Air India Express ve Pegasus’un Sabiha Gökçen’deki Kazasının Ortak Yönleri

Birileri gelip size bir masanın üzerine uçak indirmek mümkün müdür diye sorsa, ona yanıtınız muhtemelen ‘hayır’ olur değil mi? Oysa dünyanın bir çok yerinde pilotlar masaüzerlerine dev yolcu uçaklarını indiriyor. Ancak bazen bu zorlu görevi gerçekleştirirken, bir şeyler ters gittiği için çeşitli kazalar yaşanabiliyor. Tıpkı geçtiğimiz Cuma akşamı Hindistan’da olduğu gibi…

Air India Express Kazası’nın Detayları

Geçtiğimiz Cuma akşamı, 184 yolcu ve 6 mürettebatıyla, Dubai’den Hindistan’ın Kozhikode şehrine uçan Air India Express Havayolları’na ait Boeing 737-800, Karipur Havalimanı’na inişte pistten çıktı. Pistin sonundaki yaklaşık 10 metre yüksekliğe sahip yamaçtan aşağı düşen uçağın gövdesi ikiye ayrıldı. Her iki pilot ile birlikte en az 18 kişi yaşamını yitirdi.

Pilotların ilk denemede pisti pas geçtikleri, ikinci denemede iniş için piste ters istikametten yaklaştıkları, iniş sırasında şiddetli yağışa bağlı olarak pist zemininin ıslak ve görüş seviyesinin 2000 metrenin altında olduğu şu ana kadar bildiklerimiz arasında.

Masaüstü Pist Nedir? (Tabletop Runway)

Dağlık bölgelerde bir tepenin zirvesinin düzleştirilerek plato haline getirildiği alanlara veya bir dağın yamaçlarının oyulduğu alanlarda inşa edilen havaalanlarına tabletop yani masaüstü olarak adlandırılan pistler inşa ediliyor. Çünkü bu pistlerin bazılarının bir; bazılarının ise her iki tarafında derin yamaçlar ve uçurumlar bulunuyor. Tıpkı bir masa gibi. Pistlerin uzunluğu o havalimanlarına uçabilecek uçak tiplerini belirliyor. Bazılarına sadece küçük ve bölgesel uçaklar iniş kalkış yapabilirken bazılarına jet motorlu ticari yolcu uçakları da operasyon yapabiliyor.

Havalimanlarındaki tabletop pistler zemin ve arazi şartlarına bağlı olarak bazen o kadar kısa olabiliyor ki, bu yüzden pistler yukarı doğru bir eğimde inşa ediliyor. Böylece iniş yapan uçağın pist bitmeden durabilmesine, yer çekiminin de katkı sağlaması hedefleniyor. Bu tip pistler genellikle büyük uçakların operasyon yapması için pek uygun olmuyor.

Birer mühendislik harikası olan bu pistler öte yandan da oldukça tehlikeli. Başlangıç veya bitiş noktaları derin yamaçlar barındıran bu pistlerde iniş kalkış yaparken en ufak bir hataya bile yer yok. Çünkü yapılabilecek küçücük bir yanlış yüzlerce insanın hayatına mal olabilecek bir trajediye yol açabiliyor. Bu tip pistlere uçacak pilotların da mükemmel bir eğitime sahip olmaları bekleniyor.

Bu tür pistlere iniş sırasında, pilotların çok hassas bir yaklaşma yapması şart. Zorlu hava koşulları da coğrafi zorlukların üzerine eklendiğinde, pilotlar yaklaşma sırasında çeşitli optik yanılsamalar yaşadığı için pistin kalan mesafesini doğru kestiremeyebiliyor. Yani bu pistte pilotların yapacağı hiçbir hamlenin ne çok erken ne de çok geç yapılmaması birinci şart olarak karşımıza çıkıyor.

10 Yıl Önceki Kazanın Benzeri

Karipur Havalimanı’nda Cuma günü yaşanan kaza Air India Express’in ikinci ölümcül kazası olarak kayıtlara geçti. Havayolunun bundan önceki kazası da 22 Mayıs 2010 tarihinde, yine Dubai’den gelen Boeing 737-800 uçağının, Hindistan’ın bir başka tabletop piste sahip olan Mangalore Havalimanı’na iniş sırasında duramaması ve yamaçtan aşağı düşmesiyle alev topuna dönmesi şeklinde gerçekleşmişti. Korkunç kazada, uçaktaki 166 kişinin 158’i yaşamını yitirmişti.

Hintli Yetkililerin İhmalkarlıkları

2010’daki kazanın ardından hazırlanan nihai kaza raporunda, tabletop pistlere, Hava Kuvvetleri üslerindeki pistlerde uygulanan ve uçakların pistte durmasını sağlayan sistemlere benzer yapıların kurulması tavsiyesini edilmişti. 2017’de 75 yolcusu bulunan SpiceJet Havayolları’na ait Bombardier Dash 8 Q-400 tipi bölgesel yolcu uçağı da aynı piste inişin ardından pistin kenarındaki ışıklara çarparak güçlükle durdu ve bir facianın yaşanması kıl payı önlendi. Bu olayın ardından da tabletop pistlere ekstra bir güvenlik sistemi kurulması konusu tekrar gündeme geldi ancak yüksek inşaat ve bakım maliyetleri gerekçe gösterilerek bu öneri reddedildi.

Cuma günkü kazanın meydana geldiği Karipur Havalimanı pistinin, özellikle kuyruk rüzgarının yüksek ve pistin ıslak olduğu koşullarda yeterli emniyet şartlarını sağlamadığına dair bulguların yer aldığı bir raporun, 2011’de Hindistan Sivil Havacılık Güvenlik Danışma Konseyi’nin bir üyesi tarafından üst düzey bürokratlara yazıldığı ortaya çıktı. Ancak aksiyon alınmamıştı.

Böylece Hintli yetkililerin son on yılda yapılan çok sayıda tavsiyeyi göz ardı etmeleri ve ihmalkarlıkları, çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiği bir uçak kazasıyla sonuçlandı. Havalimanı yetkilileri, Cuma günkü kazanın ardından pist sonu güvenlik alanlarına ilişkin tüm zorunlu düzenlemelere uyulduğunu söylemekle yetindi. Ancak son yıllarda Karipur Havalimanı’na birkaç uluslararası havayolu, uçuş emniyeti sorunları nedeniyle Boeing 777 ve Airbus A330 uçaklarıyla operasyon yapmayı durdurmuştu.

Kazanın Yaşandığı Pist

Kazanın yaşandığı pist 2700 metre uzunluğunda. Pistin her iki ucundaki tampon bölgenin uzunluğu ise 90 metre. Oysa uzmanlar Runway End Safety Area yani pist sonundaki emniyet alanının 240 metre uzunluğunda olması gerektiği görüşünde. Ayrıca pistin her iki yanında da en az 100 metrelik boşluk olması gerektiği; ancak bu pistte boşlukların 75’er metre olduğu söyleniyor. Karipur Havalimanı pistinin 2700 metrelik uzunluğu, Boeing 737 gibi bir uçağın iniş kalkış yapabilmesi için gereken limitin içinde olsa da başkent Delhi’deki havalimanında pistlerin 4430 metre uzunlukta olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Masaüstü Pistleri Nerede?

Dünyanın en büyük sıradağlarının yakınında bulunan Nepal, Hindistan gibi ülkeler masaüstü pistlere sahip havalimanları konusunda oldukça zengin. Hindistan’da Calicut, Kannur, Lengpui, Mangalore, Kullu, Shimla ve Pakyong Havaalanları’nın da aralarında olduğu çok sayıda masaüstü pistine sahip havalimanı bulunuyor. Bu havalimanları arasında tarifeli yolcu seferlerinin gerçekleştirildiği havalimanları ise Mangalore, Kozhikode ve Lengpui.

Bu masa üstü pistlerine sahip havalimanlarında ayrıca, uçak kazaları durumunda kullanılması gerekebilecek, hava sahası çevresindeki erişim yollarında da sorun olduğu, dar ve dolambaçlı yolların kurtarma operasyonlarını geciktirebileceği ve engelleyebileceği düşünülüyor.

Nepal’in başkenti Katmandu’da Bagmati Pradesh Tribhuvan ve Tumlingtar Havaalanlarının yanı sıra ülkenin çeşitli yerlerinde bulunan Manmaya Rai, Karnali Pradesh Talcha ve Tenzing – Hillary Havaalanları da masa üstü pislere ev sahipliği yapıyor.

Karayipler’deki Saba Adası’nın ünlü havalimanı Juancho Yrausquin, Güney Atlas Okyanusu’ndaki Saint Helena Havalimanı ve Faroe Adaları’ndaki Vagar Havalimanları da dağ başında olmasa da ucundaki derin yamaçlar ile okyanusa açılan pistleri sebebiyle bu kategoride yer alıyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde de üç adet masa üstü pist var. Kaliforniya’daki Avalon-Catalina, Arizona’da Sedona ve Batı Virginia’da Charleston’s Yeager Havaalanlarında tabletop kategorisine giren pistler bulunuyor. Ancak ABD’deki bu pistlerin sonunda, uçakların pistten çıkmasını önleyen emniyet bölgeleri yeterli görünüyor.

Hindistan’daki Kazanın Pegasus’un Sabiha Gökçen Kazasıyla Ortak Yönleri

Hindistan’daki kazanın meydana gelmesiyle sosyal medyada dolaşıma giren fotoğraflar, insanlara 5 Şubat 2020’de Sabiha Gökçen’de Pegasus Havayolları’nın yaşadığı kazayı anımsattı.

Kazanın oluş şekli ve aktörleri düşünüldüğünde iki olay birbirine benziyor. Yağışlı hava, ıslak pist, inişin ardından pistin sonunda duramayarak yamaçtan aşağı düşen ve gövdesi bölünen bir Boeing 737-800. Kaza ile ilgili bu gibi pek çok benzerlik göze çarpıyor olsa da Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan kazanın meydana geldiği pist, tabletop pist kategorisine girmiyor. Orada Pegasus uçağının düştüğü yamaç, pistin inşa edildiği arazinin engebeli yapısı nedeniyle ortaya çıkan kot farkından oluşan bir alan. Dolayısıyla iki kazayı, pistlerin kategorilerinin birbiriyle tamamen farklı olması nedeniyle özdeşleştirmek pek doğru değil.

adbanner