THY UÇAĞINDA BEBEK DÜNYA’YA GELDİ!
Türk Hava Yolları’nın TK589 sefer sayılı Kinşasa-Libreville-İstanbul seferinde Musuamba Mıchoukayembe isimli yolcunun, uçak havalandıktan 3 saat sonra Nijer hava sahası üzerinde doğum sancıları tuttu. Doktor olan eşi ve kabin memurlarının yardımıyla bir erkek bebek dünyaya getirdi. Bebeğe Benel ismi verildi. Doğumun ardından uçak İstanbul’a indi. Anne ve bebek kontrol amaçlı olarak hastaneye kaldırıldı.
Benel bebeğin gökyüzünde dünyaya gelmesi ile Türkiye hava sahasında veya Türk tescilli uçaklarda son 30 yılda meydana gelen 6’ncı doğum olayı gerçekleşmiş oldu.Uçakta doğum, çok sık yaşanan bir durum olmadığı için bu konuyla ilgili çok fazla doğru bilinen yanlış da var.
İlk olarak hamile yolcuların, uçakla seyahati konusundaki kural ve kısıtlamalara göz atalım. Hamileliğin ilk 28 haftası için, havayolu yolcunun kendi beyanını esas alıyor. Ancak 28 ila 35’inci haftalar arasındaki hamile bir yolcunun uçağa binmesi için doktor raporu talep ediliyor.
Gökyüzünde dünyaya merhaba diyen sürpriz sever bebeklerin, hayatı boyunca ücretsiz seyahat ettiği inanışıtam bir şehir efsanesi. Şimdiye kadar sadece Jet Airways, Thai Airways, Asia Pacific Airlines, AirAsia ve Polar Airlines böyle bir uygulamaya imza attı. Virgin Atlantic ise uçakta doğan bir bebeğe, 21 yaşına kadar ücretsiz uçuş izni verdi. Yani durum havayoluna göre değişiyor.
Uçakta doğan bebeğin dünya vatandaşı olduğu da bir efsaneden ibaret. Vatandaşlık hakkı konusunda ülkelerin uyguladığı iki temel ilke var: Kan bağına bağlı kazanılan vatandaşlık hakkı ‘jus sanguinis’ ve bir devletin toprakları içinde doğumla kazanılan vatandaşlık hakkı ‘jus soli’
Bazı ülkeler bu prensiplerden birini, bazıları ikisini birlikte uyguluyor. Pek çok Avrupa ülkesi jus soli ilkesini benimsemezken; ABD benimsiyor. Ülkemizdeki vatandaşlık mevzuatı ise her iki ilkeyi de kapsıyor.
Uçakta doğan bebeğin doğum yerinin neresi olduğu da önemli bir tartışma konusu. Bu konuda uluslararası bir mevzuat oluşturma gereği duyulmuyor. Her ülkenin ve BM’nin coğrafi sınırları belirleme konusunda farklı prosedürleri var. BM’ye göre uçakta meydana gelen doğum olaylarında bebeğin doğum yeri uçağın indiği ilk ülke olarak kabul ediliyor.
Birleşmiş Milletler’in ayrıca vatansızlığı önlemek için uluslararası düzenlemeleri de bulunuyor. 1961 tarihli ‘Vatansızlığın Azaltılmasına Dair BM Sözleşmesi’ ne göre havada doğan bebek, uçağın tescil edildiği ülkenin vatandaşı olarak kabul ediliyor. Ailesi eğer isterse bebek için bu ülkeden vatandaşlık talep edebiliyor.
ARTIK TÜRBÜLANSLAR ANINDA GÖRÜLECEK!
Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği IATA, havayollarının uçuş rotalarını planlarken türbülanstan kaçınmasına yardımcı olmak için Türbülans Farkındalığı isimli veri paylaşım sistemini hayata geçiriyor. Havayollarının uçuş sırasında elde ettiği türbülans verilerini gerçek zamanlı olarak bir araya getirmeyi amaçlayan sistem sayesinde havayollarının türbülanstan kaçınma becerisi artırılmış olacak. Böylece daha konforlu ve güvenli uçuşlar gerçekleştireceğiz.
Bugün için havayolları, türbülansın etkilerinden kaçınmak için pilot raporları ve hava tahminlerini kullanıyor. Bu yöntemler, veri kaynaklarının kalitesi, tutarlılığı, gözlemlerin öznelliği ve kesinliği gibi konular yüzünden çok da etkin sayılmıyor. Örneğin, pilotlar arasındaki tecrübe farkı ve o rotada uçurulan uçağın büyüklüğü bile türbülansın şiddeti ve rapor edilebilirliğini sübjektif bir hale getiriyor.
Turbulence Farkındalığı, çok sayıda katılımcı havayolundan veri toplayarak endüstrinin yeteneklerini geliştirip bunu titiz bir kalite kontrol sistemiyle izleyecek. Daha sonra bu veriler, tüm katılımcıların erişebileceği tek, anonimleştirilmiş, nesnel bir kaynak veri tabanında birleştirilecek. Havayolları için de uçuş öncesi önemli bir erken uyarı sistemine dönüşecek. Böylece pilotların türbülansı yönetmesi için ilk kez küresel, gerçek zamanlı, detaylı ve objektif bilgiler sunan sitem ortaya konulmuş olacak.
2019 yılı boyunca katılımcı havayollarından elde edilen bilgilerle operasyonel denemeleri gerçekleştirilecek olan sistemin nihai ürün haline getirilmiş ticari versiyonunun 2020 yılında hazır olması planlanıyor.
MİLLİ HELİKOPTER T625’İN ADI GÖKBEY OLDU
Hafta içinde Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde, Türk Savunma Sanayii Zirvesi düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirve kapsamında yaptığı konuşmada Türk Havacılık ve Uzay Sanayii TUSAŞ tarafından yerli imkanlarla geliştirilip üretilen T625 helikopterinin isminin Gökbey olarak belirlendiğini açıkladı.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve diğer ihtiyaç sahibi makamların genel maksat helikopteri ihtiyaçlarının özgün bir platformla karşılanması hedefiyle yürütülen Özgün Helikopter Programı Sözleşmesi, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) arasında imzalanarak 6 Eylül 2013’te yürürlüğe girdi.
İlk uçuşu 6 Eylül 2018’de başarıyla gerçekleştirilen helikopter programı kapsamında, tasarım, geliştirme, üretim, test ve doğrulama, kalifikasyon, sivil/askeri sertifikasyon ve teknik veri paketlerinin oluşturulması faaliyetleri gerçekleştiriliyor.
Helikopterin, üstün performansı ve geniş görev yelpazesi sayesinde, yurt içi ihtiyaçları karşılamasının yanı sıra uluslararası pazarlarda da yer alması hedefleniyor.
Askeri ve sivil kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik geliştirilen helikopter ile personel nakliyesi, pilot eğitimi, arama kurtarma, iç güvenlik, sınır güvenliği, ambulans, VIP taşıma, ormancılık, yangınla mücadele, kıyı ötesi taşıma ve arama kurtarma görevleri icra edilebilecek.
Gökbey adıyla görev yapacak olan helikopteri uzun ve zorlu bir süreç bekliyor. Önümüzdeki 2 yıl boyunca çok sayıda uçuş ve yer testine tabi tutulacak olan Gökbey, sivil kullanıma da sahip olacağı için hem askeri hem sivil sertifikasyondan geçecek.
Gökbey’e özel olarak Türk mühendisler tarafından transmisyon, iniş takımı, güç aktarma organı, gövde, yazılım ve donanım, elektronik sistemler, paller geliştirildi. Geliştirme döneminde helikopterin 14 alt sisteminin üretimi Türkiye’de yapıldı. Diğer sistemlerin de seri üretim dönemini destekleyecek şekilde milli imkan ve kabiliyetler kullanılarak üretilmesi hedefleniyor.
Programın ana yüklenicisi TUSAŞ, helikopterin gövdesini, rotor sistemini ve güç aktarma sistemini tasarlayarak üretti. Aviyonik, haberleşme sistemi, seyrüsefer sistemi, yapısal bütünlük ve kullanım takip sistemi, sistem entegrasyon ve gösterim sistemi, elektronik harp sistemi bileşenlerinde ise ASELSAN’ın imzası bulunuyor.
BOEING TÜRKİYE’DE MÜHENDİSLİK VE TEKNOLOJİ MERKEZİ AÇTI
Amerikalı imalatçı Boeing, Türkiye ile arasındaki 70 yılı aşkın iş anlaşmalarının ve birlikteliğinin bir uzantısı olarak, Türkiye’de ilk Teknoloji ve Mühendislik Merkezi’ni açtı.
Boeing’in Türkiye’deki tedarikçileri hali hazırda tüm Boeing Ticari Uçakları için parça veya montaj desteği sağlıyor. Boeing’in yıllar içinde Türkiye’de yarattığı iş hacmi 1,8 milyar doları aştı. Boeing destekli programlar 5 yıl içinde yüzde 90 artış gösterdi.
Pendik’te, Teknopark İstanbul’da yer alan Boeing Teknoloji ve Mühendislik Merkezi, ileri havacılık teknolojilerine odaklanacak. Merkezde, ilk etapta Boeing’in yeni nesil ticari uçakları için araştırma, mühendislik ve tasarım çalışmaları gerçekleştirilecek. Sonrasında ise Boeing’in odaklandığı kilit teknoloji alanlarında yapılacak çalışmalarla genişleyecek.
TÜRKİYE UZAY AJANSI KURULDU
Türkiye Uzay Ajansının kurulduğunu bildiren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Resmi Gazete’de yayımlandı.
Cumhurbaşkanınca belirtilen politikalar doğrultusunda, Türkiye’nin Milli Uzay Programı’nı hazırlamak ve hayata geçirilmesi için düzenlemeler yapmak temel göreviyle kurulan ajans; Uzay, havacılık bilimi ve teknolojilerine yönelik stratejik planlar hazırlayacak. Türkiye Uzay Ajansı’nın görevlerini yerine getirmek için çeşitli hizmet birimleri oluşturulacak. Ajansın yönetim kurulu, başkan da dahil 7 üyeden oluşacak. Toplantılarda karar yeter sayısı 4 olarak belirlenmiş durumda. Her ay en az bir kere toplanacak olan kurulda yönetim kurulu üyeleri en fazla 3 yıl görev alabilecek.
Çalışmalarını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı olarak yürütecek olan ajansın merkezi Ankara olacak ve idari/mali açıdan özerk bir kuruluş olacak. Türkiye Uzay Ajansı, her yılın ocak ayında kendine ait bir bütçe alacak.
İSTANBUL HAVALİMANI’NDAN ADANA-TRABZON SEFERLERİ BAŞLADI!
29 Ekim’de gerçekleştirilen resmi açılış töreninin ardından 31 Ekim tarihinden itibaren İstanbul Havalimanı’ndan tarifeli seferlerini başlatan Türk Hava Yolları, uçuş ağını genişletme kararı alarak Trabzon ve Adana’ya da tarifeli seferlerin başlayacağını duyurmuştu.
Hafta içinde Trabzon ve Adana’ya tarifeli seferler başladı. İlk Trabzon seferi yüzde 100 doluluk oranıyla gerçekleşti.
Böylece iç hatlarda Antalya, Ankara ve İzmir; dış hatlarda ise Kıbrıs Ercan ve Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye her gün karşılıklı birer sefer gerçekleştiren THY, Trabzon ve Adana’yla birlikte günlük 5 olan sefer sayısını 7’ye yükseltti. Havalimanının 1 Ocak 2019’da tamamen hizmete başlaması planlanıyor.
BOEING DÜNYANIN EN UZUN MENZİLLİ İŞ JETİNİ ÜRETECEK
Amerikalı imalatçı Boeing, dünyanın en uzun menzilli iş jeti BBJ 777X’i üreteceğini resmi olarak duyurdu. Boeing’in, VIP seyahatin tanımını değiştireceğini iddia ettiği ultra uzun menzilli iş jetinin iki ayrı modeli üretilecek. BBJ 777-8 modeli 21 bin 570 km; BBJ 777-9 ise 20 bin 370 km menzile sahip olacak. Sidney-Londra, Dubai-Seattle gibi şehirleri birbirine bağlayabilecek olan iş jetleri geniş kabinleriyle de öne çıkıyor. 777-8 modeli 302,5 m2, 777-9 ise 342,7 m2 ile VIP müşterilerine geniş kullanım alanı sunuyor. Yeni iş jetleri GE9X motorlarıyla uçacak ve yüzde 5 yakıt tasarrufu sağlayacak. Boeing BBJ 777X ailesi iş jetleri için şimdiden 21 sipariş aldığını duyurdu.