Havacılık Bülteni-148

YOLCU UÇAKLARINDA TEK PİLOTLU OPERASYONLAR NE ZAMAN BAŞLAYACAK?

Hong Kong merkezli havayolu Cathay Pacific, Avrupalı imalatçı Airbus ile birlikte, A350 uçaklarında uzun mesafeli uçuşlarda tek pilotla operasyonların hayata geçirilmesi üzerine çalışıyor. Project Connect adı verilen çalışma ile havayollarının mürettebat maliyetlerini azaltabileceği düşünülüyor. Çalışma kapsamında, 2025’ten itibaren belirli koşullarda tek pilotlu operasyonlar için A350’yi sertifikalandırmak üzere harekete geçildi. Project Connect’in, EASA ve ICAO’dan onay almak için geçmesi gereken çok sayıda sertifikasyon süreci bulunuyor.

Cathay Pacific, yüksek irtifalarda seyir halinde uçağın tek pilot ile uçurulması hamlesi ile uçuş boyunca dönüşümlü olarak çalışacak yalnızca bir çift pilotla operasyonları yönetebilmenin hesaplarını yapıyor. Günümüzde, uçuşun her anında kokpitte iki pilot olması gerekiyor. Bu da uzun menzilli uçuşlarda üç ya da dört pilotun görevlendirilmesi anlamına geliyor.

Almanların milli havayolu Lufthansa’nın da tek pilotlu benzer bir proje üzerinde çalıştığı biliniyor. Ancak Lufthansa yönetimi, projenin gidişatı hakkında bilgi paylaşımı yapmıyor. Cathay Pacific ise bu konuda çalıştıklarını doğruladı. Ancak azaltılmış mürettebat operasyonları konseptinin öncüsü olmak konusunda Airbus’a herhangi bir taahhütte bulunmadıklarını duyurdu.

Alınacak kararların, uçuş emniyetinden kesinlikle ödün verilmeden alınacağı vurgulanırken, tek pilotlu operasyonlar için kapsamlı emniyet testlerine, düzenleyici regülasyon ve onaylara ve ek pilot eğitimlerine ihtiyaç olacağını düşünülüyor. Bu tür bir adımın uygulamaya geçmesi ve etkinliğinin, genel maliyet-fayda analizi ve pandeminin devam ediş süreci ile doğrudan ilgili olması bekleniyor.

Airbus, A350’ye tek pilot ile uçuş yeteneği ekleme planlarını daha önce açıklamıştı. Ancak bu projedeki çalışmalar, pandemi nedeniyle geçici olarak durdurulmuştu. Airbus baş test pilotu Christophe Cail, çalışmaların yeniden başladığını doğruladı.

Avrupa Birliği Havacılık Güvenliği Ajansı’na (EASA) göre, uzun mesafeli uçuşlarda tek pilotlu operasyonların yaygın olarak kullanılması için, pilotun uyanıklığı ve hayati belirtilerini sürekli olarak izleyen bir sisteme ihtiyaç var. Bu sistem, uçuşu yöneten pilotun yetersiz kaldığı durumlarda, dinlenme halindeki diğer pilotu uyarmalı. EASA yönetimi, genellikle uzun mesafeli uçuşlarda seyir irtifasındayken kokpitte çok az şey olur düşüncesini savunuyor.

Project Connect, havayolları için uzun vadeli maliyet tasarrufları sağlayacak olsa da uluslararası havacılık sektöründe oldukça büyük bir tepki ve endişe ile karşılandı. Uçuş emniyeti ve yorgunluk yönetimi endişeleri nedeniyle pilot sendikaları ve meslek örgütleri tarafından bu projenin hayata geçirilmesine karşı büyük bir mücadele başlatılacağı sanılıyor.

Maliyet düşürücü önlemin “daha yüksek risklere yol açabileceğini” savunan pilotlar, her zaman kokpitte en az iki yetkili personelin bulunmasını gerekli kılan Germanwings kazasını, fikirlerini desteklemek için örnek gösteriyor.

ABD İLE AB ARASINDAKİ 17 YILLIK GERGİNLİK BİTTİ!

ABD ve Avrupa Birliği arasında, uçak sübvansiyonları konusunda yaklaşık 17 yıldır süren anlaşmazlık sona erdi. Taraflar arasında gerilimi artıran Trump döneminden kalma ithalat tarifeleri de 5 yıl süreyle askıya alındı.

2004 yılında ABD, AB’yi Airbus’a haksız sübvansiyonlar sağlamakla suçladı. Kısa süre sonra da AB, ABD’nin Boeing için aynı şeyi yaptığı teziyle harekete geçti. O günden bu yana, Dünya Ticaret Örgütü, hem Airbus hem de Boeing’e sağlanan sübvansiyonlar ve bunların piyasadaki rekabet üzerindeki etkileri hakkında çok sayıda soruşturma başlattı ve onlarca karar aldı.

Yıllardır süren kısasa kısas, 2019’da Donald Trump’ın uçak dahil ithal mallara milyarlarca dolarlık ek gümrük tarifesi uygulaması ile zirveye ulaştı. Hafta içinde taraflar, bu tarifeleri beş yıl süreyle askıya almayı kabul etti ve sübvansiyon anlaşmazlıklarını çözmek üzere işbirliği yapmak konusunda uzlaştı.

Airbus-Boeing anlaşmazlığının giderilmesi, AB ile ABD ilişkileri için büyük bir güven artışı sağlarken, iki tarafın büyük sivil uçak üreticilerine hangi destekleri verilebileceklerine ilişkin daha net kurallar konulması konusunda anlaşıldı.

Hem AB hem de ABD kanadı, devam eden Airbus-Boeing anlaşmazlığının beş yıl içinde sona ereceğinden emin. Bunu sağlamak için piyasa şartlarını, finansman desteklerini, Ar-Ge yatırımlarını denetleyen her iki taraftan üyelerin yer alacağı şeffaf bir çalışma grubu kurulacak. Bu grup, taraflara zarar verebilecek adımları engelleyecek ve “piyasa dışı uygulamaları” ele almak için şirketlerle sürekli işbirliği halinde olacak.

ABD ve AB arasındaki bu uzlaşma, A320neo ve Boeing 737’nin doğrudan rakibi olan piyasa dışı aktör olarak kabul edilen Çinli uçak üreticisi COMAC’ın ürettiği C919 projesine karşı ortak bir duruş ve işbirliği anlamına da geliyor.

Bu gelişmenin hemen ardından İngiltere ve ABD arasında da on yıldan fazla süredir devam eden, sivil uçak ticaretini engelleyen tarifeler ve sübvansiyon anlaşmazlıklarının askıya alınması, gerilimin çözülmesi için anlaşmaya varıldı. Taraflar, haksız ticaret uygulamalarıyla mücadele etmek ve Çin’e karşı çabaları güçlendirmek için gümrük tarifelerinin beş yıl askıya alınması konusunda anlaştı.

ABD ve İngiltere arasında imzalanan anlaşma, ayrıca büyük sivil uçaklar için bir ortak çalışma grubu kurulması, büyük bir sivil uçak üreticisine finansman sağlanması, üçüncü dünya ülkelerinin piyasa dışı uygulamalarıyla mücadele gibi havacılık endüstrisini tamamen etkileyen çeşitli işbirliklerini de kapsıyor.

BOEING 737 MAX OPERATÖRLERİNE YENİDEN MCAS UYARISI!

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), filosunda Boeing 737 MAX bulunduran tüm havayollarına ilgilendiren yeni bir uçuşa elverişlilik direktifi yayımladı. Yeni direktif, 737 MAX uçaklarının otomatik uçuş kontrol sistemi MCAS üzerinde ekstra kontroller yapılmasını emrediyor.

FAA direktifi, 6.000 uçuş saatini aşan tüm 737 MAX uçaklarının MCAS sistemi işlevlerinin sorunsuz çalıştığını doğrulamak için üç kez daha kontrol edilmesini gerektiriyor. Bu kontrollerin amacının, sistemlerin uçağın ömrü boyunca sürekli çalışmasını sağlamak olduğu vurgulandı.

Uçuşa elverişlilik direktifi, uçaklardaki stabilizer trim sistemi, kesme anahtarları ve eleron ve elevatör tetikleyicileri ile ilgili sistemlerin kontrol edilmesini istiyor.

Bu kontrollerin, dijital uçuş kontrol sistemi başta olmak üzere sisteme ait diğer kısımların belirli aralıklarla gerçekleştirilen işlevsel kontrolleri için tamamlayıcı nitelikte olduğu vurgulandı.

Ekim 2018’de Lion Air ile ve Mart 2019’da Etiyopya Havayolları’nın MCAS sistemindeki kusur nedeniyle düşmesi ve 346 kişinin hayatını kaybettiği 2 kazanın ardından 737 MAX uçakları dünya genelinde yere indirilmiş ve 20 ay süren yeniden sertifikalandırma süreci başlamıştı. FAA, Kasım 2020’de 737 MAX’in uçuş yasağını kaldırdı.

FAA, ayrıca 737 MAX için yayımladığı yeni uçuşa elverişlilik direktifinin, başta EASA olmak üzere diğer uluslararası düzenleyiciler tarafından da zorunlu tutulması gerektiğini duyurdu. FAA direktifi şu an Amerika Birleşik Devletleri’ndeki 72 uçağı etkilerken; diğer otoritelerin de aynı kararı alması halinde Dünya çapında 389 uçağın daha bu kapsamda incelenmesi gerekecek.

Manevra Karakteristikleri Artırma Sistemi olarak özetlenebilecek olan MCAS, 5 ay içinde yaşanan 2 ölümcül 737 MAX kazasının temel nedeni olarak kabul edildi. Sistem, manuel uçuş kontrol yasasını etkinleştirmek ve uçağın yunuslama stabilitesini artırmak için tasarlandı. Uçuş sırasında sadece bir hücum açısı sensöründen alınan veri ile aktif hale gelebilen sistem, uçağı pilotların kontrolünden çıkararak baş aşağı bastırmaya ve dalışa geçmesine neden oluyordu.

20 aylık yeniden sertifikalandırma sürecinde bu sorun giderildi. Sistemin tek bir sensörden aldığı veri ile aktif hale gelmesi engellendi. Pilotların uçağın kontrolünü ele almalarını engelleyen özellik kaldırıldı. Ayrıca pilotlara ekstra eğitim verilmesi kararlaştırıldı.

Öte yandan Avrupa’nın en çok yolcu taşıyan havayolu olan, İrlandalı düşük maliyetli Ryanair, hafta içinde ilk Boeing 737 MAX 8200 uçağını filosuna kattı. Bu teslimat, planlanandan yaklaşık iki yıl gecikme ile gerçekleştirildi.

Ryanair’in 737 MAX uçaklarının daha fazla koltuğa sahip özel bir versiyonu olan 8200 modeli için 200’ün üzerinde siparişi bulunuyor. Ryanair’in uçaklarında 197 koltuk var.

VIRGIN ATLANTIC ELEKTRİKLİ UÇAKLA UÇACAK!

İngiliz havayolu Virgin Atlantic, elektrikli Dikey Kalkış ve İniş yapabilen uçakları kullanarak kısa mesafeli uçuşlar gerçekleştireceği yeni bir ağ kurma hedefini resmen açıkladı.

Bristol merkezli Vertical Aerospace’in üreteceği uçaklardan 150 adet almak için ortaklık kuran havayolu, Londra Heathrow, Manchester ve Londra Gatwick başta olmak üzere, İngiliz şehirleri ve havalimanları arasında kısa mesafeli, elektrikli uçuş bağlantıları kurmayı amaçlayan bir girişime imza atacak. Uçuşlar, pilota ek olarak dört yolcu taşıyabilen ve 100 milin üzerinde menzile sahip tamamen elektrikli, sıfır emisyonlu VA-X4 uçakları ile yapılacak.

VA-X4 uçağının tam ölçekli bir prototipi şu anda üretim aşamasında ve ilk test uçuşunun bu yıl içinde yapılması planlanıyor. Avrupa Birliği Havacılık Güvenliği Ajansı (EASA) ve Birleşik Krallık Sivil Havacılık Otoritesi (CAA) tarafından ilgili sertifikaların alınmasının ardından 2024 yılında ticari operasyonlara başlanması planlanıyor.

Virgin yapılan bu ortaklığı, müşterileri için yolculuğun ilk ve son 100 milinde, sürdürülebilir, fiyat açısından rekabetçi, bölgesel bağlantılar sağlamanın bir yolu olarak tanımlıyor.

Heathrow’a 100 mil mesafede 100.000’den fazla nüfusa sahip 37 kasaba ve şehir olduğu gerçeğinden yola çıkan Virgin, buna en iyi örneğin Cambridge olduğunu düşünüyor. Cambridge ile Heathrow arasında şu an karayolu ile bir buçuk saat olan 56 millik mesafenin, VA-X4 uçakları ile sadece  22 dakikaya indirilebileceği düşünülüyor.

Vertical Aerospace, American Airlines ve uçak kiralama şirketi Avolon dahil olmak üzere çeşitli firmalardan 1000’e yakın VAA-X4 ön siparişi aldığını duyurdu.

Kısa süre önce ABD’li United Havayolları da elektrikli dikey iniş kalkış yeteneği olan uçakların üretimini hızlandırmak için Archer Aviation ile bir anlaşma imzalamıştı.

SUNEXPRESS EN DAKİK HAVAYOLLARI ARASINDA!

Seyahat verileri ve analiz şirketi Cirium, Mayıs ayının en dakik havayolları ve havalimanlarını açıkladı. Türk Hava Yolları ile Lufthansa’nın ortak kuruluşu olan SunExpress, yüzde 93,11’lik zamanında kalkış oranıyla Mayıs ayında Avrupa’nın en dakik 7’nci havayolu oldu. Rus havayolu Red Wings yüzde 96,18 zamanında kalkış oranı ile Mayıs ayında Avrupa’nın en dakik havayolu oldu. Mayıs ayında Avrupa dakiklik liginde Vueling yüzde 96,07 ile ikinci sırada yer alırken, uçuşlarını yüzde 95,87 zamanında kalkış performansı ile gerçekleştiren Iberia da üçüncü oldu.

Küresel havalimanları kategorisinde ise zirveyi, yüzde 96,86’lık zamanında iniş ve kalkış performansı gösteren Japonya’nın Tokyo Haneda Havalimanı aldı. Haneda’yı, yüzde 96,1 ile Moskova Sheremetyevo ve yüzde 92,71 ile Minneapolis St. Paul Havalimanları takip etti.

KOREAN AIR’IN EN UZUN UÇUŞU!

1969’da kargo operatörü olarak kurulan Korean Air, tarihinin en uzun non-stop uçuşunu hafta içinde gerçekleştirdi. 14 Haziran’da, Covid-19 teşhis kitlerinin taşındığı en uzun uçuş Seul Incheon Havalimanı’ndan Miami Havalimanı’na yapıldı. Boeing 777-300 ER (HL8218) ile yapılan rekor uçuş 14 saat 42 dakika sürdü.

SON MD-10-10 EMEKLİYE AYRILDI!

ABD’li FedEx Express, dünyanın  aktif olarak uçuşlara devam eden son MD-10-10F kargo uçağını emekliye ayırdı. N562FE (MSN 46496) tescilli 43,6 yaşındaki uçak, American Airlines ve Hawaiian Airlines filosunda yıllarca yolcu taşıdı. 2004 yılında ise FedEx filosuna katılmak üzere kargo uçağına dönüştürülmüştü. Efsane uçağın son uçuşu, San Juan Luis Muñoz Marin’den Memphis’e gerçekleştirildi. Ardından uçak California’nın Victorville şehrindeki uçak mezarlığına götürüldü. FedEx, bu uçak varyantının dünyadaki tek operatörüydü. Bu güne kadar şirket filosunda toplam 64 adet MD-10-10(F) kargo uçağı görev yaptı. Şirket, filosunda on üç adet, yolcudan kargoya dönüştürülen DC-10-30 varyantı uçurmaya devam ediyor.

GE VE SAFRAN’DAN YENİ MOTOR HAMLESİ!

Uçak motoru üreticileri GE Aviation ve Safran, mevcut uçak motorlarına kıyasla yüzde 20’den fazla daha düşük yakıt tüketimi ve CO2 emisyonu hedefleyen, Sürdürülebilir Havacılık Yakıtları ve hidrojen gibi alternatif enerji kaynaklarıyla yüzde 100 uyumlu cesur bir teknoloji geliştirme programı başlattı. CFM RISE (Sürdürülebilir Motorlar için Devrimci Yenilik) programı, 2030’ların ortalarında hizmete girebilecek geleceğin motorları için bir dizi yeni, çığır açan teknolojiyi olgunlaştıracak.

İki şirket ayrıca, CFM International için geliştirdikleri yüzde 50/50 ortaklıklarını 2050 yılına kadar uzatan bir anlaşma imzalayarak, endüstrinin 2050 yılına kadar CO2 emisyonlarını yarıya indirme taahhüdüne uygun olarak daha sürdürülebilir havacılığın önünü açma niyetlerini beyan etti. İki uçak motoru üreticisi arasında 50/50 ortak girişim olarak CFM International’ı oluşturan 1974 tarihli anlaşma, ticari havacılığın gidişatını değiştirdi. Ortaklık, LEAP motor programının lansmanı için 2008 yılında yenilendi.

Bugün, dünyanın önde gelen ticari uçak motorları tedarikçilerinden biri olan CFM, 35.000’den fazla motoru, dünya çapında 600’den fazla operatöre teslim etti ve bir milyardan fazla uçuş saati biriktirmeyi başardı.

STOBART AIR TASFİYE KARARI ALDI!

İrlandalı bölgesel havayolu Stobart Air, Man Adası merkezli şirket Ettyl Ltd. şirketinin, satın alma kararından vazgeçmesi üzerine operasyonlarını tamamen durdurdu. Bir franchise anlaşması kapsamında, İrlandalı bayrak taşıyıcı Aer Lingus için Belfast City’den Birleşik Krallık genelinde bölgesel uçuşlar gerçekleştiren şirket finansal problemleri aşamayarak tasfiye kararı aldı. Şirket bünyesinde görev yapan 480 personel de işsiz kaldı.

Aer Lingus ile Stobart arasındaki franchise anlaşması 2022’nin sonuna kadar sürecekti. 2023 itibariyle Stobart uçuşlarını İrlandalı start-up şirket olan Emerald Airlines devralacaktı. Stobart Air filosunda, tamamı kiralık olan dokuz adet ATR 72-600 ve bir adet ATR 42-600 uçağı bulunuyordu. Şirketin uzun süreli park yani storage durumunda da iki adet ATR 72 uçağı vardı.

2014 yılında Stobart Air olarak yeniden markalaşmadan önce Aer Arann olarak bilinen havayolu, geçen yıl Nisan ayından bu yana kendine yeni sahipler arıyordu.

adbanner