Uçaklar Nasıl Boyanır?

Geçtiğimiz hafta, Paris Charles de Gaulle Havalimanı’nda park halinde bekleyen Air France’ye ait Boeing 777, Greenpeace üyesi bir grup aktivistlerin saldırısına uğradı. Uçak sprey boyalarla yeşile boyanarak tahrip edildi. Bu vandalist eylem sonucunda uçağın yeniden hizmete dönüşü için tüm boyanın yenilenmesi gerekebileceği vurgulandı. O zaman gelin bugün uçakların boyalarını etraflıca konuşalım. Uçaklar neden boyanıyor? Boyanırken hangi adımlar takip ediliyor? Boyama işlemleri kaç gün sürüyor, ne kadar boya harcanıyor ve nasıl bir maliyet ortaya çıkıyor? Fabrikadan yeni çıkan bir uçak ile aktif olarak uçan bir uçağın boyasının yenilenmesi arasında ne gibi farklılıklar oluyor? Hepsi ve çok daha fazlasını teker teker anlatacağım. Arkanıza yaslanın. Hadi başlıyoruz…

Havayolları, dünyanın en tanınmış markaları. Bu durum filodaki uçakların gövdesini, müthiş bir reklam panosu veya billboard haline getiriyor.

Geçmiş yıllarda uçak gövdeleri üzerindeki boyamalar hep ülkelerin bayrakları ile ilgiliydi. Bu durum hem bir ülkenin gururunun sembolü hem de havayollarının sahip olduğu yarı-diplomatik statünün doğal bir ifadesiydi. Sıklıkla kullandığımız bayrak taşıyıcı kavramının da buraya dayandığını söylemek yanlış olmaz. Ama tüm bunlar, havacılık endüstrisinin liberalleşmesi ile değişti ve köklü bir dönüşüm yaşandı.

Dinamik ve rekabetçi havayolu sektörünün ortaya çıkışı, uçak gövdelerindeki boyamalar ve tasarımlar konusunda yaratıcılığın kapılarını açtı. Genellikle düşük maliyetli taşıyıcıların tercih ettiği parlak, göz alıcı renklerden, sponsorluk benzeri amaçlarla yapılan tematik ve karmaşık boyamalar ile hem uçaklar hem de sektör renklendi.

Sevimli hayvanlar, çizgi film karakterleri, süper kahramanlar, sanat eserleri ve çok daha fazlası ile süslenmiş akılda kalıcı uçak boyamaları, dikkat çekmek için sık başvurulan yöntemler.

FABRİKADAN ÇIKAN UÇAĞIN BOYANMA SÜRECİ

Önce sıfır kilometre uçaklardan başlayalım. Üretimi tamamlanan uçaklar, son montaj hattından, hep aynı renkte çıkıyor. Metalik gövdeli uçaklar korozyona karşı koruma sağlayan çinko kromat kaplamaları nedeniyle yeşil; kompozit gövdeli olanlar ise korozyon inhibitörleri olmadığı için bej renkli olarak son montaj hattını terk ediyor.

Uçağın sahibi olan havayolu, imalatçıya, boyama için gereken her şeyi ayrıntılarıyla anlatan bir dosya hazırlıyor. Burada, kullanılacak boyanın türü, uygulanacak desen, yazı ve şekillerin konumu başta olmak üzere, ihtiyaç duyulabilecek her türlü bilgi yer alıyor. Ardından bilgisayar üzerinde sanal 3 boyutlu bir modelleme yapılıyor. Uçağın bu “sanal ikizi” üzerinden boyama işlemi için gereken şablonlar çıkarılıyor. Bu şablonlar, uçağın dışına serilen, boya püskürtüldüğünde istenen renk ve desenlerin oluşmasını sağlayan büyük, yapışkan kanvas yapılar. Daha sonra boyahaneye alınan uçak, uçağın sahibi olan şirketin ekiplerinin de dahil olduğu bir çalışma ile müşterinin istediği şekilde boyanıp teslimata hazır hale getiriliyor.

Uçağa önce çevre dostu, krom içermeyen bir astar uygulanıyor. Bu, birbirini izleyen boya katmanlarının yapışmasına yardımcı olan bir hazırlayıcı kaplama. Ardından, bazen değişiklik gösterse de genellikle beyaz arka plan katmanına geçiliyor. Bu katmanının üzerine, son renk deseni şablonlar yardımı ile uygulanıyor.

Tüm renkli boyalar ve yapışkan filmler uygulandıktan sonra, uçağa uygulanan son katman ise şeffaf bir kaplama. Bu vernik kaplama, kapatıcı özelliğinin yanı sıra hava akışı erozyonuna, her tür sıvıya ve UV ışınlarının etkilerine karşı uçağa güçlü bir koruma sağlıyor.

HİZMETE DEVAM EDEN UÇAĞIN BOYASININ YENİLENMESİ

Boyahane ziyareti yapanlar, sadece fabrikadan yeni çıkan uçaklar değil. Aktif olarak uçuşlara devam eden uçaklar da operasyonel ömürleri boyunca birkaç kez yeniden boyanıyor. Bu sayede, uçakların üzerinde taşıdığı havayoluna ait renkler, yazı ve desenler parlak ve canlı kalıyor. Ayrıca yenilenen boya, uçak üzerinde olası korozyon sorunlarının önlenmesine yardımcı oluyor.

Dünya genelinde çok sayıda havayolu, genellikle altı yılda bir olmak üzere, uçaklarını belirli bir düzenlilikle yeniden boyatıyor.

Uçağın sahibinin değişmesi, şirket birleşmeleri, havayollarının yeniden markalaşma kararları alması ve sponsorluklar, uçak boyama pazarını hareketlendiren ana faktörler. Örneğin, Nisan 2019’da ABD’li United, kurumsal görünümünde bir değişiklik kararı aldı. Bu karar, filodaki yaklaşık 1000 uçağın yeniden boyanmasını gerektirdi.

Aktif olarak uçuşlarına devam eden uçakların yeniden boyanma süreci, olukça karmaşık, hassas ve her biri mükemmel bir şekilde yapılması gereken çok sayıda işlem gerektiriyor.

Boyama işlemi başlamadan önce uçağın pencereler de dahil olmak üzere, dış ortam ile bağlantısı olan tüm sensör, tüp ve kanallar ile diğer hassas ekipmanların maskelenmesi ve bu sayede boyama sürecinde zarar görmeleri engellenmiş oluyor.

Ardından uçağın üzerindeki mevcut boyadan kurtulmak gerekiyor. Bunu yapmak için iki yöntem var. Uçağın zımparalanması ya da kimyasal maddeler ile boyanın sıyrılması. Genellikle ikinci yöntem tercih ediliyor. Kanatlara zarar vermeyecek şekilde, uçağın gövdesindeki boya, peroksit bazlı bir kimyasal sıvı yardımı ile soyuluyor. Bazen uçağın çıplak metaline kadar, bazen de astar boya katmanına kadar iniliyor. Soyulma işleminin ardından gövde üzerinde kalan boya kalıntıları ve kimyasal madde uygulanmayan alanlar zımparalanıyor.

Üçüncü adımda, uçağın gövdesi basınçlı su ile yıkanarak, hem eski boyanın kalıntıları hem de kimyasal madde uçaktan uzaklaştırılıyor. Yıkama işlemi tamamlandığında, uçak üzerinde herhangi bir dekontaminasyon olmadığından emin olmak için su kırılım testi gerçekleştiriliyor.

Bu noktada boyanın yenilenme sürecine başlamadan önce, uçağın yapısal kontrolü gerçekleştiriliyor. Gevşek perçinler, çatlaklar ve diğer kusurlar onarıldıktan sonra, uçak yeniden boyanmaya hazır hale geliyor ve ilk astar boya katmanı uygulanmaya başlıyor. Hızlı kuruma için hangarda bir hızlandırıcı eklenebiliyor.

Astar boyanın ardından, başlangıçta, uçak üzerinden kimyasallar aracılığıyla soyulan her şeyin yerine konulmasına geçiliyor. FAA-EASA gibi otoritelerin belirlediği kurallar çerçevesinde, uçak üzerinde olması gereken tüm teknik işaretler, logo ve yazılar, hassas bir şekilde uygulanıyor. Mühendislik ve tasarım ekipleri tarafından geliştirilen çok özel, ayrıntılı çizimler kullanarak bu işlemler gerçekleştiriliyor. Bu işaretlerin, sembollerin, logo ya da yazıların uçak üzerindeki konumları hakkında hataya kesinlikle yer bırakılmıyor. Bu işlemler tamamlandığında bir son kontrol gerçekleştiriliyor.

Son adımda ise, o ana kadarki işlemlerde yapılan kusurlar giderilerek son kat boya uygulamasına geçiliyor. Son katta uygulanan şeffaf boya katmanının ardından, boyanan alanlarda yaşanabilecek herhangi bir sorunu gidermek veya tamirat için boyayı komple çıkarmanız gerekiyor. Bu yüzden son kat da oldukça kritik. Elbette bu son katmanın da, gövde üzerine eşit olarak dağıldığından emin olmak gerekiyor. Son kat boyasının ardından, uçak kurumaya bırakılıyor.

Gördüğünüz üzere temelde uçakların boyama işlemleri astar, uçağın asıl rengi ve üstüne şeffaf koruyucu tabaka şeklinde gerçekleştiriliyor.

UÇAKLAR NEDEN BOYANIYOR?

Boya, uçağın sadece dış görünümü için önemli değil. Boyaların, korozyon, oksidasyon ve yakıt dökülmesine karşı uçakların korunması ve hizmet ömürlerinin uzatılması gibi birçok önemli işlevi var.

Özellikle son katta uygulanan şeffaf koruyucu boya tabakası, metalik ya da kompozit gövde yapısına sahip olduğundan bağımsız olarak, uçaktaki bileşenlerin hasar görmesini engelliyor. Uçuş sırasında uçağın dış yüzeyi büyük gerilmelere maruz kalıyor. Saatte yaklaşık 900 kilometre hızla seyreden uçağı oluşturan malzemelere, buz kristalleri, toz parçacıkları, kül ve kum taneleri karışıyor. Ayrıca maruz kalınan UV radyasyon ve -55 ila +50 santigrat derece arasındaki sıcaklık dalgalanmaları ile baş edilmeye çalışılıyor. Yüzeyler bu koruyucu boya katmanı ile kapatılmadıkça, buz çözücü maddeler, yakıt ve hidrolik yağ kalıntıları ve diğer dış etkenler, gövdeyi oluşturan malzemelerin hızla aşınmasına ve özelliğini yitirmesine neden olabilir.

Elbette boyama tamamlandıktan sonra, boyanın kendisi nem ve kir toplamaya eğilimli çatlaklar ve talaşlar oluşturarak korozyon oluşumuna sebep olabilir. Bu nedenle uzmanlar her 7-10 yılda bir yeniden boyamanın çok önemli olduğu görüşünde. Uçağın çıplak metali ile boyanın kendisi arasındaki alan bir süre sonra aşınabilir ve solucan korozyonu dediğimiz durumlara neden olabilir. Bu gibi durumların önüne geçmenin de tek yolu uçağı düzenli olarak boyamaktan geçiyor.

Maliyet nedeniyle, yolcu uçakları boyanmadan gökyüzü ile buluştuğunda, Alüminyum alaşımların kısa sürede karardığı ve sık sık yeniden cilalanmak zorunda kaldığı bir tablo ile karşılaşıldı. Bugün Junkers Ju 52 bile dışardan pek fark edilmese de koruyucu bir metalik boya tabakası uygulanmadan uçmuyor.

BİR UÇAK İÇİN NE KADAR BOYA HARCANIYOR?

Harcanan boya miktarı, uçağın boyutlarına göre değişiyor. Ortalama bir Boeing 737’yi boyamak için, yaklaşık 260 litre boya gerekirken, bir Airbus A380 için 3600 litre boya ihtiyacı doğuyor. Bir A380’i boyamak için iki hafta çalışan personeller, uçağın kanatları hariç 3100 metrekare alanı boyuyor.

Uçağa uygulanan boya katmanlarının kalınlığı çok önemli bir detay. Çünkü her ilave boya katmanı uçak için ekstra ağırlık anlamına geliyor. Daha fazla ağırlık ise daha yüksek yakıt tüketimi demek. Bu durum hem ekonomik hem de çevresel açıdan istenmeyen bir durum. Üstelik uçağın kullanım ömrü arttıkça bu zararların boyutu daha da artıyor.

Bu nedenle boyama süreçleri, kullanılan boya miktarını azaltmayı amaçlayan düşük basınçlı, yüksek hacimli püskürtme araçları ve teknikleri ile gerçekleştiriliyor. Her katman yalnızca 0,12 milimetre kalınlığında olmasına rağmen, bir A380’in boyama işlemi tamamlandığında, toplam ağırlık 600-1000 kilogram arasında artıyor.

UÇAK BOYAMANIN MALİYETİ NE KADAR?

Bir uçağı boyamak genellikle bir iki hafta sürüyor ve maliyeti de uçağın boyutu ve tasarımın karışıklığına göre değişkenlik gösteriyor. Normal bir yolcu uçağının boyanması, 150.000 ila 300.000 Dolar arasında değişirken, daha küçük bir uçağın boyanması 50.000 Dolar civarında tutuyor. Haziran 2020’de, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, tartışmalı bir karara imza attı. Başbakanlığa ait RAF Voyager uçağına Birleşik Krallık Bayrağı temalı bir boyama yaptırmak için tam 900 bin Sterlin ödendi. Bu karar elbette büyük yankı uyandırdı. Neden bu kadar tuttuğu bilinmiyor.

Bazı tasarımlar, geleneksel sprey yerine, ellerine fırçalarını alan sanatçılar tarafından bitirilmesi gereken ince ayrıntılar içerebiliyor. Bu da işin süresini ve maliyetini artırıyor.

Havayolları, özellikle karmaşık tasarımlar uygulanacağında, bazen daha hızlı ve daha ucuz bir teknik olan giydirme benzeri büyük özel yapıştırıcılar kullanabiliyor. Bunları, özel tekniklerle basılabilen ve daha sonra uçakta doğru noktalara yapıştırılabilen etiketler olarak özetlemek mümkün. Ancak bu pek tercih edilmeyen bir yöntem.

Kullanılan boya türleri de çeşitli farklılıklar gösteriyor. Bazı boyalar sadece daha pahalı değil, aynı zamanda boyama yapacak ekiplere ekstra eğitim verilmesini gerektirecek kadar özel ve uçağa uygulanması diğerlerinden çok daha zor. Sedefsi mika boyaların kullanıldığı, Virgin Atlantic’e ait A350 uçaklarının dış görünümü bunun en iyi örneklerinden biri.

Boyama işlemi sırasında minik alüminyum parçacıkları ve benzersiz bir ışıltı etkisi yaratan diğer belirli pigmentleri içeren özel efekt boyaları kullanıldı. İlk bakışta tasarım oldukça basit görünse de, kırmızının farklı tonlarının yerleştirilme şekli alışılmadık bir karmaşıklık ve farklı bir görsel şölen ortaya koyuyor.

UÇAK BOYALARI NE GİBİ ÖZELLİKLERE SAHİP?

Uçaklarda emaye ve epoksi olmak üzere iki ana boya türü kullanılıyor. Epoksi, uçak yüzeylerine iyi yapışan poliüretan bir boya türü. Emaye kadar sert kuruma yapmadığı için zaman içinde kırılmıyor veya kırılgan hale gelmiyor. Epoksi, kimyasallara karşı yüksek bir dirence sahip olduğu için kolayca solmaz, oksitlenmez veya parçalanmaz.

Emaye ise epoksiye göre iki temel avantaj sunar. Birincisi maliyeti düşüktür ve püskürtüldüğünde belirli gazları açığa çıkarmadığı için epoksi kadar tehlikeli değildir.

Bu iki boya türü aynı uçakta bir arada da kullanılabiliyor. Uçağın tasarımı ve ana rengi için genellikle emaye boya kullanılıyor. Daha sonra ekstra güç ve parlaklık için epoksi veya poliüretan uygulanıyor. Bu sayede hem sağlamlık hem de güzel görünüm için ortaya mükemmel bir kombinasyon çıkarılıyor.

BOYA TEKNOLOJİSİNİN GELECEĞİNDE BİZİ NELER BEKLİYOR?

Gelecekte boyalar, uçak üzerinde hava akışının hiçbir dirençle karşılaşmadığı ultra pürüzsüz yüzeyler oluşturulmasına fırsat vererek yakıt tasarrufuna ciddi bir katkı sunabilir. Tüm yüzey düzensizliklerini ortadan kaldıran nanopartiküller içeren parlatma maddeleri üzerinde yapılan deneylerde son noktaya gelindi.

Başka bir yaklaşım ise yüzeyler üzerinde, sürtünmeyi azaltan bir yapı oluşturulması. Köpekbalıklarının suda bu kadar kolay hareket etmelerini sağlayan şeyin, akıntı yönüne paralel uzanan mikroskobik ölçüde ince oluklar olduğundan yola çıkan araştırmacılar, bu etkiyi havacılıkta kullanılabilmenin yollarını aradı. Uçağın yüzeyinde ince kanalların uygulanabileceği bir teknik geliştirildi. Boya kaplı bir silikon film kullanılarak oluşturulacak mikro yapıların, UV ışınlarına ve mekanik zorlanmalara karşı dayanıklı olduğu tespit edildi. Uçak için herhangi bir ekstra ağırlık oluşturmayan bu yapılar, düz olmayan yüzeylere de kolayca uygulanabiliyor.

Boyaları, kir, su ve buz tutmaz hale getiren özel reçineler üzerinde de çalışmalar yapılıyor. Bu tür boyalar, uçağı temizlemek ve buzdan arındırmak için gereken süre ve maliyetleri önemli ölçüde azaltabilir.

Diğer boyama tekniklerinin yanı sıra, daha az püskürtme buharı üreten elektrostatik boya püskürtme sistemleri de üzerinde çalışılan bir konu. Bunun için standart uçuş operasyonunda gerçek koşullar altında 10×10 santimetre mikroyapılı boya alanlarının direnci test edildi.

Boyama işleminin tam otomatik bir süreçte uygulanmasının da getireceği maliyet tasarrufu üzerinde çalışılıyor. İlk çalışmalar yakıt tüketiminde yaklaşık yüzde 1 tasarruf sağlayabileceğini gösteriyor. Bu da sivil havacılıkta yıllık yaklaşık 300 milyon ton kerosen tüketimi azalması demek ki buna kesinlikle değer.

Azaltılmış sürtünme, havacılık endüstrisinde geleceğin uçak boyaları konusundaki beklentilerin en üst sırasında. Bu trend, ekstra fonksiyonların entegrasyonuna doğru ilerliyor. Örneğin, boyaları kir, su ve buz tutmaz hale getiren özel reçineler üzerinde çalışmalar yapılıyor. Bu tür boyalar, uçakları temizlemek ve kışın buzdan arındırmak için gereken süre ve maliyetleri önemli ölçüde azaltabilir.

BOYA DEYİP GEÇMEYİN!

Uçakların, insanoğlunun yaptığı en büyük buluş olduğunu düşünenlerdenim. Bizi yerden 10-12 km irtifada istediğimiz yere uçuran bu olağanüstü cihazın, tasarımı geliştirilmesi üretimi ve bakımındaki tüm zorlukların yanında, bir sonraki seyahatinizde uçağın sadece dış boyaması için bile nasıl bir emek verildiğini bir kez daha düşünün.

adbanner