Uçakta Silecek Var mı?

Yağmur giderici sistemler, pilotların taksi yaparken, uçuşun kalkış ve iniş safhalarında, yaklaşma ve kalkış yolları ile pistin genel durumunu görmelerini sağlamak için tasarlanmıştır. Sistemler, düz uçuş sırasında kullanılmamaktadır. Yağmuru ön camlardan uzak tutmanın birkaç farklı yolu vardır.

Birçok uçakta yağmur tahliye sistemi bulunmasa da, genellikle aşağıdaki sistemlerden biri veya birkaçı ile donatılmışlarıdır:

  • cam silecekleri
  • kimyasal yağmur savar
  • ön camların hidrofobik sızdırmaz malzeme ile kaplanması
  • pnömatik yağmur temizleme (jet blast)

Cam Silecekleri

Uçakların kokpit camlarındaki silecekler, en yaygın yağmur giderici sistem olarak karşımıza çıkıyor.

Günümüzde çoğu elektrik motorlarından güç alan silecekler, eski uçak modellerinde hidrolik sistem ile çalışan motorlara sahipti.

Genellikle pilotun ve yardımcı pilotun ön cam silecekleri, bir sistemin arızalanması durumunda pencerelerden biri aracılığıyla net görüşün sürdürülmesini sağlamak için ayrı sistemler tarafından çalıştırılır.

Her bir silecek tertibatı, silecek, silecek kolu ve silecek motoru / konvertöründen oluşur.

Silecek sistemlerinin, çalıştırılması için sınırlayıcı hava hızları vardır. Limitin üzerineki hızlarda sileceklerin çalıştırılması, çeşitli sorunlara neden olabilir.

Genellikle silecekler uçak yerdeyken taksi vb yer operasyonları sırasında, ilk tırmanış ve son yaklaşma aşamalarında kullanılır.

Birçok uçak tasarımında, ön camın geometrisi, silecek kolunun kavisini ve tarayacağı alanı sınırlar ve ön camın yalnızca nispeten küçük bir bölümünün temizlenebilmesine neden olur.

Silecek sistemleri oldukça gürültülü olabilir ve çoğu pilot tarafından rahatsız edici bulunur.

Kimyasal Yağmur Kovucular

Temiz cama dökülen su, eşit olarak yayılır. Cam tamamen dik bir açıda olsa veya uçağın hava hızı çok yüksek olsa bile, su cam üzerinde ince bir film halinde kalır. Ancak cam belirli kimyasallarla işlendiğinde, suyun cam üzerinde cıva gibi davranmasına neden olan şeffaf bir film tabakası oluşur. Böylece su, camın sadece bir kısmını kaplayan boncuklar haline gelir ve bu boncuklar arasında kalan alanlar kuru kalır. Böylece su, camdan kolaylıkla uzaklaştırılır. Bu, yağmuru uçakların ön camlarından uzak tutmak konusu için geliştirilen doğal yollu adımlardan biridir.

Yağmur giderici bu sistem, kokpitteki bir düğme vasıtasıyla, kimyasal iticinin, cam üzerine uygulanmasına izin verir. Böylece uygun miktarda kimyasal yağmur kovucu, cama uygulanır.

Bu sistem yalnızca çok ıslak koşullarda kullanılmalıdır. Kuru pencerelere uygulandığında, seyreltilmemiş durumdaki kovucu madde, penceredeki görüşü kısıtlar. Sistem yanlışlıkla çalıştırılırsa, silecekler kullanılmamalıdır. Çünkü bu, cam yüzeyindeki bulaşmayı artırabilir. Herhangi bir konsantre kovucu veya kalıntı, ilk fırsatta temiz suyla durulanarak camdan uzaklaştırılmalıdır.

Uygulamadan sonra, yağmurlu koşullarda uçarken zaman içinde bu şeffaf koruyucu film yavaş yavaş bozulur. Bu da işlemin, periyodik yeniden uygulanmasını gerekli kılar. Uygulamalar arasındaki süre yağmur yoğunluğuna, kullanılan iticinin tipine ve sileceklerin kullanılıp kullanılmadığına bağlıdır. Bazı kimyasal yağmur savar türlerinin toksik olduğu ve aşırı kullanıldığında boyalı yüzeylere zarar verebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenlerden dolayı, birçok operatör, filolarındaki uçaklardaki yağmur savar sistemlerini devre dışı bırakmayı seçmiştir.

Hidrofobik Malzeme ile Kaplama

Hidrofobi, moleküllerin, sudan kaçınma özelliğidir. Uçakta, kokpit camlarının hidrofobik sızdırmaz malzeme ile kaplanması, kimyasal kovuculara bir alternatif sağlar. Kaplama, ön camın dışına uygulanır ve yağmur damlalarının boncuklanmasına ve cam üzerinde yuvarlanmasına neden olarak, uçuş ekibinin görüşünü koruyabilmesini sağlar. Hidrofobik ön cam kaplaması, silecek ihtiyacını azaltır ve uçuş ekibine şiddetli yağmur sırasında daha iyi görüş sağlar.

Çoğu yeni uçakta kokpit camları, sızdırmaz kaplamaya sahiptir. Üreticinin yaptığı kaplama işlemi, ön cam yüzeyine derinlemesine nüfuz ederek, nispeten uzun bir süre boyunca hidrofobik etki sağlar. Etkinlik azaldığında, kaplama yeniden uygulanmalıdır.

Etkisi kimyasal iticiye benzer. Farklılıkları ise hidrofobik kaplamanın daha uzun sürmesi (kovucuların genellikle uçuş sırasında birden fazla uygulanması gerekir) ancak kaplama yenilenmesi daha fazla çaba ve zaman gerektirir (kovucu tankların yeniden doldurulmasına kıyasla).

Pnömatik Yağmur Giderici Sistemler

Kokpit cam sileceklerinin karakteristik olarak iki temel sorunu vardır. Birincisi, ani aerodinamik kuvvetlerin cam üzerine temas eden silecek kolundaki basıncı azaltma eğilimidir ve bu da etkisiz bir silme performansına neden olur.

Diğeri, şiddetli yağmur sırasında, cama çarpan yüksek yağmur hızına ayak uydurmak için yeterince hızlı silecek salınımı elde edememektir.

Sonuç olarak, çoğu uçak silecek sistemi, şiddetli yağmurda tatmin edici bir görüş sağlamada başarısız olur.

Pnömatik yağmur temizleme sistemleri, ısıtılmış hava akışını ön cama yönlendirerek yağmuru giderir. Bu ısıtılmış hava, iki amaca hizmet eder. İlk olarak, hava, yağmur damlalarını küçük parçacıklara ayırır ve ardından uçup gitmelerini sağlar. İkinci olarak hava, nemin donmasını önlemek için ön camı ısıtır. Gerekli olan hava, elektrikli bir üfleyici veya bleed air ile sağlanabilir.

Yaşanmış Kazalar

  • 25 Şubat 2017 – Air Canada Airbus A320, Toronto, inişin ardından pistin sağına doğru savrulan uçağın, yağmurun görüş koşullarını ciddi şekilde etkilemesi, pist merkez hattı ışıklandırması eksikliği, hem de uçak operatörünün uçak yağmur savar sistemi veya alternatif hidrofobik ön cam kaplaması sistemleri hakkında hiç bir politikasının olmaması gösterildi.
  • 7 Ekim 2014 – Air Canada Airbus A330, Montréal, aniden azalan görüş nedeniyle, inişte pist merkez hattı korunamadı ve sol ana iniş takımının bir kısmı, pist kenarına paralel olarak ayrıldı. Soruşturmadan, pist aydınlatma yetersizliği ve yağmur nedeniyle bozulan görsel referansla birlikte rüzgar hızındaki ani değişikliğe karşı alınması gereken aksiyonda gecikme sonucu çıktı.
  • 2 Ocak 2014 – ATR 72, Cork/İrlanda, yaklaşma sırasında radar konumlandırılırken, ön camda kalın bir tuz birikintisi oluşması nedeniyle pilotlar görüşü kaybetti.
  • 13 Haziran 2013 – Sky Bahamas Airlines, Saab 340, Bahamalar, çok şiddetli yağışın hakim olduğu bir atmosferde, acele ve dengesiz bir görsel yaklaşımı, hatalı bir iniş izledi ve uçak pistten çıktı.
  • 13 Nisan 2013 – Lion Air Boeing 737-800, Bali (Denpasar), gerekli görsel referansların, yoğun yağış nedeniyle kaybedilmesine rağmen, hassas olmayan yaklaşmanın sürdürülmesi ile uçak, deniz yüzeyine çarptı ve parçalandı. 108 yolcunun tamamı kurtarıldı. Sadece dördü ciddi şekilde yaralandı. Soruşturma sonucunda, kazanın nedeni tamamen iki pilotun eylemleri ve eylemsizliğine bağlandı.
adbanner