İlk kargo uçuşu, 1910 yılında Ohio`da bir firmanın Wright Kardeşler’den Colombus`a 90 kilogram ipek kurdele taşımak talebiyle gerçekleşti. O günden bu yana, uçaklarda taşınan kargo, havayollarına ekonomik olarak büyük bir katkı sağlar duruma geldi. Son günlerde yaşadığımız küresel salgının neticesinde yolcu uçuşlarını durduran havayollarının büyük bir yarış halinde yolcu uçaklarıyla kargo taşıdıkları bir döneme girdik. Seyahat kısıtlamaları ve uçuş yasaklarıyla ilgili haberlerin altında da hep kargo uçuşlarının bu durumdan muaf tutulduğunu okuyoruz. Peki ama neden?
Havacılık sektöründe yolcu talebinin neredeyse sıfıra inmesi nedeniyle, sektör adeta can çekişen bir noktaya geldi. Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği’ne göre, havayolları Ocak ayının sonundan bu yana 200 binden fazla uçuşu iptal etti. Üstelik aşağı yönlü ivme dibe doğru devam ediyor.
Lufthansa, Air France ve KLM, kapasitelerinin yüzde 90’ını düşürürken, THY 27 Mart itibariyle Hong Kong, Moskova, New York, Washington ve Addis Ababa haricinde tüm uluslararası uçuşlarını durdurma kararı aldı. BAE yönetiminin kararıyla Emirates, Etihad, Air Arabia ve FlyDubai tüm uçuşlarını en az 2 hafta durdurma kararı aldı. ABD’de ve uzak doğuda çok sayıda havayolu için de benzer durum geçerli. Özetle Nisan ayında hiç ticari yolculu seferlerin yapılmamasının konuşulduğu bir noktaya gelindi. Tablo o kadar karanlık ve acımasız ki hem havayolları hem imalatçılar hükümetleri göreve çağırıp ayakta kalabilmek için para istiyor.
Dünyanın dört bir yanında havayolu şirketleri, uçuşlarını çok büyük oranda iptal edip, filolarındaki uçakların tamamını yere indirirken; alternatif bir adım olarak, süreci yolcu uçaklarıyla kargo operasyonları gerçekleştirerek atlatmaya çalışıyor.
Örneğin ABD’nin üç dev havayolundan biri olan Delta, geçtiğimiz hafta ABD’deki 13 havalimanından, yurt dışındaki 70 varış noktasına, çok sayıda yolcu uçağı ile operasyon düzenledi. Ancak gerçekleştirilen bu uçuşlar için Delta bilet satışı yapmadı. Aksine, uçağın içi çok sayıda palet üzerinde kargo paketleri ile dolduruldu. Uçuşları da Delta’nın kendi iştiraki kargo şirketi yönetti.
Normalde yolcu taşımak için tasarlanan uçakları, kargo taşımak üzere kullanma trendinin şu ana kadarki en güçlü temsilcileri Delta, Korean Air ve Singapur’un low cost markası Scoot oldu. Ancak krizin süresi uzadıkça çok sayıda havayolunun aynı yöntemi izleyeceği görülüyor. British Airways, Cathay Pacific gibi küresel havayolları da benzer hamleleri düşündüklerini açıkladı. Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı da katıldığı bir televizyon programında benzer adımlar atılacağını vurguladı.
NEDEN KARGO TAŞINIYOR?
Şimdi gelelim asıl meseleye, yolcu uçakları aslında biz yolcuları, valizlerimizi ve virüslerimizden çok daha fazlasını taşıyor. Genellikle bindiğimiz tüm uçakların kargo bölümünde ciddi hacimlerde kargo da taşınıyor. Havayolları için yolcu uçaklarının kargo kompartmanlarında taşınan yükler, ekstra gelir elde edebilmenin en kolay yöntemlerinden biri. Örneğin Asya’da yolcu uçakları hava kargo kapasitesinin yaklaşık yüzde 45’ini oluşturuyor. Bu önemli iş paylaşımı küresel olarak işletmelerin tüm nakliye süreçlerini düzenlemelerine yardımcı oluyor. Özellikle transAtlantik rotalarda bu oran yüzde 80’lere kadar çıkabiliyor.
Örneğin geçtiğimiz haftalarda Trump’ın AB ülkelerinden ABD’ye yapılan tüm uçuşların 30 gün boyunca yasaklandığını duyurmasının ardından yalnızca yolcu uçuşları etkilenmedi. Kargo taşımacılığı anlamında da müthiş bir kapasite sorunu oluştu.
Aynı işi kargo uçaklarıyla gerçekleştirebiliyor olmak; nakliye maliyetlerini neredeyse iki katına çıkardı. Normalde yılın bu dönemlerinde yükünüzü Şanghay’dan Chicago’ya göndermek genellikle kilogram başına 3 ila 3,50 dolar arasında değişiyordu. Şu anda ise 6 Dolar’ın üzerinde.
Üstelik parasını verseniz bile istediğiniz zaman gönderemiyorsunuz. Sevkiyat süreleri de iki katına çıktı. Artan talebe bağlı olarak sevkiyat sıraları uzadı. Hong Kong’dan Chicago’ya bir şeyleri göndermek genellikle üç ila beş gün sürerken; şu anda, beş ila sekiz gün arasında gerçekleşebiliyor.
Bu finansal tabloyu biraz iyileştirmek ve ek gelir elde edebilmek için yolcu uçakları kargo taşımak için kullanılıyor. Örneğin Asya’da yolcu uçakları hava kargo kapasitesinin yaklaşık yüzde 45’ini oluşturuyor. Ayrıca bu sayede dünya genelindeki nakliye süreçleri rahatlatılmış oluyor. ABD ve Avrupa arasındaki Transatlantik rotalarda uçuş yasağı yüzünden çok ciddi kapasite sorunları yaşanıyor. Ocak sonu itibariyle üretim kapasitelerini neredeyse sıfıra indiren Çin’deki fabrikalarda durumun giderek normalleşmesi ile nakliye talebini kargo uçaklarıyla karşılayabilmek imkansız durumda.
Petrol fiyatlarının son yılların en düşük seviyelerine inmiş olması; uçup uçmadığına bakılmaksızın çalışanların maaşlarının ödenmesi gerekmesi ve yüksek navlun bedelleri bir araya geldiğinde, havayolları yolcu uçakları ile kargo taşımayı kriz döneminde bir can simidi olarak görüyor.
Ortaya çıkan durum hem küresel ekonomide kıpırdanma yaratıyor hem de havayollarına likidite sağlıyor.
Havayollarının bu trendi devam ettirebilmesinin şartları, uçuş ekiplerinin görev sürelerinde yaşanabilecek sorunlara çözüm üretilebilmesi ve bir kargo operasyonu yürütmek için uygun ekipmanla yeterli işleyicilere sahip olduklarından emin olmaları.
Daha önce benzer süreçleri 2002 SARS krizi ve yine ABD’nin Batı Kıyısı’nda 2015’teki liman grevi sırasında da görmüştük. Sektörde, Covid-19 salgınının doğal bir sonucu haline gelen bu adım, gökyüzünde hayalet uçuşlar yapan uçakların vizyonlarını da genişletmiş oluyor.
Dev havayolları için geniş gövde uçak filoları ve çok sayıda uçakları olması; navlun kapasitelerini artıracağı için finansal sıkıntıyı biraz hafifletip hisse senedi fiyatlarının düşmesini yavaşlatabilir, ancak bu günü kurtaracak bir hamle. Yoksa endüstrinin geneli uzun bir süre sıkıntılı bir sürecin eşiğinde olacak ve her şeyin normale dönmesinin aylar gerektireceği biliniyor.