Lövye mi Side Stick mi? Hangisi Daha İyi?

Günümüz modern yolcu uçaklarının kokpitleri birbirlerine çok benziyor. Pilotların elinin altında, başının üzerinde onlarca düğme, buton, önlerinde değişik ebatlarda ekranlar ve çok daha fazlası kokpitte ortak bir görünüm sağlıyor. Ancak, kokpitleri birbirinden net olarak ayırabileceğimiz önemli bir fark var. O da pilotların uçağın kontrolünü gerçekleştirdiği mekanizmanın şekli.

Bu durum uçağın üreticisinin tercihine bağlı olarak değişiyor. ABD’li Boeing, pilotların uçağı yönlendirmesi için kokpitte lövye tercih ederken; Avrupalı imalatçı Airbus, uçaklarına side stick adı verilen bir kontrol çubuğu yerleştiriyor. Peki bu farklılığın nedeni ne? Bu iki yapı, uçağın kontrolünde bir fark yaratıyor mu? Gelin sektörde 40 yıldır devam eden bir tartışmanın iki cephesine de yakından bakalım.

ENDÜSTRİ STANDARTI LÖVYE!

Airbus A320 ailesi uçaklarının kamuoyuna tanıtılmasından önce, tüm yolcu uçaklarının kokpitinde lövye bulunuyordu. Pilotların uçağa manuel olarak istenen manevraları yaptırabilmesi konusunda birincil araç olarak görev yapan lövyeler, turboprop uçaklardan Jumbo jet 747’ye kadar aklınıza gelebilecek tüm uçak tiplerinde, çok uzun bir süre endüstri standardı olarak yer aldı.

Uçaklarda ilk side-stick denemesi 1940’ların sonunda Fransız Armagnac tipi uçaklarda, pilotların göstergeleri daha iyi görmesini sağlamak için denenmiş olsa da pek fazla rağbet görmedi.

Side stick teknolojisinin uçaklara adım atışı General Dynamics üretimi F-16’ları olarak kabul ediliyor. Merkez kontrol panelindeki verilerin okunması için bir engel teşkil etmemesi, pilotlara bir elini serbest bırakma imkanı vermesi ile sisteme veri girişini kolaylaştırması, yüksek G kuvvetleriyle başa çıkmayı sağlaması, havada yakıt ikmali, takip veya uçak gemisine inişler gibi yüksek nitelikli görevlerde, oyun konsollarındakine benzer görünme sahip side stick yapılarının daha uygun olduğu kanıtlandı. Başlangıçta F-16’lardaki sidestickin kendisi hareket etmeyip, dokunmaya duyarlı olarak üretilmiş olsa da pilotlar buna alışamadığı için daha sonra side stickin kendisine de hareket etme özelliği verildi.

A320 DEVRİM YARATTI!

1985 yılında Airbus, A320 uçaklarında lövye yerine side sticki tanıtarak ticari havacılıkta adeta bir devrim yaptı. O zamana kadar, yalnızca F-16 veya Rafale gibi savaş uçaklarında kullanılan side stick yapılarının ticari yolcu uçaklarına transferi; aynı zamanda manuel uçuş kontrollerini bilgisayar tabanlı sistemlere devreden fly by wire sistemi ile birlikte gerçekleşti. Yani yalnızca lövye uçaktan atılmakla kalmadı; aynı zamanda uçaktaki pek çok mekanik sistem, yerini elektronik sistemlere bırakarak uçaklar çok daha otomatize bir hale getirildi.

Uçaktaki sistemlerin bilgisayar tabanlı bir kontrol mekanizmasına geçmesi, Airbus’a, kokpit konfigürasyonunun yeniden oluşturulması ve basitleştirilmesi için olanak yarattı. Pilotların tek elle kullandığı side stick, daha rahat bir sürüş deneyimi sağlarken; aynı zamanda pilotlara, kokpitteki yeni sistemlerle etkileşime girmeleri, ekran ve göstergeleri daha rahat takip edebilmeleri için daha geniş ve konforlu bir alan da sağladı.

SIDE STICK’İN TİCARİ NEDENLERİ!

Lövyeden side sticke geçişin elbette ticari nedenleri de vardı. Airbus, A320’ye müşteri bulmak istiyorsa; dar gövde uçak pazarının o güne kadarki tek hakimi olan ve hiçbir rakibi bulunmayan Boeing 737’nin tahtını sallamak zorundaydı. Airbus’ın, havayollarına, sektöre ve tüm dünyaya farklı bir uçak yaptığını kanıtlaması ve uçağının herkes tarafından kabul görmesini sağlamasının tek yolu, geliştirdiği uçağın, pazardaki rakibine göre farklı özelliklere sahip olmasıydı.

Airbus, A320 ile yakaladığı başarının ardından, ürettiği tüm uçaklarında side stick kullanmaya devam etti. Bu da gökyüzündeki A300 ve A310 modelleri haricindeki tüm Airbus uçaklarının bu tip bir kokpit tasarıma sahip olduğu anlamına geliyor. Kokpitte lövye olmamasının pilotlar için daha fazla alan anlamına geldiğini söylemiştik. Airbus bu avantajı, yepyeni bilgisayarlar ve ekranların yer aldığı yepyeni bir kokpit tasarımı ortaya çıkarmak için kullandı. Yakın zamanda da imalatçı, A350 uçaklarında, manuel kontrol ihtiyacını en aza indiren dokunmatik ekranlara sahip kokpitleri de kamuoyuna tanıttı. Yani kokpiti daha teknolojik ve daha otomatik hale getirmeye devam ediyor.

BOEING LÖVYEDE ISRARCI!

Airbus geleneksel lövye yapısından uzaklaşırken; en büyük rakibi Boeing lövyede ısrarcı davrandı. Bugüne kadar üretilen tüm Boeing uçaklarında, birçok ileri teknoloji uygulaması hayata geçirilmiş olsa da lövye yapısından asla vazgeçilmedi. Bunun birkaç nedeni var.

Boeing, 1967’de ilk 737 uçağını piyasaya sürmeden önce side stick kullanmayı düşündü. Yeni tasarım ile ilgili yapılan değerlendirmeler, yaşanacak değişimin halihazırda görev yapan pilotlar tarafından tepki ile karşılanacağına dair endişeler nedeniyle bu fikirden vazgeçildi.

737 ve 747’nin pazardaki başarısı, Boeing’in benzer kokpit tasarımıyla yoluna devam etme stratejisini güçlendirdi. Ancak bu geleneksel ve korumacı bakış açısı, Boeing’in yeni nesil bir teknoloji olan “fly-by-wire” sistemini uçaklarına entegre etmediği anlamına gelmiyor. Zira 777, bu sisteme sahip ilk Boeing uçağı olarak kayıtlara geçti. Arkasından gelen 787 Dreamliner ve 747-8 gibi uçaklarda da fly by wire teknolojisi daha gelişmiş versiyonları ile yerini aldı.

Boeing için kokpitten lövyenin atılması için herhangi bir geçerli neden yok. İnovasyonlara engel teşkil etmediği sürece, temel tasarımda değişiklikler yapmanın gereksiz olduğuna inanılıyor. Örneğin ABD’li devin en yeni geniş gövde uçağı 777X, fütüristik, dokunmatik ekranlarla dolu bir kokpite sahip olacak ama lövyeler de bu son derece teknolojik kokpitlerin bir parçası olmayı sürdürecek. Bu arada uçaklardaki lövyelerin şekli genellikle “U” veya “W” şeklindeyken, Brezilyalı Embraer uçakların kokpitinde “M” şeklinde bir lövye yer alıyor.

LÖVYE Mİ SIDE STICK Mİ? HANGİSİ DAHA İYİ?

Buraya kadar anlattıklarım, aklınıza bu kontrol mekanizmalarından hangisi daha iyi? Sorusunu getirmiş olabilir. Hem Airbus hem de Boeing, kendi sistemlerinin daha iyi olduğuna dair güçlü ve mantıklı açıklamalar sunuyor. Yani sorunun yanıtı kime sorduğunuza göre değişiyor.

Hem Boeing hem de Airbus, kendi uçuş kontrol sistemlerinin daha iyi olduğu konusunda ısrarcı. Airbus, side stickin pilotlar için rahat ve konforlu bir uçuş deneyimi sağladığından yola çıkıyor. Kokpit ekibinin, uçağı kontrol ederken daha emniyetli bir sürüş gerçekleştirdiğini iddia ediyor. Side stick, daha fazla alan sağladığı ve tek el ile kullanılabilmeye izin vermesi nedeniyle, pilotlar için uçaktaki bilgisayarların ve sistemlerin kontrol edilmesinin çok daha kolay hale getirildiği savunuluyor. Airbus yetkililerine göre side stick, aynı zamanda uçuşun evrimsel gelişiminde bir sonraki adımı temsil ediyor ve daha fazla yeniliğe zemin hazırlıyor.

Boeing ise lövyenin acil durumlarda uçağın kontrol altında tutulması için önemli bir araç olduğunu söylüyor. Lövye tasarımının daha genel uçuş becerilerinin yanı sıra pilot ve yardımcı pilot arasındaki koordinasyonu koruduğu konusunda da ısrar ediliyor. Lövyenin uçma geleneğinin bir parçası olduğu görüşü şiddetli şekilde savunulurken ve kokpit teknolojilerinin lövye yerine değil, lövyenin yanına gelişim göstermesi gerektiği belirtiliyor. Bütün bu sebeplerle lövyenin uçaktan atılması için hiçbir neden olmadığı görüşü hakim.

Side sticklerin, lövyeye göre daha hassas olduğu ancak hareket edebilecekleri menzilin daha küçük olduğu biliniyor. Ayrıca side sticklerin, lövyeye göre daha hızlı hareket etmeleri nedeniyle pilotlara uçağın kontrolü konusunda daha hızlı aksiyon alma şansı sunduğu iddia ediliyor. Pilotların her iki elini de kullanmasını gerektiren lövyenin savunucuları, side stickin, pilotların baskın olarak kullandıkları ellerinin tersinde kalma ihtimali nedeniyle bunu ergonomik bulmuyor. Ancak Airbus pilotları buna adapte olmanın hiç de zor olmadığı görüşünde.

PİLOTLAR NE DÜŞÜNÜYOR?

Pilotlarla konuştuğunuzda da tablo pek değişmiyor. Pilotlar kendi kullandıkları uçaklara bağlı olarak, lövyenin daha fazla kontrol sunduğunu; diğerleri side stick konforunun benzersiz olduğunu söylüyor. Yani hangisinin daha iyi olduğu sorusuna cevap vermek pek kolay değil. Yanıt Airbus ve Boeing’in tasarım felsefelerinde saklı.

Yaklaşık 40 yıldır devam eden side stick mi lövye mi tartışmasını sürdürürken; havacılık tarihinde bu iki teknolojinin de mercek altına alınmasını gerektiren durumlar yaşandığını hatırlatmakta fayda var.

AIR FRANCE KAZASINDA SIDE STICK FAKTÖRÜ!

Side stick teknolojisi, Air France 447 kazasından sonra kapsamlı bir incelemeden geçti. Rio’dan Paris’e seyreden A330, otopilotun devreden çıkması ve uçuş ekibinin side stick ile mücadelesinin ardından Atlantik’e düştü. Yaşanan kriz anında, her iki pilotun da side sticki aynı anda kontrol etmek isterken, birbirlerinin hareketlerini engelledikleri ve uçağın stall denilen anormal duruma girerek süratsiz kalmasını sağladıkları anlaşıldı.

Kazadan sonra, diğer pilotun eylemlerini hesaba katmadığı için birçok kişi side stick tasarımını eleştirdi. Lövye için durum tamamen farklı. Çükü bir pilotun verdiği kumandalar diğer lövyede aynen uygulanıyor. Lövye sisteminde pilotların uçağa birbirlerinden farklı kumanda vermesi mümkün değil.

737 MAX ÜZERİNDEN LÖVYE ELEŞTİRİSİ!

Lövye tasarımının eleştiricileri ise 737 MAX’ı işaret ediyor. 737 ailesinin 1960’lı yıllara dayanan eski tasarımı nedeniyle, ailenin 4’üncü nesli olan MAX uçaklarının, günümüz uçaklarında bulunan pek çok yeni emniyet özelliğine sahip olmadığı düşünülüyor. Örneğin 737 MAX, ana kontrollerin çoğunda “fly-by-wire” sistemini kullanmıyor. Boeing’in, ticari kaygılarla uçağı bir önceki nesli olan 737 NG’ye benzer hale getirme arayışı, pilotlara yeniden eğitim verilmesi gereksiniminden kaçınılması, yeni nesil kokpit özelliklerinin uçağa entegre edilmemesi sonucunu doğurdu. Bu, doğrudan lövyenin kendisi için yapılan bir eleştirisi olmasa da mekanizmanın modası geçmiş bir teknoloji gibi görünmesini sağlaması açısından önemli bir eleştiri olarak kabul edilebilir.

GELECEKTE NASIL OLACAK?

Özetle, hem Boeing hem de Airbus, uçaklarda ve kokpitte otomasyon konusunda farklı fikirleri benimsiyor. Bu da, pilotların uçuş deneyimleri ve kokpit tasarımlarına yansıyor. Her iki kontrol mekanizmasının da kendine göre avantajları ve dezavantajları var gibi görünüyor. Gelecekte Airbus’ın lövyeye dönmesi pek olası değil, Boeing muhafazakar bakış açısını bir kenara itip side stick teknolojisine geçer mi bunu da zaman gösterecek. Hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Ama siz bu konudaki fikir ve tahminlerinizi lütfen yorumlarda bizimle paylaşın…

adbanner