Tüm dünyayı etkisi altına alan ve havacılık sektörünü temellerinden sarsan Covid-19 salgını sonrası, yeni uygulama ve kurallar ile sektör tekrar ayağa kalkmaya çalışıyor. Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği (IATA) başta olmak üzere çeşitli otoriteler, yaptıkları çalışmalar neticesinde ortaya çıkan sonuçları derledikleri raporlar ile sektörde normale dönüşün sağlanabilmesi için büyük bir çaba gösteriyor.
Havayolu şirketleri, yolcuların kafasındaki soru işaretleri ve endişeleri gidermek adına, uçakları sürekli dezenfekte ettiklerini ve havalandırma sistemlerinde bulunan HEPA filtreleri sayesinde tüm mikropların %99,97’sinin etkisiz hale getirildiğine yönelik açıklamalar ve sosyal medya paylaşımları yapıyor. Bu yüzden de uçakta virüs bulaşma riskinin, başka herhangi bir kapalı ortama göre çok daha düşük olduğu görüşünü yineleyerek, ameliyathaneler kadar temiz bir havanın, uçaklarında olduğuna yolcuları ikna etmeye çalışıyor.
Ancak durum havayollarının söylediği kadar masum görünmüyor! Uçak kabinlerinde soluduğumuz havanın nem oranı yüzde 10 civarında. Bu durum vücudumuzun doğal savunma sistemi olan boğaz ve burnumuzdaki mukusun kurumasına sebep oluyor. Bir anlamda savunma sistemimiz zayıflıyor. Mikropların vücudumuzu ele geçirmesi ve yayılması için harika bir ortam oluşuyor.
Kabindeki dolaşımlı ve kuru havanın sağlıksız olmasının yanında; uçakta dokunduğumuz her yerin binlerce mikrop barındırması nedeniyle; uçaklar adeta birer hastalık yuvası.
Emory Üniversitesi, Georgia Institute of Technology ve Boeing’ten araştırmacılar, geçtiğimiz yıllarda, doğrudan damlacık efekti ile bulaşabilen herhangi bir enfeksiyon riskini gözlemlemek için üç buçuk ila beş saat arasında değişen 10 farklı test uçuşu yaptı. Uçaklar neredeyse full kapasiteydi.
Enfeksiyon riskini takip etmek için, bir iPad uygulaması üzerinden yolcu hareketleri izlendi. Virüslerin, kabinde bir yolcu üzerinden yayılması simüle edildi.
Sonuç olarak, uçakta hastalık bulaştırmanın iki temel yolu olduğu ortaya çıktı: Yolcuların birbirleriyle ne sıklıkta etkileşime girdiği ve koltuklarından ne sıklıkla ayrıldıkları.
Analizler, uçaktaki hasta bir yolcunun ön ve arka sırasında yolculuk edenlerin, hasta olma ihtimalinin yüzde 80 civarında olduğunu gösterdi. Sevindirici olan ise, diğer yolcularda, enfeksiyon riskinin yüzde 3’lere kadar düştüğünün görülmesi oldu.
Çalışmada ayrıca, enfekte olmuş bir kabin görevlisinin uçuşta bulunmasının yaratacağı muhtemel etkiler de ölçüldü. Sonuçlar tahmin edildiği gibiydi. Hasta bir kabin personelinin uçuşta yer almasının, çok daha fazla yolcuyu riske attığı görüldü. Çünkü, uçakta sürekli hareket eden ve çok fazla yolcuyla etkileşime giren kabin görevlisi, adeta hastalık saçıyordu.
Çalışmadan çıkan bir başka ilginç sonuç ise, uçuş sırasında hiç yerinden kalkmayan pencere tarafındaki koltuklarda oturan insanların hastalık konusunda daha az risk altında olduğuydu. Yani bugünlerde uçakla seyahat edecekseniz, Covid-19 virüsünden korunmak için belki de yapmanız gereken ilk şey koltuk seçimini pencere kenarından yapmak ve eğer kısa mesafeli bir uçuşsa yerinizden kalkmadan uçuşu tamamlamak gibi görünüyor.
UÇAKTA VİRÜSTEN NASIL KORUNURSUNUZ?
Ellerinizi; gözünüzden, yüzünüzden ve tüm yolcuların dokunabildiği yüzeylere dokunmaktan uzak tutun. Koltuk kolçakları, servis masaları, uçak içi eğlence sistemi ekranı, kumandası, baş üstü dolabı, tuvalet kapısı yani özetle mümkünse uçakta bir şeye dokunmamaya gayret edin. Uçakta yanınızdaki yolcu başta olmak üzere hiç kimseyle yüz yüze gelmemeye çalışın; mümkün olduğunca elinizi dezenfekte edin. Uçuş boyunca ağız ve burnunuzu içine alacak maskenizi sakın çıkarmayın. Başınızın üzerindeki havalandırmayı kesinlikle kapatmayın. Özellikle uzun uçuşlarda belirli periyotlarda mikropları öldürmeye ve boğazınızı nemli tutmanıza yardım edecek özel sıvılarla gargara yapın. Bağışıklık sisteminizi güçlendirme adına, uçuşunuzdan birkaç gün önce standart bir multi-vitamin almaya başlayın. Kabin ekibinin dağıttığı yastık ve battaniyelerden uzak durun. Ve en önemlisi de bağışıklık mekanizmanızı canlı tutabilmek için uçuş boyunca bol su için.
UÇAKTAKİ HAVALANDIRMA SİSTEMİ VE HEPA FİLTRELERİ
Seyir esnasında kabinin basınçlandırılması ve iklimlendirilmesi için sürekli olarak dışarıdan hava beslemesi yapılır. Kabinde istenilen sıcaklık ve nem oranı şartlarına getirilen havanın kaynağı, dış ortamdaki havadır. Dış ortamdan alınan uçağın seyir irtifasındaki şartlar gereği soğuk ve düşük basınçlı durumdaki hava ile uçağın motorları aracılığıyla sağlanan sıcak ve yüksek basınçlı hava ‘mix manifold’ adı verilen bölgede karıştırılır. Ardından HEPA filtreleri üzerinden süzülerek kabinde dolaşmaya başlar. 3-5 dakika arasında kabinde dolaşan havanın bir kısmı, uçağın arka bölümündeki çıkış vanaları yardımıyla dışarı atılır. Kabinde kalan hava ise dış ortamdan alınan soğuk ve düşük basınçlı hava ve motorlardan alınan sıcak ve yüksek basınçlı hava ile yeniden karıştırılarak tekrar kabinde dolaşıma girer ve aynı döngü uçuş boyunca sürekli tekrarlanır.
İlgili Haber | Uçakta HEPA Filtreleri Nasıl Çalışıyor?
Dolayısıyla kabinde yolcuların soluduğu havanın bir kısmı atmosfere atıldıktan sonra, büyük kısmı da yeni taze hava kaynaklarıyla karıştırılarak tekrar yolcuya sunulur. Kabinde sirkülasyona girmeden önce hava, HEPA filtrelerinde süzülürken, insan sağlığını riske atabilecek bakteri, virüs ve zararlı organizmalardan büyük oranda arındırılır. Yüksek Verimli Partikül Tutucu anlamına gelen ‘High Efficiency Particulate Air / Arrestors’ kelimelerinin kısaltması olan HEPA filtreleri, 0.3 mikron ve üzeri büyüklükteki tüm partikülleri süzebiliyor. Bu noktada Covid-19 virüsünün partikül boyutunun 0,3 mikrondan küçük olup olmadığı önemli bir detay olarak karşımıza çıkıyor. Böylesi bir senaryoda, HEPA filtreleri bu partikülleri süzemeyeceği için, yolcular virüslü havayı seyir esnasında sürekli solumak zorunda kalacakları için büyük bir tehlike ortaya çıkabilir.
Türk Hava Yolları ve Pegasus başta olmak üzere neredeyse tüm havayollarının uçaklarında bulunan HEPA filtreleri, belirli sürelerde uçakların bakımı esnasında değiştirilir.
Konuyla ilgili görüşlerime yer verilen Anadolu Ajansı haberi için tıklayınız
Konuyla ilgili görüşlerime yer verilen Ulusal Kanal haberi için tıklayınız
Konuyla ilgili görüşlerime yer verilen Güneş haberi için tıklayınız
Konuyla ilgili görüşlerime yer verilen Yeni Akit haberi için tıklayınız
Konuyla ilgili görüşlerime yer verilen Ulusal Post haberi için tıklayınız