UÇUŞLARDA DİJİTAL SAĞLIK KARNESİ
Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği IATA, yolcuların COVID-19 ile ilgili sağlık bilgilerini barındıran ve seyahat kısıtlamaları hakkında güncel bilgiler sağlayacak kendi mobil uygulamasını geliştirdiğini duyurdu.
Uygulama, yolcuların COVID-19 test sonuçları ve aşı sertifikalarının, havayolları ve hükümetlerle paylaşılmasına izin verecek hayati seyahat bilgilerini barındıracak.
Uygulama sayesinde, yolcunun pasaport bilgileri, dünyanın dört bir yanındaki katılımcı laboratuvarlardan alınan test ve aşı sertifikaları ile küresel sağlık gereksinimleri kayıtları birleştirilecek.
Açık kaynak standartları üzerine inşa edilen uygulamada, yolculara dair tüm verilerin merkezi olarak depolanmayacağı; bunun yerine blockchain teknolojisi yardımıyla bir doğrulama sistemi şeklinde çalışacağı açıklandı.
Seyahat karnesi olarak özetleyebileceğimiz ‘travel pass’ platformunun pilot uygulamasının yıl sonuna kadar hayata geçmesi ve önümüzdeki yılın ilk yarısında tüm Android ve Apple cihazlar için kullanıma başlanması hedefleniyor.
Hem IATA hem de havayolları, seyahat talebini neredeyse sıfıra indiren karantina uygulamaları yerine; standart COVID-19 testleri uygulamasına geçilmesi için hükümetlere baskı yapmaya devam ediyor. Her yolcuya uçuş öncesi uygulanan ve sonucunu her hükümetin kabul etmeyi taahhüt ettiği bir sistemin getirilmesinin, havacılık sektöründeki toparlanmayı hızlandıracağını düşünen IATA, bu konunun standart bir regülasyon haline getirilmesi için Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü ICAO’yu uzun zamandır göreve çağırıyor.
IATA’nın Travel Pass uygulamasına benzer başka çalışmalar da deneniyor. Ekim ayında ABD’li havayolu United’ın Londra Heathrow’dan Newark Liberty Havalimanı’na yaptığı uçuşta CommonPass adlı benzer bir çalışma denenmişti. United’ın, uluslararası sınırların yeniden açılmasına olanak vermesini hedeflediği bu uygulama da yolcuların COVID-19 test sonuçlarını ve aşılama bilgilerini depolayacak yeni bir dijital sağlık karnesi uygulamasının bir denemesiydi.
CommonPass programı, Dünya Ekonomik Forumu ve İsviçre merkezli The Commons Project tarafından desteklenen ve başarılı olursa hükümetlerin seyahat kısıtlamalarını ve karantina gereksinimlerini hafifletmesine yardımcı olabilecek, kar amacı gütmeyen bir girişim olarak başlatıldı. Uçuştaki gönüllülerin, sertifikalı bir laboratuvar tarafından sağlanan COVID-19 test sonuçlarını yüklemek için akıllı telefon uygulamasını kullanmaları ve bir dizi sağlık taraması sorusuna yanıt vermeleri gerekiyordu.
Daha sonra kendilerine havayolu personelinin ve sınır görevlilerinin tarayabileceği bir QR kodu verildi. Projenin kurucularına göre, sistem güvenilir laboratuvarlardan oluşan bir ağ kurmayı umuyor, böylece test sonuçları ve aşılama kayıtları mevcut kağıt tabanlı ve manipülasyona açık sonuçların yerini alarak sınırlar arasında kolayca doğrulanabilir olacak.
United’ın denemesini gerçekleştirdiği bu uygulamanın ardından; Kasım ayı başında da Cathay Pacific, benzer bir pilot uygulamayı hayata geçirdi. Diğer pek çok küresel havayolu da benzer denemeleri Aralık aylarında devam ettirmek için zaten sıraya girmiş durumda.
Ekim ayı başlarında, Etihad Airways CEO’su Tony Douglas, bu tür programların uçuşların geleceğinin standart bir parçası olmasının muhtemel olduğunu belirtmişti.
Anlaşılan o ki yakın gelecekte seyahatlerimiz için standart uygulamalar arasında, dijital sağlık karneleri eklenecek. Bizde de benimseyip, uyum sağlayacağız. Sağlıklı yaşam sertifikaları alarak; güvenli seyahatlere çıkabilmemiz; tıpkı ülkelerden vize almak kadar doğal bir hale gelecek.
İSTANBUL HAVALİMANI AVRUPA’DA ZİRVEDE
İstanbul Havalimanı, Avrupa Hava Seyrüsefer Güvenliği Örgütü (EUROCONTROL) verilerine göre, 18-26 Kasım tarihleri arasında uçuş sayısı bakımından Avrupa’da en çok seferin yapılan havalimanı oldu. Veriler, 18-26 Kasım tarihleri arasında, İstanbul Havalimanı’nda günlük ortalama 500’e yakın uçuş gerçekleştiğini gösteriyor. Bu da İstanbul Havalimanı’nın söz konusu tarihlerde, Amsterdam Schiphol, Frankfurt, Paris Charles de Gaulle, Madrid Barajas gibi Avrupa’nın önemli havalimanlarını geride bıraktığı anlamına geliyor. 27 Kasım’da gerçekleşen 590 sefer ile birlikte, ülkemizde 1 Haziran’da başlayan yeni normal sürecinde en yüksek günlük uçuş rakamına ulaşılmış oldu.
TURKISH CARGO AYRI ŞİRKET OLUYOR!
Havacılık sektörünü tarihinin en türbülanslı dönemine iten pandemi sürecinde büyük bir atılım yapan ve krizin kazananı olan hava kargo sektöründe önemli bir gelişme yaşandı. Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu, yeni bir hava kargo şirketinin kurulmasına karar verdi. Bu karar, Turkish Cargo’nun ayrı bir şirket statüsüne dönüştürüleceği anlamı taşıyor.
Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada, tamamı THY iştiraki olacak hava kargo şirketinin kurulmasına gerekçe olarak; kargo operasyonlarına olan odağın artması, yeni ürün geliştirme ve dikey entegrasyon gibi odaklanmış stratejiler geliştirilmesi konusunda hızlı adım atılması, Turkish Cargo’nun benzersiz rekabet avantajından en üst düzeyde yararlanarak sektörün en önemli oyuncuları arasındaki yerinin sağlamlaştırılması; gelecekte potansiyel stratejik yurtdışı ortaklıklar için de ayrı bir platform oluşturulması gösterildi.
Türk Hava Yolları’nın kargo şirketi Turkish Cargo dünyanın 127 ülkesinde hava kargo taşıma faaliyetleri gösteriyor. Türk Hava Yolları’na ait yolcu ve kargo uçağı olmak üzere toplam 365 uçaklık filo ile hizmet veren Turkish Cargo, dünya genelinde, 95’i direkt kargo noktası olan 320’den fazla destinasyona hava kargo taşıyor.
ZUNUM’DAN BOEING’E AĞIR SUÇLAMALAR!
ABD’li imalatçı Boeing için bir kötü haber de, Seattle merkezli hibrit-elektrikli uçaklar üreten start-up şirketi Zunum’dan geldi. Temmuz 2019’da batan şirket, eski yatırım ortağı olan Boeing’e ciddi suçlamalar ile tazminat davası açtı.
King County Yüksek Mahkemesinde açılan dava, Boeing’in özel bilgilere, fikri mülkiyete ve ticari sırlara erişim sağlamak için hedefli ve koordineli bir kampanya yürüttüğü ve ardından havacılık alanındaki hakimiyetini ve tedarikçiler üzerindeki etkisini, Zunum’un faaliyetlerini geciktirmek ve engellemek için bir strateji geliştirmek amacıyla kullandığı gerekçeleriyle açıldı.
Zunum açtığı davada hem Boeing’in risk sermayesi birimi Horizon X’i hem de Fransız motor tedarikçisi Safran’ı ortak davalı olarak adlandırıyor ve yüklü miktarda tazminat talep ediyor. Boeing ise dava hakkında yorum yapmayı şimdilik reddetti.
Eski Google ve Microsoft üst düzey yöneticisi Ashish Kumar liderliğindeki Zunum, kanatlarında Tesla tarzı piller bulunan, gövdesinin büyük çoğunluğu kompozit malzemelerle üretilen küçük hibrit elektrikli uçak ailesi üretmek için yola çıktı.
Uçakların, hava taksi olarak veya Silikon Vadisi’nden Los Angeles’a kadar trafik yoğunluğunun yüksek olduğu bölgelerde, iş insanlarının kullanabilmesi hedeflendi.
2017 yılında, Boeing Horizon X, New York merkezli JetBlue havayolu şirketi ile birlikte, Zunum’a yatırım yapma kararı aldı ve şirketin güvenilirliği bir anda ciddi şekilde güçlendi. Haziran 2017’de, Washington Eyaleti Temiz Enerji Fonu, araştırma ve geliştirme çalışmaları için 800.000 $ ek bir hibe desteğinde bulundu..
Ancak geçtiğimiz yıl, şirket faaliyetlerini durdurdu. Neredeyse tüm personel işten çıkarıldı ve Bothell ofisi kapatıldı. Alacaklılar, uçağın elektrik motorunun geliştirildiği Illinois’deki bir fabrikadaki tüm ekipmanlara el koydu.
Zunum şu anda yalnızca kağıt üzerinde var gibi görünen ama faaliyetlerini sürdüremeyen bir şirket durumunda. Şirketin açtığı davadaki iddialar oldukça ilginç: Boeing’in fon vaatlerinden defalarca vazgeçtiği, diğer yatırımcıları projeye para yatırmaktan caydırdığı ve Zunum’un yönetim kurulundaki koltuğun, şirketin özel sırlarının çalınması için kullanıldığı iddia ediliyor.
Boeing’in, Zunum’un teknolojisini çaldığı ve ticari havacılıktaki hakim konumunu sürdürmek ve rekabet oluşumunu engellemek için işleri kasıtlı olarak aksattığını iddia eden şirket, üretecekleri uçaklar ve daha büyük modellerinin, tek koridorlu yolcu uçağı pazarı için bir tehdit oluşturduğunu düşündüğü için Boeing’in bunu yaptığını iddia ediyor.
Zunum, dokuz koltuklu bir modelden başlayarak, 2027 yılına kadar 1.000 mil menzile sahip 48 koltuklu bir uçağa ve hatta daha sonra daha büyük versiyonlara kadar projeyi ölçeklendirmeyi planlıyordu.
Boeing’in, Zunum yönetim kurulunda; gözlemci olarak elde ettiği koltuk sayesinde projenin planları, tasarımları ve teknolojilerini kopyaladığını; daha sonra da bu bilgileri Hybrid Electric 11 olarak adlandırdığı farklı bir uçak tasarımında kullanmak istediği hibrit-elektrik tahrik sistemini hayata geçirmesi için motor imalatçısı Safran ile paylaştığını iddia ediliyor.
HAVACILIK SEKTÖRÜNDE KARANLIK TABLO!
IATA’ya göre, küresel olarak COVID vakaları hızla artmaya devam ederken, dünyadaki havayollarının 2020 ve 2021’deki toplam kaybının 157 milyar Dolar’a ulaşması bekleniyor.
Daha önce bu iki yıllık zarar tahminini 100 milyar dolarlık olarak açıklayan IATA, Haziran ayından bu yana yaşanan gelişmeler ile salgının ikinci ve üçüncü dalga adımları da göz önünde bulundurarak projeksiyonlarını yeniledi. Buna göre sadece 2020 yılında sektör genelindeki kaybın 118,5 milyar Dolar; 2021 için ise zarar miktarının 38,7 milyar dolar olması öngörülüyor. Gelecek yıl halka sunulabilecek başarılı aşı denemeleri haberleri sektörün tek umudu durumunda.
Aşının ekonomi üzerinde yaratacağı olumlu etkinin, hava trafiğine 2021’in ikinci yarısından önce kitlesel olarak yansımayacağını düşünen IATA, 2019’da 4,5 milyar olan küresel yolcu sayısının bu yıl 1,8 milyara düşeceğini ve gelecek yıl ise 2,8 milyara ulaşabileceğini düşünüyor. 2020 için yolcu gelirlerinin de yüzde 69 düşerek 191 milyar dolara düşmesi bekleniyor.
Analistler, bu sürecin endüstrinin İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşadığı en büyük şok olduğu görüşünde.
Tüm bu tahminler, COVID-19 testi ve aşı uygulamasının bazı kombinasyonlarının da yardımıyla, gelecek yılın ortasına kadar sınırların önemli ölçüde yeniden açıldığı senaryoya göre yapılıyor. Bu senaryo dışında yaşanacak her türlü gelişme rakamları daha da aşağıya çekecek.
Yolcu uçaklarının uzun süredir yerde olması nedeniyle navlun fiyatları yükselirken bu durum hava kargo endüstrisine yaradı. IATA hava kargo performansının daha da artacağını düşünüyor. Hava kargo hacminde yüzde 11,6’lık bir düşüşle 54,2 milyon tona düşülmesine rağmen, bu yıl hava kargo gelirlerinin yüzde 15 artarak 117,7 milyar dolara çıkması bekleniyor.
IATA, borçlanmanın artmaya devam ettiği müddetçe, gelecekte daha fazla havayolunun iflasla karşı karşıya olduğu konusunda uyardı.
Ortalama bir havayolunun artık 8,5 ay daha hayatta kalmaya yetecek kadar likiditeye sahip olmadığını; hatta bir çoğunun sadece birkaç hafta yetecek kadar parası kaldığı görüşü öne çıkıyor. Bunun da konsolidasyon ve iflasların yolunu açtığı düşünülüyor.
Qantas CEO’su Alan Joyce tarafından yapılan, tek doz aşının koruyucu olduğu sonucuna ulaşıldıktan sonra; uzun mesafeli uçuşlardaki tüm yolculara COVID-19 aşısı zorunluluğu getirileceği yönündeki açıklamalarına IATA tarafından itiraz geldi. Aşıdan çok testin daha önemli olduğu fikrinin giderek arttığını öne süren IATA, aşıyı reddeden insanların seyahat etmesini engelleyecek bu karar yerinde; sınırların yeniden açılması için sistematik testlerin aşıdan daha kritik olduğu görüşü yinelendi.
Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, ABD ve Singapur’da devam eden test girişimlerine atıfta bulunan IATA başkanı de Juniac, devletlerin kendilerini dinlemeye başladığını belirterek; hükümetlerden, hava yolcu talebini ciddi şekilde azaltan sınır kapatma ve karantina gereklilikleri yerine, uçuş öncesi COVID test programlarını geniş çapta uygulamaya geçirme çağrısını bir kez daha yineledi.
EASA 737 MAX KONUSUNDA TEMKİNLİ!
ABD Federal Havacılık İdaresi FAA’in Boeing 737 MAX’ın 20 aylık kış uykusundan uyanıp hizmete geri dönmesini onaylamasının üzerinden bir haftadan geçti. Ancak EASA, konuyla ilgili temkinli bir yaklaşım gösteriyor.
Boeing yönetimi, 20 aylık süreçte üretilen ve teslim edilmeyi bekleyen yaklaşık 450 uçağın, FAA’in gereksinimlerine uygun hale getirilmesi için büyük bir çaba içine girdi. 700’den fazla işçi 24 saat boyunca çalışıyor. Uçaklar teker teker yazılım güncelleme ve bakım işlemleri için tek tek hangara çekiliyor.
Analistler, Boeing’in bir an önce işlemleri tamamlayıp uçakları müşterilerine teslim etmeyi düşünse de COVID-19 etkileri de düşünüldüğünde çok sayıda havayolunun siparişleri iptal etme teslimat öteleme isteği nedeniyle işlerin karmaşık hale geleceğini düşünüyor.
Havayolları, her uçağın yeniden uçuşa hazır hale getirilmesinin yaklaşık iki hafta süreceğini iddia etti. Boeing, havayollarına yardımcı olmak için dünya çapında ekipler görevlendirdi.
Avrupa Birliği Havacılık Güvenliği Ajansı EASA’dan ise çakların yeniden sertifikalandırma sürecine dair ilginç bir çıkış geldi. Daha önce FAA’in onayından kısa süre sonra kendilerinin de uçakların gökyüzüne dönüşü için onay vereceğini açıklayan EASA, şimdi MAX uçaklarına Ocak ayına kadar onay verme niyetinde olmadığını duyurdu.
Uzmanlar, bu kararı, EASA’nın benzersiz ve güçlü bir uluslararası otorite olarak kendini FAA’dan ayırma girişimi olduğuna dair algı yaratma girişimi olarak yorumluyor.
FAA’in, uçağın yeniden gökyüzü ile buluşması için aldığı önlemleri, belli başlıklarda yetersiz bulan EASA, gerekli incelemelerin devam edeceğini duyurdu. Konuyla ilgili kendi AD taslağını, kamuoyuna açıklayan EASA, 28 gün süre ile konuya ilgi duyan herkesin, yorum ve görüşlerini beklediğini açıkladı.
EASA tarafından, önerilen AD’de, FAA’den farklı olarak; “Stall Warning” sisteminin, istendiği takdirde devreden çıkarılmasını sağlayacak işlemlerin uygulanması; uçaklara GPS teknolojisi kullanarak hassas yaklaşma imkanı veren RNP-AR operasyonunun 737 MAX uçaklarına yasaklanması öneriliyor. EASA ayrıca FAA’den farklı olarak pilotlara ilave uçuş eğitimleri de istiyor. Bu durumda, simülatörlerin, istenen eğitimin özelliklerini karşılayacak şekilde, modifikasyonu gerekecek.
737 MAX uçaklarına, Avrupa hava sahasında tekrar uçuş izni verecek EASA AD’sinin, bu sürecin sonunda, Ocak ayı içinde, yayımlanması bekleniyor. Başta Türk Hava Yolları olmak üzere, filosunda 737 MAX bulunduran diğer Türk operatörlerin, MAX ile uçuşlara başlayabilmesi için EASA’nın onayı gerekiyor.
Uçakların dünya genelinde yere indirilmesine önayak olan Çin sivil havacılık otoritesinin MAX’lerin uçuş yasağını kaldırıp kaldırmayacağı da henüz belirsiz.