Havacılık Bülteni-136

SERT İNİŞ YAPAN THY UÇAĞI HANNOVER’DE YERDE KALDI!

Türk Hava Yolları’nın TK-1553 sayılı İstanbul-Hannover seferini yapan TC-LSB tescilli Airbus A321neo uçağı, 3 buçuk saatlik başarılı bir uçuşun ardından, Hannover Havalimanı 27R pistine inişte hard landing yani sert iniş yapılması nedeniyle yapısal hasara uğradı. Uçak güvenli bir şekilde park pozisyonuna yanaşıp yolcularını sorunsuzca indirdi.

İniş esnasında 30-40 mil civarında güçlü bir rüzgar olduğu raporlanırken, inişten kısa bir süre önce, uçağın hızla irtifa kaybettiği ve sonrasında piste sert bir şekilde çarptığı biliniyor.

Uçakta yaşanan sorunun giderilmesi için Lufthansa Technik’te gerekli bakımın yapılması için iniş takımları açık bir pozisyonda, Hannover’den Hamburg’a uçurulması planlanmasına rağmen bu uçuş, olayın üzerinden 1 haftadan daha uzun süre geçmiş olmasına rağmen, video yayına hazırlandığı sırada hala gerçekleşmemiş ve uçak Hannover Havalimanı’ndaki bekleyişini sürdürüyordu.

İniş takımı açık yapılan yolcusuz özel ferry uçuşlar, havada uçağın üzerindeki sürtünmeyi ve doğal olarak yakıt sarfiyatını artırması ve uçağın hızını sınırlandırması gibi nedenlerle oldukça sıra dışıdır. Uçağın irtifası ve hızının düşük olmak zorunda olması nedeniyle yerel ATC ile sürekli irtibatta kalınması ve özel izinlerin alınmasını gerektirir ve yalnızca mutlaka yapılması gerekiyorsa bu tip uçuşlar gerçekleştirilir. Bu durum, sert iniş nedeniyle, THY’nin A321neo uçağının iniş takımlarının hasar aldığını düşündürüyor.

Uçağın iniş takımlarının yanı sıra, iniş esnasında kanatlarından birini yere çarptığı ve hasar aldığı da iddialar arasında. Uçağın günlerdir Hamburg’a götürülemeyip, hala yerde bekliyor olması bu iddiaları güçlendiriyor.

Havacılıkta uçağın, iniş hızı nedeniyle, normale göre, daha büyük bir dikey hız ve kuvvet ile yani daha sert şekilde piste teker koyması Hard Landing yani Sert İniş olarak adlandırılıyor.

Uçuşun son basamağı olan inişte, ortalama dikey hızın saniyede yaklaşık 2-3 feet olması öneriliyor. Daha yüksek dikey hız durumlarında yapılan inişler, mürettebat tarafından sert iniş kategorisinde değerlendiriliyor. Bu durumda, uçağın inişi esnasındaki ivme değerinin yüksek oluşu, pilotların iniş sırasında meydana gelebilecek durumlara karşı, karar ve aksiyon alma süreçlerini olumsuz etkileyeceği için, uçuş emniyeti adına bir risk olarak kabul ediliyor.

İniş hızı ne kadar yüksekse, o kadar “sert” kabul ediliyor. Sert inişler, hava koşulları, mekanik problemler, uçağın ağırlık limitlerinin üzerinde olması, pilot kararı ve/veya pilot hatasından kaynaklanabiliyor. Sert inişler, yolcu ve mürettabat için küçük yaralanmalar, uçağın yapısal olarak zarar görmesi ve can kaybına kadar çeşitli sonuçlar doğurabiliyor.

Uçaklar sert iniş yaptıklarında, bir sonraki uçuştan önce hasar alıp almadıkları konusunda ciddi bir incelemeden geçiyor.

İRAN’DA YANLIŞLIKLA DÜŞÜRÜLEN UÇAĞIN RAPORU AÇIKLANDI!

8 Ocak 2020’de, Tahran’da ‘yanlışlıkla’ düşürülen Ukrayna Hava Yolları’na ait Boeing 737’ye ilişkin nihai rapor açıklandı. İran sivil havacılık teşkilatı tarafından hazırlanan rapor Kanada ve Ukrayna hükümetlerinden büyük tepki aldı.

Ukrayna’nın başkenti Kiev’e gitmek üzere Tahran’dan havalanan Boeing 737, kalkıştan çok kısa bir süre sonra İran Devrim Muhafızları tarafından 2 adet füzeyle düşürülmüş ve uçaktaki 176 kişinin tamamı yaşamını yitirmişti.

Kazanın nihai raporunda, trajik olayın nedeni olarak yanlış hizalanmış bir radarın yanı sıra bir hava savunma operatörünün kişisel hatası gösterildi. Nihai rapor, taktiksel bir yer değiştirmenin ardından, insan hatası nedeniyle sistemin yönünün doğru ayarlanamadığı, Tahran Havalimanı’ndan kalkışını yapan ve henüz alçak irtifada batıya doğru uçan uçağın, Tahran’a güneybatıdan yaklaşan bir hedef olarak algılandığı belirtildi. Komuta merkezinden bir onay veya yanıt almadan, operatörün, hedefin düşmanca tanımlanması nedeniyle, prosedürler gereği uçağa karşı füzeleri ateşlediği vurgulandı.” şeklinde olay özetleniyor.

İran sivil havacılık otoritesi tarafından geçtiğimiz yıl Haziran ayında yayınlanan ön raporda ise olayın, bir batarya radarının yanlış hizalanması ve hava savunma operatörü ile komutanları arasındaki iletişim eksikliğinden kaynaklandığı belirtilmişti.

Kaza mağdurlarının çoğunun Kanadalı olması nedeniyle soruşturmaya büyük ilgi gösteren Kanada hükümeti, hazırlanan nihai raporunun, göstermelik ve eksik bilgilerle oluşturulduğu ve eldeki kanıtlar ile bütünlük oluşturmaması nedeniyle eleştirdi.

Ukrayna Dışişleri Bakanı ise yayımlanan raporun uçağın düşmesinin gerçek nedenlerini gizlemeye yönelik alaycı bir girişimden başka bir şey olmadığını açıkladı. Ukrayna yönetimi uzun zamandır kazanın kasıtlı şekilde gerçekleştiğinden şüpheleniyor ve raporun İranlı yetkililerinin bu gerçeği örtbas etme girişimi olduğunu düşünüyor

BM de geçtiğimiz ay, İran’ın olayla ilgili açıklamalarının tutarsızlıklar içerdiğine kanaat getirmişti. Ukraynalı ve Kanadalı savcılar, kazayla ilgili kendi bağımsız soruşturmalarını sürdürüyor.

A350’NİN KARGO MODELİ Mİ GELİYOR?

Avrupalı ​​uçak üreticisi Airbus, geniş gövdeli yolcu uçağı A350’nin gelecekteki potansiyel kargo uçağı versiyonu için havayollarının ve müşterilerin nabzını ölçmeye başladı.

COVID-19 krizi, yalnızca e-ticaret talebini artırmakla kalmadı, hava kargo sektöründeki hareketliliği de zirveye çıkardı. Dünyadaki kargonun yarısından fazlası, yolcu uçaklarının kargo bölümünde taşındığı için, pandemi ile yolculu seferlerin iptal edilmesi, kargo uçağı gereksinimini de önemli ölçüde artırdı.

Bu noktadan hareketle Airbus, A350’nin kargo versiyonu için pazar talebini araştırmaya başladı. Yeni bir A350 kargo modeli üretilirse, bu Airbus tarafından 2010 yılının başlarında kamuoyuna duyurulan A330-200F’den bu yana piyasaya sürülecek ilk özel kargo uçağı olacak. Ayrıca en yeni nesil kompozit uçak modelleri arasında kargoya çevrilen ilk model olarak kayıtlara girecek.

Böyle bir programın başlatılmasının, Airbus’a 2 ila 3 milyar Dolar arasında maliyet gerektireceği tahmin ediliyor.

Airbus, amaca yönelik tek kargo uçağı olan A330-200F programında istediği başarıyı yakalayamadı. İmalatçı, 2010’dan beri sadece 38 adet A330-200F teslim edebildi ve bu uçak için hali hazırda herhangi bir talep de yok. Her ne kadar bu model, ABD’li rakip Boeing’in 767-300F ve 777F arasında boyutlandırılmış olsa da hem siparişlerde hem de teslimatlarda Boeing’in iki modelinin de gerisinde kaldı.

Boeing, kargoya olan talep artışına bağlı olarak, geçtiğimiz yıl sattığı uçaklarının üçte birinden fazlasının kargo uçağı olduğunu açıkladı. Bu nedenle analistler, Airbus’ın büyük ölçüde ABD’li rakibi Boeing’in elinde bulunan kargo pazarına yoğunlaştığı görüşünde. A350’nin kargo versiyonunun piyasaya sürülmesi, sektörün COVID sonrası operasyonlar için hazırlanmaya başladığı bu dönemde, potansiyel alıcılardan yeterince talep toplanmasına bağlı. Airbus’ın A350 kargo projesinde düğmeye basmak için en az 50 sipariş almayı bekleyeceği düşünülüyor.

Uzmanlar, Airbus’tan yeni bir kargo uçağı adımı gelmesi halinde, Boeing’in, 777X modelinin kargo versiyonunu üretmek için üzerinde bir baskı hissetmeye başlayacağını düşünüyor.

SON A380 ÜRETİM BANDINDAN ÇIKTI!

Öte yandan 18 yıl önce üretilmeye başlanan, dünyanın en büyük yolcu uçağı Airbus A380’in sonuncusu üretildi. Fransa’nın Toulouse kentindeki son montaj hattından çıkan uçak, Almanya’nın Hamburg şehrine uçtu. Üretilen son A380, Toulouse’dan ayrılmadan önce, şirketin tesislerinin üzerinde bir alçak uçuş yaparak adeta evine veda etti. 3 saat 10 dakikalık uçuşun ardından Hamburg’a indi. Superjumbo’nun üretiminin sonlandırılacağı haberi yaklaşık 2 yıl önce duyurulmuştu. 272 üretim seri numarası ile son montaj hattından çıkan uçak, Rolls Royce Trent 900 motorları ile donatılarak, motor çalıştırma ve taksi testlerini başarıyla tamamladıktan sonra, boyanmak ve sonrasında sahibi Emirates’e teslim edilmek üzere Hamburg’a uçtu. A380 için 123 kesin sipariş veren ve şu ana kadar uçakların 118’ini teslim alan Dubai merkezli Emirates, üretilen son uçağı da teslim aldıktan sonra, havacılıkta bir devir resmen kapanmış olacak.

787 DREAMLINER’DA KOKPİT CAMLARI KONTROL EDİLİYOR!

Henüz 737 MAX uçaklarıyla ilgili krizi aşamadan, 787 Dreamliner uçaklarında üst üste tespit edilen sorunlar ile sarsılan Boeing, 4 aydan uzun süredir Dreamliner teslimatı gerçekleştiremiyor. ABD’li imalatçı, yaşanan olaylar üzerine, 787 uçaklarının potansiyel üretim kusurları arayışını genişletmeye karar verdi ve şimdi de uçakların kokpit pencerelerini mercek altına aldı.

Bir tedarikçisinin üretim sürecini değiştirmesinin üzerine, sınırlı sayıda uçakta kokpit pencerelerini test etme kararı alan Boeing yetkilileri, üretimde yapılan değişiklikten sonra pencerelerin gereksinimleri karşıladığından emin olmak istiyor. Yapılacak incelemelerin Mart ayı için planlanan teslimatları etkilemesi beklenmiyor. Zira Boeing yönetimi Mart ayının sonunda 787 Dreamliner teslimatlarını yeniden başlatmanın planlarını yapıyor.

Uçağın karbon fiber gövdesindeki bağlantı kısımlarında çeşitli yapısal kusurlar tespit edilmesinin ardından Ekim ayından bu yana hiç 787 teslim edilmezken; Boeing’in tesislerinin çevresi ve California’daki çölde bulunan uçak mezarlığında 80’den fazla Dreamliner, müşterilerine teslim edilmeyi bekliyor.

Teslim edilmeyen uçaklarda gerekli görülen kontroller de bir yandan devam ediyor. Teslimatların gecikmesi, bazı müşteriler için pandemi nedeniyle içinde bulundukları ekonomik sorunlar nedeniyle bir problem olarak görülmezken, Boeing için 2 yıldır devam eden 737 MAX krizinin üzerine türbülansı daha da artıran bir durum haline geldi. ABD’li imalatçı FAA’nin de uyarıları doğrultusunda artık çok daha hassas adımlar atmayı tercih ediyor. Bu yüzden de ciddi şekilde para ve prestij kaybediyor.

UÇAKLARA LAZER SALDIRILARINDA KORKUTAN ARTIŞ!

15 Mart Pazartesi günü, Virgin Atlantic’in 453 sefer sayılı Londra Heathrow-Tel Aviv uçuşunu gerçekleştiren 787-9’un kokpit ekibi, tırmanış sırasında yerden bir lazer saldırısına uğradı. Pilotlar olayı, hava trafik kontrolörlerine bildirdi ve uçuşa devam kararı alındı.

Ancak Paris semalarında 41.000 feet irtifada, uçağın kaptan pilotu bir gözünün görmediğini söyledi ve görüş kalitesinin giderek düştüğünü belirtti. Ardından Londra’ya dönüş kararı aldı. Kalktıktan yaklaşık 75 dakika sonra Heathrow’a indi. Uçağa lazer tutan kişinin tutuklandığı açıklandı. Uçuş iptal edildiği için yolcular Tel Aviv’e yaklaşık 12 saat sonra varabildi.

Yaklaşık beş yıl önce yine bir Virgin Atlantic uçuşunda benzer bir olay yaşanmıştı. 2016 yılında, New York’a giden Virgin Atlantic filosundaki bir A340, kalkıştan kısa bir süre sonra lazer saldırısına uğramış ve İrlanda üzerinde acil durum ilan ederek Heathrow’a geri dönmüştü.

ABD Federal Havacılık İdaresi FAA, Virgin pilotlarının yaşadığı olaydan tam 1 hafta önce, 8 Mart’ta yaptığı bir açıklamayla, pandemi nedeniyle, hava trafiğindeki genel düşüşe rağmen; 2020’de uçaklara yönelik lazer saldırısı olaylarının arttığını duyurdu. Pilotlar, geçtiğimiz yıl, FAA’ya 6.852 lazer saldırısı raporladı. Bu sayı, 2019’daki rapor sayısından 716 adet daha fazla. 2020 yılı, 2016’dan bu yana FAA’ya bu konuda en fazla raporlama yapılan yıl olarak kayıtlara geçti. 7,398 lazer saldırısı raporlanan 2016 yılı, bu konuda rekoru elinde bulunduruyor.

FAA, uçaklara lazer tutarak, federal havacılık düzenlemelerini ihlal ettiği tespit edilen kişilere karşı ciddi yaptırımlar uyguluyor. İhlal başına 11.000 $ ‘a kadar ceza uygulayan otorite, geçmişte birden fazla lazer vakası için 30.800 $ ‘a kadar çeşitli cezalar da kesti.

Bir uçağa lazer tutmak, uçuş emniyeti konusunda ciddi bir risk oluşturuyor ve federal havacılık yasalarına aykırı. Birçok yüksek güçlü lazer, emniyetli bir şekilde uçmaya çalışan ve yüzlerce yolcu taşıyan pilotların, uçağın kontrolünü tamamen kaybetmesine neden olabilecek durumlar yaratabiliyor.

Türkiye’de ise Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün “2920 Sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu Uyarınca, uçuş emniyetini kasıtlı olarak riske atan, izinsiz lazer veya havai fişek gösterisi yapan kişilere, 2 bin 841 Lira idari para cezası veriliyor.

UÇUŞA GİDEN KOKPİT VE KABİN EKİBİ YOLDA SOYULDU!

16 Mart sabahı American Airlines’ın 1204 sefer sayılı Kosta Rika’nın San José şehrindeki Juan Santamaría Havalimanı’ndan Miami’ye yapacağı uçuş, akıllara durgunluk veren bir nedenle yedi buçuk saat rötarlı gerçekleştirildi. Şirketin uçuşa gelmek üzere otelden çıkan mürettebatını taşıyan minibüsü, yolda durduruldu ve silah zoruyla soyuldu.

Sabah 5:20’deki uçuş için otelden 3: 40’ta alınan kokpit ve kabin ekibini havalimanına getiren minibüsün sürücüsü, aracın altına sıkışan kutuyu almak için aracı durdurup indi. O esnada elinde bıçağı ve silahı olan iki kişi, minibüse binerek, herkesin cep telefonu ve elektronik cihazlarını istedi. Cüzdanların kendilerine kalabileceğini söyledi. Cihazları alan hırsızlar, minibüsten uzaklaştı. Şoför, mürettebatı yeniden otele geri götürdü. Ekibi taşıyan minibüs şoförünün de işin içinde olup olmadığı araştırılıyor.

adbanner