Avrupalı imalatçı Airbus, A350-1000 uçağında, ilk kez tam otomatik görüş tabanlı kalkış testlerini başarıyla tamamladı. İki pilot ve üç test mühendisinin görev aldığı test uçuşlarında, 4 buçuk saat içinde 8 otomatik kalkış gerçekleştirildi. Bu, pilotsuz yolcu uçaklarına bir adım daha yaklaşıldığının en önemli kanıtlarından biri oldu.
Görüntülerde, kokpitte oturan pilotların, gaz kollarını kalkış pozisyonuna getirip; uçağı sistemin kontrolüne bıraktıklarını görüyoruz. Uçak harekete geçiyor; otomatik olarak ivmeleniyor; pist üzerindeki şeritleri takip ederek pozisyonunu koruyor; gerekli hıza ulaştığında burnunu hafifçe kaldırıp, yumuşak bir şekilde pistten teker kesiyor.
Bütün bu süreç, sanılanın Aletli İniş Sistemi (ILS) sayesinde değil; doğrudan uçağa entegre edilen görüntü tanıma teknolojisine bağlı olan otonom sistem tarafından gerçekleştiriliyor. Uçağa entegre edilen kameralardan alınan görüntüleri analiz eden işleyen ve uçağı yönlendirecek komutlar haline getiren bir algoritma bu sistemin temelini oluşturuyor.
Airbus’ın havacılığın otonom hale getirilmesi vizyonu kapsamında uzun zamandır üzerinde çalıştığı; uçakların, uçuşun tüm aşamalarını otonom şekilde gerçekleştirmesini amaçlayan, Autonomous Taxi, Take-Off & Landing projesinde önemli bir viraj dönülmüş oldu. Airbus 2020 yılının ortasında iniş ve taksi konusunda da bazı testler yaparak sistemin sertifikasyon süreçlerini resmi olarak başlatmayı planlıyor. Airbus havacılıkta otonom sistemlerin hakim olduğu bir geleceği bir sonraki seviyeye taşımaya kararlı görünüyor.
Airbus bu projeyi, havayolu şirketlerinin maliyetleri düşürme isteği ve pilot kıtlığına bir çare arayışından yola çıkarak geliştirdi.
PİLOTLAR UÇUŞTA 7 DAKİKA GÖREV YAPIYOR!
UBS tarafından yapılan bir araştırma, ortalama bir uçuşta uçağın tamamen pilotların kontrolünde olduğu sürenin 7 dakika olduğunu ortaya koydu. Aynı araştırma önümüzdeki 5 yıl içinde kargo uçaklarında tek pilotun yer aldığı dönemin test edilmeye başlanacağı ve akabinde bu trendin ticari yolcu uçaklarına da aktarılacağını söylüyor. Araştırmaya göre, kokpitteki pilot sayısının ikiden bire indirilmesinin, ticari havayolu endüstrisi için pilot, eğitim, yakıt ve sigorta maliyetleri birlikte düşünüldüğünde yılda en az 15 milyar dolarlık bir maliyet tasarrufu fırsatı sağlayacağını iddia ediyor.
Ancak aynı araştırma, insanların yüzde 63’ünün pilotsuz bir uçakta uçmaya karşı çıktığını da ortaya koyuyor. O zaman gelin hep birlikte tek pilotlu veya pilotsuz yolcu uçaklarına yolculuğun dinamiklerine biraz daha yakından bakalım. Gelecekte yolcu uçakları pilotsuz hale mi gelecek? Pilotluk geleceği olmayan bir meslek dalı mı?
PİLOTSUZ KOKPİT MÜMKÜN MÜ?
Havacılık endüstrisinde bir yandan mega şehirlerde insanların toplu taşıma amacıyla kullanabileceği pilotsuz uçan taksiler geliştiriliyor. Öte yandan insansız hava araçları endüstrisinde yaşanan gelişmelerin yolcu uçaklarına entegrasyonu üzerinde çalışmalar yürütülüyor.
Havacılık, gelişimin sürekli devam ettiği ve kendisini bu gelişime adapte ederek ilerleme kat eden bir endüstri dalı. Yani bugün için sektörde olmazsa olmaz olan bir duruma gelecekte ihtiyaç kalmayabiliyor.
Regülasyonlar ve düzenlemeler, hız olarak teknolojik gelişmelerin gerisinde kaldığı için; bazen teknik olarak mümkün olsa bile yeniliklerin uygulanması sadece biraz zaman alabiliyor.
Kokpitlerin tek pilotlu ya da pilotsuz getirilmesi için bazı teknik ve sosyal engellerin aşılması gerekiyor.
Bugün bizim için sıradan bir uygulama olan yolcu uçaklarının kokpitinde iki pilotun yer alması, 1980’lerin başında Boeing 757 piyasaya çıkana kadar böyle değildi. O zamana kadar kokpitte, kaptan ve yardımcı pilotun yanında uçağın tüm sistemlerini anlık olarak izleyen ve herhangi bir teknik destek gereksiniminde müdahale etmek üzere orada bulunan bir uçuş mühendisi vardı.
Teknolojik gelişmeler ve standart prosedürlerde meydana gelen iyileştirmeler, uçuş mühendisinin rolünü ortadan kaldırdı. Mürettebatın yeri doldurulamaz bir parçası olan uçuş mühendisleri, kokpitteki yerlerini bilgisayarlara kaptırdı. Bir süre sonra da uçuş mühendisinin yer almadığı kokpitler, endüstrinin bir standardı haline geldi.
Ticari havacılık tarihinde daha da geriye gidersek, uçuş mühendisine ek olarak, birçok uzun mesafeli uçuşta bir navigasyon görevlisi ve radyo operatörünün de yer aldığını görüyoruz. Ancak tüm bu pozisyonlar ve koltuklar, teknolojik ilerlemeler sayesinde önemsiz hale geldi.
İNSANLARIN KABUL SÜRECİ ÇOK ÖNEMLİ!
Bu noktadan hareketle, ticari yolcu uçaklarının tek bir pilotla operasyonlarını gerçekleştirecek olması neredeyse kaçınılmaz gibi görünüyor. Zira bugün aktif olarak kullanılan birçok özel jetin kokpitinde tek bir koltuk bulunuyor.
O zaman doğru soru, bu uygulamanın olup olmayacağı değil, ne zaman gerçekleşeceği gibi görünüyor. Şu an hepinizin içinizden imkansız diye geçirdiğiniz bu fikrin hayatımıza girmesi için üç konunun üstesinden gelinmesi gerekiyor: Güvenlik, uçakların operasyonel kısıtlamaları ve insanların kabul süreci. Şimdi bu üç maddeye biraz daha yakından bakalım:
Kokpitte iki pilot bulundurmanın en büyük avantajı, seyir esnasında yaşanabilecek herhangi bir olumsuz durumda, sağlık vb sebeplerle pilotlardan birinin devre dışı kalması. Böyle bir durumda uçak, yardımcı pilot tarafından güvenli bir şekilde indirilebiliyor.
Bu yüksek riski ortadan kaldırmak için önerilen çözüm, yerdeki uçuş kontrol merkezlerinde hazır bulundurulacak pilotların, uçağı uzaktan kontrol edebilir hale getirilmeleri.
Uçak imalatçıları, bir uçağın operasyonlarını yürütebilmesi için kaç mürettebatın gerekli olduğunu resmi olarak belirtiyor. Bu nedenle tek pilotlu sisteme geçiş konusu açıldığı anda üreticiler için ciddi bir darboğaz durumu oluşacak. Piyasada şu anda, tek pilotlu operasyonlara bir gecede geçiş yapabilecek ticari yolcu uçağı modeli bulunmuyor.
NASA, Boeing 737 simülatörlerinde tek pilot konseptini test etti ve her koşulda tek bir pilot için iş yükünün kabul edilemez boyutta olduğu sonucuna ulaştı. Tek pilotlu operasyonların hayata geçirilip uygulanabilir olması için iki ihtimal var: ya tamamen yeni uçak modelleri üretilecek ya da mevcut uçaklarda pilotların iş yükünü azaltmak için otomatize edilmiş sistemlerin sayısını artırmak için ağır revizyonlar yapılacak. İlki çok pahalı ve uzun soluklu bir seçenek olduğu için; Airbus’ın testlerini gerçekleştirdiği teknolojilere bakılırsa ikinci seçenek tercih edilecek gibi görünüyor.
Konunun önündeki aşılması gereken en büyük engellerden biri de insanların algısı ve kabul süreci. Ancak bu sorunu aşabilmek için teknolojiye değil, zamana ihtiyaç var. Paradigma kaymasının gerçekleşmesi zaman alır ve yolcuların kokpitte tek bir pilotla uçarken kendilerini tamamen rahat hissetmesi ve bu uygulamanın standart hale gelmesi oldukça uzun sürecektir. Tüketicilerin çoğu, her yeni teknolojide olduğu gibi, uçmanın bu yeni evrimini benimsemeden önce sistemin kendisini ispatlanmasını bekleyecektir.
Tek pilotlu ticari yolcu uçaklarının fizibilitesini inceleyen uzmanlar, fikrin olgunlaşması için en az on yıla ihtiyaç olacağını tahmin ediyor. Tamamen pilotlardan arındırılmış kokpitlerin normalleşebilmesi için ise birkaç on yıla ihtiyaç olduğu düşünülüyor. Öncelikle kargo uçaklarının tek pilotlu operasyonlarının denenmeye başlayacağı fikri hakim. Böylece çeşitli düzenlemeler yapılması, yaşanacak aksaklıkların giderilmesi ve bunların emsallerinin yolcu uçaklarına uyarlanması söz konusu olabilir. Tek pilotlu yolcu uçakları döneminin sorunsuz bir şekle büründürülmesinin ardından pilotsuz yolcu uçaklarına yolculuğumuz devam ediyor olacak. Neler olacağını hep birlikte göreceğiz…
Muhammed YILMAZ