Havacılık Bülteni-193

KOKPİTTE İKİ PİLOT DA UYUYAKALDI!

İtalya’nın yeni ulusal havayolu ITA Airways’in, Airbus A330 uçağıyla gerçekleştirdiği AZ609 sefer sayılı New York-Roma uçuşunda; yardımcı pilotun, izinli ve kontrollü olarak dinlendiği esnada, uyanık kalması gereken kaptan pilot da uyuyakaldı.

250 yolcusu bulunan uçak, 38.000 ft irtifada Fransa hava sahasında uçuşa devam ederken; Fransız hava trafik kontrolörleri, yaklaşık 10 dakika boyunca pilotlar ile irtibat kuramadı. Uçak Bordeaux hava trafik kontrolünden Marsilya’ya geçerken, Marsilya’da bulunan kontrolörler, tepki vermeyen uçakla tekrar tekrar bağlantı kurmaya çalıştı. 

Terör şüphesi veya uçağın kaçırılmış olabileceğinden endişelenen Fransız yetkililer, İtalyan meslektaşlarıyla temasa geçti ve onlar da ITA Havayolları’nın merkezi ile temas kurdu. Havayolunun uçuş harekat merkezinde görevli ekip, pilotlarla önce uydu cep telefonu, ardından ACARS sistemi aracılığıyla doğrudan iletişime geçmeye çalıştı.

ITA Airways’in, New York-Roma uçuşunda iki pilot da uyuyakaldı

Bu esnada uçağı havadan kontrol etmek için savaş uçakları kalkışa hazırlandı. O esnada pilotlar telsize yanıt verdi ve savaş uçakları son anda kalkıştan vazgeçti.

İletişimin kesildiği 10 dakikalık süre içinde, uçak otomatik pilot modundaydı. Normal hız ve irtifada uçuşa devam etti ve rotadan sapmadı. Uçak oto pilot kontrolünde seyrine devam etse de pilotlar, uçuş boyunca sürekli olarak hava koşullarını, uçağın yakıt durumunu ve önlerindeki tüm göstergeleri takip edip; oluşabilecek herhangi acil bir duruma karşı hazırlıklı ve tetikte olmak zorunda. Seyir esnasında her iki pilotun da uyuduğu bir senaryo, uçuş emniyeti açısından son derece tehlikeli. 

İsmi açıklanmayan kaptan pilot uyuyakaldığını inkar ederken; uçağın iletişim sistemlerinin arızalandığını iddia etti. Olayın ardından yapılan soruşturma kapsamında, kaptan pilotun açıklamalarında tutarsızlıklar bulundu ve teknisyenler uçağın sistemlerini test etti ve hiçbir arıza bulamadı. Bunun üzerine prosedürlere uymadığı gerekçesiyle kaptan pilotun görevine son verildi.

Pandemi sonrası seyahatlerin beklenenden daha hızlı normalleşmesi üzerine, dünyanın dört bir yanında havayolları, personel sıkıntısı yaşıyor ve uçuş ekiplerinin programları oldukça yoğun hazırlanıyor. Bu durum, yoğun uçuş programlarıyla görev yapan ve adeta limitleri zorlayan mürettebat için aşırı yorgunluk oluşturuyor ve kazalara davetiye çıkarabiliyor. Son dönemde, THY ve Pegasus’un kokpit ve kabin ekipleri de aşırı yoğun uçuş programlarından şikayetçi. Aman dikkat diyelim

TARA AIR KAZASI NEPAL’DE KURALLARI DEĞİŞTİRDİ!

29 Mayıs’ta, Nepal merkezli Tara Air’e ait De Havilland Canada DHC-6 Twin Otter (9N-AET) tipi uçak, aralarında 72 km bulunan Pokhara-Jomsom arasındaki iç hat uçuşu için kalkışını yaptıktan kısa süre sonra radardan kayboldu. Saatler sonra Dhaulagiri Dağları’na çarpıp düştüğü tespit edildi. Uçakta bulunan 2’si Alman, 4’ü Hintli ve 13’ü Nepal vatandaşı olmak üzere 19 yolcu ile Nepalli üç mürettebat üyesi yaşamını yitirdi. 

Kazaya ilişkin ön soruşturma, kazanın nedeninin büyük olasılıkla kötü hava koşulları olduğunu gösteriyor. İlk uçuşunu Nisan 1979’da yapan 43 yaşındaki Kanada yapımı turboprop uçağın, sert hava koşulları nedeniyle sola dönmek yerine sağa saptıktan sonra dağlara çarptığı tahmin ediliyor. 

Tara Air’e ait De Havilland Canada DHC-6 Twin Otter (9N-AET) tipi uçak, Pokhara-Jomsom uçuşunda düştü

Tara Air’in yaşadığı kaza, yetkililerin, uçuş emniyetini sağlama konusunda mevcut kuralların yeterli olmayabileceğini fark etmelerini sağladı. Nepal Sivil Havacılık Otoritesi (CAAN) kazanın ardından, benzer bir trajediyi önlemek için VFR (görerek uçuş kuralları) uçuşlardaki mevcut uçuş izinleri kurallarında değişiklikler yaptı. Bundan önce, tüm uçuş rotası boyunca değil, yalnızca başlangıç ve varış noktasındaki hava koşulları dikkate alınarak verilen uçuş izninin; artık tüm rota boyunca havanın tamamen açık olması durumunda verilmesi zorunlu kılındı. Yeni kurallar ayrıca, pilotların zorlu havalarda uçmaya karar vermesini engelleyerek nihai kararı havalimanı otoritesine veriyor. Rota boyunca hava durumunun herhangi bir yerde iyi olup olmadığına karar vermek için Hidroloji ve Meteoroloji Dairesi tarafından sağlanan verilere güvenmeye devam edilecek.

Nepal, özellikle ani dalgalanmalar yaşanan zorlu hava koşulları ve riskli dağlık arazileri içeren topografyası nedeniyle, uçuşlar için oldukça zor bir coğrafya. Ülke bu sebeple yıllar boyunca birçok trajik kazaya tanık oldu. Nepal, dünyanın en yüksek dağlarından bazılarına ev sahipliği yapıyor ve bu da ülkeyi uçakların inip kalkması için oldukça zorlu bir yer haline getiriyor. Dhaulagiri ve Annapurna Dağları arasında dünyanın en derin vadisi, kazanın olduğu Mustang bölgesinde yer alıyor.

Nepal, zorlu hava koşulları ve riskli dağlık arazileri nedeniyle, uçuşlar için oldukça zor bir coğrafya

Başkent Katmandu’nun Tribhuvan Uluslararası Havaalanı gibi büyük bir havaalanına iniş için bile, pilotların yaklaşma ve pas geçme prosedürlerine aşina olmaları için ekstra eğitime ihtiyaçları var.

Tara Air kazası, son altı yılda yaşanan benzer ikinci kazaydı. 2016 yılında, Tara Air’e ait Twin Otter uçağı da yine Pokhara’dan Jomson’a yaptığı uçuşta dağa çarpmış ve 23 yolcu yaşamını yitirmişti. Bakalım revize edilen kurallar benzer trajedilerin yaşanmasının önlenmesine yardımcı olabilecek mi?

AN-124 TORONTO’DA MAHSUR KALDI

Rus havayolu Volga-Dnepr tarafından işletilen Antonov An-124, Kanada hava sahasının Rus uçaklarına kapatıldığı 27 Şubat’tan bu yana, ülkede mahsur kalmış durumda. Üç aydan daha uzun süredir Toronto Pearson Havalimanı’nda bekleyen dev kargo uçağının, havalimanındaki park faturası giderek kabarıyor.

Toronto Pearson Havalimanı’nda standart uçak park ücreti, 24 saat için 1.065.60 Amerikan Doları. Bu da uçağın yerde beklediği her dakika başına faturanın 0.74 Dolar arttığı anlamına geliyor. An-124’ün şu ana kadar biriken park borcu 100 bin Dolar’ı aştı. Bu durumun ne kadar devam edeceği ise büyük bir soru işareti. Kanadalı yetkililer, hava sahası yasağının öngörülebilir gelecekte devam edeceği konusunda emin.

Volga-Dnepr şirketine ait Antonov An-124, 27 Şubat’tan bu yana, Toronto Pearson Havalimanı’nda mahsur durumda

Uçak, eğer kalkış yaparsa Kanada hava sahasını kullanmak zorunda. Bu da bu konuda yayınlanan NOTAM’ı ihlal etmek anlamına geliyor. Uçak zorunlu olarak yerde kaldığı bu sürede, bakım veya teknik bir işlem de göremiyor.

An-124, şu anda Rus uçaklarına yönelik federal yasaktan etkilenen tek uçak durumunda. Kanada’nın kapsamlı yasağı, Rusya’ya ait veya Rus tescilli uçakların yanı sıra Rusya Federasyonu veya bir Rus şirketi veya kuruluşu ile bağlantılı bir kişi tarafından “kiralanan, , işletilen veya başka şekilde kontrol edilen” uçaklar için de geçerli.

Kanada’da mahsur kalan Antonov An-124, son görevinde hızlı COVID testlerini taşıdı. Uçak, 27 Şubat’ta Çin’den kalkış yapıp Alaska ve Rusya üzerinden Toronto’ya geldi. Kısa bir süre içinde Kanada’dan ayrılması planlanıyordu. Ancak, bu süre içinde Kanada, hava sahasını tüm Rus uçaklarına kapattığını ve An-124’ü havaalanında mahsur kaldığını duyurdu.

Toronto Pearson Havalimanı yetkilileri, uçağın “güvenli bir yerde” bekletildiğini doğruladı ve şimdiye kadar herhangi bir park ücretinin ödenip ödenmediği konusunda yorum yapmadı.

Volga-Dnepr filosundaki 12 adet An-124’ten biri olan 26 yaşındaki uçak (RA-82078) 1996 yılında Rus kargo şirketinin filosuna katıldı. FlightRadar24 verileri, uçağın Kanada’da mahsur kalmadan yalnızca bir hafta önce operasyonlarına yeniden başladığını gösteriyor. Uçak, 21 Şubat’ta operasyonlara dönmeden önce yaklaşık beş ay hareketsiz kalmış ve büyük bir bakım ve revizyon geçirmişti.

PLATİN JÜBİLE TÖRENİ İÇİN ÖZEL UÇUŞ DÜZENLENDİ!

İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in saltanatının 70. yılı kutlamaları kapsamında Londra, muhteşem bir uçuş gösterisine ev sahipliği yaptı. İngiltere’nin en yeni F-35’leri de dahil, farklı dönemlere ait 70’den fazla uçak, Buckingham Sarayı’nın üzerinde uçtu. Kraliyet Ailesi üyeleri ve milyonlarca kişi bu tarihi uçuşu canlı izledi. Bu uçuş için haftalar süren planlamalar yapıldı.

Birleşik Krallık Ulusal Hava Trafik Hizmetleri (NATS), her uçağın nereden, ne zaman geçeceğini belirledi. Kontrolörlerin sivil uçakları güvenli bir mesafede tutmaları ve aynı zamanda aksamaları en aza indirmek için Geçici Operasyon Prosedürlerini uygulamaya koydu.

Platin Jübile Töreni’nde 70’den fazla uçak, Buckingham Sarayı’nın üzerinde uçtu

Kraliyet Hava Kuvvetleri, Birleşik Krallık Sivil Havacılık Otoritesi’nden (CAA) çeşitli hava sahası kısıtlamaları oluşturulmasını talep etti. Gösteri uçuşu, normalde oldukça hareketli bir hava sahasında yapıldığı için, hem Heathrow hem de London City Havalimanı’nda hava trafiği bir süreliğine durduruldu.

Uçaklar, Güneydoğu’dan Londra’nın merkezine doğru uçmadan önce Kuzey Denizi üzerinde toplandı. 1.000 ila 1.400 ft arasında bir yükseklikte Buckingham Sarayı üzerinde uçuldu. Bu sürede doğrudan koordinasyon amacıyla sivil ve askeri kontrolörler birlikte görev yaptı. Gösteri biter bitmez normal operasyonlar yeniden başladı.

Bu gösteri uçuşu, RAF, NATS ve Birleşik Krallık CAA’nın koordine etmek zorunda olduğu ilk uçuş değildi. 2018’de, RAF’ın yüzüncü yıl kutlamaları kapsamında da 100 uçak, Buckingham Sarayı üzerinde uçmuştu. Bu etkinliğin planlanması ve hazırlanması esnasında gereken tüm prosedürler için o uçuş bir ön hazırlık olmuştu.

Heathrow ve London City Havalimanı’nda hava trafiği bir süre durduruldu

Platin yıldönümü kutlaması, bir Birleşik Krallık hükümdarının 70 yıl boyunca ilk kez hüküm sürdüğü tarihi bir olay. Bu sebeple gösteri uçuşunda yer alan uçakların da tarihi bir önemi vardı. İkonik Red Arrows ekibinin yanı sıra bu tarihi uçuşa, bir Lancaster Bomber, Spitfire, Hurricane, Typhoon ve F-35 uçakları katıldı.

KARBON AYAK İZİNDE İSTANBUL HAVALİMANI FARKI!

İstanbul Havalimanı, Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI Europe) tarafından verilen Havalimanı Karbon Akreditasyonu kapsamındaki ‘Karbon Salımı Sertifikasını Seviye 3’e yükselterek büyük bir başarıya imza attı. 2009 yılında başlatılan program kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getiren İstanbul Havalimanı’nda yaşam döngüsü bakış açısı ile yolcuların havalimanına ulaşımından uçuş operasyonuna kadarki tüm faaliyetleri karbon ayakizi de raporlanıyor.

İstanbul Havalimanı, ACI Europe tarafından verilen Karbon Salımı Sertifikası’nı, Seviye 3’e yükseltti

İstanbul Havalimanı’nda, tasarımdan inşaata ve operasyon sürecine kadar uzanan her aşamada çalışmalar sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda yürütülüyor. Sürdürülebilirlik faaliyetlerinin etkinliği ve değeri uluslararası kabul görmüş sürdürülebilirlik platformlarında yer alarak, tüm sektör ve kamuoyu ile paylaşılıyor.

İstanbul Havalimanı’nda karbon emisyonunun azaltılması için, IoT Nesnelerin interneti teknolojisi kullanılarak uzaktan izleme ve kontrol, enerji verimliliği analiz sistemi yazılımı ile enerji tüketimlerinin takibi, enerjinin tek bir merkezden yönetilmesi, mekanik otomasyon sistemi uygulamaları, verimli kış soğutması uygulamaları vb. aksiyonlar alındı, paydaş yönetim faaliyetleri ve eğitim programları ile tüm havalimanı çalışanları için bilinçlendirme programları gerçekleştirildi.

PEGASUS’TAN ÇEVRECİ ADIM!

Pegasus Hava Yolları da daha sürdürülebilir bir gelecek için “IATA’nın 2050’ye Kadar Net Sıfır Karbon Emisyonu” hedefi doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. Gelecek kanatlarımızın altında sloganı ile havayolu 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde gerçekleştireceği uçuşlardan kaynaklanan karbon emisyonunu rüzgâr enerjisi santraline verdiği destekle nötrleyecek.

THY VE ANADOLU JET’İN YENİ UÇUŞ NOKTALARI!

Türk Hava Yolları, Güney Sudan’ın başkenti Juba seferlerine başladı. İstanbul-Juba arasında gerçekleştirilecek seferler haftada 3 frekans olarak icra edilecek. Dünyanın en çok ülkesine uçan hava yolu şirketi unvanını koruyan THY böylece bir ülkeyi daha uçuş ağına kattı ve uçtuğu ülke sayısı 129 oldu.

Güney Sudan’ın başkenti Juba seferlerinin başlamasıyla, THY’nin uçtuğu ülke sayısı 129 oldu

Türk Hava Yolları’nın alt markası Anadolu Jet, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Budapeşte’ye 154 yolcusuyla ilk uçuşunu yaptı. Uçak, Ferenc List Havalimanı’nda bir havacılık geleneği olan su takıyla karşılandı. AnadoluJet  ayrıca Ankara Esenboğa Havalimanı ile Brüksel arasında ilk uçuşunu da gerçekleştirerek, uluslararası uçuş ağını daha da genişletti.

29 ülkede, 90 havalimanına, 173 rotada uçuş yapan Anadolu Jet, uluslararası uçuş ağını genişletiyor.

Ankara-Brüksel uçuşları yaz dönemi boyunca pazartesi, perşembe ve cuma olmak üzere haftada 3 gün karşılıklı olarak gerçekleştirilecek. AnadoluJet, İstanbul Sabiha Gökçen, Ankara Esenboğa ve Antalya Havalimanı merkezli uçuşlarıyla yurt içi ve yurt dışında 29 ülkede 90 havalimanına toplam 173 rotada uçuş yapıyor.

MİLLİ MUHARİP UÇAK İÇİN İLK MOTOR TESLİMATI YAPILDI!

Milli Muharip Uçak’ta kullanılacak F110 Turbofan Motoru, ABD tarafından Türkiye’ye teslim edildi. Teslim edilen motor, MMU’nun prototipinde kullanılacak. TUSAŞ tarafından geliştirilen ve 18 Mart 2023 tarihinde hangardan çıkıp yer testlerine başlaması planlanan Milli Muharip Uçak’ın test faaliyetleri için 10 adet F-110 motorunun Türkiye’ye teslim edilmesi bekleniyor. 10 motorun 8’inin prototiplerde kullanılacağı, 2 motorun ise yedek amaçlı tedarik edileceği biliniyor.

Milli Muharip Uçak’ta kullanılacak F110 Turbofan Motoru, ABD tarafından Türkiye’ye teslim edildi

Seri üretime geçildiğinde ise MMU’larda ise Türkiye’nin özgün olarak geliştireceği turbofan motorun kullanılması hedefleniyor. Bu amaçla Kale Arge ile İngiliz Rolls-Royce, ortak çalışmalar gerçekleştiriyor. MMU Blok 0’ın ilk uçuşunun 2026 yılı sonunda gerçekleştirilmesi hedefleniyor. TUSAŞ, 2026 sonuna kadar 3 adet MMU Blok 0 prototipinin üretimini tamamlamayı planlıyor. 2029 yılından itibaren ise MMU Blok I konfigürasyonun üretim faaliyetlerinin başlaması ve 10 adet MMU Blok I’in, Türk Hava Kuvvetleri’ne teslim edilmesi bekleniyor.

adbanner