Hong Kong Eylemleri Havacılıkta Dengeleri Nasıl Etkiler?

Hong Kong, “iki sistem, tek devlet” ilkesiyle yönetilen eski bir İngiliz sömürgesi. Yarı özerk bir bölge olan Hong Kong, İngiltere’nin 1842’de başlayan sömürge yönetimi sonrası 1 Temmuz 1997’de yeniden Çin hâkimiyeti altına girdi. Geçtiğimiz Haziran ayında suç işlediklerinden şüphelenilen kişilerin Çin’e iadesine imkan veren tartışmalı bir yasa tasarısı hazırlandı ve o günden sonra Hong Kong’ta hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

Medya özgürlüğü ve yargı bağımsızlığının yasal güvence altında olduğu Hong Kong’ta hazırlanan yasa tasarısıyla birlikte özgürlüklerinin kısıtlanacağı ve muhaliflerin susturulacağını düşünen onbinlerce gösterici sokaklara döküldü ve dünyanın en işlek havalimanlarından biri olan Hong Kong Havalimanı, protestoların merkezi haline geldi. Yüzlerce uçuş iptal edilirken; yüz binlerce insan da mağdur oldu.

Hong Kong protestolarında isyan çıkarmakla suçlanıp tutuklanan ve kefaletle serbest bırakılan 44 kişiden biri Cathay Pacific Havayolları’nda görev yapan kaptan pilot Liu Chung-yin’di. Çin Sivil Havacılık İdaresi’nin havayolundan bu pilotun işten çıkartılmasını talep ettiği biliniyor. Bu talebin gerekçesi ise protestolara katılan pilotun, havacılık güvenliği için tehdit oluşturması. Peki bu gerçekten doğru mu? Protestocu bir pilot havacılık güvenliği için nasıl bir tehdit oluşturabilir? Hong Kong merkezli havayolu protestocu pilotun arkasında durup; Çin Sivil Havacılık İdaresi’ni karşısına alabilir mi?

ÇİN SİVİL HAVACILIĞI NE İSTİYOR?

Havayolları, bağımsız ülkeler veya bölgelerin imajı için çok önemli. Bu yüzden ülkenin en büyük en değerli ve milli havayolları “bayrak taşıyıcı” havayolları olarak adlandırılıyor. Cathay Pacific de Hong Kong merkezli en önemli havayolu.

Çin Sivil Havacılık İdaresi’nin Cathay Pacific yönetiminden protestocu pilotun işten çıkarılmasını istediğinden az önce bahsettim. Bunun yanı sıra Çin hava sahasında ve Çin anakarası üzerinde yapılacak uçuşlarda görev alacak tüm pilotlar hakkında bilgi verilmesi ve ön onay gelmeden bu mürettebatın uçuşa verilmemesi de talep edildi. Havayolunun İcra Kurulu Başkanı Rupert Hogg ise talebin derhal yerine getirileceğini açıkladı. Bahsedilen pilotun görevden alındığını; 10 Ağustos gece yarısından itibaren de Hong Kong’daki protestoları destekleyen herhangi bir mürettebatın ana karaya yapılacak uçuşlarda bulunmasına izin verilmeyeceğini duyurdu.

Alınan bu karar için Hogg’u eleştirmek ne kadar doğru yorum sizin. Çin hava sahası, Cathay Pacific Havayolları’nın varlığını sürdürebilmesi için her gün aşması gereken bir Çin Seddi’ni temsil ediyor. Eğer havayolu, anakaradaki havalimanlarına iniş haklarını veya Çin hava sahası üzerinde uçuş iznini kaybederse varoluşsal bir sıkıntıya düşeceği aşikar.

Bunu anlamak için, Cathay’ın uçuş ağına hızlıca göz atmak yeterli. Çünkü Cathay’ın Çin’deki bir destinasyona yaptığı uçuşlar toplam uçuşlarının yüzde 7’sini oluşturuyor. Ayrıca havayolunun Avrupa’nın herhangi bir noktasına yaptığı tüm uçuşlarda en kısa güzergah için Çin hava sahasını kullanmak zorunda. Bu da tüm uçuşlarının yüzde 21’i demek. Bu ikisini birleştirince uçuş ağının neredeyse üçte birini koruyabilmek için ana karaya muhtaç bir havayolu olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.

HAVA SAHASI KAPANIRSA NE OLUR?

Cathay Pacific uçakları için, Çin hava sahasının kapatılması gibi bir ambargonun ne kadar zararlı olabileceği hakkında bir fikir edinmek için 2017 yılına gidelim. Suudi Arabistan, Cathay Pacific’in üçüncü en büyük hissedarı olan Qatar Airways uçaklarına hava sahasını kapatma kararı almıştı.

Hava sahası kapanana kadar 2.8 Milyar Riyal kar açıklayan şirket,  kararın ardında 252 milyon Riyal zarar açıklamıştı. Uçuşlarında Suudi hava sahasının çevresinde dolaşarak bir rota izleyen Katar uçaklarının yakıt maliyeti yüzde 30 artarken yolcu sayısı, yaklaşık yüzde 9 azaldı. Karar aynı zamanda yıllık 205 bin metrik ton yük ile kargo taşımacılığına da büyük bir darbe anlamına geliyordu.

Aynı durum Cathay Pacific’in başına gelirse işler Qatar Airways’e göre çok daha kötü olabilir. Birincisi, Çin Suudi Arabistan’dan daha büyük ve havayolunun kilit güzergahları üzerinde daha kapsamlı bir potansiyel engel durumunda. Katar, uçuş rotalarında küçük bir sapma gerçekleştirerek İran ve Irak hava sahası gibi komşu topraklar üzerinde yapacağı uçuşlarla  Avrupa rotalarında uçuşlarına devam edebildi ama Cathay Pacific için böyle bir durum söz konusu olamayabilir.

KARGODA DA DARBE BÜYÜK OLUR!

Her iki havayolu da büyük kargo havayolları iken, Cathay Pacific, Katar’ın gerçekleştirdiği türden bir geri çekilmeyi gerçekleştiremez. Çünkü Cathay’ın gelirlerinin yaklaşık dörtte biri kargodan geliyor. Dünyanın en işlek kargo havalimanı olan Hong Kong’un, Çin’deki elektronik endüstrisinin büyük payı sayesinde, havayolu taşımacılığı üzerindeki etkisi aşikar. Bu da şu an devam eden ABD-Çin gerilimi konusunda önemli bir koz. Taşınan kargo hacmi bir önceki yıla göre % 5.7 ve yılın ilk altı ayında ise 59.000 ton düştü. Kilometre ton başına gelir ise % 9.8 azalmışken durum çok daha ciddi.

Şu an için, Cathay Pacific yetkilileri ve havacılık uzmanları, uçakların Çin’in üstünden geçme konusundaki kurallar ve mevcut düzenlemelerde çarpıcı bir değişiklik olmayacağından emin görünüyor. Ancak Cathay Pacific yönetimi, Pekin’in konuyu daha güçlü bir silaha dönüştürebileceğinin farkında.

Cathay Pacific’in üst yönetimi Hong Kong’un daha fazla özgürlük arzusuna destek olma eğiliminde. Ayrıca hem halk hem de havayolunun personellerinin çok büyük bir kısmı, Cathay Pacific’i Hong Kong’un kendine özgü statüsünün bir simgesi olarak kabul ediyor. Ancak ekonomik kaygılar neeniyle, Çin semalarının kendi uçaklarına açık kalabilmesi için Cathay Pacific yöneticilerinin Çin Sivil Havacılık İdaresi’nden gelen direktiflere hayır demesi pek mümkün görünmüyor.

İNTİHAR EYLEMİ ŞÜPHESİ!

Çin Sivil Havacılık İdaresi’nin protestocu pilotları havacılık güvenliği için tehlike olarak görmesinin arkasında ise büyük bir endişe ve korku yatıyor. 24 Mart 2015’de Barcelona’dan Düsseldorf’a uçan Germanwings’e ait uçağı pilotlardan biri kasten Fransız Alpleri’ne çarpmıştı. İşte Çin Sivil Havacılık yönetimi de bahsedilen pilotlardan birinin Cathay Pacific uçaklarından birini intihar eylemi için kullanarak Çin’de kasten düşürüp protesto eylemlerine sansasyonel bir boyut kazandırmak isteyebileceğinden korkuyor.

Ancak Çin yönetiminin aldığı kararları Cathay Pacific yönetiminin harfiyen uygulaması bir başka sorunu daha gündeme getirdi. İnsanların tepkisi. Şirketin borsadaki hisseleri Pazartesi gününden bu yana yüzde 5’ten fazla değer kaybetti. Sosyal medyada ise #BoycottCathayPacific etiketiyle gönderiler paylaşan insanların sayısı 20 milyonun üzerine çıktı. Yani ekonomik kayıp yaşamamak için Çin’e sırt çevirmeyi göze alamayan yönetim, insanların havayoluna dair oluşan olumsuz algının yaratacağı ekonomik sıkıntıyı nasıl çözecek bu da ayrı bir tartışma konusu.

AIR CHINA PUSUDA BEKLİYOR!

Bu süreçte pusuda bekleyen birileri daha var. O da şirketin çoğunluk hissesini ele geçirmye çalıştığı uzun zamandır konuşulan, Cathay’ın en büyük ikinci hissedarı durumundaki Air China. Bu protesto süreci ve yaşananlar Air China’nın istediğini elde etmesini sağlayacak bir duruma dönüşebilir.

Cathay Pacific’in en büyük hissedarı Swire Pacific yüzde 45; Air China ise yüzde 30 hisseye sahip.  Bu yüzden Air China’nın istediğini elde edebilmesi için Swire hisselerinin bir kısmını satın alması gerekiyor.  Swire şirketinin toplam gelirinin yalnızca yüzde 13’ünü Cathay Pacific hisseleri oluşturduğu için daha geniş iş ilişkileri elde edebilmek adına hisselerin bir kısmını Air China’ya satmasının önünde herhangi bir engel görünmüyor. Eğer bu senaryo da gerçek olursa Çinliler için bir başka zafer daha yaşanacak ve Cathay Pacific’in hisselerinin büyük oranda Air China’ya geçmesi, Hong Kong’un bağımsız bir bölge algısının kaybedilmesine daha büyük bir darbe olacak. Pekin’in Cathay Pacific’in kanatlarını koparmak konusunda çok istekli olduğu aşikar. Hep birlikte neler olup biteceğini göreceğiz…

adbanner