Venedik döneminde inşa edilen surları, nefes kesici manzarası ve iyi korunmuş mimarisi nedeniyle 1979 yılında, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girmiş olan Adriyatik kıyısındaki 13 bin nüfuslu sahil kasabası Kotor, hem Norveç fiyortlarını hem de Como Gölü’nü çağrıştırıyor.
Karadağ’ın şirin şehri Kotor, aşırı inşaat ve kontrolsüz turizm nedeniyle, bu listeden çıkarılma tehlikesi yaşıyor.
Ortaçağdan kalma liman kenti Kotor, Avrupa’da en güzel şehirlerden biri. Türkiye’ye vize muafiyeti uygulaması sebebiyle de bizim de en çok tercih ettiğimiz yerler arasında.
2000’li yıllardan beri şehirde modern bina inşa etme yarışına girilmesi ve özellikle büyük cruise gemileri vasıtasıyla Kotor’un “Eski Şehir Bölgesi”ne gelen turist artışı ciddi bir tehlike arz etmeye başladı.
Kültür mirası listesinde yer almasına sebep olan bütünlüğünün koşulları, bölgenin sosyo-ekonomik yapısında devam eden dönüşüm süreçlerinin yol açtığı kalkınma ve kentleşmenin artması ile tehlikeye girmiş durumda.
Sahildeki yeni turizm merkezleri, yollar ve binalar da dahil olmak üzere güncel gelişmeler, sahil şeridinin kademeli ve geri döndürülemez biçimde bozulmasına ve geleneksel teraslı yapıların terk edilerek şehri, çehresinin bozulması ile tehdit ediyor.
UNESCO, Kotor yetkililerine 2016 Temmuz ayında, Dünya Mirası statüsünü kaybedebileceği konusunda bir ültimatom verdi. Karadağ hükümeti, Nisan 2017’de geçici bir inşaat yasağının yürürlüğe girmesini emretti. Ancak yasağın yürürlüğe girmesinden hemen önce, daha fazla turistik kompleksin inşasına izin verildi.
Bilmem size de tanıdık geldi mi❓
