Stanford Üniversitesi’nde akademisyen olan 69 yaşındaki Ming Kou Chan, Cathay Pacific Havayolları ile San Francisco’dan Hong Kong’a uçacaktı. Uçuştan bir kaç saat önce San Francisco Havalimanı’ndaki Cathay Pacific Lounge’ye giriş yaptı. Ancak uçuş saati geldiğinde uçağa binmedi.
Olayı dramatik hale getiren ise Ming Kou Chan’ın, uçuş saatinden yaklaşık 18 saat sonra, loungedeki duşlardan birinde ölü bulunması oldu. Yapılan otopsi sonunda atardamarlarının tıkalı olduğu anlaşıldı. Otopsi raporunu yorumlayan uzmanlar, Chan’a daha erken müdahale edilebilse kurtarılma şansı olduğu görüşünde birleşiyor.
Bu trajik hikayenin ardından, havacılık dünyasında ciddi bir tartışma başladı. Chan’ın ölümünden kim sorumlu? Onun uçağa binmediğini fark etmelerine rağmen herhangi bir aksiyon almayan havayolu mu? Uçuş saatinin kaçta olduğunu bilmelerine rağmen saatlerce duştan çıkmadığını fark etmeyen lounge görevlileri mi? Olayın gerçekleştiği havalimanının terminal işletmecisi mi?
LOUNGE VE HAVAYOLU PENCERESİNDEN DURUM NE?
Havalimanlarındaki loungelerdan sadece özel müşteriler ve havayolunun business class ya da first class seyahat eden yolcuları faydalanabiliyor. Loungeye giriş yapmak için kapıya geldiğinizde, resepsiyonda duran görevli, biniş kartınız üzerinden sisteme giriş yapıyor. Yani uçuşunuzun saati ve diğer tüm detayları lounge sistemi tarafından net olarak biliniyor.
Ancak özel yolcu salonlarını işletenlerin perspektifinden bakıldığında, yolcuların uçağa binip binmediklerinin takibinin havayollarına bırakıldığı belirtiliyor. Bir yolcunun 18 saat boyunca havaalanı loungesinde bir duşta kalmasını hiçbir görevlinin nasıl fark etmediği ise çok büyük bir soru işareti. Üstelik bu, özel bir süitin içindeki duştu. Bu yüzden bu alanı aynı anda kullanan sadece tek bir kişi olabilirdi. 18 saat boyunca bu suitenin dolu olduğunun fark edilmemiş olması imkansız gibi görünüyor.
Yolcu loungeye giriş yapmasına rağmen uçuşa gelmediğinde sistem tarafından bazı uyarılar yapılması gerektiğini düşünebilirsiniz. Doğru. Ancak gerçek şu ki, havayolları yolculara uçuş öncesi online check-in hakkı verdiği için çoğu zaman ekstra bir doğrulama yapmıyor. Bu yüzden check-in yapan, ancak uçuşa katılamayan kişiler hemen her uçuşta olabiliyor. Havayolu da yaşanan olayla ilgili kendini bu şekilde savunuyor.
Mantıksal olarak bakıldığında özel yolcu salonunda bir suite girdiğinizde hem lounge personelinin hem de havayolunun sizi izlemesi gerekiyor. Bu izleme sürecinde amaç yolcunun ne kadar süredir duş aldığıyla meşgul olmak değil, bu süitin yolcu tarafından ne kadar süredir kullanıldığı ve uçuşunu kaçırıp kaçırmadığı bilgilerinin takibi üzerinden olmalı.
Birçok kişi tarafından katkı sunulan ihmaller zinciri neticesinde bir insanın hayatını kaybetmesi gerçekten korkunç. Sorumluluğun kimde olduğunun şu an için net bir cevabı olmasa da yaşanan durumu bir sorumsuzluk mu yoksa talihsizlik olarak mı yorumlamak gerek karar sizin. Yorumlarda düşüncelerinizi mutlaka bekliyorum.
UÇAKTA YOLCU HAYATINI KAYBEDERSE?
Gelelim işin diğer boyutuna. Uçakla seyahat eden insan sayısı küresel ölçekte katlanarak büyüyor. 2018’de dünya genelinde uçak yolcusu sayısı 4.3 milyar olarak açıklandı. Yolcu sayısı arttıkça yaşlı ve hasta yolcuların sayısı da buna paralel olarak artıyor. Bu yüzden uçakla seyahat ederken, seyir esnasında, hayatını kaybeden insanların sayısı hiç de az sayılmaz.
Uçakta ölme ihtimali olan insanlar temelde üç kategoriye ayrılıyor:
Birincisi, tıbbi acil durum ihtimali beklenmeyen yolcular; ikincisi, ölümcül bir hastalığı olup da tıbbi nedenlerle seyahat edenler; üçüncüsü de hasta olduğunu bilen ama yine de doktora danışmadan ve havayoluna bilgi vermeden seyahat edenler.
Beklenmedik tıbbi acil durumlar için kalp krizi, inme ve bir şeyler yerken boğulma gibi örnekler verilebilir. 2012’de 31 yaşındaki Robert Rippingale adlı yolcu, Singapur-Auckland uçuşu sırasında yemeğini yerken boğularak hayatını kaybetti. Üstelik uçakta doktor ve hemşire olmasına rağmen yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
2009’da Continental Havayolları pilotu uçuş sırasında kalp krizi geçirip hayatını kaybetmişti. Bu olayda da yardımcı pilot görevi devralıp uçağı güvenli bir şekilde ABD’deki Newark Havaalanına indirdi. Uçakta panik oluşmaması için pilotun ölümü yolculara duyurulmadı.
Ölümü bekleyen hastalar da belli bir destinasyonda ölmek ya da birilerini görmek amacıyla seyahat edebiliyor. Havayolları bu yolcuların farkında olduğu ve ihtiyaçlarının karşılanması için daha büyük uçaklarda onlara yer ayırmaya çalışıyor.
En önemli ve en tehlikeli kategori ise aslında üçüncüsü. Çoğu zaman bu hastalar uçakla seyahat etmenin ne tür sonuçlar doğurabileceğinin farkında bile değiller; uçağa binme konusunda doktora da danışmıyorlar. Literatürde “kararlı yolcular’’ olarak adlandırılan bu yolcular, kendilerini gitmeleri gereken yere ulaşmak zorunda hissettikleri ya da biletlerinin parasını iade alamayacakları için bu seyahate çıkmak istiyor. Ve gökyüzünde fenalaşıp kendilerini riske atıyor. Bu tip yolculara da maalesef oldukça sık rastlanıyor.
KABİN EKİBİ DURUMA HAZIRLIKLI!
Uçuşlarımızda görevli kabin ekiplerinin aldığı eğitimler, uçakta ölüm olayı yaşandığında alınması gereken tüm aksiyonları kapsıyor. Ancak uçak yolcularından biri hayatını kaybettiğinde yapılması gerekenlerle ilgili standart prosedürler yok. Her havayolu kendi koyduğu kurallar üzerinden ilerliyor.
Tüm havayolları için ortak olan şey, yolcu fenalaştığında kabin ekibinin ilk müdahaleyi gerçekleştiriyor olması. Bu sırada uçakta doktor olup olmadığı sorgulanıyor. Kokpit ekibine de durum hakkında bilgi verilip, hazırlık yapmaları isteniyor.
Bu esnada yolcu hayatını kaybederse yapılacaklar tamamen değişken. Durum uçaktaki diğer yolculara mümkün olduğunca hissettirilmemeye çalışılıyor.
Hayatını kaybeden yolcu, battaniyeler ile sarılarak uçağın en arkasında müsait olan koltuklara ya da eğer boşsa business class sınıfına taşınıp yatırılıyor. Uçakta cenazenin yatırılabileceği yer yoksa hayatını kaybeden yolcunun naaşı en güvenli seçenek olarak, oturduğu koltuğa bağlanıyor. Naaşı, tuvalete ya da koridora yatırmak güvenlik kuralları bakımından mümkün değil.
Varış noktasına henüz uzun bir yol varsa ve uçak küçük veya tüm koltuklar doluysa kokpit ekibi geri dönüş kararı alıyor. Hayatını kaybeden bir yolcuyla saatlerce yolculuk yapmak hem aile hem diğer yolcular hem de mürettebat için oldukça zor.