Kalkış ve iniş yapan tüm uçakların pist ile park pozisyonu arasında yerdeki hareketlerini ifade eden taksi süresinin uzaması hiçbir yolcunun istediği bir yolcunun istediği bir şey değil. Bilim insanları bu sürenin uzamasının, gezegenimizin de pek hoşuna gitmediğini ortaya koydu.
Uçakla seyahat etmek, insanların doğayı en çok kirlettiği eylemlerden biri. Küresel olarak, havacılık endüstrisi 2019’da 1 milyar tondan fazla karbon emisyonu üretti. Bu, insan kaynaklı tüm emisyonların yüzde 2’sinden fazlasını ifade ediyor. Yani havayolu endüstrisi, doğayı deniz ve demiryolundan daha fazla kirletiyor. Uçak motorları, çalışırken Dünya’nın daha fazla ısınmasına katkıda bulunan nitrojen oksitler, kurum parçacıkları ve su buharı yayıyor.
Kalkış ve inişler genellikle uçuşun en kısa fazları olsa da NASA’ya göre uçuşlardaki emisyonlarının dörtte biri bu kısa zaman dilimlerinde üretiliyor. Eğer uçaklar, havalimanlarında, pist başında veya taksi aşamasında daha az bekleme yaparsa, bu havayolları için, yolcu ve mürettebat için ve gezegenimiz için çok daha faydalı olabilir.
Uçaklar Doğayı Nasıl Kirletiyor?
Bu durumun temel nedeni, uçak motorlarının havada çalışacak şekilde tasarlanması. Çünkü uçaklar havalimanlarında yerdeyken, temel sistemlerin çalışır durumda kalması için gereken enerji ihtiyaçlarını yardımcı güç sistemlerinden karşılayabilir. Ancak push back ile başlayan süreçte motorlar çalıştırılmaya başladığı an yakıt tüketimi ve çevreyi kirletme süreci de başlıyor.
Havaalanlarında taksi yapan uçaklar, yerel hava kalitesine de zarar veriyor. Çünkü havaalanlarında çok sayıda insan, o gürültülü ve kirli hava ortamına maruz kalıyor.
FAA ve NASA’dan Kritik Yazılım
ABD Federal Havacılık İdaresi FAA ve NASA, uçakların kalkış ve iniş süreçlerindeki gecikmeler ve gereksiz emisyonları ortadan kaldırmak için yeni bir sistem geliştirdi. Roket bilimcilerin de katkı sağladığı bu yeni sistemin çıkış noktası da NASA’nın uzay araçlarının sabit yörüngeler oluşturmasına yönelik yaptığı çalışmalar oldu.
Günümüzde çoğu havaalanında, pist başında kalkış için sıraya giren uçak kuyrukları oluşuyor. Bu, trafik sıkışıklığı ve kalkış için sıra bekleyen uçaklar, pistlerin aşırı yüklenmesine yol açarken, hava trafik kontrolörlerinin de kalkış ve inişleri yönetmesini zorlu ve stresli hale getiriyor.
Bir uçağın bulunduğu konumdan pist başına kadar geçireceği taksi süresi ve havalanması arasında toplam ne kadar zamanın gerekli olduğu her zaman net olarak bilinemiyor. Bu öngörülemezlik nedeniyle, çeşitli ara eşikler oluşturularak ve ekstra zamanlar ekleyerek, tüm sistemin aksamadan ve sorunsuz çalışması sağlanmaya çalışılıyor. Bu da ortaya çok ciddi bir verimsizlik çıkarıyor.
Yolcular için bu verimsizlik, uçakta gereğinden fazla vakit geçirmek ve gideceği yere daha uzun sürede ulaşmak yani vakit kaybı olarak yanıyor. Havayolları ise gereksiz yakıt harcıyor, para kaybediyor ve çevreyi daha fazla kirletiyor.
Yazılım 20 Yılda Geliştirildi
FAA ve NASA tarafından geliştirilen yeni yazılım, hava trafik kontrol sistemini modernize etmeye yönelik yirmi yıllık bir çalışmanın ürünü. Bir uçağın park pozisyonundan ne zaman ayrıldığı ve bir başka uçağın piste ne zaman teker koyduğu da dahil olmak üzere, havayollarından alınan 11 bitlik gerçek zamanlı veriler birleştirilerek, havaalanındaki tüm uçak hareketliliği daha koreografik hale getiriliyor.
Bu sistemde kullanılan bilgi aslında yeni veya karmaşık değil. Sadece havaalanındaki karmaşık operasyonda görev alan tüm oyuncuların yani operatörler, hava trafik kontrolörleri ve havayolları, kendi aralarında daha az iletişim kurmak zorunda kalıyor. Sistem, gerçek zamanlı olarak verilerin otomatik olarak paylaşılmasını ve operasyonun yönetilebilmesini sağlıyor.
Proje kapsamında geliştirilen sistem, kontrolörlerin uçuşları manuel olarak takip etmek için kullandığı manuel prosedürleri ortadan kaldırarak, pistin durumunu kontrolörlere otomatik olarak hatırlatabilen tamamen dijital bir ekosistem yaratıyor.
Taksi Süresi Ciddi Şekilde Azaldı!
Yeni yazılım, Kuzey Karolina’daki Charlotte Douglas Uluslararası Havalimanı’nda American Airlines ile dört yıl boyunca test edildi. Kısalan taksi sürelerinin yılda 275.000 galon yakıt tasarrufu sağladığı sonucuna vardı. Bu da İzmir ve İstanbul arasında bir uçakla yaklaşık 500 uçuşta harcanan yakıta eşdeğer. Test sürecinde Boeing 737’nin karbon emisyonları yılda 2,900 tondan fazla düştü. Bu da neredeyse 15 vagon kömürün yakılması ile ortaya çıkan emisyon demek. Proje, yolcular için de gecikmeleri günde yaklaşık 40 dakika azalttı.
FAA, yeni yazılımı 2022’den itibaren Baltimore, Boston, Chicago, Dallas, New York, Phoenix ve San Francisco dahil olmak üzere ülkenin en yoğun 27 havalimanına sunmayı umuyor. Sistemin tüm şehirlere ve havalimanlarına entegre edilmesi ise 10 yıl sürebilir.