Cep Telefonunuzu Uçak Penceresinde Şarj Edebilirsiniz

Özellikle uzun bir seyahate çıkıyorsak yanımızda birden fazla elektronik cihaz bulunduruyoruz. İletişim, iş veya eğlence amaçlı kullandığımız bu cihazların şarj sorunu ise hepimizin malumu. Yanımızda ne kadar ekstra güç ünitesi taşısak da gönül rahatlığı ile mobil cihazlarımızı kullanamıyor, terminaller ve bulabildiğimiz her aralıkta şarjımızı doldurma derdine düşüyoruz. Yakın zamanda en azından seyahat süresinde bu sorunumuz ortadan kalkacak gibi görünüyor. Cep telefonunuzu, laptopunuzu veya tabletinizi uçağın penceresinden şarj edebilmeniz mümkün hale gelecek desem pek çoğunuz inanmayabilirsiniz. Ama bu söylediğim şey ufukta görünen somut bir gerçek.

Sistem aslında oldukça basit. Uçağın dışına yerleştirilmiş olan güneş panelleri, güneş enerjisini absorbe edecek; bataryalar aracılığı ile depolayacak. Biz de seyahat esnasında pencerenin güneşliği üzerinde yer alan bir USB girişi aracılığıyla mobil cihazlarımızı şarj edebileceğiz.

Güneşin sınırsız gücünü temel alan ve orijinal ismi The Solar Eclipse olan proje, “Güneş tutulması” anlamına geliyor. Florida merkezli, kabin içi tasarımlar gerçekleştiren B/E Aerospace isimli şirketin geliştirdiği özgün bir tasarım. Her yıl düzenlenen Kristal Kabin Ödülleri’nde geçtiğimiz sene Yeşil Kabin kategorisinde ödül alan bu projenin hayata geçirilmesi kapsamında patent çalışmaları başladı.

B/E Aerospace projeyi, “süper verimli, ince film şeklindeki güneş enerjisi hücrelerinin uçak penceresinin dış kısmına entegrasyonu ile başka hiçbir gereksinim duymaksızın, yolcuların uygun irtifaya çıkıldığında, güneş enerjisinden, 8-44 watt arasında kullanılabilir bir enerji elde edebileceği mükemmel bir sistem” olarak tanımlıyor.

Günümüzde uçak içinde, koltukların arkasında, dirseklerimizi dayadığımız kolçaklarda ve uçak içi eğlence sistemi konsolunun üzerinde yer alan USB portları, enerjilerini uçakların elektrik sistemi üzerinden sağlıyor. Aynı zamanda bu USB portlarının kurulumu için de çok uzun kablolar ve kablolama işlemi gerekiyor. Uçağın kabini içinde büyük bir inşaat gerektiren bu sistemin döşenmesi hem maliyet hem zaman kaybı olarak karşımıza çıkıyor.

Uçağın her penceresine 29-50 gram arasında değişen bir ağırlık katacağı için, ekstra yakıt gereksinimi sağlayacak gibi görünse de; mevcut kablolu sistemdeki tüm kabloların uçaktan atılacak olması, uçağın daha da hafifleyeceği anlamına geliyor.

Yapılan ölçümler tek koridorlu bir Boeing 737’nin günde ortalama 1852 kilometrelik 6 bacak uçuş gerçekleştirdiğini gösteriyor. Bu rakamlar doğrultusunda pencerelere yerleştirilecek bu yeni sistem ile bir uçak başına yılda 7300 galon yakıt tasarrufu ile 22 bin dolarlık bir kazanç elde edilmesi planlanıyor. Bununla beraber karbondioksit emisyonu da uçak başına bir yılda yaklaşık 70 ton azalacak.

Kabinin geri kalan bileşenlerinde hiçbir değişiklik gerektirmeyen, bu yüksek teknolojili güneşliklerin uçağa montajı ise teknisyenler için oldukça basit ve sıradan bir işlem. Havada büyük bir talebe dönüşen enerji gereksinimini, böylesi ekstra faydaları ile beraberinde getirecek olması sebebiyle, projenin ticarileştiği anda çok büyük ilgi göreceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Havacılıkta Güneş Enerjisi Kullanımı

The Solar Eclipse projesi, havacılıkta güneşe enerjisi kullanımının en son örneği. Bu konuda bugüne kadar gerçekleştirilmiş irili ufaklı pek çok çalışma bulunuyor.

Bunlar arasında en önemlileri, dünyanın ilk güneş enerjili uçağı Solar Impulse-2’nin dünya turu. Üzerindeki 17 bin güneş enerji hücresi yardımı ile enerjisini sadece güneşten alan uçağın Abu Dabi’den başlayan dünya turunu başladığı yerde tamamladı.

Bir diğer önemli proje kapsamında, Hindistan’da bulunan Cochin Uluslararası Havalimanı da dünyanın ilk güneş enerjili havalimanı oldu. 12 MW’lık güneş tesisi, 45 dönümlük kargo kompleksine yerleştirilen 46 bin 150 fotovoltaik panelden oluştu. Cochin Havalimanı’na günlük 50 bin ile 60 bin ünite güneş enerjisi sağlayacak. Böylece havalimanı, teknik olarak tüm elektriğini doğal yoldan elde etmiş olacak.

adbanner