Havacılık Bülteni-140

THY 737 MAX İLE TARİFELİ UÇUŞLARA BAŞLADI!

Türk Hava Yolları 15 Nisan’da, 737 MAX ile ilk tarifeli uçuşunu gerçekleştirdi. THY Genel Müdürü Bilal Ekşi’nin de aralarında bulunduğu 96 yolcu ile TK2138 sayısı sefer için İstanbul Havalimanı’ndan kalkış yapan TC-LCA kuyruk tescilli Tokat isimli Boeing 737 MAX, yaklaşık 45 dakikalık uçuşun ardından Ankara Esenboğa Havalimanı’na indi. Böylece THY’nin 25 aydır yerde bekleyen MAX uçaklarının gökyüzü ile buluşma süreci başlamış oldu. İlk aşamada 2 uçak operasyonlara döndürülürken zamanla aktif hizmetteki uçak sayısı artırılacak.

THY yeniden gökyüzüyle buluşacak uçaklarda görev alacak özel bir ekip belirledi. Pilot ve kabin memurlarından oluşan 267 kişilik uçuş ekibi, aldıkları eğitim ile ‘737 MAX’ tipi uçaklara ve yaşanan sürece her yönüyle hakim olacak. Bu uçaklar ile seyahat edecek yolcuların aklındaki tüm soru işaretleri, kabin ekipleri tarafından yanıtlanacak. Yeniden uçmaya başlayan uçak sayısı arttıkça eğitim alan ekip de genişleyecek.

Öte yandan hafta içinde yapılan bir açıklama ile THY’nin 737 MAX uçakları için daha önce verdiği 75 adet siparişin 10’unun kesin olarak iptal edildiği; 40 siparişin ise opsiyona dönüştürüldüğü duyuruldu. THY, Boeing’e 21 Aralık 2021’e kadar yazılı bildirimde bulunarak opsiyon hakkını kullanacak veya siparişlerden vazgeçecek. Uçakların şu ana kadar 12’sini teslim alan THY’nin, 13 uçağı da Boeing’in merkezi Seattle’de teslim alınmayı bekliyor. Şirketin operasyonel ve finansal kapasitesi doğrultusunda bu 13 uçağın filoya katılma takviminin de yeniden planlandığı açıklandı. THY 40 uçak için opsiyon hakkını kullanmak istemezse filodaki MAX sayısı 25’te kalacak.

Hafta içinde yaşanan bir başka gelişme ise 737 MAX uçaklarının bazılarında, üretim sorunları nedeniyle olası elektrik arızaları tespit edilmesi oldu. 16 havayolunun filosundaki yaklaşık 90 adet 737 MAX bu potansiyel sorun nedeniyle uçuşlardan çekildi.

Boeing, elektrik güç sisteminin bir bileşeni için “yeterli topraklamanın” mevcut olup olmadığının kontrol edilmesi ve doğrulaması için uçakların yere indirildiğini duyururken, her uçak için gerekli onarımların birkaç saat ile birkaç gün arasında sürebileceği açıklandı. İşlemlerin tamamlanmasıyla, havayollarının uçakları operasyona döndürebileceği belirtildi.

Yaşanan sorunun gelecekteki 737 MAX teslimatlarını etkileyip etkilemeyeceği henüz belli değil. Analistler, bu sorunun tespiti ve önlenmesinin nispeten basit bir durum olmasına rağmen, bunun 737 MAX gibi gündemdeki bir uçakta yaşanması sebebiyle büyütüldüğü görüşünde. Yaşanan sorunun tüm dünyada uçakların yeniden yere indirilmesini gerektirecek bir boyuta ulaşacağı sanılmıyor.

AŞI VE TEST BELGELERİNDE SAHTEKARLIK ARTIYOR!

Dünyanın dört bir yanındaki havayolları, yolcuların test sonuçları ve aşılama durumları ile ilgili yanlış belgeler ibraz etmelerinden şikayetçi. Wall Street Journal’ın raporuna göre, çok sayıda ülkenin seyahat öncesi yolculardan negatif COVID-19 sonucu talep etmeye devam etmesi nedeniyle, birçok seyahat sever, aldıkları belgeler üzerinde oynama yapıyor.

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği IATA, Fransa’dan Brezilya’ya, Bangladeş’ten Afganistan’a kadar dünyanın her yerinde havayollarına ve pasaport yetkililerine sahte belgeler gösteren yolcular olduğunu söylüyor. Bir yandan da sahte sağlık belgeleri üreten ve satan kişilerle ilgili açılan dava ve tutuklama haberleri ile bu konudaki ihbarların sayısı da artıyor. Şubat ayında, Avrupa Birliği’nin polis teşkilatı Europol, Paris ve İspanya’daki vakalar ve tutuklamaların ardından, Londra Luton Havaalanı’nın dışında da sahte COVID-19 negatif test belgeleri satan kişilerin yakalandığını açıkladı.

Sorunun ana nedeninin, farklı ülkelerdeki sağlık verilerinin doğrulanmasına yönelik tek tip olmayan yaklaşım sergilenmesi ve yolcuların sağlık bilgilerini denetleme görevi verilen havayolu personelinin bu konudaki yetersizliği olarak gösteriliyor.

Sahte belgelere eğilimin yaygınlaşması, uluslararası sınırları yeniden açmak için doğrulanabilir bir test ve aşılama sistemine ihtiyacı artırırken havayollarını da endişelendiriyor. WSJ’ye göre, Lufthansa sahte sağlık belgelerine sahip yolcuların uçuşlarına katılmasına izin verdiği için yaklaşık 30.000 $ para cezasına çarptırıldı. Almanya’da yalnızca Ocak ve Nisan ayları arasında ülkeye 3.800’den fazla yasadışı giriş kaydedildi. Lufthansa, yolculara sunmak için faaliyet gösterdiği ülkelerde geçerli test merkezlerinin bir listesini hazırlama kararı aldı.

Qatar Airways ise yolcuların sağlık bilgilerinin doğrudan sağlık hizmeti verilen kuruluş tarafından havayoluna iletilmesini zorunlu kılıyor. Sahte belge ibraz edenlerin, tespit edilmesi durumunda havayolu tarafından kara listeye alınacağı belirtiliyor.

Havayolları, sağlık bilgilerini doğrulama yükünü havayollarına bindiren hükümetlerin kararlarına da karşı çıkıyor. Bunun çok zaman alması ve havaalanında kuyrukların uzayarak işlem sürelerini iki ila üç katına çıkardığı iddia ediliyor.

Endişelerin tamamen sona ermesi için, tüm ülkelerde geçerli olan, yalnızca doğrulanmış sağlık bilgilerini içeren tek tip dijital seyahat pasaportlarının yaygınlaşması gerektiği düşünülüyor. Havacılık sektöründe çok sayıda kuruluş bir araya gelerek “tek tip sistem oluşturmanın gerekliliği ve ABD’nin bu konuda lider olması gerektiği’’ düşüncesiyle Beyaz Saray’a bir mektup bile yazdı.

ORTA KOLTUĞU BOŞ BIRAKMAK ENFEKTE ORANINI DÜŞÜRÜYOR!

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, ticari uçaklarda orta koltukların boş bırakılmasının, COVID-19’a maruz kalma riskini yüzde 57’ye kadar azaltabileceğini gösteren yeni bir çalışma yayımladı. CDC ve Kansas Eyalet Üniversitesi’nden araştırmacıların yürüttüğü çalışma, Kasım 2020’de hem tek hem de çift koridorlu uçaklarda COVID’e maruz kalma etkisini, laboratuvar modellemelerine dayalı olarak oluşturuldu.

Araştırma özellikle yolcuların maske takmadığı anlarda virüse maruz kalma riskine işaret ediyor. CDC’nin, Mart 2020’de 10 saatlik bir uluslararası uçuşta potansiyel koronavirüs bulaşmasına ilişkin ayrı bir çalışmanın sonuçları da yapılan yeni çalışmayı destekliyor.

Bu konuda yapılan bütün araştırma ve çalışmalar, uçuşta enfekte olan yolcuların yüzde 75’inin semptomatik bir yolcunun iki sıra civarında oturduğunu ortaya koyuyor.

Açıklanan bu yeni rapora, havayollarından ve sektör örgütlerinden büyük itiraz geldi. Özellikle çalışmanın, yolcuların maske kullanmadığı durumlar için yapılmasının, 2021 yılında havayolu ile seyahatlerin gerçekleri ve kurallarıyla örtüşmemesi ve simülasyonların laboratuvar ortamında gerçekleştirilmesi nedeniyle bu çalışmanın gerçekleri yansıtmadığı iddia ediliyor.

Dünyanın dört bir yanındaki havayolları, uçakta tüm yolcuların maske takmalarının zorunlu olmasının yanı sıra uçaklarda bulunan yüksek verimli HEPA filtrelerinin, yolcuların uçakta virüse yakalanma riskini çok düşürdüğü konusunda uzun süredir açıklamalar yapıyor.

Birçok havayolu, yolcuları rahat ettirmek için, özellikle de bilet satışlarının düşük olduğu dönemde, orta koltukları satışa kapatırken; şu anda bu uygulamayı devam ettiren havayolu neredeyse kalmadı. Analistler, havayollarının mümkün olduğunca fazla gelir elde etmek için bu politikayı yeniden hizmete alma ihtimallerinin çok düşük olduğuna inanıyor.

Sektör temsilcileri, bu uygulamanın geri gelmesinin, daha önce bilet alan yolculara, orta koltukların bloke edilmesi nedeniyle tatillerini veya seyahatlerini yeniden düzenlemelerini söylemeyi gerektireceğini, bunun da hiçbir yolcunun hoşuna gitmeyeceğini belirtiyor.

A321XLR İÇİN KRİTİK VİRAJ DÖNÜLDÜ!

Dünyanın en uzun menzile sahip dar gövdeli uçağı olmaya hazırlanan Airbus A321XLR’in ilk Merkez Kanat Kutusunun üretimi Fransa’nın Nantes kentindeki tesislerde tamamlandı.

İlk metal kesiminden 16 ay sonra, geliştirilen uçağın ilk ana bileşeni olan bu parça Almanya’nın Hamburg kentine gönderildi. Böylece A320 ailesi uçakları için “Section 15” olarak bilinen uçağın orta gövdesinin yapısal montajı resmi olarak başladı.

Airbus’ın uçağın kalbi olarak nitelendirdiği merkez kanat kutusunun üretiminin tamamlanması, uçakla ilgili planlama ve uygulamadaki önemli zorlukların üstesinden gelindiği anlamı taşıyor.

Merkez kanat kutusu, her zaman yeni uçakların geliştirilmesinde ilk ana bileşendir. Çünkü tasarımın olgunlaştırması, yakıt sistemleri, yük hesaplamaları ve uçak gövdesinin diğer bileşenlerine fiziksel arayüzlerle olan bağımlılıklarının yönetilmesi konusunda çok kritik role sahiptir. Airbus A321XLR, artırılan maksimum kalkış ağırlığı sayesinde en uzun menzilli tek koridorlu yolcu uçağı olacak. Bu da yolcu kabininin altında ekstra bir yakıt deposu taşıması sayesinde mümkün olacak.

Artan maksimum kalkış ağırlığı ve ek yakıt deposu, uçağın ekstra 12.900 litre yakıt taşıyabileceği ve toplam yakıt kapasitesinin 40.000 litreye ulaşacağı anlamına geliyor. Bu da uçağın menzilini 8700 km’ye kadar uzatabilecek. Artan maksimum kalkış ağırlığını desteklemek için, spar, frame ve üst – alt paneller dahil olmak üzere merkez kanat kutusu parçalarının güçlendirilmesi gerekiyor.

Arka Merkez Tankı (RCT) olarak adlandırılan gövdeye entegre yeni yakıt deposuna yakıt tedarikine izin vermek için merkez kanat kutusuna yakıt deposu bileşenleri de eklendi. Üretimi tamamlanan merkez kanat kutusu Hamburg’ta uçağın Orta Arka Gövdesinin ön kısmına entegre edilecek. Bu gelişme, ilk A321XLR’nin ana bileşenlerinin yapısal montajının başlangıcı olacak.

Nantes’te, A321XLR’ın test uçakları için tasarlanan iki ayrı merkez kanat kutusu daha üretiliyor. Bunu takiben, ilk müşteriye teslim edilecek uçağın merkez kanat kutusunun bu yılın sonunda üretime girmesi ve ilk teslimatın planlandığı gibi 2023’te yapılması hedefleniyor.

Öte yandan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii de hafta içinde A321XLR modelinin ilk “Section-18” panellerinin modifikasyonunu ve üretimini tamamlayıp, sevkiyatı gerçekleştirdi. TUSAŞ’ın tek kaynak olarak ürettiği ve uçağın arka çıkış kapısının bulunduğu kısmı ifade eden Section-18, sağ-sol ve alt-üst olmak üzere 4 ana panelden oluşuyor. Bir set panelde toplam 1200 detay parça yer alıyor. Şirket, ilk etapta 5 uçaklık setin üretimini tamamlayıp, sevkiyatını gerçekleştirecek.

MART 2021’DE AIRBUS VE BOEING REKABETİ NASIL SONUÇLANDI?

ABD’li imalatı Boeing ile Avrupalı rakibi Airbus arasındaki rekabet Mart ayında da nefes kesti.

Çok uzun bir süre sonra net sipariş sayısını Şubat ayında ilk kez pozitife çevirmeyi başaran Boeing, Mart ayında da tamamı 737 MAX modeli için olmak üzere 196 yeni uçak siparişi aldı. Yine tamamı 737 MAX modeli için 156 adet sipariş iptali yaşadı. Böylece Mart ayında net sipariş sayısı 40 olarak gerçekleşti. Mart ayındaki net 40 sipariş sayısı, iptallerin yeni sipariş sayısından fazla olduğu uzun dönemin tamamen geride bırakıldığına dair güçlü bir işaret olarak yorumlandı.

Boeing Mart ayında 29 uçağını müşterilere teslim etti. Kalite kontrol sorunları nedeniyle Ekim 2020’den bu yana teslimat yapılamayan 787 Dreamliner uçakları için Nisan’da 2 adet teslimat yapılarak o konuda da olumsuz gidişata bir son verildi.

Mart sonu itibariyle Boeing’in toplam birikmiş sipariş sayısı 4.054’e yükseldi. Bunların 3.240’ı 737; 12’si 747, 97’si 767, 263’ü 777 ve 442’si 787 modellerinden oluşuyor.

Avrupalı imalatçı Airbus da Mart ayında uçak teslimatlarını hızlandırdı. Şirket, ay boyunca toplam 72 uçağı 34 farklı müşterisine teslim etti. Çoğu havayolu bu ay filosuna yalnızca bir uçak katarken; yalnızca dokuz müşteri üç veya daha fazla uçak teslim aldı.

Mart ayındaki teslimatlar A220, A320 ve A350 ailesi uçaklar için yapıldı. Ay boyunca en çok teslim edilen uçak 32 adet ile A320neo oldu.

Airbus’ın Mart ayında sipariş performansı ise teslimat konusundaki kadar iyi değildi. Ay boyunca adı açıklanmayan bir müşteriden 20 adet A220-300 ile kiralama şirketi Avolon’dan dört adet A320neo ve dört adet A321neo olmak üzere sekiz uçaklık sipariş alındı. Böylece mart ayındaki toplam sipariş sayısı 28’de kaldı. Ocak’ta hiç yeni sipariş alamayan Airbus’ın 2021’in 3 aylık döneminde aldığı toplam sipariş ise 39’a yükseldi. İlk 3 aylık sürede yaşanan sipariş iptali sayısının 100 olduğu düşünüldüğünde, Avrupalı imalatçı yılın ilk çeyreğini -61 net siparişle kapattı. Şirketin ilk 3 aylık döndemdeki toplam teslimat sayısı ise 125 oldu.

FLYBE YENİDEN DOĞUYOR!

Yılda 9 milyondan fazla yolcu taşıyan ve İngiltere’deki iç hat uçuşlarının yaklaşık yüzde 40’ını tek başına gerçekleştiren Avrupa’nın en büyük bölgesel havayolu olan Flybe, Mart 2020’nin başında, 2.300 kişiyi işten çıkarıp iflas açıklamış ve bu gelişme koronavirüsün havacılık sektöründeki ilk büyük darbesi olarak kayıtlara geçmişti. O günden bu yana şirketin en büyük rakibi Loganair, çok sayıda Flybe rotasında hizmet vermeye başladı. Ancak hafta içinde Flybe’nin eski sahiplerinden birine satıldığı ve gökyüzüne dönmeye hazırlandığı açıklandı.

Cyrus Capital ile yapılan satış anlaşması şirketin eski uçaklarını değil, marka hakları, ekipmanlar ve en önemlisi havayolunun slotlarını içeriyor. Yeniden canlandırılacak olan Flybe’nin, eski rotalarının çoğunda uçması planlanırken COVID kısıtlamalarının kaldırılmasının bu kararda rol oynayacağı belirtiliyor. Yapılan anlaşma, ilk kez iflas etmiş bir İngiliz havayolunu kurtarma operasyonu anlamına geliyor. Eski British Airways yöneticisi 76 yaşındaki Kevin Hatton, şirketin yeni başkanı olacak.

Birleşik Krallık Sivil Havacılık Otoritesinin işletme ruhsatını iptal ettiği Flybe’nin yeniden uçmasının önünde aşılması gereken büyük bir engel var. Bu da iflas itirazının reddedilmesi durumunda şirketin havaalanlarındaki önemli slotlarını kaybetme tehlikesi.

2019 yılında Connect Airways, Cyrus Capital ve Stobart Group tarafından satın alınan şirketin, alacaklılara 650 milyon sterlin borcu olduğunu; pandeminin başlamasıyla Virgin Atlantic ve Stobart’ın havayoluna yapmayı planladığı yatırımdan vazgeçmesiyle finansal tablo zora girdi.

Birleşik Krallık hükümetinin havayolları için vergi ertelemeleri, yolcu vergilerinin azaltılması ve özel hissedarlardan nakit enjeksiyonu içeren bir kurtarma paketini onaylamasından sadece iki ay sonra 100 milyon sterlinlik ek kurtarma paketi talep edildi ancak hükümet bu talebi reddettiği için iflas kaçınılmaz hale geldi. Cyrus’un şirketi yeniden canlandırmak için geçtiğimiz Ekim ayında girişimlere başladığı biliniyor.

adbanner