MOTORLARINI KAYBEDEN 737 OKYANUSA İNDİ!
Rhodes Aviation’a ait olan ancak Transair tarafından kullanılan 46 yaşındaki Boeing 737-200 kargo uçağı, Honolulu’dan Kahului’ye gitmek üzere kalkışını gerçekleştirdikten kısa bir süre sonra motor arızası yaşadı. Pilotlar uçağı Honolulu sahilinin yaklaşık 3 km açıklarında okyanusa indirmeyi başardı. Uçakta bulunan iki pilot, sahil güvenlik ekipleri tarafından yaralı olarak kurtarıldı.
Uçuştan elde edilen verilere göre, Honolulu’dan havalanan uçağın kalkıştan sonra sadece 2,125 feet irtifaya ulaşabildiği görülüyor. Uçuşa ait bilgilerin oldukça yavaş ve istikrarlı görünüyor olması da pilotların uçağı kontrollü bir şekilde okyanusa indirdiğini gösteriyor.
Kokpit ile kule arasındaki konuşmalarda da pilotların kuleye motorlardan birini kaybettiklerini, dönüş kararı aldıklarını ve havalimanına acil iniş talep ettikleri yer alıyor. Pilotların ayrıca, itfaiyeye ihtiyacımız olacak, diğer motoru kaybetme ihtimalimiz de var, pek iyi görünmüyor. Sahil güvenliğe de haber vermeniz gerekebilir şeklinde bilgi verdikleri duyuluyor. Kısa bir süre sonra hava trafik kontrolörünün “Suya düşmüş gibi görünüyorlar” cümleleri dökülüyor.
1 Ocak 1975’te Pacific Western Airlines tarafından sipariş edilen uçak, ilk uçuşunu 23 Temmuz’da yaptı. 10 Ekim’de Pacific Western’e teslim edildi. Mart 1999’a kadar çeşitli Kanadalı havayollarının filolarında görev yaptı. 1 Nisan 1999’da, Raya Airways’e geçen ve Transmile boyaması ile uçuşlar yapan uçak, Haziran 2014’te Rhoades Aviation’a teslim edildi. 23 Temmuz’da ise son kullandığı tescili aldı. Uçak, 30 Haziran 2021 itibariyle 63.804 iniş kalkış (Flight cycle) ve 69.926 uçuş saatine (Flight hour) sahipti. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Uçağın operatörü olan Transair ise 1982’den beri faaliyet gösteriyor ve Hawaii’nin en büyük hava kargo operatörlerinden biri. Şirketin filosunda beş adet Boeing 737 uçağı bulunuyor.
2020’DE AVRUPA’NIN EN YOĞUN HAVAYOLU: TÜRK HAVA YOLLARI
Havacılık ve seyahat endüstrisi için en büyük pazar araştırma şirketlerinden biri olan Centre for Aviation tarafından açıklanan bir rapor, 2020 yılında Avrupa’nın en yoğun havayolu şirketinin Türk Hava Yolları olduğunu ortaya koydu. CAPA raporuna göre, Türk Hava Yolları pandemi döneminde Avrupa’nın en yoğun havayolu olmasının yanı sıra Dünya’nın en yoğun ilk beş havayolundan biri de oldu.
Raporda THY’nin bu başarıyı, likiditenin sürdürülebilmesi, maliyetlerin ve sermaye giderlerinin yönetilebilir bir seviyeye indirilmesi ile yeni normale uyum sağlamaya izin veren bir dizi akıllı manevra sayesinde yakaladı.
Türk Hava Yolları, 2020 mali yılında, bir önceki yıla göre yüzde 50 kayıpla 6,7 milyar Dolar gelir elde edebilirken, yılı 836 milyon Dolar net zararla kapatmayı başardı. Sektörün çok büyük darbe aldığı ve belirsizliklerle dolu olduğu bir dönemde THY, güçlü uçuş ağını da korumayı başardı.
2020’de Türk Hava Yolları yüzde 71 gibi etkileyici bir doluluk oranı ile 28 milyon yolcu taşıdı. Rapora göre şirketin aktif kapasite yönetimi de bu başarıyı getirdi. THY’nin uçuşları ile İstanbul Havalimanı da 2020 yılını Avrupa’nın en yoğun havalimanı ünvanı ile kapattı.
THY’nin Boeing ve Airbus ile filo planlamasına ilişkin yaptığı anlaşmaların, şirketin uçak finansman ihtiyacını önümüzdeki yıllarda yaklaşık 7 milyar Dolar civarında azaltması bekleniyor.
Öte yandan Türk Hava Yolları kargo operasyonlarını artırmak için pandemiyi fırsata çevirdi. THY, 2020 yılında kargo filosu kapasitesini artırmak ve Dünya’nın en büyük altıncı hava kargo şirketi olmak için 50 yolcu uçağının konfigürasyonunu değiştirdi. Bu adım, Türk Hava Yolları’nın dünyanın dört bir yanına 45 milyon dozdan fazla COVID-19 aşısı da dahil olmak üzere 50.000 ton tıbbi malzeme teslim edebilmesini sağladı.
BOEING 777X’E 2023’E KADAR SERTİFİKA YOK!
ABD Federal Havacılık İdaresi FAA, Boeing 777X’in, veri eksikliği ve ön güvenlik değerlendirme sonucu nedeniyle 2023’ün sonlarına kadar sertifikasyon sürecini tamamlayamayacağını açıkladı.
FAA, Boeing’e ilettiği mektupta, uçuş kontrol sorunları da dahil olmak üzere, uçakla ilgili çeşitli endişeleri sıraladı. Bunlar arasında en somut örneklerden biri, 2020’nin sonlarında bir test uçuşu sırasında, 777X’in yaşadığı “komutsuz yunuslama olayı” gösterildi. Yani uçağın burnu pilot kontrolü olmadan yukarı veya aşağı sallandı.
Raporda, Boeing’e yeni önerilen kritik aviyonik sistemin düzenleyici gerekliliklerini karşılamadığı ve uçuş kontrol sisteminde yapılan değişikliklerin endişe verici olduğu detayları yer alıyor. Uçağın tip sertifikası için gerekli teknik verilerinin, tasarımın olgunlaşması ve geçerli yönetmeliklerin karşılandığı bir noktaya ulaşmadığı açıklandı. Yani özetle FAA, Boeing’e uçak henüz hazır değil dedi.
Bu gelişme üzerine Boeing tarafında müthiş bir güven kaybı yaşandığı belirtiliyor. Boeing’in FAA’ya ‘Bize güvenin’ diyebildiği günler geride kalmış gibi görünüyor.
Boeing’in en yeni çift motorlu geniş gövdeli modeli olan 777X, ilk olarak 2013’te Dubai Airshow’da duyuruldu. Açıklanan plana göre uçağın geçtiğimiz yaz, hizmete başlaması gerekiyordu. Ancak sürekli ortaya çıkan sorunlar nedeniyle uçak ilk uçuşunu geçen yılın sonlarında yapabildi. Dünya’nın büyük şehirlerini birbirine bağlamak üzere diğer Boeing varyantlarına kıyasla daha fazla yani yaklaşık 400 yolcuyla verimli uçuşlar yapmak üzere tasarlandı. 777X, Dünya’nın en büyük ticari uçak motoru olan GE9X’ten güç alıyor.
Üretim programı çok ciddi şekilde aksayan 777X ile ilgili bugüne kadar pek çok sorun gündeme geldi. Bunlar arasında belki de en korkutucusu, Boeing’in 737 MAX krizine sebep olan Manevra Karakteristikleri Artırma Sistemi (MCAS)’e eş değer bir sistemi 777X’te de kullandığını gösteren e-postaların yayınlanması oldu. ABD’li imalatçı iki uçaktaki sistemin aynı olduğunu net bir dille yalanladı.
Şimdi Boeing, 777X’in emniyetli bir şekilde uçabilmesi için FAA gerekliliklerinin karşılandığından emin olana kadar uçakla ilgili “kapsamlı” testlerini sürdürecek.
ÇİN’İN EN YENİ MEGA HAVALİMANI CHENGDU TIANFU AÇILDI!
Çin’in uzun zamandır açılması beklenen Chengdu Tianfu Havalimanı resmen faaliyete başladı. Meydanın açılış uçuşunu, geçtiğimiz Pazar günü, Pekin’e gitmek üzere kalkış yapan Sichuan Havayolları gerçekleştirildi.
Havalimanının hizmete açılmasıyla birlikte, Sichuan eyaletinin başkenti olan Chengdu, Şanghay ve Pekin’den sonra iki uluslararası havalimanına sahip olan Çin’deki üçüncü şehir oldu. Tianfu, 2016’dan 2020’ye kadar olan süreyi kapsayaan 13. Beş Yıllık Plan kapsamındaki en büyük sivil ulaşım havalimanı durumunda.
Havalimanı projesinin, üç pist ve toplam 710 bin metrekarelik iki terminal binasını içeren Birinci fazı, 70 milyar yuan yani yaklaşık 10,8 milyar Dolar’a maloldu. Havalimanı bu haliyle yıllık 60 milyon yolcuya ev sahipliği yapabilecek. Projenin ikinci fazı tamamlandığında ise Tianfu Havalimanı, 6 pist ve 1,26 milyon metrekarelik terminal alanına sahip olacak. Böylece 120 milyon yolcu kapasitesine ulaşılacak.
Birinci fazın tamamlanması beş yıl sürdü. Havalimanı, yüz tanıma teknolojisi, self check-in kioskları, akıllı güvenlik sistemleri, otomatik biniş kapıları ve yapay zeka robot görevliler de dahil olmak üzere bir dizi son teknolojiyi içeriyor. Metro hattı, havalimanını şehir merkezine bağlıyor. Saatte 140 kilometreye varan hızlara ulaşan tren yolculuğu ile 37 ila 44 dakika arasında şehre ulaşmak mümkün. Yeni tesisi şehrin diğer havalimanı olan Chengdu Shuangliu’ya bağlayacak metro hattının da 2023’te tamamlanması planlanıyor.
Uzmanlar, Chengdu’daki yeni havalimanına, devam eden hızlı büyümeye uyum sağlamak için ihtiyaç olduğu görüşünde. Çin’in iç hatlar pazarı pandemi etkilerinden tamamen kurtuldu ve hızla büyümeye devam ediyor. IATA rakamlarına göre, Çin’de iç hatlar trafiği Nisan 2021’de Nisan 2019’a göre %6,8 arttı. Şehrin büyüklüğü ve Çin’deki merkezi konumu göz önüne alındığında, yeni meydan Chengdu’ya fayda sağlamak için çok iyi bir konumda.
Ünlü pandaların yanı sıra Sichuan, baharatlı mutfağı ve doğal manzaralarıyla ünlü. Bu da onu hem yerli hem de yabancı turistler arasında Çin’in en popüler turistik yerlerinden biri haline getiriyor. Ancak şimdilik, yeni havalimanı sadece Çinlilere hizmet verecek. Çünkü ülke hala çoğu uluslararası uçuşa kapalı durumda.
Chengdu Tianfu Havaalanı, Çin’in önümüzdeki yıllarda açmayı planladığı havaalanlarından sadece biri. Çin hükümeti 2021’in başlarında açıkladığı Ulaşım Ağı Planlaması ile ülkedeki mevcut 241 havalimanı sayısını, 2035’e kadar 400’e çıkarma hedefini açıkladı.
UÇAN OTOMOBİL AIRCAR İLK ŞEHİRLER ARASI UÇUŞUNU YAPTI!
Slovak şirket Klein Vision tarafından geliştirilen “AirCar” isimli uçan araba, Slovakya’nın Nitra şehri ile başkent Bratislava arasında 35 dakikalık bir uçuş gerçekleştirerek, ilk şehirler arası uçuşunu başarıyla tamamladı. Uçuşu projenin yaratıcıları Profesör Stefan Klein ve Anton Zajac birlikte gerçekleştirdi.
Uçuşta, saatte 185 km hıza ve 2500 metre irtifaya ulaşıldı. Böylece AirCar, konsept araç kategorisinden çıktı. Temelleri 2017’de atılan AirCar projesinin 2 milyon Euro’dan daha az yatırım ile gerçekleştirildiği açıklandı.
Şehirler arası uçuş yapan araç AirCar’ın iki prototipinden biri. İnişin ardından bir tuşa basılarak, sadece 2 dakika 15 saniye içinde uçaktan spor arabaya dönüşebiliyor. 160 hp BMW motorundan güç alan uçan otomobil, sabit pervane ve balistik paraşüt ile donatılmış durumda. Sivil Havacılık Otoritesi gözetiminde 40 saatin üzerinde uçuş testini tamamladı. 45 derecelik dönüşler yapmak gibi dayanıklılık testlerini ve stabilite manevra testlerini başarıyla geçti. Klein Vision’ın düşük menzilli konsepti olan bu ilk prototip, toplam 200 kilograma kadar iki kişiyi taşıyabiliyor. Ancak drone-taksi prototiplerinden farklı olarak dikey iniş kalkış yapamıyor ve bir pist gerektiriyor. AirCar, uçuş ve iniş sırasında dengeye yardımcı olacak geri çekilebilir kanatlara ve katlanır kuyruk yüzeylerine sahip.
Geliştirilecek 2. prototipin 300 beygirlik bir motordan güç alması ve saatte 300 kilometre seyir hızına sahip olması bekleniyor.
Henry Ford’un 1936’da deneysel olarak geliştirdiği tek kişilik “Sky flivver” konseptinden bu yana, uçan arabaların hayata geçirilmesi bekleniyor. O günden bu yana ortaya çıkan uçan araba projeleri genellikle başarısız oldu. AirCar ise endüstri kaynakları tarafından hayata geçirilmesi en muhtemel projeler arasında gösteriliyor.
Uzun zamandır popüler kültürde geleceğin vizyoner dönüm noktası olarak müjdelenen uçan arabaların oluşturacağı yeni pazar için beklentiler oldukça yüksek. 2019 yılında, danışmanlık şirketi Morgan Stanley, sektörün 2040 yılına kadar 1,5 trilyon Dolar değerinde olabileceğini tahmin etti.
Uçan arabaların, şehirlerdeki tıkanıklığı gidermek için harika bir fırsat sunması ve çevrenin korunmasına katkıda bulunabileceği çin, önümüzdeki on yılın sonunda hizmete gireceği sanılıyor.
Tüm gelişmelere rağmen, bu idealist projelere yönelik hala çok sayıda soru işareti de var. Uçan arabaların performansı, güvenli olup olmadığı, insanlar tarafından erişilebilir olup olmayacağı konusunda tartışmalar da tüm hızıyla sürüyor.