Türk Hava Yolları’nın 600 Uçak Siparişi Neden Ertelendi?

Türk Hava Yolları, Airbus ve Boeing’in yeni nesil uçaklarına güç veren bazı motorların üretim ve kalite sorunları nedeniyle 600 uçaklık paketten oluşan mega sipariş kararını erteledi.

THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat’ın daha önce duyurduğu sipariş paketi içinde, yaklaşık 400 adet dar gövdeli Airbus A320neo ve Boeing 737 Max uçağı ile yaklaşık 200 adet geniş gövdeli Airbus A350, Boeing 787 ve 777-9 uçaklarının yer alacağı belirtilmişti.

600 uçaklık sipariş resmiyet kazandığında, son dönemde iki Hindistanlı havayolu Air India ve IndiGo’nun verdiği mega siparişleri geride bırakarak, havacılık tarihinde tek seferde verilen en büyük uçak siparişi olarak kayıtlara geçecekti.

THY’nin Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Şeker, “Sipariş paketi içinde hangi uçak tipine yer vereceğimize karar verirken, aynı zamanda uçaklarda hangi motor tipini seçeceğimiz ve bunlara ek olarak ne tür bir bakım sözleşmeleri yapacağımızı da araştırmak zorundayız. Henüz kararı açıklamamış olmamızın nedeni bu” şeklinde konuştu.

Temmuz ayının sonunda, motor üreticisi Pratt & Whitney’in ana şirketi RTX, A320neo ailesi uçaklara güç veren yaklaşık 1.200 adet GTF (PW1100G) turbofan motoru geri çağırdı. Sorun, belirli parçaların beklenenden daha hızlı aşınmasına neden olabilen ve toz metalde nadir görülen mikroskobik düzeydeki çatlaklar olarak açıklandı. Geri çağrılan motorlardan 200’ünün Eylül ayına kadar detaylı inceleneceği söylenirken; tüm motorların gözden geçirilmesinin bir yılı bulacağı tahmin ediliyor.

A320neo ailesi uçakları, P&W PW1100G veya CFM International üretimi LEAP-1A motorlarından güç alıyor. Boeing 737 MAX ailesi uçakları için sunulan tek motor opsiyonu ise CFM LEAP-1B.

THY Finansal Açıdan Güçlenmeye Devam Ediyor

Türk Hava Yolları, 600 uçak siparişini şimdilik rafa kaldırmış olsa da 2023’ün ikinci çeyreğinde oldukça başarılı bir finansal tablo ortaya koydu. Koltuk kilometre başına gelirlerini geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %14 artıran havayolu, yalnızca Kuzey Amerika’da 2021’den bu yana uçuş ağına, Dallas-Fort Worth, Newark, Seattle ve Vancouver gibi destinasyonları ekledi. Detroit uçuşları ise Kasım ayında başlıyor. Bu süre içinde Avrupa, Afrika, Orta Doğu, Orta Asya ve Doğu Asya’ya da birçok yeni rota daha uçuş ağına eklendi ve dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu ünvanı perçinlendi.

Türk Hava Yolları, uzun zamandır hayalini kurduğu Avustralya uçuşlarına da nihayet başlıyor. Başlangıçta Singapur üzerinden Sidney ve Melbourne uçuşlarına başlamayı planlayan havayolu, Avustralya rotalarında Körfezli rakiplerine meydan okumanın planlarını yapıyor. İstanbul’dan Avustralya’ya non-stop uçuşlar için henüz sipariş edilmeyen Airbus A350ULR veya Boeing 777-9 gibi yeni nesil geniş gövde uçakların filoya katılması bekleniyor.

Normalde, havacılık sektöründe böylesine hızlı bir büyüme, ciddi bir finansal riski işaret ediyor olsa da THY için bunu söylemek zor. Her yıl agresif bir şekilde büyümesine rağmen, İstanbul’un avantajlı coğrafik konumu ile desteklenen olağanüstü karlı finansal tablolar elde edilmeye devam ediliyor.

İstanbul Atatürk Havalimanı, kapasite sınırlarının üzerinde hizmet verdiği son dönemlerde, THY’nin büyümesini kısıtlayan bir faktör haline gelmişti. Ancak 29 Ekim 2018’de İGA İstanbul Havalimanı‘nın faaliyete başlamasıyla bu sorun da ortadan kalktı.

THY Büyüme Konusunda Ezberleri Bozuyor

Çoğu havayolu şirketi için hızlı büyüme tehlikelidir. Çünkü uçaktaki boş koltukların sayısını azaltmak için, çok düşük fiyatlara bilet satılmak zorunda kalınabilir. Arz ettiği koltuklarını kârlı şekilde doldurmaya devam eden THY, bu konuda da ezberleri bozuyor.

Son çeyrekte THY, uluslararası transfer yolcularını, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %22 artırdı. Bu, pandemi öncesi seviyelerin %23 üzerine çıkıldığı anlamına geliyor. THY’nin bütün bunları gerçekleştirebilmesini sağlayan detay ise İstanbul’un jeopolitik konumu ve İGA İstanbul Havalimanı’nın sunduğu kapasite olarak yorumlanıyor.

Pandemiden önce, 2017-2018 yıllarında, THY’nin dış hat yolcular içinde transit yolcuların payı yüzde 55 civarındaydı. Bu yılın ilk yarısında da yüzde 57 olarak gerçekleşti.

Detroit’ten İstanbul’a uçması gereken çok fazla insan olmayabilir. Ancak Detroit’ten THY’nin uçtuğu dünyanın herhangi bir yerindeki destinasyonlara uçması gereken pek çok insan var. Asya’daki fabrikalara seyahat eden otomotiv yöneticileri, Orta Doğu’daki ailelerini ziyaret etmek isteyen Detroit’in büyük Arap-Amerikan nüfusu, Doğu Avrupa’yı ziyaret eden turistler ve çok daha fazlası örnek verilebilir. Bu, yeni bir destinasyonun, bir havayolunun mevcut uçuş ağına nasıl başarılı bir şekilde bağlanabileceğinin somut bir örneği. Örneğin ABD’li havayolu Delta, Detroit-İstanbul uçuşlarına başlamayı deneseydi, THY ile rekabet etme şansı neredeyse sıfır olurdu.

Sektördeki herkes gibi THY de pandemi sırasında büyük zorluklar yaşadı. Ancak, diğer küresel rakiplerine göre, krizden daha az etkilendi. Hızlı bir şekilde toparlayıp, eski kârlı günlerine geri dönmeyi başardı.

Pandemi döneminde yaşanan şok için tampon görevi gören detaylardan biri hava kargo pazarı oldu. THY’nin kargo gelirleri geçen yıla göre %44 düştü. Geçtiğimi yıl %27 olan şirket gelirlerinin içindeki payı, bu yıl için %13’e düşmüş durumda. Her şeye rağmen kargodan elde edilen kazanç, 2019’a göre % 35 gibi daha yüksek.  Turkish Cargo‘nun birim gelirleri dünya ortalamasının %10 üzerinde görünüyor.

Türk Lirası’nın Değer Kaybı THY İçin Avantaj

Rusya-Ukrayna Savaşı ve akabinde batılı ülkelerin Rusya’ya yönelik yaptırımları da THY’nin fırsata çevirdiği bir kriz olarak kayıtlara geçti. Rusya, THY için beklediğinden çok daha kazançlı bir pazar haline gelmiş durumda.

Genel olarak, THY’nin uçuş ağındaki seyahat talebi güçlü kalmaya devam ediyor ve ileriye dönük rezervasyonlar için oldukça güçlü bir potansiyel var. Bir yandan da THY’nin uçuş ağı genişlemeye devam edip çeşitlendikçe oluşan talep de mevsimsel dalgalanmaların etkisini kendi içinde tolere edebiliyor.

Petrol fiyatlarının düşüşü, THY’nin ikinci çeyrek gelirlerini yükseltti. Ancak o zamandan bu yana yakıt fiyatları yeniden artmaya başladı. Personel, yer hizmetleri, ikram, üst geçişler, hava trafiği ve bakım gibi yakıt dışı maliyetler de özellikle bazı pazarlarda keskin şekilde arttı. Ancak THY’nin kapasite artışı, ekstra maliyetlerin daha fazla gelir getiren koltuklara dağıtılmasına yardımcı oluyor.

İç hat pazarında durum, pandemi öncesine göre daha kötü durumda. Ancak bu durum THY’nin toplam faaliyetleri içinde oldukça küçük bir etki anlamına geliyor. Satışlarının sadece %12’sini oluşturan iç hat pazarından elde edilen gelir, şirketin elde ettiği Türk Lirası cirosunun sadece %8’ini oluşturuyor. Öte yandan şirketin maliyetlerinin de %29’u Türk Lirası cinsinden. Yani Türk Lirası’nın Dolar karşısında yaşadığı değer kaybı, THY için oldukça iyi bir haber.

Türk Hava Yolları şu anda kapasite ihtiyaçlarını kiralık uçaklar üzerinden karşılıyor. Wet-lease (mürettebat ile birlikte kiralama) seçeneğine de başvuran THY’nin geleceğe dönük planının yolcu-kilometre açısından kapasitenin, önümüzdeki beş yıl içinde yıllık bazda yaklaşık %7 ila %10 oranında artırılması.

2023 yılına filosundaki 394 uçakla uçakla giren THY, 2023’ü 435 uçakla bitirmeyi planlıyor. Filodaki uçak sayısının 2025’te 500’e ve 2028’de 600’e ulaşması öngörülüyor.

Anadolu Jet İçin Yeni Dönem Başlıyor

THY, önümüzdeki haftalarda, bünyesindeki düşük maliyetli havayolu Anadolu Jet‘in için yeni marka kimliğini duyurmayı planlıyor.  Thai Airways ile yeni bir ortak girişim oluşturan THY’nin hedefi Doğu Asya ve Amerika’da yeni ortak girişimlerle bunların sayısını artırmak.

Dünyadaki diğer havayolları gibi, Türk Hava Yolları’nın da gündemindeki ana konular, piyasada ihtiyacı kadar uçak bulamamak, tedarik zincirindeki sorunlar, motor problemleri ve sıkışık Avrupa havacılığı gibi görünüyor. Bu başlıkların tümü, yolcu açısından oluşan güçlü talep ortamında, havayolları için çeşitli kısıtlamalar anlamına geliyor. Yöneticiler, “Sektörün arz-talep dengesizliğinin, en azından yıl sonuna kadar devam etmesini bekliyoruz.” şeklinde görüş belirtiyor.

Özetle, THY kendisini, pandemi sonrası yeni normale başarılı bir şekilde uyum sağlayan ve yılın ilk yarısında, 2019’daki kapasite seviyesini neredeyse %25 oranında aşan, birkaç küresel taşıyıcıdan biri ilan ediyor.

Kaynak: Airline Weekly

adbanner