Havacılık Bülteni-166

COVID’Lİ YOLCU PEGASUS UÇAĞINDA HAYATINI KAYBETTİ!

Geçtiğimiz haftalarda Pegasus Havayolları’nın Türkiye’den Almanya’ya yaptığı bir uçuşta hayatını kaybeden yolcunun koronavirüs pozitif olduğu doğrulandı.

25 Ekim’de Pegasus Havayolları’nın Airbus A320 uçağıyla gerçekleştirdiği PC1043 sefer sayılı Sabiha Gökçen-Hamburg uçuşunda yer alan 51 yaşındaki yolcunun, koltuğunda hareketsiz olduğu tespit edildi.

Alman der Spiegel’de yer alan habere göre emniyet sözcüsü, inişin ardından uçak boşaltıldıktan sonra, kabin ekibinin yolcunun uyuduğunu sandığını; bir süre uyandırmak için çabaladıktan sonra uçağa sağlık ekibi istendiğini bildirdi. Hastaneye kaldırılan yolcunun uçakta öldüğü anlaşıldı ve yapılan otopside Covid-19 pozitif olduğu ortaya çıktı.

Yönetmeliklere göre, Türkiye’den Almanya’ya uçan yolcuların, uçuştan önce Covid-19 ile ilgili durumlarını kanıtlamaları gerekiyor. Yolcuların uçuşa kabul edilebilmesi için iki doz aşısını tamamlamış ve üzerinden 14 gün geçmiş olması, uçuştan 48 saat önce PCR testi yaptırmış olmaları veya yakın zamanda hastalığı geçirmiş olmaları gerekiyor.

Olayın medyada yer almasının ardından Pegasus’un pozitif bir yolcuyu nasıl uçuşa kabul ettiği tartışılmaya başlansa da havayolu tarafından yapılan açıklamada, hayatını kaybeden yolcunun iki doz aşısını yaptırdığı için uçağa alındığı açıklandı. Hayatını kaybeden yolcunun ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilendi.

Yerel kaynaklar 51 yaşındaki yolcunun birçok kronik rahatsızlığı olduğunu ve ölüm nedeninin Covid-19 ile ilgili olmayabileceğini belirtiyor. Bir hafta önce İstanbul’a geldiği belirlenen yolcunun, seyahatini iş amaçlı mı yoksa eğlence amaçlı mı gerçekleştirdiği ise bilinmiyor. Hayatını kaybeden yolcunun yanında oturan yolcular ve uçuşta görev yapan kabin ekibine de test yaptırılması bilgisi verildi.

EMIRATES İLK A380’İ PARÇALAYIP MÜŞTERİLERİNE SATACAK!

Emirates, şirketin filosundan emekliye ayrılan ilk A380 uçağını, müşterilerin satın alabileceği mobilya ve koleksiyon eşyalarına dönüştürmek üzere düğmeye bastı.

BAE merkezli Falcon Aircraft Recycling ile yapılan anlaşma kapsamında, çevresel ayak izi azaltılacak şekilde uçak parçalarının yapısı değiştirilerek yeniden tasarlanacak. Ürünlerin satışından elde edilecek gelirin bir kısmı, 2003 yılında kurulan, imkanları kısıtlı çocukları destekleyen bir kuruluş olan Emirates Havayolu Vakfı’na aktarılacak.

Bu proje ile yaklaşık 190 ton metal, plastik, karbon fiber kompozitin geri dönüştürülmesi ve yeniden tasarlanması amaçlanıyor. Uçak kurtarma programı tamamen BAE içinde yapılacak ve uçağı oluşturan parçaların çoğu ikinci bir hayat şansı bulmuş olacak.

Emirates patronu Tim Clark, bu proje ile müşterilerin havacılık tarihinin bir parçasını somut olarak evlerine götürürken, değerli malzemeleri çöpe gitmekten kurtaracak ve vakıf aracılığıyla hayırsever bir amaca da katkıda bulunacaklar görüşünü paylaştı.

Ürünler önümüzdeki aylarda satışa çıkacak. Şirketin ilk A380’i 2008 yılında teslim alındı ve son ticari uçuşunu Mart 2020’de yaptı. Uçak emekliye ayrıldığı an, motorlar, iniş takımları ve diğer önemli kullanılabilir bileşenleri, şirketin mühendislik merkezine transfer edildi.

Emirates, filosundaki 120’den fazla A380 ile süperjumbonun en büyük operatörü durumunda. 14 Şubay 2019’da yeterli talep olmadığı için üretimi bitirileceği açıklanan dünyanın en büyük yolcu uçağı A380, pandeminin havacılık sektörü üzerindeki yıkıcı etkisiyle beraber, tamamen gözden düştü. Şirketler, A380’leri birer birer filolarından çıkarma kararı aldı.

Ancak son dönemde çok sayıda havayolu, artan seyahat talebine ayak uydurmak ve imalatçılarla yaşadıkları sorunlar nedeniyle A380 ile yeniden uçmaya başlayacağını açıklıyor. Ağustos’ta, Avustralyalı Qantas, uluslararası sınırların açılmasıyla 12 adet A380’i kademeli şekilde hizmete döndüreceğini duyurdu.

Bir zamanlar A380 satın almanın şirket tarihinin en büyük hatası olduğunu söyleyecek kadar ileri giden Qatar Airways, Eylül ayı sonunda A350 uçaklarında yaşadıkları üretim sorunları nedeniyle A380’lerle operasyonlara devam etmek zorunda olduklarını duyurdu.

Ekim ayında, Avrupa’daki tek ve son A380 operatörü olarak kalan British Airways, Atlantik ötesi seyahatlerin yeniden başlamasıyla A380’leri gökyüzüyle yeniden buluşturacağını açıkladı.

A319neo’DAN SÜRDÜRÜLEBİLİR HAVACILIK İÇİN DEV ADIM!

Sürdürülebilir yakıtların tek koridorlu uçak motorları ve yakıt sistemleriyle uyumluluğunu incelemeyi amaçlayan Volcan (VOL avec Carburants Alternatifs Nouveaux) isimli program kapsamında başarılı bir uçuş gerçekleştiren Airbus A319neo, %100 sürdürülebilir havacılık yakıtı ile çalışan ilk tek koridorlu uçak oldu.

Tamamen SAF ile çalışan CFM LEAP-1A motorlarından biri ile Fransa’nın Toulouse kentinden havalanan A319neo, yaklaşık üç saat süren uçuşta tüm emniyet ve performans gereksinimlerini karşıladı.

Airbus Baş Uçuş Test Mühendis ve Pilotu David O’Nions, motor davranışında hiçbir fark olmadığını, bunun %100 SAF’ın geleneksel jet yakıtlarıyla karşılaştırılabilir performans sağladığına dair güven verdiğini açıkladı.

Uçuşta kullanılan SAF, kullanılmış yemeklik yağlar başta olmak üzere atık yağlardan üretildi. Programda yaklaşık 63 ton (57 metrik ton) karıştırılmamış sürdürülebilir yakıt kullanılması hedefleniyor.

Airbus’ın ticari uçakları şu anda maksimum yüzde 50 oranında SAF ile karıştırılabilen geleneksel jet A1 yakıtı ile uçabiliyor. Gerçekleştirilen bu başarılı uçuş, Airbus’ın tüm uçaklarında yüzde 100 SAF yakıtı ile uçabilme sertifikası almak üzere gerçekleştirilecek test programının ilk uçuşuydu.

Kasım ayında Airbus, tek koridorlu uçakların emisyon performansına odaklanacak. Bir sonraki uçuşta A319neo’ya, doğrudan SAF ile çalışan motordan yayılan emisyonları ölçecek olan bir Dassault Falcon 20E de eşlik edecek.

TRANSAIR BOEING 737 UÇAĞININ ENKAZI ÇIKARILDI!

ABD’li Transair’e ait 46 yaşındaki Boeing 737-200 kargo uçağı, 2 Temmuz’da Honolulu Havalimanı’ndan Hawaii’nin Maui Adası’nda bulunan Kahului Havalimanı’na gitmek üzere kalkışından kısa bir süre sonra motor arızası yaşamış, geri dönüş kararı alıp acil iniş yapmak isterken Kalaeloa Havalimanı’nın 2 mil açığında okyanusa düşmüştü.

Pilotlar, hava trafik kontrol kulesine, 1 numaralı motorun kaybedildiğini ve 2 numaralı motorun da aşırı ısınma nedeniyle her an kaybedilebileceğini söylemişti.

1975 yılında Pacific Western Havayolları’na teslim edilen uçak, 2014 yılında Rhoades Aviation bünyesinde Transair renkleriyle uçmaya başlamıştı. Düşen uçağın enkazı, 350-450 ft arasında bir derinlikte kalmıştı.

Geçtiğimiz hafta içinde uzmanlar, Pasifik Okyanusu’ndan uçağın tüm ana bileşenlerini içeren enkazını ve kara kutusunu başarıyla kurtardı. Bu gelişme, kazanın gerçekleşme nedeninin aydınlatılması için oldukça büyük önem taşıyor. Kara kutuya ait olan uçuş veri kayıt cihazı ve kokpit ses kayıt cihazı, temizlenmek, kurutulmak, içindeki verilerin indirilmesi ve analiz edilmesi için Washington’daki NTSB laboratuvarına gönderilirken; gövdenin her iki parçasının incelenmesi ise Hawaii’de yapılacak.

Temmuz ayında kaza mahallinde yapılan bir sualtı araştırması, kanatların ve kuyruğun entegre olduğu arka kısım ile kokpiti de içeren ön kısım olmak üzere, gövdenin iki parçaya ayrıldığını ortaya çıkarmıştı. Çarpma anında her iki motorun da kanatlardan ayrıldığı, burun iniş takımı tertibatının da gövdeden ayrıldığı tespit edilmişti.

SABİHA GÖKÇEN’İN YOLCU KÖPRÜSÜ DÜNYADA İLK OLDU!

İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı, tamamen Uzaktan Kontrol Sistemi ile çalışan ‘Yolcu Biniş Köprüsü’nü gerçek bir uçuş operasyonunda, ticari bir uçuşta kullanarak dünya havacılık sektöründe bir ilki gerçekleştirdi.

Bu gelişme ile operasyonlarında verimlilik, süreklilik ve güvenlik sağlamanın yanı sıra uçakların manevra sürelerini ve kabiliyetlerini de iyileştirmeyi hedefleyen İSG, bu akıllı teknolojiyi hayata geçirmek için dünya çapında 5 bin 500’den fazla yolcu biniş köprüsü ile hizmet sunan TK Elevator şirketi ile iş birliği yaptı.

Uzaktan Kumanda Sistemi sayesinde, biniş köprüsü klasik çalıştırma sistemi yerine kontrol odasından komuta ediliyor. Operatörlerin bir köprüden diğerine geçmek için harcadığı zamandan tasarruf etmelerini sağlayan bu sistemle, operasyonlarda verimlilik, konfor ve güvenlik sağlamak mümkün olabiliyor.

MİLLİ MUHARİP UÇAK’IN İLK PARÇASI ÜRETİLDİ

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii TUSAŞ’ın ana yüklenici olduğu MMU Programı kapsamında ilk parça üretimi başarıyla tamamlandı. Uçağın, ön orta gövdesinde yer alan aviyonik bölme ile yan silah bölmesini ayıran ana taşıyıcı parçanın üretiminin tamamlandığı bilgisi TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil tarafından paylaşıldı.

Yaklaşık 20 bin parçası bulunan Milli Muharip Uçak’ın tüm parçalarının üretimi 2022 sonuna kadar tamamlanacak. 18 Mart 2023’te hangardan çıkması beklenen uçağın ilk uçuşunu 2026’da gerçekleştirmesi ve 2030’dan itibaren TSK envanterine girmesi hedefleniyor.

adbanner