İlk ticari uçuşun üzerinden geçen yüz yılı aşkın sürede yolcular, çok az istisna dışında, uçakta hep ileriye dönük koltuklarda oturdu. Uçaktaki tüm koltukların bir sinema salonunda olduğu gibi aynı yöne bakıyor olmasının aslında belirli bir nedeni yok. Hatta sağlığımız açısından keşke ters olsaydı!
Bir kaza veya acil iniş durumunda; uçak aniden yavaşladığında, arkaya bakan koltuklar yolcuların sırt, boyun ve baş bölgeleri için çok daha iyi destek sağlar. Bebek arabalarındaki koltukların standrart bir norm olarak geriye bakması da bu yüzdendir. Yapılan çalışmalar, 30 km hızla seyrederken gerçekleşen bir çarpışma durumunda, arkaya dönük bir koltuğun, küçük bir çocuğun boynuna uygulanan gerilimi 200 kg’dan 50 kg’a düşürdüğünü gösteriyor.
Koltuk tasarımı konusundaki araştırmalar incelendiğinde Naval Aviation News tarafından yayımlanan 1952 tarihli bir rapor, uçak yolcularının geriye dönük bir koltukta hayatta kalma olasılıklarının 10 kat daha fazla olduğunu öne sürüyor. Michigan Üniversitesi’nden Richard Snyder’in “Hava Taşımacılığı Yolcu Koltuğu Tasarımında Darbe Koruması” başlıklı 1983 tarihli makalesinde ise, geriye bakan pozisyonda oturan yolcuların, çarpışma sonunda oluşacak kuvvetlere karşı çok daha yüksek tolerans gösterebileceğini söylüyor.
6 Temmuz 2013’te, Asiana Airlines’ın 214 sefer sayılı uçuşunu icra eden Boeing 777-200, San Francisco Havalimanı’na son yaklaşma sırasında düştü. Üç yolcu hayatını kaybederken 187 kişi yaralandı. Yaralananların birçoğunda omurilik hasarı görüldü. Bu olay geriye dönük koltuklar ve üç noktalı emniyet kemerleri konusunda algı oluştursa da hiçbiri somutlaştırılmadı. O zamandan bu yana düzinelerce yeni uçak tanıtıldı – ve daha fazlası planlanıyor – bunların hepsinin kabininde, koltuk yönü konusunda standart uygulamalara sadık kalındığı görülüyor.
Daha güvenli olduğu uzmanlar tarafından kanıtlanmasına rağmen, muhtemelen hiç bir zaman uçaklarda arkaya bakan koltukları göremeyeceğiz. Bunun nedeni olarak ise maliyetler ve müşteri tercihleri öne sürülüyor. Bir çarpışma sırasında, yolcunun ağırlık merkezinin daha yükseleceği ve koltuğu daha fazla zorlayacağı biliniyor. Bu nedenle koltuğun kendisi, bağlantı parçaları ve uçağın zemininin güçlendirilmesi gerekecek. Bu da uçağın toplam ağırlığını artıracağı için yakıt tüketiminin artmasına neden olacak.
Aynı durum, üç noktalı emniyet kemeri takılmasında da geçerli. Çünkü bu durumda yolcunun ağırlık merkezi belden omuza doğru hareket edecek.
Güvenlik açısından bakıldığında çekici fikir olsa da havayollarının son dönemde, uçaklarının ağırlığını azaltmak için türlü yollara başvurduğunu görüyoruz. Uçak içi dergisinin büyüklüğünü azaltmak, yolculara daha az buz servisi yapmak ve hatta kabin ekibinden kilo almamalarını istemek bunlardan sadece birkaçı. 2012 yılında Ryanair CEO’su Michael O’Leary, emniyet kemerinin uçak kazasında yolcuların ölmesini engellemek için “hiçbir şey” yapmadığını öne sürerek ayakta yolcu taşımayı bile gündeme getirmişti.
İlgili Haber | Küçük Dokunuşlarla Büyük Kazançlar
Öte yandan arkaya bakan koltukların, yolcular tarafından da tercih edilmeyeceği düşünülüyor. Çünkü yolcular, ticari hava taşımacılığının başladığı günden beri, öne bakan koltukların kendilerini karşılayacağını düşünerek uçağa biniyor. Bu şekilde koşullandırıldıkları için standartların değiştirilmesi ve buna uyum sağlamalarını beklemek oldukça zor. Müşterilerin algı faktörünün, havayolu şirketinin geriye dönük koltukları uçağa yükleme konusundaki isteksizliğine büyük bir bahane olduğunu söylemek mümkün. Birçok yolcu geriye dönük koltukta seyahat ederken, hareket hastalığına yakalanacağını düşünebiliyor. Ancak, hareket hastalığı otobüs veya trende olduğu gibi arkaya bakan uçak koltuklarında meydana gelmez. Çünkü, uçakla seyir esnasında, bulunan yükseklik itibariyle, gözle görülür bir ileri hareket yoktur. Yolcuların bunu hissedebileceği tek aşama; pist başına giderken yapılan taksi, kalkış ve iniştir.
İlgili Haber | Uçakta En Güvenli Koltuk Hangisi?
Havayolları ve yolcular geriye bakan koltuğa karşı çıksa da; askeri uçaklar ve iş jetleri bu tarz koltuklara sahip ve hiç bir sorun bildirilmiyor. British Airways, American Airlines, Etihad ve United’ın Premium kabinlerinde iki yöne bakan koltuklar bulunuyor.
Daha güvenli olsalar da havayolu şirketlerinin bu koltukları istemiyor olmasında en önemli sebeplerden biri de, kabinde yer tasarrufu konusu. Kabin içi üretimleri yapan Zodiac Aerospace, 2015 yılında arkaya ve öne bakan koltukların kombinasyonunu içeren yeni bir oturma planı açıkladı. Yolcular için omuz ve kol boşluğunu artıran tasarım; aynı zamanda kolçak savaşlarını da ortadan kaldırmaya adaydı. Ancak yolcuları birbirleriyle göz teması kurmaya zorlayacaktı. Bu yüzden hiç bir zaman hayata geçirilemedi. Geçmişte ekonomi sınıfında bu koltukların yer aldığı da görüldü. 60’lı yıllarda BEA tarafından kullanılan Hawker Siddeley Trident uçaklarında ilginç bir kabin konfigürasyonu tercih edilmişti. Uçağın ilk yarısında koltuklar geriye bakarken; ikinci yarısında öne doğru bakıyordu. Yolcuların o günlerde öne bakan koltukları istediği söyleniyor.
Ve yıllar boyunca Southwest Havayolları, uçağın ön tarafındaki iki sırayı birbirine bakacak şekilde konfigüre etti. Bu koltuklar “lounge koltukları” olarak anıldı. Çalışanlara göre bu koltuklar yolcu tipine göre ya en çok aranan ya da en çok uzak durulan koltuklar oldu.
İnsanların öne bakan koltuklara eğilimi trenler için de geçerli.