmin hayata geçirilmesinde 2 konsept artist, 3 layout artist, 7 animatör ve 4 ışık teknisyeninden oluşan 16 kişilik bir prodüksiyon ekibi görev aldı. 950 günden uzun süren çalışmalarda uzmanlar sahneleri hayata geçirebilmek için yaklaşık 3 milyon adet LEGO parçası kullandı. Animasyonun üretilen 973 farklı versiyonu toplamda yaklaşık 10 milyon işlemci saati gerektirdi. Türk Hava Yolları’nın filosundaki 15 farklı uçak modeli için, filmin hem İngilizce hem Türkçe 30 farklı versiyonu üretildi.
İSTANBUL YENİ HAVALİMANI’NA TAŞINMA PLANI BELLİ OLDU!
Atatürk Havalimanı’ndan, 29 Ekim’de kapılarını açmaya hazırlanan İstanbul Yeni Havalimanı’na taşınma işlemlerinin nasıl gerçekleştirileceği ile ilgili prosedürleri içeren NOTAM, DHMİ tarafından yayımlandı. 25 Ekim’de İstanbul Yeni Havalimanı’na deneme uçuşları hariç herhangi bir resmi uçuş düzenlenmesi planlanmıyor.
25 ile 30 Ekim tarihleri arasında; Yeni Havalimanı’na sadece base taşıyıcılar tarafından sınırlı sayıda intikal uçuşları düzenlenirken; 45 saat sürecek taşınma süreci 30 Ekim günü saat 00:00’da başlayacak ve 31 Ekim saat 21:00’de sona erecek. Bu 45 saatlik sürede her iki havalimanı da saatte 35 iniş, 35 kalkış olmak üzere toplam 70 kapasite ile görev yapacak.
31 Ekim saat 21:00 itibariyle Atatürk Havalimanı tarifeli ve tarifesiz iç ve dış hat ticari yolcu taşımacılığına kapatılmış olacak. Bu tarihten itibaren Atatürk Havalimanı, müstakil kargo, bakım onarım, genel havacılık, hava taksi, iş jetleri ve devlet uçakları ile yapılan uçuşlar ve otoritenin uygun gördüğü trafiklerce kullanılacak.
İstanbul Yeni Havalimanı’nda kış döneminde, saatte 40 iniş ve 40 kalkış gerçekleşecek. 31 Ekim saat 00:00 ise IATA havalimanı kodlarının değişimi ve böylece yeni havalimanının resmi olarak hizmete başladığı an olarak belirlenecek.
UÇAK BAKIMLARINI ROBOTLAR YAPACAK
Uçak motorlarının bakım işlemleri de en az üretmek kadar zorlu. Bu noktadan hareketle İngiliz motor imalatçısı Rolls-Royce, yeni bir uygulamayı hayata geçirmek için kolları sıvadı. Nottingham ve Harvard Üniversiteleri ile yapılan iş birliği kapsamında hamam böceğine benzeyen bir robot geliştirildi. Motor geliştirme ve bakım sürecinde teknolojiden faydalanarak IntelligentEngine programını hayata geçireceğini duyuran Rolls Royce’nin, geliştirilen yeni robotunun adı SWARM. Hareket kabiliyetine sahip robotun boyutunun 10 milimetreye düşürülmesi için çalışılıyor. Böylece motordaki arızanın kaynağı çok daha kolay bir şekilde tespit edebilecek. Hem de maliyetler azalacak.
Aynı zamanda yılana benzeyen bir başka robot da SWARM’a eşlik etmek ve basit arızaları onarmak üzere geliştiriliyor. Her iki robotun da faaliyete geçmesi halinde geleneksel yöntemlerle 5 saat süren bir onarım işleminin 5 dakikada tamamlanması mümkün olacak. Hem zaman hem de para kazandıran Robotların hangarlarda ne zaman aktif göreve başlayacakları ise henüz bilinmiyor.
SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI’NDA YENİ TERMİNAL AÇILDI!
10 yıl önce açılan ve bu sürede Türkiye’nin en büyük ikinci havalimanı konumuna ulaşan İstanbul Sabiha Gökçen’de Yeni İç Hatlar Terminal Ek Binası hafta başında hizmete açıldı. 26 milyon Euro maliyet ile açılan Terminal Ek Binası ile birlikte havalimanının yıllık yolcu kapasitesi 33 milyondan 41 milyona ulaşacak.
Havalimanını işleten İSG şirketinin CEO’su Ersel Göral’ın ev sahipliğinde düzenlenen törene İstanbul Valisi Vasip Şahin, Savunma Sanayii Müsteşarı Prof. Dr. İsmail Demir, gibi çok sayıda önemli isim katıldı.
sayısız ödüle layık görülerek başarılarımızı taçlandırdık. Sabiha Gökçen geçen yıl elde ettiği yüzde 82.3 zamanında kalkış oranıyla dünyada 8’inci sırada yer alarak ilk 10’a giren tek Türk havalimanı oldu. Son 10 yılda 9 kat gelişen havalimanı, 2018’in ilk 6 ayında da çift haneli büyümeye ulaştı. Havalimanında çok uzun süredir yapımı konuşulan 2. pistin de bu yıl sonunda tamamlanmasını planlanıyor. Havalimanı böylece 2019 yılında iki pisti ile toplamda saatlik 80 uçuş ve 41 milyon yolcu kapasitesine sahip olacak. Metro inşaatının da önümüzdeki yılın başında tamamlanması planlanıyor. Pendik-Kadıköy metrosuna direkt bağlantı sağlanacak.
Öte yandan Avrupa Havalimanları Konseyi (ACI) rakamlarına göre, 2018 yılının ilk 6 ayında aktarmalı uçuşlara Türk havalimanları damgasını vurdu.
Aktarmalı uçuşlar konusunda; 1. grup havalimanları içinde Antalya yüzde 44,8 artışla birinci olurken, 2. Grupta İzmir Adnan Menderes yüzde 23 artışla birinci, Esenboğa yüzde 22.9 artışla ikinci oldu. 4.Grup Havalimanlarında ise Sinop Havalimanı ise yüzde 130.4 artışla dördüncü sırada kendine yer buldu.
Türkiye ise 2008’den bu yana doğrudan bağlantısını yüzde 191, dolaylı bağlantısını yüzde 130, havalimanlarını yüzde 157 ve Hub bağlantısını yüzde 534 arttırarak, son on yılda tüm kategorilerde uçuş ağını en fazla geliştiren ülke oldu.