Koştur koştur havalimanına gidiyorsunuz, iki sefer uzun güvenlik kuyruğunda bekleyip üzerinizdeki metalleri, çantanızdaki bilgisayarları çıkarıyorsunuz, üzeriniz aranıyor. Havaalanında bir şeyler yiyecek vaktiniz kalmıyor; kalsa da pahalı ve tatsız seçenekler sizi cezbetmiyor.
Neyse her şeye rağmen güzel bir seyahat beni bekliyor diye olumlu düşünüyorsunuz. Online check-in ile pencere kenarından aldığınız yerinize oturmak ve bulutları seyrederek keyifli bir yolculuk yapma hayali ile uçağa binip yerinize yönleniyorsunuz.
Ama o da ne? Evet koltuğunuz pencere kenarı ama iki pencere arasındaki plastik duvara bakıyor. Yani yolculuk boyunca dışarıyı görme ihtimaliniz neredeyse sıfır❗️
Peki neden böyle oluyor? Uçakta koltuklarla pencereler neden hizalanmıyor?
İmalatçılar uçakları üretirken boş gövde olarak üretir. Belirli standartlara uyulması koşuluyla iç dizaynı uçağı satın alan havayolu şirketi belirler. Yani uçağın üreticisi kaba inşaatı yapar; havayolu ince işçilik ile ilgilenir.
Önerilen bir koltuk düzeni olsa da havayolu şirketleri tamamen ekonomik kaygılar ile uçağın iç dizaynını oluşturur. Pek çok farklı koltuk seçeneği arasında kendisine en uygun olanı seçer ve uçağa yerleştirir. Her bütçeye göre koltuk seçeneği olduğu için koltukların genişi de darı da; kalını da incesi de var. Üstelik havayolları, koltukların arasındaki diz mesafesini de minimum sınırın altına inmeden ayarlayabiliyor. Yani 100 koltukluk yere mesafeleri daraltıp 105 koltuk koyabiliyor. Hal böyle olunca da pencere koltuk eşleşmesi ortadan kalkabiliyor❗️
Uluslararası kurallar havayollarının elini güçlendiriyor. Çünkü mevzuatlar doğrudan koltuklar ile ilgili değil uçağın acil tahliyesi ile ilgili kurallar içeriyor.
Acil bir durumda uçağın 90 saniye içerisinde boşaltılabiliyor olmasını şart koşuyor. Bunun dışında uçağınızda koltuk olsun ve o koltukta da emniyet kemeri olsun yeterli diyor.
