Pilot eğitimlerinde atılan her yeni adım ve hayata geçirilen her yeni uygulamanın arkasında, uçmayı daha güvenli hale getirmek isteği yatıyor.
Sabit kanatlı motorla uçuşlarıı mümkün hale getiren, havacılığın öncüleri olarak kabul edilen Wright kardeşler tarafından ilk motorlu uçuşun yapılması üzerinden tam 116 yıl geçti. O zamandan bu yana gelişimini sürdüren havacılık endüstrisi, bugün günde yapılan 225.000 ticari uçuşla, muazzam bir seviyeye ulaştı. (en fazla günlük uçuş rekoru 24 Temmuz 2019’da kırıldı)
2018’de 46,1 milyon uçuşta, 4,3 milyar insan güvenli bir şekilde uçtu. Bu aşırı büyümeye rağmen, havacılık bir yandan hala geliştirilmeye devam eden güvenlik algısıyla birlikte; en güvenli toplu taşıma seçeneği durumunda.
İnsan faktörü hatalarının uçuş kazalarına sebep olması yeni bir şey değil. Ancak, havacılık pazarının bunu gün yüzüne çıkarması biraz zaman aldı. Bu nedenle, sektörün amacı, her daim en yüksek güvenlik seviyesinde çalışabilecek profesyoneller yetiştirmek. Çünkü havacılık eğitimi tüm endüstrinin bel kemiği kabul ediliyor.
Uçuş güvenliği, sektörün tüm paydaşlarının ortak meselesi. Bu yüzden düzenleyici kurumlar, ICAO, EASA ve FAA hep beraber, dünyanın dört bir yanında, havacılık eğitim standartlarını geliştirmek ve uyarlamak amacıyla birlikte çalışıyor.
Mevcut uçuş güvenliği seviyesini korumak ve geliştirmek için hayata geçirilen bazı uygulamalar var. Uçuş güvenliği kapsamında pilot eğitimlerinde son dönemde yapılan düzenlemeler ve oluşan değişikliklere kısaca göz atalım.
Eğitim Güvenliği- Fikirli Pilotlar
Güvenlik havacılık da her zaman bir numaralı öncelik olmasına rağmen, bunun nasıl sağlanacağına dair bakış açısı, her geçen gün genişliyor. Bugün havacılık topluluğu, profesyonel bir pilotun, sadece uçağın nasıl kontrol edileceğini ve yönlendirileceğini değil aynı zamanda belirli bir beceri setine sahip olduğunu da belirtiyor.
Bu beceriler pilotun uçağın içinde öngörülmeyen ve beklenmedik durumlarla başa çıkmasını sağlayacak beceriler anlamına geliyor. Bunu başarmak için, havacılık topluluğu tarafından çeşitli önlemler alınmıştır.
Bunlardan biri olan MPL eğitimi 2006 yılında sektöre tanıtıldı. Bu kurs temelde 9 ana yetkinliğe odaklanıyor. Bunlar, iletişim, bilginin uygulanması, liderlik ve takım çalışması, prosedürlerin uygulanması ve bilgilerin yönetimi, problem çözme ve karar verme, durum bilinci ve iş yükü yönetimi. Pilotların sadece belirli havayolu operasyonları kapsamında değil aynı zamanda eğitimin her aşamasında bu yetkinlikleri geliştirmesini odaklanılıyor.
Ayrıca, 2018’de EASA, havacılık eğitimi veren kuruluşlar için, Area 100 KSA (Bilgi Beceri ve Tutum) olarak adlandırılan, teknik olmayan eğitimi, 2022 yılına kadar müfredatlarına ekleme zorunluluğu getirdi. Bu eğitim, pilot adaylarının, karar verme yeteneklerini geliştirmeye yardımcı olmayı amaçlıyor. Baskı altında düşünme, tehditleri ve hataları tespit etmekve doğru şekilde yönetme kapasitelerini geliştirmelerine çözüm bulmak için, sorunlara doğru açılardan bakma yaklaşımını geliştirmelerine destek oluyor.
Uçağın Kontrolünü Kaybetmeme Eğitimi
Uçuş güvenliği, öncelikle bir uçağın tasarım aşamasında belirlenen uçuş yüksekliği veya hava hızı gibi normal çalışma sınırlarının dışında olduğunda yani yüksek riskli durumlarda uçağı yönetme konusundaki pilot yetkinlikleri ile ilgilidir.
“Aircraft upset” havacılıkta kimsenin gerçek dünyadaki bir olayı tarif etmek için kullanmayacağı, duymaktan hoşlanmayacağı bir terimdir. Bu gibi durumlar ani bir düzenleyici eylem gerektirir ve bu gibi durumlar hiçbir pilotun içinde bulunmak istemeyeceği senaryolardır.
Yani, bu eğitimin amacı, kasten yapmayı seçmedikleri sürece böylesi olayları birebir deneyimlemek ve buna en iyi nasıl cevap vereceğini öğretmek olarak belirlenmiş. Bu nedenle, EASA pilotların Uçuşta Kontrol Kaybı (LOC-I) (Loss of Control In-flight) olarak bilinen durumdan kaçınmak için beklenmedik durumlara yanıt vermelerine yardımcı olmak için özel UPRT (Upset Prevention an Recovery Training) eğitiminden geçmeleri gerekmesini zorunlu hale getirdi. Bu Yönetmelik, 8 Nisan 2018 tarihinde bir yıllık bir geçiş dönemi ile hayata geçirildi.
İlgili Haber | Pilot Eğitiminde Yapay Zeka Teknolojisi
UPRT, uçuş ekiplerine, operasyon süreci veya eğitim parametrelerinin aşıldığı durumların önüne geçmek ve buna yönelik aksiyon almak konusunda gerekli yetkinlikleri sağlamak için teorik bilgi ve uçuş eğitim pratiğinin birleşimini ifade ediyor.
Bu EASA yönetmeliği 3 farklı UPRT seviyesine sahiptir; temel UPRT, gelişmiş UPRT ve farklı eğitim programları için sınıflara haiz olan tematik UPRT. Bu uzmanlık eğitimi de 4 ana alana odaklanıyor: Bilgi, mekansal yönelim, olağandışı tutum ve kurtarma, spin tanınma ve kurtarma.
UPRT düzenlemelerinin sadece uçuşta kontrol kaybı durumlarında pilot yeterliliklerin geliştirilmesi ile ilgili olmadığını söylemek gerek. Uçuş simülasyonu eğitim cihazları (CS-FSTD) için yeni sertifika spesifikasyonlarını da kapsıyor. Bu durum FFS’nin bir aerodinamik stall durumu esnasında, uçağın tüm özelliklerini tam olarak yansıtacağından artık daha da emin olabileceğimiz anlamına geliyor.
Havacılık endüstrisinin düzenleyici ve kural koyucu otoriteleri, farklı öneriler, yayınlar ve yeni programlar hayata geçirerek, dünya çapındaki tüm pilot eğitim programlarını düzenli olarak güncelliyor.
Bunların hepsinin tek bir ortak hedefi var. Bu da pilotların yetkinliklerini geliştirmek ve uçuş güvenliği seviyesini yükseltmek. Farklı seviyedeki emniyet riskleriyle baş etmek için ayrı önlemler alınıyor ve tüm bu düzenleyici faaliyetler, havacılığı hem en güvenli hem de en kurallı endüstrilerden biri haline getirmek için yeterli oluyor.
Selim Bilgin / İstanbul