Sizlere daha önce Stockholm, Paris ve Kudüs şehirlerine ait, tıp literatürüne de geçmiş olan sendromları anlatmıştık.İtalyan rönesansının başkenti Floransa’nın bir sendromu olduğunu biliyor muydunuz? Sanat zehirlenmesi olarak da bilinen Floransa Sendromu, Stendhal sendromu olarak da adlandırılıyor. Tıptaki karşılığı ise hiperkültüremi.
Hızlı kalp atışı, baş dönmesi, baygınlık, şaşırma ve hatta halüsinasyona sebep olabilen bir psikosomatik rahatsızlık olan sendrom, kişiyi sanat eserlerinin bolluğu, ihtişamı ve güzelliği karşısında kendinden geçiriyor.?Floransa’ya gelen turistlerden her ay en az biri, bu yüzden ünlü Santa Maria Nuova hastanesine kaldırılıyor.
Sendrom, adını 1817 yılında Floransa ziyareti sırasında Santa Croce Bazilikası’nda, Giotto’nun fresklerini gördüğünde anlatılması güç bir duygu yoğunluğu hissettiğini yazan, Fransız yazar Stendhal’dan almış. 19. yüzyıldan itibaren Floransa sanatı karşısında başı dönen ve bayılan insanlar kayıt edilmiş olmasına rağmen, sendrom 1979’da İtalyan psikiyatr Graziella Magherini’nin 100’den fazla ziyaretçiyi gözlemlemesi ve tasvir etmesinden sonra isimlendirilmiş.
Magherini çalışmayı, Medici Riccardi Sarayı’nda, fresklerle süslü şapeli gezen ziyaretçilerin kalp atış ve nefes alış hızları, tansiyonları, göz ve kas hareketlerini inceleyerek yapmış. Ziyaretçilerin görüntüleri kaydedilmiş ve kendilerinden hissiyatlarını yazmaları da istenmiş.
Ziyaretçilerin yüz kaslarının gevşediği, göz bebeklerinin küçüldüğü gözlenip; kalp atış, nefes alışı ve tansiyonlarında değişiklikler saptanmış. Görsel sanat eserlerine işitsel uyarıcılar da eşlik ettiğinde, beyindeki aktivitenin daha da arttığı görülmüş. Ziyaretçiler hislerini “aşırı duygulanma” ve “tatlı bir yorgunluk” olarak tanımlamış.