Hepimizin çocukluk hayalidir: Gökkuşağına ulaşmak ve onun altından geçmek! Yeryüzünde bu hayale en fazla yaklaşabileceğiniz yer Peru!
Teorik olarak gökkuşağına ulaşmak mümkün olmasa da; buna en yakın deneyimi sadece Peru’da bulunan ve Gökkuşağı Dağı olarak da adlandırılan bölgeye yapacağınız bir gezide elde etmeniz mümkün. Bu doğa harikasına dair bilmeniz gerekenleri derledim:
Bölgenin orijinal adı Vinicunca. Ayrıca Yedi Renk Dağı anlamına gelen Montaña de Siete Colores olarak da adlandırılıyor. Peru’nun Cusco bölgesindeki Andes’te yer alıyor. Bu efsanevi deneyimi yaşayabilmek için, önce başkent Lima’da Cusco’ya gitmelisiniz. Cusco’dan kişi başı yaklaşık 30 Dolar civarında ücret ödeyerek üç saatlik bir otobüs yolculuğu yapmanız gerekiyor. Çıplak gözle en etkileyici manzaraya sahip olacağınız noktaya ulaşmak için ise yaklaşık altı mil (takribi 10 km) yürüyüş ve tırmanma yapmanız da gerekiyor. Oldukça zor ve zahmetli olan bu deneyim, tecrübesiz gezginler için pek tavsiye edilmiyor.
Gökkuşağı dağının, bu kadar farklı renge sahip olabilmesinin sırrı ne?
Öncelikle, internette gördüğünüz fotoğraflara tamamen inanmamanızı tavsiye ediyoruz. Renklerin süper derecede parlak ve canlı olduğu fotoğraflar, genellikle teknik bir işlemden geçirilerek birer Photoshop ürünü haline getirilmiş olabilir. Ancak elbette dağın gerçek şekli renksiz değil. Dağın etekleri, yer yer sarı, yeşil, kırmızı ve mavilerle boyanmış gibi gözüküyor. Ama bazı fotoğraflardakilere göre biraz daha doğal görünüyorlar.
Dağları bu kadar renkli yapan ise, Vinicunca’nın üzerini kaplayan buz tabakasının erimesi ve bu esnada toprak aşınmaya devam ederken, farklı mineral tabakalarının dağ boyunca bir dizi çok renkli şerit bırakarak açığa çıkmış olması.
Kırmızı rengin kaynağı, oksitlenmiş demir (bildiğimiz şekliye demirin paslanması diyebiliriz); sarı renk ise demir sülfürün varlığına işaret ediyor. Mor-kahverengi karışımı renk, götit veya oksitlenmiş limonitden gelirken; yeşil rengin tonları ise kloritten kaynaklanıyor.
Vinicunca’ya yapacağınız ziyaret esnasında, hava durumunun oradaki deneyiminiz üzerinde büyük bir fark yaratacağını sakın unutmayın. Yolculuğunuzu yağmur ya da kar yağması ihtimali düşük olduğu bir dönemde planlamak en doğru hamle olacaktır. Çünkü bu renkli manzarayı seyretmek sizin için zor hale gelebilir. Ayrıca renkler çok daha cansız olacaktır. Aynı zamanda, aşırı güneşli günlerde veya güneşin tam tepede olduğu öğle saatlerinde çekeceğiniz fotoğraflarınız da, muhtemelen aşırı ışık nedeniyle istediğiniz gibi olmayacaktır. Bölgeye ziyaret için en uygun zaman, güneşin doğuşundan hemen sonra ya da gün batımından hemen önce, sabah veya akşam saatleridir.