İlk ticari uçuşun üzerinden 100 yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen, havayolları hala uçağa biniş yani boarding süreci için en iyi yöntemi bulabilmiş değil.
Uçağa binmek için sıraya girmek hiç bir zaman eğlenceli olmamıştı, fakat son zamanlarda baş üstü dolaplarında kabin valizi için yer bulmaya çalışan insanların da katkılarıyla uçağa biniş süreleri çok daha uzadı ve psikolojik rahatsızlık geçirmemize sebep olacak bir hale geldi.
Boeing’in yaptırdığı bir araştırma, günümüzde 140 yolcunun boarding süresinin 40 dakika kadar sürdüğünü söylüyor. Bu durum, 1970 yılında aynı sayıdaki yolcunun boarding süresinin yaklaşık 2’ye katlandığı anlamına geliyor.
Durumun ortaya çıkmasının en önemli nedenlerinden biri, havayollarının bagaj hakkını epey azaltması ve kilo sınırını aşan bagajlardan ciddi para kazanıyor olması. Yolcular da bu sebeple yanlarına daha fazla kabin bagajı alıyor. Alınan ekstra kabin bagajları, yerleştirilmeye çalışırken de koridorlarda ciddi bir tıkanıklık oluşuyor. Boarding süreci ciddi şekilde yavaşlıyor.
Uçağa binmenin elbette tek bir yolu yok, ancak yapılan çalışmalar bazı yöntemlerin diğerlerinden daha verimli olduğunu gösteriyor.
Geleneksel arkadan öne boarding methodu, önce uçağın arka bölümündeki yolcuların, daha sonra orta bölümde oturanların ve son olarak da ön kısımdaki yolcuların uçağa alınması olarak özetlenebilir. ABD’li pek çok havayolu bu yöntemi kullanıyor.
American Airlines, 2011 yılında yolcuların rastgele boarding yöntemiyle uçağa alınmasının, klasik sisteme göre yüzde 5 ila 10 arasında zaman kazandırdığını ölçtü.
Jason Steffan’ın Çalışmaları:
Fermilab Araştırma Merkezi’nde Parçacık Astrofiziği konusunda çalışmalar yapan Jason Steffan, sıra ile binmenin boarding için mümkün olan en kötü yaklaşım olduğunu iddia ederek bu konuda çalışmalar yapmış.
Steffan, Boeing 757’ye 72 yolcuyu beş farklı boarding işlemi uygulayarak ne kadar sürdüğünü ölçmüş. Yöntemleri kısaca:
- Blok veya bölge methodu (uçağın arka tarafından öne doğru binişler)
- Dört sıralı bloklar ile biniş
- Önce pencere koltukları sonra orta koltuklar sonra koridor koltuklarını doldurma yöntemi. Bu yönteme Wilma deniyor (Window, Middle ve Aisle)
- Steffan yöntemi (yolcuların öngörülen bir sıraya göre binmesi)
- Rastgele boarding
Steffan, aynı sırada oturan komşu yolcuların birbirleriyle farklı zamanlarda uçağa alınması yöntemine dayanan Steffan yöntemi ile rastgele boarding yönteminin diğer yöntemlere göre en az 2 dakika zaman kazandırdığını ölçmüş.
Discovery Channel’ın “MythBusters” programı kendi yaptığı deneyde, arkadan öne boarding yönteminin en yavaş metot olduğunu onayladı. Kimsenin belli ve sabit bir yerinin olmadığı rastgele yöntemine göre 10 dakikadan daha fazla zaman kaybedildiği ölçüldü.
Steffan’ın raporuna göre, geleneksel arkadan öne boarding yöntemi, koridor kullanımını en verimsiz hale getiren yöntem olarak öne çıkıyor.
Menkes van den Briel’in Çalışmaları:
Colarado Üniversitesi’nden Menkes van den Briel de bu konuda çalışmalar yapıp yolcuları 6 farklı gruba ayırmış ve 6 farklı boarding uygulaması önermiş.
12 business ve 138 ekonomi yolcusunun tek koridorlu bir uçağa en hızlı nasıl binebileceği ölçülen çalışmada yer alan boarding metotları şu şekilde:
Briel’in çalışmaları sonucunda “dıştan içe” yani “outside-in” yönteminin en verimli yöntem olduğu görülüyor. Yöntemde önce pencere kenarı yolcular, daha sonra orta koltuk yolcuları ve en son da koridor yolcuları uçağa alınıyor.
Uçan Halı Yöntemi:
Uçağa daha hızlı binmek konusundaki arayışlar sonucu ortaya atılan bir başka yöntem ise “Flying Carpet“ yani uçan halı yöntemi.
Yöntemde yolcular, biniş kapısına geldiklerinde uçağın koltuk düzeninin yer aldığı halıda sıralanıyor. Ardından gruplar halinde uçağa alınıyor.
Ancak bu sistemin kendine göre zorlukları oldukça fazla: Havalimanlarındaki genel sıkışıklık ve fiziki şartlar; uçuş öncesi uçak tipi veya biniş kapısı değişiklikleri gibi ihtimaller sistemin hayata geçmesi konusunda önündeki engeller.
NEDEN HAYATA GEÇMİYOR?
Peki madem daha iyi yöntemler varsa havayolları neden bu sistemleri değiştirmiyor derseniz; cevabı ekonomik nedenlerde saklı. Çünkü havayolları yolcularına kabin içinde çeşitli koltukları uçuş öncesi ekstra ücret ile satıyor. Bundan da ciddi bir gelir elde ediyor. Bütün çalışmalar arasında en verimli sonucu verdiği görülen “Rastgele” oturma düzenine geçilmesi durumunda havayolları zamandan kazansa da önemli bir gelir kalemini yitirmiş olacak.
Ayrıca sektör profesyonelleri, rastgele boarding yönteminin yolcular arasında çeşitli sorunlara yol açabileceği konusunda da endişeli.
Bu arayışlar yeni bir boarding yönteminin bulunmasına yol açar mı hep birlikte göreceğiz ancak havayolları ve yolcular şuanki durumdan pek de rahatsız görünmüyor.