Yirmi yılı aşkın bir süre sonra, standart aşılar listesine yeni bir aşı ekleniyor: COVID-19. Seyahat etmek, halka açık etkinliklere katılabilmek ve hatta belki iş yerlerimize girebilmek için, COVID-19 aşı durumumuzu gösteren kanıt sunmamız gerekecek. Son bir yılda elde ettiğimiz deneyimler, “aşı pasaportu” sisteminin hayata geçirilmesi için birçok geçerli neden sunuyor. Ancak insanların bir kısmı, böyle bir sistemin hayatımıza girmesini istemiyor gibi görünüyor. Peki bu yeni aşı, neden daha önceki aşılar için kabul edilen rutin gereksinimlerden farklı şekilde değerlendirilmeli? Bunu da Portsmouth Üniversitesi’nden Sağlık ve Etik Bölümü Öğretim Görevlisi Simon Kolstoe yanıtlıyor…
Belki de kabul edilmesi gereken ilk şey, aşı tereddütünün yeni bir fenomen olmadığı. İnsan sağlığını korumanın en etkili yollarından biri olmasına rağmen, vücuda yabancı bir madde enjekte etme eylemi, anlaşılır bir şekilde insanlarda endişe yaratıyor. Bu nedenle, birçok aşı programı gönüllü olarak hayata geçiriliyor. Sağlık sistemleri, insanları aşı yaptırmaya ikna etmek için yasa çıkarmak yerine onları ikna etmeyi tercih ediyor. Yetişkinlerde, zorunlu aşılar genellikle yalnızca belirli mesleklerle (çoğunluğu sağlık alanında) bağlantılı veya Dünya’nın belirli bölgelerine seyahat edenler için uygulanıyor.
Bu durum göz önüne alındığında, hiç bir aşıyı olmak istemeyen bir kişi, belirli meslekleri icra etmemeyi veya bazı yerlere seyahat etmemeyi tercih ederek, aşı olmaktan kaçabilir. Bu aşıları yaptırmamış olması, o kişiyi halka açık etkinliklere katılmak, insanların toplu olarak yer aldığı alanlara erişmek ya da popüler tatil yerlerine seyahat etmekten men etmez.
Ancak COVID-19 söz konusu olduğunda durum tamamen farklı. Bahsedilen eylemleri gerçekleştirmenin, artık aşı statüsüne tabi olması muhtemel. Peki ama bu adil mi?
Bilinen en yaygın “adalet” anlayışı fırsatla bağlantılıdır. Farklı insanlar, bir şeyleri elde edebilmek için aynı fırsatlara sahipse durum genellikle adil olarak kabul edilir. Bunu COVID-19 aşı pasaportlarıyla ilişkilendirirsek, adalet, aşı ve dolayısıyla pasaport elde etmek için eşit fırsata sahip olmak şeklinde yorumlanabilir.
Bir çok ülkede, 18 yaşın üzerindeki tüm yetişkinler, aşı olma fırsatına sahip. Ancak elbette, adil bir aşı pasaportu sisteminin, birilerinin -tıbbi veya başka bir nedenden ötürü- aşı olamayacağı durumlarını da hesaba katması gerekir. Ayrıca adil bir sistemin, ilgili otoriteler tarafından onaylanan aşı türlerinden herhangi birini yaptıran insanların, bu pasaportu elde edebilmesine de izin vermesi gerekir.
Bu adalet kavramı altında, endişe oluşturabilecek en net alan, aşı almak için sınırlı fırsatlara sahip ülkelerden gelen ziyaretçiler olacak. Bu tür kişilerin, herhangi bir ülkeye vardıklarında, aşıyı temin etme ve ardından zorunlu bir karantina süresi gibi hafifletici düzenlemeler olmaksızın o ülkeye girişinin reddedilmesi “haksızlık” olarak kabul edilebilir.
Ancak adaletin fırsat eşitliğinden daha fazlası olduğunu iddia edenler veya aşı olmak konusuna ahlaki bakış açısı üzerinden ya da başka türlü itirazları olan insanlar ne olacak? Onları dışlamak adil mi?
Bu sorunun yanıtını bulmak için, Amerikalı filozof John Rawls’un önerdiği bir düşünce deneyi yardımcı olabilir. Bu düşünce yapısında, insanlar, kendi kişisel konumlarını korumak için, geçerli olan tüm toplumsal normları unutur. Bu cehalet penceresinden bakılarak, adil bir düzenlemenin nasıl olacağına karar vermek neredeyse imkansızdır.
Aşıya karşı ahlaki açıdan itirazı olan bireyin, aşı olmamak için kendi kişisel nedenlerini göz ardı etmeye çalışmasını ve bunun yerine bir bütün olarak toplum için en iyisinin ne olacağını düşünmesi gerekir.
Son bir yılda COVID-19’un neden olduğu inanılmaz zarar göz önüne alındığında, aşıların ölümleri önlemek ve hastalığın en ciddi etkilerini azaltmak konusunda getireceği yararları göz ardı etmek imkansız. Aşıların güvenliği ve aşı almak için eşit fırsat konusunda sunulan muazzam başarı düşünüldüğünde, aşı pasaportu kavramına karşı çıkmak olduka zor görünüyor.
Ancak her şeye rağmen, kötü uygulanmış bir aşı pasaportu sistemi, çok adaletsiz olabilir. Öngörülemeyen ve istenmeyen bir çok olumsuz duruma da neden olabilir.
Şu anda, COVID-19 aşılarının farklı türlerinin ve hatta farklı serilerinin tanınması/tanınmaması ile ilgili bir takım endişeler var. Ancak genel olarak bu konudaki bakış açısı, adil uygulamalar hakkındaki argümanlar ile bir bütün olarak, kavramın adaletiyle ilgili argümanlar arasında ayrım yapmanın gerekliliği üzerinde yoğunlaşmalı gibi görünüyor.
Bir Bakışta | Aşı Pasaportu Nedir?
Yolcuların, bulaşıcı bir virüs veya enfeksiyona karşı bağışıklığı olduğunu kanıtlamalarını sağlayan, kağıt ya da dijital bir kayıt. Sınırları aşmak için immünoloji kanıtını kullanmanın en büyük sorununu, aşıların ülkeden ülkeye değişebiliyor olması.
The CommonPass veya Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin geliştirdiği, test sonuçları, nihai aşılama kanıtı ve pasaportların elektronik kopyasına bir bağlantı sunabilen IATA TravelPass gibi COVID-19 aşı pasaportları için birkaç farklı aday var. Güvenlik firması International SOS da AOKpass isimli benzer bir uygulama geliştirdi.
Bu seçeneklerin hepsi, sağlık bilgilerinizi, özel bir ortamda toplamanıza, yönetmenize ve paylaşmanıza olanak tanıyan mobil uygulamalar. Aslında bunlar, bir başka deyişle küresel bir güven ağı. Ülkelere, başka bir ülkede bulunan herhangi bir kuruluşun test sonuçlarına güvenme yeteneği kazandırıyor olması açısından önemli.
Aşı Pasaportu Kavramı Yeni mi?
1800’lerden bu yana, kamusal yaşama katılmak için aşı pasaportları gerekiyor ve kullanılıyor. Bunun en net örneği sarı humma. Afrika’daki birçok ülke, seyahat edenlerin uluslararası bir aşı veya profilaksi sertifikası (sarı kart) üzerinde yazılı bir sarı humma aşısı olduklarını kanıtlamalarını istiyor.
Covid-19 için geliştirilen aşı pasaportları, aslında dijital bir sarı kart. Dijitalize olmasının önemi, standartlaştırılmamış, düzenli olarak sahtesi çıkarılan ve üzerinde değişiklik yapılabilen kağıt parçalarından bizi kurtaracak olması.
Bilgilerimiz Nasıl Saklanır?
Gizlilik endişeleri çok önemlidir ve geliştirilen her aşı pasaportu bu konuda farklı bir çözüm önerisi sunuyor.
300’den fazla sağlık sistemine bağlı olan CommonPass, kullanıcıların uygulama içinde sağlık hizmeti sağlayıcılarının sistemlerine giriş yapmalarını sağlar. Uygulama, kullanıcılara hangi testlere (veya nihayetinde aşı kayıtlarına) ihtiyaç duyduklarını söyler ve yolcunun yetkililere gösterebileceği bir QR kodu oluşturur. Bu verilerin üçüncü bir kopyası hiçbir yerde tutulmaz. Sistemi ayakta tutan tek şey sağlam mimarisi.
IATA TravelPass ise yetkili laboratuvarları ve test merkezlerinin, test sonuçları ve/veya aşı sertifikalarını, yolcularla güvenli bir şekilde paylaşmasına izin verecek. Bu test sonucu veya sertifikalar, yolcuların telefonlarında saklanabilecek. Uygulama, ilgili bilgileri sınır geçişlerinde yetkililerle paylaşabilmek üzere bir QR kodu oluşturacak.
Aşı Pasaportu Maske İhtiyacını ve Diğer Önlemleri Ortadan Kaldırır mı?
Hepimiz pandemi öncesi hayatımıza dönmeyi umsak da, bu biraz zaman alacak. İnsanlar kendi bulundukları yerde kalsalar veya daha yüksek risk faktörü olan bir yere gitseler de; aşıların bulaşma riskini ortadan kaldırdığına dair net bir bilgi elde edilene kadar, sosyal mesafe, maske ve hijyen kurallarına uymak gerekiyor.
Aşı Pasaportları Seyahatleri Artıracak mı?
Henüz bilinmiyor. Uzun vadede beklenti bu yönde. Her ülkenin farklı kurallar getirecek olması da süreci uzatabilir. Aşı pasaportunu, hapisten çıkış kartı gibi yorumlamamak gerektiğini belirten uzmanlar, bunun aslında gideceğin yere vardığında ne yapabileceğini gösteren bir şey olacağını unutmamak gerektiğini belirtiyor.
Aşılar küresel olarak tamamen yaygınlaştıktan sonra bile, seyahatlerin, pandemi öncesi seviyelere gelmesinin vakit alacağı düşünülüyor. Ancak aşı pasaportlarının bu süreci hızlandıracağı da kesin.
COVID-19 Aşı Pasaportları Nerelerde Kullanılıyor?
Birçok ülke, vatandaşlarına aşı pasaportu vermeye veya sınırı geçenlerden aşı kartı istemeye başladı.
İzlanda, Danimarka ve İsrail, normal hayata dönmek için aşılı vatandaşlarına sağlık pasaportu vereceğini duyurdu. Estonya, Polonya ve Romanya gibi ülkeler, izin verilen belirli ülkelerden aşılı yolcular için karantina şartlarını kaldırdı.
Seyşeller ve Gürcistan gibi ülkeler, tamamen aşılanmış yolcuları kabul ediyor. ABD’nin iki eyaleti – Vermont ve New Hampshire – aşılı gezginler için karantina gerekliliklerinden feragat etti.